Son günlerde gerek basında, gerek siyasilerin söylemlerinde yine bir IMF tartışması yaşanıyor. Muhalefet partileri içinde, kimi milletvekilleri görüşülmesi gerektiğini söylerken, koronavirüsü ile mücadele için açıklanan ekonomik paketi eksik bulan CHP lideri Kılıçdaroğlu da "Uluslararası finans kuruluşları bu konuda kaynak ayırdılar. Türkiye olarak girişimlere başlamalıyız" ifadeleriyle IMF'yi adres gösterdi.
***
Türkiye'nin kısa vadeli dış borçları için döviz gerekli ve bir an için IMF tek seçenek bile kalsa muhalefetin bunu dile getiriyor oluşu ve açıktan söylemesi yanlış. Keza havuz medyasında bu durum, muhalefet Türkiye'yi yabancı finans kuruluşlarına teslim etmek istiyor şeklinde yayınlanıyor.
***
Oysa "Sermayeyi renklerine, milliyetine, coğrafyasına göre bölme" yanlışına kendilerinin son verdiğini ifade eden, "Paranın dini, imanı, milleti, vatanı olmaz; para paradır. Para cıva gibidir, kendisine uygun nereyi bulursa oraya akar." diyen kimdi?
AKP lideri değil miydi?
Ama söz konusu IMF olduğunda CHP'ye yüklenerek, "IMF defterini 2013'ün Mayıs ayında kapattık. O defteri bir daha açmayacağız. Söyledik ama CHP hâlâ saldırıyor. CHP'nin IMF sevdasının gerisinde Türkiye'yi geçmişteki siyasi ve ekonomik teslimiyet devrine döndürme özlemi vardır. Ülkemizi IMF'nin boyunduruğuna sokmak için beyhude çabaladıklarını CHP'lilere söylemek istiyorum" diyerek suçluyorlar.
Toplum nezdinde de bu durum AKP, Türkiye'yi yabancı finans ve faiz kuruluşlarına karşı koruyor şeklinde görülüyor.
Bu yüzden sık sık meydanlarda "Türkiye'yi IMF'den kurtardık. IMF'ye artık borç veriyoruz." diyorlar ve bu söylemlerine devam ediyorlar.
***
Peki gerçekten IMF bu kadar şartsa ve tek seçenekse neden duruyorlar diye düşünüyorsanız, bence tek nedeni "Bu ülkeyi yeniden IMF'ye muhtaç hale getirdiniz" deyip eleştirmesi gereken muhalefetin daha sık "görüşülmesi şart" demesini ve toplumun bunu kanıksamasını bekliyorlar.
***
Muhalefet partili vekiller ve Kılıçdaroğlu gibi parti liderleri de bu söylemi her dile getirişlerinde AKP'nin ekmeğine yağ sürüyorlar. Yeterince kamuoyu oluştuktan sonra, "Muhalefettin önerisini ülkenin bekası için değerlendirdik" deyip IMF ile anlaşılırsa, bu öneriyi dile getirenler nasıl eleştirecek acaba? Seçim meydanlarında bakın tekrar IMF ile görüştüler deseler neye yarar ki?
En başta masaya oturanlar "Ya kardeşim IMF ile görüşün dediler görüştük şimdi neden görüştünüz diyorlar. Muhalefetin amacı üzüm yemek değil ki bağcıyı dövmek. Ülkeye döviz girmesini istemiyorlar. Türkiye'nin iflasını istiyorlar." demeyecek mi?
***
E, nasıl olsa her hatalarında arkalarında duran bir seçmen kitleleri de var. Bu durumu yandaş medya ile kolayca izah ederler...
Mesela medyada şöyle haberler yapılabilir:
"IMF'den Türkiye'ye milyar dolarlar aktı...
Rekor oranlarla büyüyen Türkiye'ye yabancı sermaye akıyor. IMF, ekonomisi her gün büyüyen ülkemizle ortak program yapacağını duyurdu. Bu kapsamda Türkiye'ye on milyarlarca dolar verecek olan IMF, ülkemizin ekonomisine olan güvenini de göstermiş oldu. Ülkeye dışarıdan para gelmiyor, sermaye akışları durdu söylemlerinin de doğru olmadığı böylelikle ortaya çıktı."
Haberin devamına bir de vatandaş yorumları koyarlar ve haber şöyle devam eder: "Vatandaşlar ise IMF'nin, Türkiye ile ortak program yapacak olmasından memnun. Bir vatandaş, 'Borç verdiğimiz IMF'den ortak program karşılığı dolar gelecekmiş, bence o kadar kolay ortak etmemeliydik ama Reis'in vardır bir bildiği' derken... Artık eski Türkiye'nin olmadığını söyleyen bir başka vatandaş ise 'Ekonomi çok iyi ki gelip ortak oluyorlar.' diye konuştu."
Olmaz mı sizce?
Bence olur.
***
Uzun lafın kısası her doğru her yerde söylenmez. Tamam iyi niyetle çözüm önerisi de sunuyor ama AKP bunu istismar ediyor. Muhalefet artık anlamalı bunu. "Ülkeyi IMF'yle görüşecek duruma düşürdüler" söylemi yerine "IMF ile görüşün" demek yalnızca AKP'ye yarar sağlar.
Zaten eğer IMF verdiği paranın kuruşu kuruşuna nereye harcanacağını denetleyecek olmasa, merak etmeyin geçmişte ne söylenmiş olursa olsun kimseyi dinlemez ve görüşürler. Bunu da CHP'ye rağmen görüştük, CHP uluslararası arenada Türkiye'yi yalnız bırakmak istiyordu söylemiyle başarı gibi duyururlar.
Demedi demeyin...