Milli İrade kendini nasıl belli eder? Onu nasıl öğreniriz, halkın talep ve beklentilerini nasıl anlarız? Öncelikle bilelim ki, Milli İrade’yi tanımak demek halkı tanımak demektir. Atatürkçülüğün 10 ilkesinden biri, boşuna Halkçılık değildir.
Halkı –dolayısıyla Millî İrade’yi- öğrenmenin çeşitli yolları, kanalları vardır. Bu yollar şunlar olabilir:
-Bilim (teori)
-Halk kültürü
-Kamuoyu yoklaması, anketler
-Halkla kaynaşmak, bir araya gelmek
-Halk örgütleri ve gösterileri
Bu yöntemleri aşağıda kısa kısa açıklıyorum, elimden geldiğince basitleştirerek ve özellikle başlangıç düzeyinde bir anlatım yalınlığında kalmaya çalışarak...
1) Halkı tanımak için, birinci olarak kimi bilimlerin bize sunduğu bilgi birikimini ve teknikleri kullanabiliriz. Bu bilimler örneğin sosyoloji, psikoloji, ekonomi, kısacası insan bilimleri olabilir. Başta gelen biri de halk bilimidir, folklordur. Folklor, bir ülkede veya bir bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını inceleyen bilim dalıdır. Folklor bütün bir topluma, bütün bir millete aittir. Toplumun benliğini, şahsiyetini, değerler sistemini yansıtır. Dolayısıyla örf ve âdetlerden oyunlara kadar halka ait olan her şeyi içine alır.
Örneğin Türk folklorunun en zengin dallarından biri "folklor edebiyatı"dır. Bu edebiyatın içinde halk öyküleri, masallar, efsaneler, menkıbeler, fıkralar, bilmeceler, ninniler, atasözleri, deyimler, maniler, türküler, ağıtlar, inançlar yer alır. Bütün bunlarda halkımızın ortak duygu ve düşüncelerine, sevinçlerine, acılarını buluruz. Halkın ruhu, arzu ve özlemleri, sağduyusu, değer hükümleri hakkında ipuçları elde ederiz. Atatürk ne diyor: Fikirler halkın ruhundan alınmalıdır diyor. O ruha nüfuz edeceğiz ki, fikirlerini alabilelim!
2) Folklor kültür olgusu ile yakından ilgilidir. Kültür basit bir tanımla “bir topluma veya halk topluluğuna ait fikir ve sanat yapıtlarının tümü”dür. Atatürk millet kavramı ile kültür (millî kültür) kavramı arasındaki bağlantıyı şöyle kuruyor: “Millet aynı kültürden insanların oluşturduğu bir toplumdur. ‘Aynı kültür’ dediğim, millî kültürdür. Millî kültür; millet bireylerinin toplum ve devlet hayatında, ekonomide, düşünce hayatında ortaklaşa çalışmaları sayesinde oluşur. Her birey katılır millî kültüre, her bireyin çalışma payı vardır onda, her bireyin hakkı vardır.” Sonuç şudur: Halkını, onun folkloru kadar kültür unsurları hakkında da yeterli bilgi birikimi olan kişidir ki, halkının arzu ve emellerini doğru öğrenir, halkla çabuk kaynaşır, ondan kabul görür.
3) Milli İrade’yi “bir milletin ortak arzu, emel ve beklentilerinin bileşkesi” olarak tanımladık. Bu arzu ve emelleri daha çabuk ve daha taze, güncel ve bilimsel olarak öğrenmek de isteyebiliriz. Bunun yolu da doğrudan doğruya halka başvurmaktır, istek ve beklentilerini doğrudan doğruya halka sormak, ondan öğrenmektir. İşte bu amaçla yapılan bilimsel çalışmalara da kamuoyu yoklamaları (anket, görüşme) adı verilmektedir. Kamuoyu yoklamasında halkın temsil edici bir bölümü belirlenerek, örneği oluşturan bireylere önceden hazırlanmış uygun sorular yöneltilir. Verilen yanıtlardan elde edilen bilgiler halkın bütünü için geçerli sayılır.
Söz konusu bilgiler halkın, merkezî veya yerel yönetimlerden taleplerini ve bu taleplerin öncelik sırasını dillendirir. Milletten, egemenliğini emanet olarak alan yöneticiler, hizmetlerini bu ihtiyaç türlerini ve sıralarını esas alarak yapacaklardır.
Bir Atatürkçü anket yaparak doğrudan doğruya halkının arzu ve emellerini öğreneceği gibi, ciddi anket şirketlerinin yayınlarını, anket sonuçlarını takip ederek de öğrenebilir.
Kamuoyu yoklamasına aşağıda basit bir örnek veriyorum.
Gezici Araştırma Şirketi; sosyal, ekonomik, politik ve kültürel konularda seçmen algısını belirlemek üzere Türkiye Değerler Araştırması adıyla, bir anket yaptı. Ankette görüşme metodunu uyguladı. 26-27 Ekim 2013 tarihlerinde yapılan araştırma; Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, seçmen nüfusunu temsil eden 2.639'u kadın ve 2.639’u erkek olmak üzere toplam 5.278 katılımcıyla gerçekleştirildi.
Ankette yer alan sorulardan biri “Türkiye'nin en temel sorunu nedir” sorusudur. Soruya verilen 5 ayrı yanıtın yüzde olarak dağılımı tabloda gösterildiği gibidir:
İşsizlik | 35,1 |
Terör | 21,7 |
Eğitim | 18,5 |
Hukuk ve insan hakları | 14,2 |
Yolsuzluk | 10,5 |
Bu basit gözlemin verileri bize, halkımızın neleri, hangi derecede sorun olarak gördüğünü, dolayısıyla hangi sorunların bir an önce çözülmesini beklediğini de göstermektedir. Buna göre: Halkımızın beklentileri öncelik sırasına göre işsizliğin giderilmesi, terörün önlenmesi, eğitim hizmetlerinin artırılması, insan haklarının geliştirilmesi, yolsuzluğun önlenmesidir. Diğer hizmet beklentilerinin bunlardan sonra geldiği düşünülebilir. Ayrıca Millî İrade, Milli egemenliği emanet alan hükümetten öncelikle bu hizmetleri, belirttiği öncelik sırasına göre beklemektedir. Buna uymayan bir hükümet Millî İrade’ye sadakat göstermiyor demektir.
Kuşkusuz Millî İrade içeriğinin tam olarak ve doğrudan öğrenilmesi, yapılacak anketlerde soruların çok daha rafine ve amaca uygun olarak düzenlenmiş olmasına bağlıdır.
4) Milli irade’yi tanıyıp öğrenmenin bir yolu da halkın içine girmek, halkla bir araya gelmek, halkla kaynaşmaktır. Halktan insanlarla dost olmak, arkadaş olmaktır. Onlarla canlı, içten, kalıcı bağlar kurmaktır. Bu bağlar sayesindedir ki, halkın ruhunu keşfetmeye yöneliriz; onun sorunlarını, taleplerini, beklenti ve özlemlerini öğrenebiliriz.
Halkla kaynaşma sistemli ve sürekli olmalıdır, işbirliği mantığıyla yapılmalıdır. Tek başına denenebileceği gibi, örgütlenerek de yapılabilir.
Halkla kaynaşma bütün coğrafi (ülkenin batısı, doğusu, her tarafı) ve idari boyutlar (İl, ilçe, semt, köy,…) düzeyinde olmalıdır. Yaşı, öğrenim derecesi, işi, meşguliyeti ne olursa olsun, herkesle yapılmalıdır. Kısacası halktan her insanla bir araya gelmeye çalışarak onların istek ve beklentileri hakkında fikir sahibi oluruz. Bu fikir Millî İrade dediğimiz realitenin daha iyi anlaşılmasına önemli katkılarda bulunacaktır.
Atatürkçü sosyal olur. Atatürk “halkla kaynaşma”ya, karşılıklı konuşmaya, onu bu yoldan anlamaya çok önem vermiştir. Onun bu yöntemle ilgili pek çok sözü ve öğüdü vardır, birkaçını aşağıya alıyorum.
-Aydınlarımız, özellikle de öğretmenlerimiz her vesileden yararlanarak halka koşmalı, halk ile bir arada olmalıdır. Bunda başarılı olmak için de aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum olması gerekir. Bunun anlamı şudur: Aydın sınıfının halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.
-Halka yaklaşmak, halkla kaynaşmak daha çok aydınlara düşen bir görevdir. Aydınlar halka telkin edeceği idealleri, halkın ruhundan, vicdanından almalıdır.
5) Yurttaşlarımız ortak amaçlarını gerçekleştirebilmek için bir araya gelebilir, örgütler, birlikler oluşturabilir. Bu örgütler vasıtasıyla taleplerini duyurmaya, gerçekleştirmeye çalışırlar. Bunlardan en kapsamlı ve yaygın olanların programlarının incelenmesi halkın arzu ve beklentileri hakkında bize fikir verebilir. Atatürkçü ülkede olup bitenleri takip eder.
Örgütlere örnekler: İşçi ve kamu çalışanları sendikaları, meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri, diğer büyük kitle örgütleri, odalar, dernekler, vakıflar,…
Yurttaşlar ve halk önderleri yaptıkları mitingler, gösteriler ve toplantılarla da halkın isteklerini veya karşı görüşlerini dile getirebilirler.
Prof. Dr. Cihan DURA, 8 Ocak 2014
http://www.milliiradebildirisi.org