MISIR DERSLERİ (II)
Mısır’da İhvanı Mūslimin taraftarları ile ‘halk devrimi’ taraftarları arasında çatıșmalar bașladı.
Eğer ordu iyi yönetemez ise bir ‘iç savaș’ olasılığı da var.
O arada Sina yarımaadasında sıkıyönetim ilan edildi.
Sina yarımadası Mısır içinde değil mi diye sorulabilir.
Yine Fransa Ulusal Bilimsel Araștırma Merkezi araștırmacılarından Marc Lavergne diyor ki ; ‘Sina’nın konumu bașka’..
Orası Mısır’daki iktidarın tam egemen olamadığı bir bölge.
Sina yarımadasında ‘bedevi’ler çogunlukta.
Kendilerine özgū bir dilleri var.
Mısır yönetimi turistik oteller yapmak için topraklarını ellerinden aldı.
O nedenle yönetime çok kızgınlar ve bașkaldırmıș durumdalar.
Mısır yönetiminin İsrail ile yaptığı anlașma gereği askerî gūcū de az o bölgede.
Bedeviler de uyușturucu ve silah kaçakçılığı ile geçiniyorlar.
Mısır’ın içine dūștūğū ‘çatıșma ortamı’ndan memnun oldukları bile söylenebilir. Ne halkın ne de ordunun yanındalar.
Burada durup çevrede böyle bir ūlke daha var mı diye dūșūnūyorum.
Sizin aklınıza ‘benzer’ bir ūlke geliyor mu diye de sormak istiyorum.
Afrik.com muhabiri de Marc Lavergne’a soruyor : Mısır’da bir ‘iç savaș’ olasılığı var mı ?
Evet var ama, İhvanı Mūslimin de ‘devrimci’ bir örgūt değil.
Halk içinde uzun sūreden beri gelen önemli bir ‘ağırlık’ları var.
Ve camiler içinde örgūtlenmiș durumdalar.
O zaman İhvanı Mūslimin’in ‘geri dönūșū’ de olasılıklar arasında sayılabilir diyor uzman.
Pekiyi Mısır halkı neden ayaklandı ?
‘Ekonomik’ diye yanıtlıyor uzman ; ‘unutmamak gerekir ki Mursi yönetimi tam bir talana yönelmiști.
Ve ekonomi politikte ‘zurnanın zırt dediği yer’ gelmiș oluyor.
Tūrkiye’de de bir dizi ‘stratejik araștırma merkezleri’, ‘bölge ve ūlke uzmanları’ var kușkusuz.
O kadar ‘stratejik araștırma merkezi’, o kadar ‘uzman’ olmasına karșın, ‘nesnel çözūmleme’ yapabilene ben rastlamadım.
Ya El Ezher’de eğitim almıș ya da eğitim alanın yanında yetișmișler sanki.
Bir gözleri Tahrir Meydanı’nda dığeri Dr Recep’te..
Bir kulakları Adeviye Meydanı’nda diğeri Fethullah Gūlen’de.
Bir elleri Tūrk Devleti’nin cebinde diğeri cemaatin kasasında.
Ve kendi ūlkelerinden haberleri yok.
Dūnyayı ise hiç bilmiyorlar.
Dūnya, genel olarak bir ‘yeniden biçimleniș evresi’nde oysa.
O nedenle olaylar ancak ‘būtūncūl’ bir bakıșla ele alındıkları zaman anlașılabilirler.
Kahire’deki ‘son durum’u anlatmak için çırpınan bir gazetecinin Hakkari’de neler olduğu umurunda bile değil.
Mısır’da ‘iç savaș çıkar mı?’ diye araștırırken kendi ūlkesi ‘iç savaș’ın eșiğinde mi değil mi kavrayamıyor.
Bunlar ‘etki ajanı’ mı ne ?
Kendi ūlkesini bilmeyen uzman ve gazetecilerin Mısır’dan çikarabilecekleri bir ders olabilir mi ?
Tunus’tan, Libya’dan ne ‘ders’ çıkarabildiler ki Șam’dan ve Kahire’den de çıkarabilsinler.
Irak’tan çıkardıkları ders ise ‘Kuzey Irak Ȫzerk Bölgesi’ olarak orada duruyor.
Tūrkiye’den çıkaracakları dersi de varın siz tahmin edin artIk.
Onlardan dinlemenize hiç gerek yok.
Habip Hamza Erdem