MUSTAFA'nın mimarı bu gizli ingiliz belgesinden haberdar mı?

Genel & Güncel Konular

MUSTAFA'nın mimarı bu gizli ingiliz belgesinden haberdar mı?

İletigönderen Türk-Kan » Prş Eki 30, 2008 16:33

Mustafa'nın mimarı Can Dündar bu gizli ingiliz belgesinden haberdar mı?

Can Dündar’ın dün vizyona giren ‘Mustafa’ filmiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Film önce sponsorluk tartışmalarıyla gündeme geldi, şimdi de senaryosuyla tartışılıyor.


Filmi eleştirenler, Atatürk’ün kişisel yönlerinin çarpıtılarak verildiğini, sevenler ise cesurca ve farklı bir Atatürk yorumu olduğunu, söylüyorlar.

Bu noktada; Atatürk’ün ölümünden 15 gün sonra dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine'in Londra'ya özel bir kuryeyle gönderdiği ve üzerine " 40 Yıl Boyunca Açıklanmayacak" damgası vurulan mektubu yayınlıyoruz.

İşte ‘Mustafa’ filmiyle ilgili yaşanan tartışmalara yeni bir boyut kazandıracak o gizli ibareli mektup:


“ Telgraf No: 608

İngiltere Büyükelçiliği

Ankara, 25 Kasım 1938




Aziz Lordum,

Size Mösyö Kemal Atatürk'ün ölümünü bildiren 194 sayılı telgrafı çok derin üzüntüler içinde sunmuştum.

2. Bu belgeye ek olarak, Büyükelçiliğimiz Müsteşarı tarafından hazırlanan ve Kemal Atatürk'ün geçmişteki kariyerini içeren belgeyi sizlere sunma onuru yanında, bu yazımda, Atatürk'ün yaptığı işleri övmekten çok, onun kişiliği ve bu ülke insanına ne ifade ettiği konusuna değinmeye çalışacağım. Hiç şüphesiz toplum bilimciler ve tarihçiler onun çalışma hayatı ve yaptıklarıyla ilgilenip ayrıntılı bir çalışma yapacaklardır. Ancak bunların çok azı, Atatürk'ün gerçek kimliğini öğrenmeden hazırlanacaktır ki; onu tanımadan yapılacak değerlendirmeler kuşkusuz yanlış olacak ve yanlış yönlendirmelere neden olacaktır.

3. Bu bilginin toplanmasında, ben belki de ayrıcalıklı bir konuma sahiptim. Her ne kadar, rahmetli Cumhurbaşkanı ile çok nadir karşılaşmış olsam da, bu görüşmeler diğer diplomatik temsilciliklerinkine nazaran daha sık ve daha uzun olmuştur. Bütün bunlar bir yana, görevimin ilk günlerinden itibaren Atatürk beni bir dost gibi görmüş, benimle görüşmekten memnun olmuş, görüşme fırsatı doğduğunda bundan hoşnut kalmış, karşılıklı konuşmalarımız esnasında ilgi ve dikkati asla azalmamıştır. Galiba, onun yeteneklerini ortaya çıkartan becerikli yaklaşımlarım vardı, bu yüzden olsa gerek görüştüğümüz konu hakkındaki fikirlerine ya da o konu ile ilgili sunduğu sonuca karşı çıktığımda benim bu tavrıma direnmezdi. Dolayısıyla, kendi özel kimliğini bana, diğer yabancılara gösterdiğinden daha fazla gösterdiğine inanıyorum.

4. Doğrudan edinilen tecrübelerimi sağlayan kişisel görüşmelerimiz dışında, onu çok yakın dostlarından ve hatta aramızdaki dostluğu gördükten sonra benimle onun hakkında konuşmaya hiç çekinmeyen Kabine'deki bazı Bakanlardan da birçok kez dinleme fırsatım oldu.

5. Atatürk'ün müstesna ve takdire şayan bir şahsiyet olduğunu söylemek pek bir şey ifade etmeyebilir. Ancak gerçekten müstesna ve takdire şayan bir kişiydi, neden bu niteliklere sahip bir şahsiyet olduğunu açıklamaya çalışmalıyım.

6. Sanırım bunu temelde "çift karakterlilik" olarak açıklayabiliriz. Bu ülkede nefret uyandıran ve yasaklanan H.C.Armstrong'un Grey Wolf (Bozkurt) adlı kitabını okuyan çoğu insan, çok yetenekli; inatçı bir enerjiye sahip, ancak insafsız, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış zevkleri, ahlak dışı ihtirasları olan; dahası, dostluğu tanımayan bir adamın portresiyle karşılaşmaktadır. Bu tesbiti doğrular görünecek kanıtları toplamak hiç de zor olmayacaktır; ancak şahsen ben, bir insanın bu şekilde tanıtılmasını tamamıyla yanıltıcı buluyorum.

Gözle görülen bir dizi kural dışılığı sadece ayrı karakterlilikle anlatabileceğime inanıyorum. Sadece şu veya bu savaşı kazanarak, şu veya bu kanunu çıkararak, harf devrimi yaparak ya da fes giyilmesini yasaklamak veya ülkeyi laik kılarak değil, yüzyıllarca acı çekmiş, ruh karartıcı yönetimler yaşamış bir ırkın dehasına güvenerek, sadece artık kölelik çekilmemesi gerektiğine inandığı için çok sayıda kuvveti harekete geçirip, -bir insanın büyüklüğünün ve sıra dışı görüşünün kanıtı sadece iyiliği ile ölçülebilir- on beş yıl gibi kısa bir sürede bu insan bir çok iyi şey yapmıştır. Gerisi ayrıntıdan ibarettir; sadece dedikoducu zihniyetin üzerinde duracağı ancak bir tarihçinin gerektiği kadarını vereceği ayrıntılar.

7. Atatürk'ün dinamik enerjisi üzerinde durmama gerek yok, bu enerjinin dayanılmaz gücü, Türk ırkının tarihinde şimdiden önemli bir sayfa olarak yer almıştır. Ancak ben, pek bilinmeyen bir başka özelliğine değinmek istiyorum: Bu da; Atatürk'ün doğuştan gelen, belki de farkında olmadan tıpkı sütün kaymağını hemen ayıran aletler gibi, faydasızı faydalıdan ayırma yeteneğiydi.

8. Atatürk'ün tüm karakterinde veya en azından mevcut şeklinde, bazı çelişkilerle karşılaşılmaktadır. İddia edilen acımasızlığı, onu tanıyanların çok iyi bildiği gibi, vatandaşlarına duyduğu sevgiyle uyuşmamaktadır. Tensel günahlar ve geçici ilişkilere duyduğu varsayılan zevklere karşın, toplumda kadının rolü kavramı, halk devrimlerinde en çarpıcı savunmayı ortaya koyduğu kadın hakları ve önemi ile bağdaşmamaktadır. Zira bir iki sene içinde çokeşliliği yasal olarak ortadan kaldırmış ve istedikleri takdirde harem kadınlarına bile devletin liberal mevkilerinin açık olduğunu ortaya koymuştur. (Kimi zaman toplum içinde de olsa) özel hayatını tanımlayan ve göz ardı edilmiş resmiyeti, giyiminin kusursuzluğu, olağanüstü tavırları ve resmi görevlerdeki asaleti ile garip bir çelişki yaratmaktadır. Sadece bir kaç büyük adam daha rahat ve daha güvenli hissetmenizi sağlayabilir; sanırım yok denecek kadar azı da gerektiğinde sizi bu kadar rahatsız hissettirebilir.

9. Atatürk, Batı'da "yes-men " ve uzun süredir Türkiye'de "evetçi" olarak bilinen tarzdan hoşlanmıyor, bu tür insanları aşağılıyordu. Ahmak ve dalkavuklara tahammülü yoktu. Aslında belki de en çok sömürücüleri sevmez, açgözlüleri hor görürdü. Bir insanın onun için çalışıyor olması fikrine hoş bakmazdı. Kendisi zaten ülkesi, ırkı ve insanları için yaşıyor, onlar için düşünüp, onlar için çalışıyordu. Diğerleri bu şekilde davranmıyorsa, görevlerini yerine getiremedikleri kanaatına varıyordu.

10. Korkarım gelecek nesillere Atatürk bir diktatör olarak aktarılacak. Bunun yanlış olacağı kanısındayım. Hem savaşta, hem barışta evet o büyük bir liderdi -ancak gerçek bir diktatör değildi . Ne yazık ki ben, şimdiye kadar onu anlatabilecek diktatör kelimesine ait bir tanımımız olduğuna inanmıyorum. Ancak Hitler ve Mussolini'nin tersine, devlette idari veya yönetim fonksiyonu bulunmuyordu; af yetkisi yoktu; mahkemelere emir yetkisi yoktu; diplomatik misyon temsilcilerini reddetme hakkına sahip değildi. Bütün bu hususlara teknik gözle bakıp bir kenara iter ve tüm devlet meselelerinde onun isteklerinin hakim olduğu konusunda ısrar edebilirsiniz. Doğru, ancak daha çok o konudan sorumlu kişilerin onayının hakimiyeti şeklinde karşımıza çıkıyordu. Olayların gidişi, Atatürk'ün görüş açısının doğruluğunu, verdiği hükümlerin zekice olduğunu ve hata yapmadığını göstermiştir.

Dolayısıyla sıkça fikirlerine başvurulması ve memnuniyetle bu fikirlerin uygulanmasını görmek pek de şaşırtıcı değil. Ancak onu Mussolini, Hitler veya Primo de Rivera gibi diktatörlerden ayıran belki de en büyük özellik, başından beri isteyerek ve çok emek sarf ederek, kendini yaşatacak bir sistem kurmaya çalışmasıdır.

Atatürk'ten sonraki cumhurbaşkanı seçiminin sessizce hallolması ve ölümünden sonra kurduğu rejimin sakince sürmesi bir kriterse, evet başarılı olmuştur.

11. Atatürk'ün idrak gücünde esrarengiz bir yön vardı; küçük şeylere önem vermeyiş veya sinsi olamayışında üstün bir yön bulunuyordu; konsantrasyon gücü olağanüstüydü; şefkat ve ilgi bekleyen bilinçaltının etkileyici yanı belki de şuurlu amacının buz gibi dimdikliğinin bir başka parçasıydı.

12. Müslüman olarak doğmuş, ancak din karşıtı bir kişi olmuştu, doğruluğu sevmiş, günahtan nefret etmişti; işini iyi bilen, istidak sahibi bir askerdi, savaştan nefret ederdi. Bağımsızlığı elde ettiği andan itibaren barışın peşinde koşmuş ve barış ortamını sağlamayı başarmıştı. Türkiye'nin kaderini elleri arasına aldığından beri, Kemalist Cumhuriyet'in dostluk elini uzatmadığı ve aralarında Osmanlı Imparatorluğu'nun düşmanlarının da bulunduğu tek bir komşusu dahi yoktur. Uzatılan dostluk eli çoğunlukla tutulmuş ve sarf edilen çabalar sonunda ülkelerarası sürtüşme azaltılarak, doğunun bu bölgesinde daha geniş kapsamlı barış, dikkat çekici bir biçimde sağlanmıştır.

13. Kemal Atatürk yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemişti.

Hastalığının şiddetlendiği anlarda ölüme çok yakınlaşmış olsa bile, korku asla ne yüreğine ne beynine yerleşmeyi başaramamıştı.

O, Türk Milleti'ne hizmet ederken öldü. Ölüm bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramamıştır.

İnsanlara hayatlarını, onur ve şereflerini ve insanca yaşama yolunu vermiş, belki de tüm bunlardan daha önemlisi bu haklarına sahip çıkmalarını sağlayacak bağımsızlığı tattırmıştır.

Lordum, en derin saygılarımla, sizin en sadık ve en mütevazı hizmetkarınız olduğumu bildirmekten şeref duyarım.



Percy Loraine
”



Kaynak
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Ram » Prş Eki 30, 2008 19:34

Yalnız bu mektup da övüyor gibi görünüyor ama, çelişkiler ve birçok çarpıtmayla dolu. Soner YALÇIN cingözlük yapmak istemiş herhalde.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Çetin Taş » Prş Eki 30, 2008 19:50

Ram kardeşim.Kesinlikle haklısın.
Ancak mektubu yazanın İngiliz Büyükelçisi olduğunu gözönüne alırsak senin de vurguladığın çarpıtmalar ve Soner Yalçın'ın cingözlüğü Can Dündar'ın yediği halttan kesinlikle daha temiz yapıyor yukarıdaki mektubu.Ve inan Atatürk'ün kişiliği ile değerlendirmeler pek çok Atatürk ile ilgili yerli iddiadan çok daha gerçekçi bence.

Zaten Atatürk ile ilgili yazılmış bana göre en muhteşem kitabı da ne gariptir ki bir İngiliz,Lord Kinross yazmıştır.Bu bile ayrıca üzerinde kafa patlatmamız gereken bir konudur.Neden ulu önderimizi anlatan en güzel kitabı bir Türk değil de bir İngiliz yazmış?

Türkancığım,paylaşımın için teşekkür ederim.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen maydonos » Prş Eki 30, 2008 21:34

ben sahsen o belgelere inanmam bunlar her senaryoyu yaparlar.halen guvenen akillilar varsa ne diyeyim ben.soner moner can dundarmis tanimam.ergenekondan sonra bunlar ne belgeseli yapiyorlar kim inanacak agizlari ile degil miclari ile kus tutsunlar bunlara akli olan kimseler inanamaz artik.ergenekonu yazsinlar nostalji yapmasinlar arastirsinlar bakalim belgelerini bulsunlar.gazeteci olduklarini anlayalim.gercekleri ortaya cikarsinlar oyle lux residanslarda iki belge bulup onun bunun cikarina yazi yazmaya benzemez.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen askn » Prş Eki 30, 2008 21:41

Daha rezil bir mustafa filmi olamazdı.
Ya ben Atatürk'ü yanlış tanıdım, ya da bu herif yanlış anlatıyor!
Kullanıcı küçük betizi
askn
Üye
Üye
 
İletiler: 10
Kayıt: Cum Eki 10, 2008 17:25

İletigönderen BORDO BERELİ » Cum Eki 31, 2008 0:22

1. ATATÜRK asla çelişkiler içinde olan bir insan olmamıştır öyle olsaydı bu kadar kararlılık gösteremezdi.
2. O kimseyi aşağılama çabasında olmadı, sadece gerekeni yapmayanı uyardı çünkü o insancıldı.
3. O asla din karşıtı olmamış gerektiğinde cemaate İmamlık edip namaz kıldırmış bir insandır. O din üzerinden yürütülen yobazlıkların karşısında Cumhuriyetin geleceği için durmuştur. Eğer bunu 1925 ve 1930'da yapmasaydı bugünlere kimin geleceği şüpheliydi. Ona kimse dil uzatamaz Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN değerini bilelim.
Kullanıcı küçük betizi
BORDO BERELİ
Üye
Üye
 
İletiler: 21
Kayıt: Prş Eyl 18, 2008 5:07

İletigönderen cemalettin54 » Cum Eki 31, 2008 4:14

Bu mektubu bir disisleri mensubu veya bir elci yorumlasada anlasak.
Biz sade vatandaslar icin celiskilerle dolu bir mektub intibaini uyandirdi.
Kullanıcı küçük betizi
cemalettin54
Üye
Üye
 
İletiler: 10
Kayıt: Çrş Ara 26, 2007 19:21

İletigönderen yahac » Cum Eki 31, 2008 5:10

Bu mektubun 40 yil gizli kalma gereksinimi sarti nereden icab etmis anlayamadim. Devlet sirri mi aciklaniyor? Ustelik Ataturk vefat ettilten sonra yazilmis. Kimden cekinilmis anlayamadim...
Ustelik yabancidan mi ogrenecegiz Ataturk'umuzu? Ovmesi bile samimi degildir bunlarin...
Kullanıcı küçük betizi
yahac
Üye
Üye
 
İletiler: 154
Kayıt: Pzt Kas 05, 2007 17:05

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Kas 07, 2008 20:05

valla etrafımdaki arkadaşlarımın çoğuda bu filmi beğenmedi Atatürkü kötü gösterdiğini söylediler ama ben izlediğim kareleri aklıma getirmeye çalışıyorum da hala insanların neye bu kadar karşı çıktıklarına anlam veremiyorum.rahatsız edici olan kusursuz ,insani zaafları olmayan, ihtirasları, korkuları olmayan, her açıdan üstün olan bir insan olarak hayal ettikleri Atatürkünde bizim gibi bir insan olduğumudur...sindirilemeyen bu mudur yoksa başka bir nedeni mi var? tamam bazı yerlerde Atatürkün din ile ilgili düşünceleri davranışları başka görüşte olan insanlar tarafından çok rahat çarpıtılabilinecek ve karalanabilicek nitelikte ama bütün bir filmi de bunlara dayanarak karalayamayız.e o zaman insanların bu filmle alıp veremediği nedir biri bana anlatsın...
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Can Dündar'in Mustafa'si

İletigönderen mustafat » Cum Kas 07, 2008 22:51

mektup bence fena degil.

Ancak 12. maddeyi biraz düzeltmek gerekir. Atatürk dine degil dincilige, yani dinin çikar ve siyasi amaçli kullanimina karsiydi. Biribirlerini besleyen cehalet ve dincilik Atatürk'e göre toplumun en büyük düsmanlariydi.

Atatürk din, Islam ve yobazlik konularina çok kafa yormus, bu konularda çok tartismis ve düzinelerce kitap okumus bir kisiydi. Dogu kültürü kadar Fransiz özgür düsünce akimlarina da ilgi duyuyordu.

Mustafa'yi hala izleyemedim, ama aldigi elestiriler dogrusu beni sasirtti. çok begendigim Sari Zeybek'in yapimcisi Can Dündar bu elestirilere nasil yanit veriyor?
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

Can Dündar

İletigönderen BORDO BERELİ » Cmt Kas 08, 2008 1:05

Karşı çıkılan hususlar şunlar
1_Mustafa Kemal ATATÜRK çocukluğunda Hocadan dayak yediği için Halifeliği ve saltanatı kaldırdı yargısı çok saçma, rövaşist bir bakışın ve ne yazık ki onun ifade etmeye çalıştığı hususları anlamak istemeyip, topluma kazandırdığı ilericiliğin ve yaptığı icraatların öneminin anlaşılamadığını ve gelecek kuşaklara da yanlış ankarıldığını gösterir.
2_ Gece değilde sabaha karşı uyumak bir zaaf değildir. Oysaki bir zaafmış bir eksiklikmiş gibi gösterilmiş. Madem ki ATAMIZI insani yönüyle anlamaya ve anlatmaya uğraşılmış bu kadar üstün körü ve yüzeysel bir anlatım olmamalıydı. Olabilir hepimiz insanız hepimizin insani farklılıkları ve uyumlulukları vardır bunları zaaf olarak yansıtmaya çalışmak onun değerini zedelemeye çalışmaktan ve iktidar yanlısı bir iş yapmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
3_ATAMIZIN insani yönü bahane edilerek ona el altından yanlı tarihi haberler seçilerek hakaret edilmesi de ayrıca bir noktadır diye düşünüyorum. Çünkü o yanlı ithamların karşısında bunların taraflı ve maksatlı olduğunu ortaya koyar kat be kat belge vardır.
4_ATAMIZIN sofrası değerli konuların ve tarihsel araştırmaların hayat bulduğu bir sofradır eğlencenin ve seviysizliğin değil insani bir seviye ile o sofraya gelen herkes şeref bularak o sofradan ayrılmıştır. Afedersiniz alkolikmişçesine itham edilmesi bile insani yönünü yansıtma amacından çok ona kusulmak istenen bir zehrin göstergesidir.

Sonuç olarak ATAMIZIN ülkemizi kurtarmak adına yaptığı çok yönlülüğü çarpıtarak sözüm ona Komünist veya bir başka odağa şartlanıp onu silmeye çalışmak ve adeta onun tarihteki tertemiz insani sayfasını magazinel bir anlatımla küçültmeye çalışmak sadece ve sadece böyle bir işe kalkışanın kendisini küçültür.
Kullanıcı küçük betizi
BORDO BERELİ
Üye
Üye
 
İletiler: 21
Kayıt: Prş Eyl 18, 2008 5:07

İletigönderen kaye » Cmt Kas 08, 2008 1:19

sessiz sedasız yazdı:hala insanların neye bu kadar karşı çıktıklarına anlam veremiyorum.
.
.
tamam bazı yerlerde Atatürkün din ile ilgili düşünceleri davranışları başka görüşte olan insanlar tarafından çok rahat çarpıtılabilinecek ve karalanabilicek nitelikte ama bütün bir filmi de bunlara dayanarak karalayamayız.e o zaman insanların bu filmle alıp veremediği nedir biri bana anlatsın...

Yukarıda ne yazdığının farkında mısın sen? Her bir cümleyi farklı günlerde falan yazdın herhalde ki, bir önce ki cümlede yazdığınla bir sonra ki tamamen zıt ve birbirini çürütür nitelikte..

BORDO BERELİ yazdı:2_ Gece değilde sabaha karşı uyumak bir zaaf değildir. Oysaki bir zaafmış bir eksiklikmiş gibi gösterilmiş.

Bordo berdeli arkadaşım, zaten bunu eksiklikmiş gibi gösterenlerin en büyük zaafı "zaaf" kelimesinin anlamını yanlış idrak etmeleri...

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen sessiz sedasız » Cmt Kas 08, 2008 21:01

« sessiz sedasız » yazmış:
hala insanların neye bu kadar karşı çıktıklarına anlam veremiyorum.
.
.
tamam bazı yerlerde Atatürkün din ile ilgili düşünceleri davranışları başka görüşte olan insanlar tarafından çok rahat çarpıtılabilinecek ve karalanabilicek nitelikte ama bütün bir filmi de bunlara dayanarak karalayamayız.e o zaman insanların bu filmle alıp veremediği nedir biri bana anlatsın...

Yukarıda ne yazdığının farkında mısın sen? Her bir cümleyi farklı günlerde falan yazdın herhalde ki, bir önce ki cümlede yazdığınla bir sonra ki tamamen zıt ve birbirini çürütür nitelikte..



ben yukarda ne yazdığımın gayet farkındayım kaye ama sen benim ne demek istediğimin farkında değilsin ki orda metin dururken ayrı ayrı yazıldığında birbiriyle çelişebilecek cümleleri aradan çekerek, peşpeşe yazıp "ne yazdığının farkında mısın sen" diye haddini aşan bir uslupla bana cevap veriyorsun.Atatürkün hangi davranışı bu zamana kadar kasıtlı cevreler tarafından eleştrilmedi.o çevreler bu filmde alkole yer daha az verilseydi Atarürkün içkiyi çokda sevmediği yorumunu mu yapacaktı yada meclisi cuma namazından sonra kurbanlarla açtığını zorunlu bir taktik olarak sonradan ifade etmeseydi Atatürkün çok dindar olduğu yorumu mu yapılacaktı.onlar cımbızla senin gibi koca bir kompozisyondan bir iki cümle çekip eleştirmeye her şartta devam edecekler.o zaman yalnış anlaşılacak aradan bir kaç şey farklı mecralara çekilecek diye ne film yapılsın ne belgesel.herkes anlamak istediği gibi anlar gördüğünü.ben o filmden alacağımı aldım.ha mesajımda insanların neyi eleştirdiğini tam olarak anlayamadğımı ve birisinin bu konu hakkında nazikçe bir analiz yapmasını beklemiştim.onu bordo bereli arkadaşım yaptığı içinde en azından neyin insanlara ters geldiğini gördüm.onun için de teşekkür ettim...
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

MUETAFA

İletigönderen 1920denberi » Cmt Kas 08, 2008 23:25

Sinemaya alinmis ve ATAMIZIN ustun basarilarini sineye çekemeyenler ihanetlerini devem edecektir .Ben daha bu sinemayi
seyredemedim yorumlarinizdan anladigim ki KEMALIST dusuncesinde olmak ergenokoncu olmaktan farki yok.
ATAM sen olumsuz bir degerdesin bu degerini anlamak istemiyenler Vatan hainleridir.
Kullanıcı küçük betizi
1920denberi
Üye
Üye
 
İletiler: 47
Kayıt: Çrş Eki 15, 2008 0:58

İletigönderen AlpereN » Cmt Kas 08, 2008 23:41

KEMALIST dusuncesinde olmak ergenokoncu olmaktan farki yok.

usta yazdıklarından tam bir anlam çıkaramadım.Ama buna bişey diyemeden geçemeyeceğim.Anlaşılan o ki sende çok İskender Büyük izlemişsin. :?
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x