ABD Kongresi'ndeki Ermeni soykırımı tasarısını durdurmaya çalışan Karalamacılığa Karşı Birlik (ADL), soykırım tezini resmen tanıdı
ABD ve diğer ülkelerde anti-Semitizm (Musevi düşmanlığı) ile mücadele eden Anti Defamation League (Karalamacılığa Karşı Birlik - ADL), Osmanlı Ermenilerinin yaşadıklarının "sonuçları itibariyle soykırım oluşturduğunu" açıkladı.
ADL, ABD'deki en etkin Musevi derneklerinden. Kongre'deki Ermeni soykırımı tasarılarına bugüne dek kararlı biçimde karşı çıkan ADL'nin yeni açıklaması, dernek içi tartışmaların sonucu. ADL'in ABD Kongresi gündemindeki soykırım tasarılarına muhalefeti ise sürüyor.
Ancak kuruluşun Ermeni soykırımı tezini sahiplenmesi, bu konuda bugüne dek resmi tavır almayan diğer Musevi derneklerini de tutumlarını gözden geçirmeye yöneltebilir. ADL'nin yeni tavrı, bu yönüyle, Türkiye'nin resmi tezini Washington'da daha da yalnızlaştırıyor.
'Morgenthau haklı'
ADL Ulusal Başkanı Abraham H. Foxman, yazılı açıklamasında, Birinci Dünya Savaşı sırasında ABD'nin İstanbul Büyükelçiliği'ni yapan ve Osmanlı Ermenilerini anlatan 1919 tarihli kitabı soykırım tezinin dayanaklarından sayılan Henry Morgenthau Sr'a atıf yaptı. Foxman, soykırım konusundaki yeni tavırlarını, Holokost'u (Musevi Soykırımı) yaşamış Nobel Barış Ödüllü romancı Elie Weisel'e danışarak aldıklarını bildirdi. Foxman şöyle dedi:
"Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermenilere karşı 1915-1918 döneminde gerçekleştirdiği acı verici olayları hiçbir zaman yadsımadık. Bunları her zaman katliamlar ve zulümler olarak tanımlayageldik.
Konuyu düşünüp tarttıkça, bu olayların yol açtıklarının bir soykırım sayılacağı konusunda Morgenthau Sr'ın görüşünü paylaşmaya başladık. Eğer o dönemde soykırım terimi mevcut olsaydı, buna da soykırım denilecekti."
"Wiesel ve diğer saygın tarihçilerin" bu görüşe katıldığını belirten Foxman, "Umarım Türkiye, geçmişiyle yüzleşmesinde ve tarihin bu karanlık faslı konusunda Ermenilerle bir uzlaşma sağlamaya çalışmasında ısrar edenlerin, Türkiye'nin dostları olduğunu anlayacaktır" dedi. ADL Başkanı, buna rağmen Kongre'deki soykırım tasarılarının "yapıcı olmadığını; Türklerle Ermeniler arasında uzlaşmayı teşvik etmeyeceğini; Türkiye'deki Musevi cemaati ve Türkiye, İsrail ile ABD arasındaki önemli çoktaraflı ilişki için risk yaratacağını" vurguladı.
Boston'daki kavga
ADL'ni, Ermeni soykırımı tezini sahiplenmeye yönelten, kuruluşun New England Bölge Şubesi'nde yaşananlardı. Ermeni kökenli nüfusun yoğun olduğu Boston ve çevresinden sorumlu ADL Şube Müdürü Andrew Tarsy, soykırımın tanınmasını savununca işten atıldı. Bu gelişme, ADL İcra Kurulu'nda gerilim yarattı. Tarsy'e sahip çıkanların çokluğu, ADL Başkanı Foxman'ı zor durumda bıraktı. Geçen hafta New England Şubesi'ne, Ermeni soykırımını neden tanımadıklarına ilişkin mektup gönderen Foxman, eleştiriler sürünce yeni tutumlarını duyurdu.
Ermeni soykırımı tasarılarına karşı çıkan Musevi dernekleri arasında, ADL'nin yanı sıra B'nai B'rith, Amerikan Musevi Komitesi ve Amerikan Musevi Kongresi de var. Bu dernekler, "Soykırım yaşanmadı" demezken, tasarıların "Türkiye'nin ABD ve İsrail ile ilişkisini bozacağını" savunuyorlar.
İSRAİL'İN ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ:
Ne Türklerin ne de Ermenilerin yanındayız
İsrail'in Ankara Büyükelçiliği de ADL'in tavır değişikliği sonrasında dün resmi bir açıklama yapma ihtiyacı duydu. İsrail'in 1915-1916 olaylarına ilişkin resmi tutumunda bir değişiklik olmadığının vurgulandığı açıklamada, "Ne Türklerin ne de Ermenilerin yanında yer alıyoruz" denilmesi dikkat çekti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Museviler ve İsrailliler olarak, aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi olan 1915-1916 yıllarında Ermeni nüfusu içinde yaşanan öldürme olaylarının da bulunduğu insanlık trajedilerini hatırlama konsunda özellikle hassasız ve ahlaki zorunluluk duymaktayız. İsrail devleti bu dehşet verici olayları hiçbir zaman inkâr etmemiştir.
Tam tersine verilen kurbanların sayısının yüksekliği ve Ermeni halkının katlanmak zorunda kaldığı korkunç acıları dikkate alarak her iki tarafta da bu konuyla bağlantılı duygusal yoğunluğu anlıyoruz. Bununla birlikte, yıllar içinde bu konu maalesef Ermeniler ile Türkler arasında yüklü bir siyasi konu halini aldı ve iki taraf da kendi iddialarının haklılığını kanıtlamaya uğraşıyor. Bu nedenle İsrail devleti ne bir taraf ne de ötekinin tarafında yer almamakta ve geçmişte ne olduğuna dair hiçbir karar açıklamamaktadır. Tarafların, geçmişin on yıllardır açık yaralarını iyileştirecek açık bir diyalog içine girmelerini umarız."
Kaynak