MİT ve Görevi
MİT, 1.11.1983 tarihli Millî İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanunu gereğince çalışır.
Bu yasanın 3. maddesindeki MİT'in kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları tek tek sayılır. Maddedeki MİT'in görev alanı, devlete karşı 'içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında' toplanacak 'Millî Güvenlik istihbaratı'nı Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Genelkurmay Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile ilgili kuruluşlara ulaştırmak, diye belirlenmektedir.
Madde şöyle son bulmaktadır:
— Millî İstihbarat Teşkilâtı'na bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez...
Ne demektir bu?
Bu, MİT'in 'Devlet Güvenliği' dışında herhangi bir,konu ile ilgilenmemesi anlamına gelmektedir. İktidardaki partinin muhalefet partilerini, MİT'i kullanarak izletmesi, bu partileri ve iktidar partisine karşı olan yayın kuruluşlarını ve kişileri suçlayıcı belgeler düzenletmesi, MİT'in kuruluş yasasına açıkça aykırıdır.
MİT, Başbakan'a bağlıdır. Başbakan, iktidar partisinin de genel başkanıdır.
Yasa koyucu, bu yüzden, başbakanların, muhalefet partilerini MİT'i kullanarak izletilmesini önlemek amacıyla maddeye bu yasağı koymuştur:
— "Bu teşkilât devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez.."
Son günlerdeki tartışma konusu olan MİT raporu 'Banker Bako Olayı' nedeniyle hazırlanmıştır.
'Banker Bako' ile DYP'nin seçim öncesi Genel Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk'u hedef alan raporda daha sonra, Emniyet Genel Müdürlüğü üst düzey yetkilileri ile yeraltı dünyası ilişkileri incelenmiş, bütün bunlardan başka, eski Genelkurmay Başkanı Sayın Üruğ ile Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Tahsin Şahinkaya'ya kadar birçok ünlü kişiyle ilgili olay, söylenti ve savlara yer verilmiştir.
Bu aşamada önemli olan, MİT'in bu raporu kimin emriyle hazırladığıdır.
MİT içinde birtakım görevliler durup dururken, niçin 'Banker Bako olayı, polis içindeki çekişme ve yeraltı-polis-kamu görevlileri ilişkileri' başlığını taşıyan rapor düzenliyorlar? Ve bu rapor, tam seçim sırasında tamamlanıp Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a ve Genelkurmay Başkanı'na niçin sunuluyor?
Belli ki, böyle bir raporun hazırlanması için 'yukarıdan' emir verilmiştir. Bu 'yukarısı' hangi makamdır? MİT Müsteşarı mıdır? Yoksa Başbakan mı?
Amaç da bellidir, seçim sırasındaki amaç, 'Banker-Bako Olayı' nedeniyle DYP'yi suçlamak ve bu partiyi bu nedenle yıpratmaktır.
Raporda ANAP'ın 'Aldığı ekonomik tedbirler' ile 'İllegal gelir kaynakları' kesilen kaçakçıların 'muhalefet partilerine yanaştıkları' da yazılmaktadır.
Seçim öncesi günleri şöyle bir anımsayın. Başbakan Özal'ın ağzındaki bakla da bu değil miydi?
ANAP kaçakçıların çıkarlarını engellemiş de.. Bu kaçakçılar birtakım partileri desteklemişler de.. Falan da filân da..
Raporda aynı sözlere rastlanıyor.
Bu rapor, eğer 'devlet güvenliği' ile ilgili bir raporsa, o zaman, ANAP ile ilgili siyasal değerlendirmelerin bu raporda yeralmasının ve ANAP'ın 'kaçakçıîara karşı önlem aldığı' söylenerek övülmesi, yasadaki tanımla MİT'in yasasında belirtilen amaçlar dışındaki 'Başka hizmetler istikametlerine' yöneltildiğinin kanıtı sayılır.
Konunun, üzerinde ısrarla durulması gereken en önemli yanı' budur. Kaldı ki, ANAP iktidarının aldığı önlemlerle kaçakçıların çıkarlarının bozulduğu yolundaki görüş de doğru değildir. ANAP iktidarında yapılan yasa değişiklikleri ile 'döviz, altın, narkotik ve silâh kaçakçılığı' gibi suçlarda af sonucu doğurucu düzenlemeler getirilmiş, bu yollarla kaçakçılık suçları suç oldaktan çıkarılmıştır.
Raporun 'ANAP'ı korumak ve kollamak' için düzenlendiğini kanıtlayan bir başka bölüm de altın ve döviz kaçakçısı Nasrullah Ayan ile ilgili sayfadadır.
Ankara 4. Nolu Sıkıyönetim Askerî Mahkemesi'nde 1985/45 sayılı 'Altın kaçakçılığı' dosyasında adı geçen Nasrullah Ayan hakkında bilgi verilirken, 'Altın kaçakçılığı davası' ve bu davanın sanıkları ile yine bu sanıkların sorgularında adı geçenler ile ilgili yazılı belge ve anlatımlar görmezlikten gelinmiştir.
Böylece, bu davada sanık olarak yargılananlardan birinin ANAP kurucusu Erol Aksoy olduğu ve aynı davada Turgut Özal'ın adı geçtiği de -nedense- unutulmuştur!
'Jaguar'ın Türkiye temsilcisi Zeki Berberoğlu' ve 'Oflu İsmail' diye bilinen İsmail Hacısüleymanoğlu ile ilgili bilgiler verilirken, aynı unutkanlık sonucu, Zeki Berberoğlu'nun Başbakan'ın damadı ve kızına Jaguar araba armağan ettiği de gözden kaçıvermiştir!
Bu örnekler de MİT raporunun 'yukarıdan gelen emir üzerine ANAP adına ve ANAP yararına' hazırlandığı, bu olay ve ilişkilerin de bu yüzden gözardı edildiğini ortaya koymaktadır.
Raporu düzenleyenlerden çok 'Bu raporun düzenlenmesi için emir verenler' ortaya çıkarılmalıdır. Bu raporu hazırlayanlar 'Emir kulları'dır. Ya bu raporun hazırlanması için emir verenler?
Bunlar kimlerin kullarıdır?
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 16 Şubat 1988