
Biliyorsunuz geçen hafta cuma günü Yüksek Askeri Şura’nın toplanmasına 3 gün kala Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları istifa ettiler. Çağdaş, demokratik ve uygar bir ülkede böyle bir istifa çok ciddi bunalım içeren bir durumdur.
Fakat ne yazık ki sayın cumhurbaşkanımızdan başlayarak, başbakan, bakanlar kurulu ve mütareke basınına kadar uzanan geniş bir yelpazede bu olayı normalmiş gibi anlatmaya çalışmak, yok saymak ve zaman zaman nezaket sınırlarını aşan ifadelerle hafife almak ne anlama gelmektedir sizin değerlendirmelerinize sunulur.
Yalama, yalaka ve candaş mütareke basının bu ağır bunalımı halkın gözünden kaçırma gayretleri bağlamında ısrarla onlar "Emekliliğini istediler istifa etmediler" söylemi ile Genel Kurmay Başkanının ve Deniz Kuvvetleri Komutanının muhtıra niteliğindeki veda mesajını yayınlamama ve kamuoyunun gözünden ırak tutma çapalarına hangi onurlu sıfatları uygun görürsünüz bilemiyorum. Azda olsa halkın haber alma özgürlüğü için her türlü baskıya rağmen görev yapan basınımız ve gazetecilerimizin üstün gayretleri her türlü takdirin üzerindedir.
Bakınız sözlüklerimiz istifayı kendi isteğiyle görevden ayrılma ve çekilme, emekliliği de geçmiş hizmetlerin karşılığında belirli bir gelire hak kazanma durumu olarak tarif ediyor. Yani istifa etmiş bir asker veya bürokrat emeklilik hakkını kazanmış olabilir kazanmamış olabilir, bu onun kendi isteği ile ayrılmış olma, istifa etme gerçeğini değiştirmez. Sanırsınız ki aceleleri vardı, balık tutmaya gideceklerdi, 3 gün daha sabredemediler ve ayrıldılar.
Bu arada Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportöründen hormon desteği geldi. Şöyle diyor istifalar üzerine "Türkiye gittikçe daha demokratikleşiyor" Peki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne diyor, "Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatlarıyla yükselebilsin, tarih böyle bir olay kaydetmemiştir."
Eğer birileri size Atatürk’ün gerçekleri iliklerine kadar ifade eden bu sözünün modası geçtiğini, artık uluslararası ilişkilerde KAZAN KAZAN yaklaşımının esas alındığını söylerse lütfen bunu saflığına veya kötü niyetliliğine verin. Kapitalizmin, her iki tarafın karlı çıkması anlamına gelen ve bizim yöneticilerimiz tarafından sıkça kullanılan KAZAN KAZAN kuramı ancak eşit ve eşite yakın güçler arasında geçerlidir. Aksi durumda bizim tarafta daima kazanan işbirlikçi olur.
Gelelim komutanların istifalarının ne anlama geldiğini. Öncelikle sözümüz komutanlara.
1. Mesajlarınızda belirttiğiniz durum yeni değildir bugüne kadar neredeydiniz. Harp Okulu öğrencisine, Astsubayına ve Teğmenine karşı yapılan hukuksuzluğa ses çıkaramayan amiraline ve generaline ses çıkarmakta müşkülat yaşar.
2. Vermek istediğiniz mesajlarınızı, geniş halk yığınları ile satır araları okunacak metinlerle değil basın toplantısı yaparak daha açık ve seçik olarak istismara yol açmayacak şekilde vermeliydiniz.
Evet, kim ne derse desin Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları istifaları ve veda mesajları ile Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümete muhtıra vermişlerdir. Nedir muhtıra? Önemli ve hayati şeyleri anımsatmak ve uyarmak amacıyla yazılan yazıdır.
Çünkü komutanlar normal, anayasal, alışılagelmiş ve hukuki yollarla dertlerini, sorunlarını ve ülke güvenliğine yönelik problemleri hükümete anlatabilme yollarını tüketmişler ve son bir uyarı maksadıyla geçmiş deneyimlerimizden bildiğimiz gibi pek demokratik gözükmeyen muhtıra yöntemini seçmişlerdir. Çünkü ülke raydan çıkmak üzeredir.
Sanırım farkındasınız gerçekleri yok saymak, bunları çarpıtarak hayal dünyasında yaşamak ve kendi uydurdukları yalana inanmak AKP’nin alışılagelmiş uluslararası ortamda da tescillenmiş tavrıdır. Ne dedi geçen sene füze kalkanı projesi tartışmaları ile ilgili olarak Fransa Cumhurbaşkanı bizim başbakanımıza? "Biz kediye kedi deriz." Çünkü bizimkiler kedinin anasını bellemeye razıydı, buna ortak olacaklardı ama ismine kedi demek istemiyorlardı.
Bakınız siz kendinizi kandırabilirsiniz ama bu bir muhtıradır. Demek istenen şudur. Ülkemizde ağır bir kriz var, hızla uçurumdan aşağıya yuvarlanmaktayız. Hükümet gerekli tedbirleri başka şeylerin arkasına gizlenerek almamakta ve sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin hasım olarak ve düşman olarak görüldüğü algısı askerde ve sessiz ama geniş halk yığınlarında yaygındır.
Her kedinin köşeye sıkıştırılma derecesi farklıdır. Kimi kedi 3 birim kimi kedi 5 birim sıkıştırılabilir. Kedinin sıkıştırılma derecesi artıkça ötelenen tepki derecesi de o derece artar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte bu ülkenin kurucu unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin istifa eden komutanlarının bizlere de mesajı vardır.
Artık Yüce Türk Ulusu demokratik katılımını ve tepkisini ortaya koyarak kaderine sahip çıkmalıdır. Demokrasinin dört yılda bir yetki alındığı ve bu yetkiyle aklına esenin yapıldığı bir rejim olmadığı bilinmelidir.
Yüksek Askeri Şura Kararlarının ülkemiz ve TSK için hayırlı olması dileklerimle,
Saygılar sunarım.
Türker ERTÜRK, 5 Ağustos 2011
turker@haber61.net