Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. Onlardan bir kısmı sâlihlerdi, bir kısmı da bundan aşağı idi. Ve Biz, onları dönsünler diye iyiliklerle ve kötülüklerle belâlandırdık. [imtihan ettik]. (Araf, 168)
Yine göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin değişikliği O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz bunda bilginler için nice ayetler vardır. (Rum, 22)
Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışasınız diye sizi uluslara ve kabilelere [oymaklara] ayırdık. Şüphesiz ki, Allah katında en değerliniz, en takvalı olanınızdır. Gerçekten Allah bilendir, haberdardır. (Hucurat, 13)
Ve senin Rabbin, halkları ıslahatçı [düzeltici] iken, o memleketleri haksız yere/ zulüm sebebiyle helâk edecek değildir. Eğer Rabbin dileseydi, insanları elbette tek bir ümmet [önderli topluluk] kılardı. Oysa Rabbinin rahmet ettiği kişiler hariç onlar anlaşmazlığı sürdürmektedirler. Onları işte bunun için yarattı. Ve Rabbinin "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, onların tümünden dolduracağım" Söz'ü tamamlanmıştır. (Hud, 117-119)
Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Ama bu, verdikleri konusunda sizi denemek içindir. (Maide, 48)
Güç ve basîret sahibi kullarımız İbrâhîm'i, İshâk'ı ve Ya'kub'u da hatırla! Şüphesiz Biz onları Yurt düşüncesi saflığıyla saflaştırdık. [arı- duru hâle getirdik] Ve şüphesiz onlar, yanımızda seçilmiş en hayırlı kimselerdendir. (Sad, 45-47)