Millî İrade'yi Anlamak İçin -1
Şu bir gerçektir ki Türkiye’nin başta gelen sorunlarından biri, Millî İrade’ye saygı sorunudur. Bu sorun öncelikle demokrasinin gerçekleşmesi bakımından önemlidir. Demokrasi, demokratik rejim gibi sözler özellikle siyasetçilerimizin dilinden düşmüyor. Bunu duyanlar da Türkiye’de demokrasi var sanıyor. Oysa ülkemizde demokrasinin çok önemli eksikleri vardır. Biri ve en başta geleni “Milli İrade’ye saygısızlık” olgusudur. Diyebilirim ki bir ülkede demokrasinin var olduğunun en sağlam ölçütü; o ülkede üç erki kullananların Millî İrade’ye saygısıdır, bağlılığıdır; bu saygı ve bağlılığın derecesidir.
Böylesine önemli olan bir sorunu, çok iyi bilmek ve başkalarına öğretmek elbette öncelikle Atatürkçülere düşen bir görevdir. Bunun için de Millî İrade nedir sorusunun tatmin edici bir yanıtını verebilmeleri gerekir. Ancak Milli İrade de -adeta ikizi diyeceğim- Milli Egemenlik olgusu ile bir arada incelenirse, anlaşılabilir. Böyle bir inceleme de önce “irade” nedir, “egemenlik” nedir sorularının yanıtlanmasını gerektirir.
***
İrade basit bir tanımla, isteme, istek anlamına gelir. Egemenlik ise bu isteği gerçekleştirme gücüdür. İrade manevî, egemenlik ise maddî bir olgudur. Manevî olan iradenin çok karakteristik bir özelliği vardır ki, o da ortaya çıkıp görünür hale gelme, gerçekleşme eğilimi; eylem haline gelme, somutlaşma eğilimidir. İşte bu eylemleşme olgusu iradeye bir araç, daha doğrusu bir kuvvet gerektirir ki, o güce egemenlik adı verilir. Egemenlik iradenin hem tecelli yeri yani ortaya çıkış yeridir, hem de uygulanma aracıdır.
Bu durumda, üç hal söz konusu olacaktır:
1) Eğer bir insan, egemenliğine sahipse veya yeterli güce sahipse, iradesini kullanır, somutlaştırır. İstediğini yapar, isteğini gerçekleştirir. Bu, “başarı durumu”dur.
Bu durum, nasıl bir şeydir? Doğrudan doğruya kendinde görebilir, kendinde yaşayabilirsin bu durumu değerli okur, …, şöyle: Bir şey iste ve onu yapmayı dene! İstedin, iradeni belli ettin; yaptın, gücünü, egemenliğini gösterip kullandın. Çünkü o güce sahipsin ve onu istediğin yönde kullanabiliyor, dolayısıyla başarılı oluyorsun. Daha somut bir örnek vereyim: Diyelim ki, bahçendeki elma ağacının altındasın, uzanıp bir elma koparmak, tadına bakmak istedin. Eğer gücün, yetkin varsa uzanır, elmayı koparır, tadına bakarsın. İradeni bir istek olmaktan çıkarır, somut bir olaya çevirirsin. Çünkü iraden, sahip olduğun kuvvetinle destekleniyor; irade ve egemenlik, ikisi bir araya gelmiş bulunuyor.
2) İkinci durum: Eğer bir insan, egemenliğine sahip değilse veya yeterli güce sahip değilse, iradesini kullanamayacak, somutlaştıramayacaktır. Çünkü istediği halde fiilen harekete geçemeyecek, isteğini gerçekleştiremeyecektir. Bu da, “başarısızlık durumu”dur.
Yukarda verdiğim örneğe göre: Gücün, yetkin olmadığından, sadece elmaya bakmakla yetiniyorsun, iradeni hayata geçiremiyorsun; arzun, hevesin içinde kalıyor, somut bir realiteye dönüşemiyor. Çünkü iraden bir güçle, kuvvetle, egemenlikle desteklenmemiştir. İrade ile egemenlik bir araya gelememiştir. Neden? Bahçene, elma ağacına başkaları tarafından el konulmuştur; egemenliğini, gücünü kullanmak engellenmektedir.
3) Ve üçüncü durum: Eğer bir insan egemenliğini başka birine bırakmışsa, yani başkasına emanet etmişse, kendi iradesinin, arzu ettiği yönde kullanılacağından ve uygulanacağından, isteklerinin gerçekleştirileceğinden emin olamaz. Örnek: Birinin başka birini, kendi isteklerini gerçekleştirmesi için vekil olarak ataması… Bu durum ise “belirsizlik durumu”dur. Örnek: Egemenliğini, yetkini başka bir şahsa devretmişsin. Elmayı tatma iradeni belli ettin. O kişi devraldığı yetkiyi başka amaçla kullanabilir, senin arzun yönünde hareket etmeyebilir.
***
İrade nedir öğrendik, artık onu az çok tasavvur edebiliyoruz. Ancak bu basit düzeyde kalmayarak biraz daha fazlasını öğrenmeye çalışalım. Bunun için de irade olgusunun arka planına bakalım ve kendimize şu soruyu soralım: Bireyin İradesine konu olan istekler hangi sebepten ortaya çıkar? Yanıtım şudur: İnsan isteklerinin kaynağı ihtiyaçlardır. İhtiyaçlar; tatmin edilince insana haz veren, edilmeyince acı veren duygulardır. Demek ki bireyin bir irade ortaya koyarken istediği şey, ihtiyaçlarının tatmin edilmesidir.
İhtiyaçlar türlü türlüdür. Örneğin, “bireysel ihtiyaçlar” ve “sosyal ihtiyaçlar” şeklinde sınıflanabilirler. Bu grupların içinde daha somut ihtiyaçlar yer alır ki onlara şu örnekler verilebilir:
- Bireysel İhtiyaçlar: Beslenme, barınma-konut, fizikî güvenlik, cinsellik, giyim, dinlenme, sağlık, tasarruf yapma, düzen ve istikrar, gelecek garantisi,…
- Sosyal ihtiyaçlar: Sevme ve sevilme, arkadaşlık, ilgi görme, bir gruba üyelik, bağlanma, kendi kendini sayma (özsaygı), başkaları tarafından sayılma, güçlülük, takdir görme, başarı, prestij, ün,…
İşte bu çeşitli ihtiyaçlar, insan iradesine konu olan isteklerin kaynağıdır. İnsan iradesi, bir şeyler isterken bu ihtiyaçları dile getirmektedir. Ancak tatmin; istemekle sağlanamıyor, isteğin yerine gelmesi, gerçekleşmesi için bir koşul daha var: Yeterli güç, egemenlik!...
***
Değerli okur, Atatürkçü Öğreti’nin temel kavramlarından olan Millî İrade ve Millî Egemenlik kavramlarının anlaşılması, irade ve egemenlik olgularının iyi bilinmesine bağlıdır. Bu önceliğe büyük önem ver. Nasıl? Olabildiğince uygulama yap: Önce kendinde gözlemle onları. Çünkü her an yaşıyorsun bu olguları: Gün boyunca birçok şeyler istiyorsun, kimini gerçekleştiriyor, kimini gerçekleştiremiyorsun. Sonra, başkalarında gözlemleyebilirsin iradeyi ve egemenliği, ortaya çıkan eylemi. En sonra da, zihnen bir topluluğa uygulayabilirsin, bütün bir millete uygulayabilirsin öğrendiğini. İşte o zaman da Millî İrade ve Millî Egemenlik kavramlarına ulaşmış olursun.
Atatürk bu geçişi -bireyden millete geçişi- şöyle yapar:
İrade diye bir şey vardır, manevî olan, kalp ve vicdanın eğilimi, arzusu olan... Nasıl bir insanın iradesi varsa, insanlardan oluşan bir toplumun da iradesi vardır. Millî İrade işte budur. Millî İrade bütün millet bireylerinin arzularının, emellerinin bileşkesidir. Millî İrade Devletimizin ve Milletimizin yazgısında ve geleceğinde tek hâkim olandır, tek eylem koyandır. Bu iradenin fiilen gerçekleşmesi ise, milletimizin, egemenliğini kullanabilmesine bağlıdır.
Prof. Dr. Cihan DURA, 7 Aralık 2013
http://www.milliiradebildirisi.org