Mütareke Müzakere Mutabakat (7-14/12/09 Gündemim)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Mütareke Müzakere Mutabakat (7-14/12/09 Gündemim)

İletigönderen bezgin » Çrş Ara 09, 2009 0:10

Mütareke Müzakere Mutabakat


Türkiye'de gündem dayatma sorunu, on yillardir karabasan gibi cöken, dagilmayan karabulutlar gibi tepemizde dolanan bir gercek, hayatimizin önemli bir parcasi. Gündemi dayatanlar, dayattiklari dil ve düsünce sekilleriyle hayatimizin en merkezi noktasindalar. Bunun cesitli sebepleri var, ayrintiya girmeden, en önemlisinin para ve gecim psikolojisi oldugunu rahatlikla teshis ediyoruz (bkz: turkiye-nasil-kurtulur-t22861.html).

Dayatilan gündemlerde, insanligin sorunlari ayni anda müzakere ediliyor, mütareke yapiliyor ve bir cirpida mutabakata ulasilmis gibi gözüküyor. Mesela, emperyalizmin "Acilim" dayatmalari ortaya yeni cikmis gibi gözükse de, Cumhuriyet Tarihi'ni okuyunca, "hic bitmeyen" bir savas ve kriz icinde oldugumuz, yani varligimizin ve icinde bulundugumuz cografyanin, "kargasali ve kavgali" bir cografya oldugu gercegi bütün gercekligiyle önümüzde duruyor.

Emperyalizmle (Sermaye-Erki) bitmeyen savasimizi ve bitmeyen müzakereleri konusmak istiyorum.

Mütareke


Ahmet Tükürük yazdı:"DTP kapatılırsa sine-i millete gidilecek. İmralı'ya yaklaşımla açılım bitmiştir"


Bülent Arinmayinc yazdı:‘Bayramdan sonra ne Danıştay kalacak ne Bülent Arınç’


Besir Sasartalay yazdı:Çok hızlı bir mesafe aldık. Yani zihinlerde mesafe alındı, çok konuşuldu, çok düşünüldü, çok tartışıldı, paylaşıldı, empatiler yapıldı, şefkat dili gelişti.


Sözde ilan edildigi söylenen ateskes ne savas alaninda, ne de kamuoyunda uygulanmazken mütarekeden ne kadar bahsetmek mümkün olabilir bilemiyorum. Yalniz sorumlu kisilerin ve tartismanin bir tarafinin, daha tartismaya girememis karsi tarafi, sürekli olarak yildirmaya calismasi, sürekli sözünü kesip, rol kapmasi baska nasil aciklanabilir?

Yasanan sürecin duygusal agirligi o kadar yogun ki; insanlar sersemlemekte, birbirinden renkli dizileri icinde kendilerini kaybetmeyi, cuvala girmeyi yeglemekteler. Meclis'teki muhalif bozuntularinin (Kamer Genc haric), 70'lerdeki aktif tutumlarini bugünküyle kiyaslamak imkansiz hale geldi. Muhalefet bozuntusu, dayatilan gündeme karsi en isyankar ve örgütleyici olmaliyken, korkusundan olacak, tam tersine sokaktaki sesimizi, cigligimizi ve aglayislarimizi kurnazlikla bastirma gayretinde. Bu mütareke durumu degil midir?

Bu parcalanmislik ve becerisizlik, tesadüfi olamaz. Yukaridaki üc alintiya bakacak olursak bugün yasadigimiz durum; hükümet ve muhalefet bozuntulari tarafindan gizli sekilde müzakere edilmis ve hesaplanamayan cikislar haric (gösteriler, sert aciklamalar, vs), gizli -ve taraflarin tam olarak bilmedigi- bir mutabakata varilmistir. Devletin tepesi -hükümeti ve muhalefet bozuntusuyla- ve onun aygitlari -dinci ve etnik örgütleriyle- Kontr-gerilla'lasmistir. Bazi yazarlar son günlerde AKP'nin PKK'lastigini ileri süren degerlendirmelerde bulunuyorlar. Oysa ben daha da ileri giderek bunlarin bizzat Kontr-gerilla olduklarina ikna olmaya basladim.

Müzakere

Yine bastaki alintilardan ve yakin tarihimizin olaylarindan yola cikarak bu hafta basinda yedi erimizi sehit eden saldirilarin tesadüf olamayacagi ve bir takvimin ilerleyen asamalarina denk geldigi cok acik. Tam tarihi bilnmese de; "zihinlerde istenen mesafelerin katedilmesi", kamuoyunun belirli bir kivama getirilmesi, bazi mevzilerin kazanilabilmesi acisindan PKK saldirilarinin cok önemli islevleri oldu. Askerin ortalikta fazla gözükmemesi, polisin sadece seyretmesi ve verilen aglamakli fotograflar, "dur ve sus" isaretleri de, ne olup bittigini anlamamiza yol aciyor. Vatandasin kabuguna cekilmesi biraz da bundan. Yoksa önleme kabiliyetimiz, silahlarimiz kabzasinda oldugu ve ordu dagitilmadigi sürece yerli yerindedir.

Durumun sadece AKPKK tarafindan degil, Ecevit ve Erbakan Hükümetleri zamaninda da müzakere edildigi belli. Bazi anlasmalarin, AKPKK'dan önce yapildigini anlamak icin cok da uyanik olmaya gerek yok. Bunun iki göstergesi var:

Birincisi, Fethullahci polislerin Ecevit Hükümeti zamaninda kadrolasmaya baslamasi, yine Ecevit'in 74 hükümetinin; kontr-gerilla'nin üstüne gidemeyisi (süikaste ugramasina ragmen), Dervis'in Bölge Valisi olarak ülkemize gönderilisine ve sonsuz yetkilerle donandirilmasina boyun egmesi, Türkiye icin hazirlanan tezgahlari kamuoyuna duyuramamasi,

Ikincisi, askerin yurt icinde kontr-gerillayla icli disli oldugu (ya da öyle gösterildigi), halde yurt disindaki faaliyetlerinden birden bire elini etegini cekmesi olmustur. Bunlar pek cok arastirmaci tarafindan strateji hatasi olarak nitelendiriliyor (örn: Dogu Perincek). Ben dogru tespit yapabilmis bir örgütün, bizim cografi konumumuzda stratejik bir hata yapabilecegine inanmiyorum. Cesitli kademelerde verilen "dur ve sus" isaretleriyle hareket mekanizmalari etkisiz hale getirilmistir olsa olsa. Ayni her darbede yurtsever subaylarin tasfiyesi (hapisler ve akla gelmeyecek iskenceler, bkz: Talat Turhan) gibi.

Burada ek: Simdi yapilan müzakereler ne halklar arasinda, ne de AKP ile halk arasindadir. AKP mi PKK'nin silahli kanadidir yoksa PKK'mi AKP'nin siyasi örgütüdür? Artik bu analizlerin cok da anlami kalmadi. Saflar ve taraflar cok icice gecmis, kimin kimi kullandigi belirsiz hale gelmistir. Cellat, ayni zamanda kurban veya fedai olabilmektedir.

Yapilan müzakere Türk Milleti ile Savas Sermayesi arasindadir ve müzakerede kullanilan yöntemler; terör, issizlik ve acliktir; hem AKP, hem de PKK'dir (bu yüzden AKPKK diyoruz). Türk halki gercek muhattabini taniyamadikca ve yüzlesmedikce, varligini koruyamayacak, tartisamayacak, savasamayacaktir. Bir de buna "terörle mücadele"nin, Türk siyasetinden ciktigini eklersek, savasmadan yenildigimizi kabul etmis oluruz. Eger terör siyasi bir mücadeleyse, terörle mücadele disindaki hicbir hareket de siyaset olarak adlandirilamaz.


Mutabakat

Ciner Pavyon yazdı:"Cuma'dan önce karar çıkmayacak"Anayasa Mahkemesi Başkanı Hakim Kılıç açıklama yaptı


Evet. Cuma'dan önce karar cikmayacak. Cünkü Cuma'ya kadar provokasyon ve sabotajlardan bahsedilerek yine kamuoyu yönlendirlecek, yaniltilacak ve baska bir irade yaratilacak. Mütareke medya hücrelerinin "tam mutabakat" olarak adlandirdigi sey budur. Yani bir iradenin; sermaye odakli düsüncelerin, toplumun ve insanligin iradesinden daha güclü oldugu inancidir, mutabakat. Mutabakatin disinda söylenen her söz, agalarin yaninda "bop" yemeye denk düsüyor.

DTP yani PKK kapatilir mi, bilmiyorum. Ama sorun su ki, bunu AKPKK bile önemsemiyor. Cünkü bütün planlar yapilmis, bütün tersanelere girilmis ve memleket isgal edilmistir. Beklenmedik sürprizlere karsi ufak degisikliklerle takvimin asamalari hayata gecirilecektir. Bu da Kontr-gerilla'nin felsefesidir zaten, savas hic bitmez, bopbakanlar gelir gider, belki kimisi asilir ama takvim ilerler.

Cözümler: :zopa:

Her zaman tekrarladigim cözümü bir kez daha yinelemeliyim. Bu mutabakatin disinda baska bir boyutta yasanmaya baslansin artik, dayatilan gündemi degil kendi gündemimizi konusabilelim. Konusalim derken, sosyalist bozuntulari gibi "tas ve sopa", "huzur isyanda" degil kastettigim. Zaten eli silahli iki tane gücümüz var (evet polis teskilatini da kastediyorum). Bize düsen: Merkez, yani halkin cikarlari adina silah altina alindigimiz zaman mevzileri korumak.

Toplumsal yasamda da oraya buraya tas atmak, cami cerceveyi indirmek yerine, toplumun harcini güclendirebildigimiz yerlere, bosluklara girmek ve omuz vermek. Mesela muhalefet bozuntulari tarafindan belirli örgütlerin ve haramilerin insafina terk edilmis olan sendikalar, ögrenci gruplari. Buralarda, siyasi kurumlarin hicbir zaman doldurmadigi delikleri kapatmak zo-run-da-yiz. Isten atilan, issiz, grev yapan, hak arayanlara destek cikmak, ülkenin hayati kirilma noktalarina müdahele etmek cok zorunlu bir görev.

Kaynak: Vatanseverler




Dügün ve askerlik sebebiyle bu forumda eskisi kadar görüsemeyecegiz. Ama bu bölümde haftada bir kere sizinle gündemi tartismak istiyorum. Umarim yanlislarimi düzeltir, düsüncelerinizi paylasirsiniz.

Saglicakla.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x