MİT: Mehmet Eymür 'başına buyruk'

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

MİT: Mehmet Eymür 'başına buyruk'

İletigönderen Türk-Kan » Cum Eki 31, 2008 12:54

MİT, Mehmet Eymür’ün 1979’da CHP milletvekili Nurettin Karsu’nun evini basıp, çocuklarının kaçırarak dövdüğünü açıkladı.

Susurluk sürecinde MİT’ten Şeker Fabrikalarına tayin edilen ancak açtığı davayı kazanan, MİT Kontrterör eski Başkanı Mehmet Eymür’ün, kendisine ait internet sitesinde açıkladığı Danıştay Dosyası'ndan, MİT’in ‘’Eymür Analizi’’ de çıktı. Eymür, hakkındaki atama işleminin iptalini isterken MİT de savunma yaptı.

MİT’in savunmasında Eymür’ün 1979’da CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu’nun evini basıp, çocuklarının kaçırarak dövdüğünü, bu nedenle MİT’ten çıkarılmak üzereyken, Ecevit hükümetinin düşmesi sonrası, işlemin durduğunu açıkladı. MİT bu konuda ‘’ Olay sonrası, Başbakan Bülent Ecevit, Eymür hakkında,(Bir kamu görevlisinde bulunması gereken yasalara uygun görev yapma anlayışına aykırı tutum ve davranışları belirlenen kişi) tanımlaması yaparak, (MİT örgütünde çalıştırılmasında, hizmetin özelliği açısından sakınca) olduğu vurgulamıştır ‘’ dedi. Eymür ise bu iddia için Danıştay’a ‘’ Olay, önemi bir operasyonel faaliyet sırasında ve Karsu'nun oğlu ve arkadaşlarının, MİT mensuplarına fiili saldırıda bulunmaları neticesinde meydana gelmiştir. Ev basılması, çocukların kaçırılıp dövülmesi doğru değildir’’ cevabı verdi.

Dönemin Başbakanlık Müsteşar yardımcısı Celal Derya imzasıyla MİT adına Danıştay’a gönderilen itiraz dilekçesinde, Eymür’ün MİT dışındaki bir başka kuruma tayininin ‘’Haklı ve hukuka uygun’’ olduğu savunuldu. Bu savunmanın bir bölümünde Eymür için, ‘’Müsteşarlığın çıkarlarını kişisel hırsına feda etme eğilimi içerisindedir.Denetimden uzak ve başına buyruktur’’ denildi. MİT’in Danıştay tarafından kabul görmeyen ve Eymür kakındaki işlemin iptal edildiği davada, MİT’in cevapları şöyle sıralanıyor:

PARA İÇİN KALDI: Eymür, 1966 yılında MİT’e girmiş ve yedi yıl çalıştıktan sonra 30.4.1973’de daha iyi maddi imkanları olduğunu belirttiği bir özel şirkette çalışmak üzere istifa dilekçesi vermiş, 12.5.1973’de ise bir dilekçe daha vererek yan ödemelerdeki artış ve sair sebeplerle istifa işlemlerinin durdurulmasını talep etmiştir. Bu durum, adı geçenin o tarihlerde ilgili Müsteşarlıkta hangi nedenlerle görevde kaldığını göstermektedir.

RAPORU SIZDIRDI: Kamuoyunda “Birinci MİT Raporu” olarak bilinen etüdü, hiyerarşik düzene riayet etmeden hazırlamış, basın organlarına sızdırmış ve bu nedenle disiplin suçunu işlediğinden 19.04.1988 tarihinde “kademe ilerlemesinin durdurulması cezası” ile tecziyesine karar verilmiştir. Daha sonra kendi isteğiyle emekli olan davacı hakkında soruşturma durdurulmuş ve bu disiplin cezası uygulanmamıştır.

SIRLARI İFŞA ETTİ: Eymür, emekli olduktan sonra da “Görevde bulunduğu sırada, görevi icabı görüp duyduğu teşkilat çalışmaları ve devlet güvenliği ile ilgili her türlü bilgiyi, hiç bir suretle hiç bir yerde ve hiç bir şahsa veya makama açıklamayacağına “ dair açık hükme rağmen, görevdeki çalışmalarını ve Teşkilatın metod ve prensiplerini, kaleme aldığı “Analiz” isimli kitabında ayrıntılarıyla ifşa etmekten kaçınmamıştır.

MAKAM ODASINDA YUMRUKLAŞTI: 25.7.1997 tarihinde davacının makam odasında yardımcısı Yavuz Ataç ile yumruklaşmasına varan tartışmanın soruşturma konusu yapılması üzerine, Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca hazırlanan soruşturma raporu uyarınca Eymür, Müsteşar tarafından 20.8.1997 tarihinde kınama ile cezalandırılmıştır.

İKİNCİ RAPOR:
Kamuoyunda “İkinci MİT Raporu” olarak bilinen raporun, Tarık Ümit’in iddialarına istinaden Müsteşarlık K/Terör Merkezi’nce düzenlenen “Asgar SİMİTKO, Lazım ESMAEILI ve Tarık Ümit olayı” başlıklı iki rapordan yararlanılarak, ancak yönetimin bilgisi ve onayı dışında davacı tarafından hazırlanıp, Müsteşarlık dışına sızdırılmıştır.

BİRİNCİ DERECE ŞÜPHELİ: 1.10.1998 tarihinde halen Devlet memuru olmasına rağmen bir TV’ye demeç verip, aynı günlerde önemli bazı yurtdışı operasyonların gazetelerde yayınlanmasında da birinci derecede şüpheli konumuna gelmiştir. Hürriyet Gazetesinde yayımlanan ve ülkemizin uluslararası siyasal çıkarlarını doğrudan ilgilendiren “Apo’nun Kurtulduğu Gece” başlıklı haberin kaynağının da Eymür olması güçlü bir olasılıktır.

EŞİNİ KULLANDI: Washington Temsilcisi olarak görev yaptığı sırada hakkında soruşturma açılmasını engellemek amacıyla – Müsteşarlık tarihinde görülmemiş bir yönteme de başvurmak suretiyle eşi Janset Eymür aracılığıyla Hürriyet Gazetesi’ne açıklama göndermesi de dikkat çekicidir.

BAŞINA BUYRUK: Özellikle ikinci kez ilgili Müsteşarlığa alındıktan sonraki konumunu ve hiyerarşik yapı içinde yer almayı kabullenememiş sürekli olarak, müstakil görev arzusu ifade ile kendisine ve doğrudan Müsteşara bağlı bir birim oluşturulması çabasını yaşama geçirmek için çaba sarf etmiş ve bu arzusunda başarıya ulaşarak adeta denetimden uzak ve başına buyruk bir çalışma ortamı yaratmıştır.




Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen İlteriş » Cum Eki 31, 2008 20:48

EYMURUN (Cumhuriyet Sehidimiz) NECIP HABLEMITOGLUNA SALDIRISI

“4-5 Kişi” başlıklı yazımız içindeki “Andıç” bölümü ile ilgili olarak iki okuyucumuzdan e-mektup aldık.

Apo ve Fettullah Gülenle İrtibatlı Mossad Ajanı
K.D. isimli okuyucumuz şöyle diyor mektubunda:

Mitoğlundan Saldırı
ABD’de kurulu ve bazı enteresan bağlantılarını bildiğim bir cemiyetin Web sayfasında Dr. Necip Hable Mitoğlu isimli, bir kişi “Etki Ajanları - Nüfuz Casusları ve Fethullah’cılar Raporu” başlıklı bir yazı yazmış.

Yazının bir bölümü şu şekilde :

"Ama kitlesel desteği olmayan, toplumun büyük kesimi tarafından adeta lanetlenen "ikinci cumhuriyetçi" yazarlar, Türk Basınının en büyük gazetelerinde köşe yazarlıklarını sürdürüyorlar. Kim onlara "kamuoyunu oluşturma - koşullandırma" güç ve desteğini veriyor dersiniz? Bunca tepkiye rağmen, kapitalist kimliği ile ön plana çıkan medya patronları onları niçin ve neden hala korumakta? Bu bağlamda, Fethullah’çıların tanıtımı için büyük gayretler sarfeden ünlü bir medya patronunun, Mehmet Eymüre yazarlık önermesi size hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Fatih Altaylı gibi Cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkan kimi yazarlara "MİT ajanı" suçlamasıyla saldıranların, ikinci cumhuriyetçilere ya da aidiyet duygusuyla bağlı olduğu yeni vatanına kaçmak suretiyle deşifre olmuş etki ajanlarına ise suskun kalarak bir nevi dayanışma sergilemeleri, Türkiyedeki etki ajanlığı tehlikesinin boyutları hakkında bir fikir veriyor..."


Bu Mitoğlu’na “Söylediklerini ispat edemezsen sen bir şerefsizsin.” diye e-posta gönderdim. Cevap verir, belki bize yazarlık teklif eden ünlü medya patronu kimmiş açıklar, bizimle ilgili ajanlık kanısına nasıl varmış izah eder diye bekledik.

Cevap vermedi, şerefsizliği kabullendi.
>İsminin başında Dr. Lakabı bulunan ve ilim adamı geçinen bir zavallı. Araştırılırsa belli güç odakları ile bağlantısı çıkacağından eminim.

DR. NECIP HABLEMITOGLUNUN MEHMET EYMURE YANITIDIR.


Sayin Eymur,

Yeni vataninizdaki sitenizde, gercek fabrikator nasil olunur, herkese gosteriyorsunuz. Sahsimla ilgili yazdiklarinizin iftira ve hakaret boyutlarini geciyorum. Ne zaman psikiyatrist oldunuz? Bir psikiyatristin bile bu taniyi koyabilmesi icin once hastayi tanimasi ve uzun sure musahade altina almasi gerekmez mi? Her bilim ve de meslek kolu, once temel, sonra uzmanlik egitimini esas alir. Disiplinlerarasi uzmanliga saygi esastir. Istihbarat deneyimi pazarlamaktan, pardon devletin temel sirlarini, olmayan onur ve haysiyetinizle birlikte satisa sunmaktan ne zaman slklldlnlz da benim ruhsal durumum hakkinda tani koyma gayretkesligi icine giriyorsunuz?!.

Sayin Eymur,
Vatanin ve devletin serefini birkac dolar ugruna ayaklar altina almaya calisip, yakin arkadaslarinizin eslerine ait ozel alan kapsamindaki mahremiyetlere bile ihanet ederken, hangi sereften bahsediyorsunuz? Seref kavramindan yoksun olanlar ne zamandan beri baskalarina kendi unvanlarini (serefsiz) yakistirir oldu?!. Bari Engin Civan da gelsin ve sitenizden sahsima (hirsiz) desin, bu ne bicim mantik ve curet ve de arsizlik?!.

Lutfen yalan soylemeyin, sizin (serefsiz) unvaninizi sahsim icin de paylastiginiz seviyeli (!) mesaji aldiktan sonra size cevap yazdim. Ustelik, bu cevabi, 70in uzerinde ulkede onbinlerce adrese de gonderdim. Sizi Turkiyenin seref listesine aldim. Nasil bir istihbaratcisiniz ki gozunuzden kacmis?! Ekte cevabimi iceren makalemi tekrar gonderiyorum.

Yeni amiriniz Henri Barkeyin CIA-Disisleri Bakanligi nezdinde profesyonel bir Kürt uzmani oldugunu sanirim biliyorsunuzdur. Sizi bir sure sonra kullandiktan sonra sanirim Graham Fullere devredecektir. Yasiniz itibariyle ABD vatandasligina gecerek CIAdan emekli olmaniz kesinlikle olanaksiz. Sitenizdeki fonksiyonunuz anlamini yitirdiginde -artik o tarihte limon gibi sikilip possaniz ciktigi icin- artik masraf bedeli de alamiyacaksiniz. Onunuzde tek bir secenek kaliyor: Fethullahcilara "danisman" olarak siginmak. Nitekim, onumuzdeki aylarda cemaatin borazanligina basladiginizda sanirim kimseler sasirmayacaktir. Nitekim, hakkimdaki serefli (!) karalamalariniz ciktiginda, tartisma listelerindeki fethullahcilar hemen aninda yonlendirdiler. Sizin isnatlariniz benim icin gururdur. Cunku ben Cumhuriyet aydini, alaninda yetkin bir akademisyenim. Sizinse ne oldugunuzu dostunuz dusmaniniz herkes bilmekte...

Sizden ricam camur atarken, redaktorleri arasindan yeralmaktan gurur duydugum internet merkezini karistirmayin. Siz, vatandan binlerce mil uzakta vatani yasamanin, sevmenin, kavgasini vermenin, fedakarlik yapmanin anlamini bilmezsiniz. Kendi karanlik ve saibeli iliskilerinizi icinde yeraldigim gruplara bulastirma cabanizi kiniyorum.

Sayin Eymur,
Dusmus bir istihbaratci eskisi olarak sayet seref ve haysiyet kavrami gibi degerlerin grami bile kalmissa, hakkimda yazdiklarinizin altina bu mesaji da yerlestirirsiniz. Sizde o cesaretin ve uygar yaklasimin, durustlugun olmadigini bilmekle birlikte, yayinlamayacaginizdan da eminim. Keske, atacladigim makaleyi de ekleyebilseniz. Her neyse, sonuc olarak soylemek gerekirse, sizinle muhatap olmaktan ciddi bicimde rahatsizim, sitenizde adimin cikmasi beni fevkalade asagiladi. Siz, isterseniz mesajimi yayinlamayin, daha fazla asagilanmayayim.

Ilke olarak ABDden vatanini, devletini, kurumunu satanlara selam ve saygi sunmuyorum. Dr. Necip Hablemitoglu.

Not: Soyadimi yamultarak anlamlar cikarmaya calismaniz basitlik ve acizlik tezahuru. Size gonderilen mektupla uzak yakin hicbir ilgim yok. Olsaydi, kendi adimi koyardim. Bu mesajimi ilgili iftiralarinizin altina koyma cesaretini gosteremeyeceksiniz, lutfen yazdiklarinizi da sayfanizdan cikarin. Daha fazla asagilanmak istemiyorum. Lutfen.

Kaynak: Mehmet Eymure Cevap / Hablemitoglu Internet Sitesi

.....................

"Kısaca, etki ajanları görüldüğü gibi bir değil, onbinlerle. Onlar aramızda, üstelik bizi yönlendiren, yöneten her yerde... Kimi "şeriatçı", kimi "ülkücü", kimi "sosyalist", kimi "kürtçü", kimi "ortanın solunda", kimi "merkez sağda", kimi "kapitalist", kimi "ikinci cumhuriyetçi"!.. Ama nedense hepsi de demokrat, özgürlükçü, entelektüel, insan hakları savunucusu ve AB yanlısı!.. Güçleri destek aldıkları ülkelerden ve işgal ettikleri konumlardan geliyor. Politikacıysanız, gidebildiğiniz yere kadar destekleniyorsunuz. Bürokratsanız, çıkabileceğiniz en üst göreve kadar yükselebiliyorsunuz. İşadamıysanız, vize dahil "kayırılma" statüsüne dahil ediliyorsunuz. Diyelim ki, "ikinci cumhuriyetçisiniz", Türkiyede sizi okuyacak kaç "ikinci cumhuriyetçi" okurunuz var? Yazarı-çizeri-okuru dahil Türkiyedeki ikinci cumhuriyetçilerin sayısına baktığınızda, birkaç bin kişiyle sınırlı olduğunu görüyorsunuz. Ama kitlesel desteği olmayan, toplumun büyük kesimi tarafından adeta lanetlenen "ikinci cumhuriyetçi" yazarlar, Türk Basınının en büyük gazetelerinde köşe yazarlıklarını sürdürüyorlar. Kim onlara "kamuoyunu oluşturma-koşullandırma" güç ve desteğini veriyor dersiniz? Bunca tepkiye rağmen, kapitalist kimliği ile önplana çıkan medya patronları onları niçin ve neden hala korumakta? Bu bağlamda, fethullahçıların tanıtımı için büyük gayretler sarfeden ünlü bir medya patronunun, Mehmet Eymüre yazarlık önermesi size hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Fatih Altaylı gibi Cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkan kimi yazarlara "MİT ajanı" suçlamasıyla saldıranların, ikinci cumhuriyetçilere ya da aidiyet duygusuyla bağlı olduğu yeni vatanına kaçmak suretiyle deşifre olmuş etki ajanlarına (Fethullah Gulen) ise suskun kalarak bir nevi dayanışma sergilemeleri, Türkiyedeki etki ajanlığı tehlikesinin boyutları hakkında bir fikir veriyor...

Etki Ajanlari, Nufuz Casuslari ve Fethullahcilar Raporu/ Hablemitoglu Internet Sitesi

Ah hocam ah! Senin zekan karsisinda duramadilar, kursunu da en basedemedikleri yere slktllar. SANDILAR KI NECIPLERDEN KURTULDULAR!

Hayir hocam kurtulamadilar,

BIZ BIR OLUR BIN DOGARIZ.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05


Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x