
Merhaba,
2011’in Dünya Kadınlar Günü’nden sadece 1 gün önce Silivri kafesine kapatıldım. Yani bugün o kafesteki ikinci kadınlar günüm.
C-5 koğuşunda yapayalnız olsam da ruhum, aklım, fikrim, sevdam sizlerle. Merak etmeyin; iyiyim, moralliyim. Zira vatan savunması gibi çok kutsal bir görev için burada olduğumu biliyorum. Siz de iyi ve güçlü olun tamam mı? Unutmayın sadece 8 Mart değil, 365 gün bizim.
Ata'm kadını bir güneş gibi yükseltti. Kadın yükseldikçe de güzel ülkemin yıldızı parladı. Bundan rahatsız olanlar önce o güneşi karartma peşine düştü. Biliyorlar ki o kararırsa ülkemiz de kararacak ve onlar o karanlıklarda dilediklerini yapacaklar.
Karanlığı sevenler güneşten çok korkar. Hitler de korkmuş, kadına: "Sadece mutfak, çocuk, kilise için varsın." demişti. Toplama kampları da vardı. Kadın, çocuk demeden yakacak kadar zalimdi.
Zalim tek şeyden korkar: öfkeden... Hele de kadının öfkesinden...
Öyleyse gün, zalime öfkelenme günüdür.
Zalim, kontrolsüz güç demektir.
Öyleyse gün kontrolü ele alma, zalime başkaldırma; güçlü olanı değil, haklı olanı sahiplenme günüdür.
Zalimin adaleti yoktur.
Öyleyse gün, "hak, hukuk, adalet" için bayrak açma günüdür.
Zalim bugünümüzü ve yarınımızı çalar. 4x4 Jeep'ini değiştirir gibi bize sormadan çocuklarımıza el koymaya cüret eder.
Öyleyse gün: "Çocuğuma dokunma, yakarım." deme günüdür.
Mevlana demiş ki:
"Gülistanı kargalar istila edince bülbüller siner ve susar."!..
Hayır; Gülistanımızı en zalim kargalar istila etmiş olsa da bülbüllerin sinmediğini, sinmeyeceğini; susmadığını, susmayacağını gösterme günüdür.
Güzel ülkemin güneşi ve bülbüllerine selam olsun!..
Silivri’den sizlere ancak kucak dolusu sevgilerimi gönderebiliyorum.
Müyesser YILDIZ
8 Mart 2012
L-8 Cezaevi
C-5 Koğuşu
Silivri