Nah - Deniz SOM

Nah - Deniz SOM

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Şub 24, 2010 12:11

Resim

Nah

AŞAĞIDAKİ yazı kara mizah olarak kaleme alınmıştır. Yazıda adı geçen kurum ve kişiler gerçek olmakla birlikte olayın ve konuşmaların gerçekle ilgisi yoktur.

Ancak, gazete baskıya girdikten sonra kara mizah konusu bu yazıdaki olayın gerçek olma olasılığı çok yüksektir:

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit ve Jandarma Genel Komutanı Atila Işık hükümetin özel yetkili savcısı Zekeriya Öz’ün talimatıyla evlerinden gözaltına alındı.

Edinilen ilk bilgilere göre kuvvet komutanlarının yanı sıra Harp Akademileri Komutanı, 1. Ordu Komutanı, 2. Ordu Komutanı, 3. Ordu Komutanı, Ege Ordu Komutanı ve Donanma Komutanı başta olmak üzere bütün orgeneraller ve oramiraller gözaltına alınarak sorgulanmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, şahısların polise ifade vermek istemediğini ve bu nedenle ifadelerinin birkaç gün sonra özel yetkili hükümet savcılarınca alınacağını bildirdi. Ancak hükümete yakın tarafsız kaynaklardan edinilen bilgiye göre gözaltındaki komutanların ifadesinin, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığını korunması amacıyla Ergenekon dalgasının birincil savcısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından alınabileceği kaydedildi.

Komutanların gözaltına alınması yurtdışında orta ölçekte yankı buldu. Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Ermenistan Başbakanı Tigran Sarkisyan, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu George Soros, NATO Genel Sekreteri Fogh Rasmussen ve hazret-i hoca efendi Fethullah Gülen, Başbakan Erdoğan’ı telefonla arayarak “Kutlu yürüyüşünüzde sonuna kadar arkanızdayız” mesajı verdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, halka seslenerek “Telaşa gerek yok, ordumuz sahipsiz değildir, başkomutan olarak görevimin başındayım” dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, gözaltına alınırken basın mensuplarına yaptığı kısa açıklamada, “Ben izin verdim; izin vermeseydim polis nah gözaltına alabilirdi” şeklinde konuştu.


Küfrü bıraktı, tükürmeye başladı

GAZETECİNİN emeklisi olmaz. Can arkadaşımız Erbil Tuşalp kendini Ege kıyısına sürgüne gönderip emekli ettiğini sanıyor ama nafile:

“Kime küfrettiği, kime tükürdüğü tartışılması bir yana adamda göze çarpan bir gelişme var.

Hatta öylesine somut bir değişim var ki yok diyeni vallahi de billahi de Allah çarpar. O da patronu gibi gelişerek değişti. ‘Şeyinin şeyini şey ettiğim’ küfrünü bıraktı. Artık tükürmeye başladı.

Bir tek onlar haklı. Haklılığına salya, sümük, tükürük katarken de haklıydı.

Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeleri ile onları ziyaret eden Yargıtay ve Danıştay üyeleri de, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’i destekleyenler de haksızdı. Adliye basıldı, dosya kaçırıldı diyenler de haksızdı.

Kendi haklılıklarını tükürerek anlatmak için ‘tü sana tü sana’ diye tükürdü.

Tükürmek küfretmek kadar yakışmıştı. Çok yakında ‘Benim adım Kerim’ ya da ‘Bunu yazan Tosun’ diye bağırmanın da ona çok yakıştığını göreceksiniz.

Sabredin. Eli kulağında bugün olmazsa yarın terbiyesini bir kez daha sergileyecek bekleyin.”

İthaf

Sema Akdemir Öçal: “Açılım şarkıcısı Yavuz Bingöl yeni albümünü ‘Sol satarım halka, yağ satarım Başbakan’a’ diyerek Recep’e ithaf etmeli!”

Yağmur Deniz

Civanımın serbülenti medyaya tükürmüş...

Yok canım, ağız ishali olmuştur!

Birlik

Yaşar Şengel: “Suriye, Lübnan, Libya, Ürdün derken şimdi de Katar vizeyi kaldırdı. AB’ye (Arap Birliği) giremiyoruz diyen yalan söyler!”

Oyunlar

Soner Önal: “Erzurum, 2010 Üniversitelerarası Kış Oyunları’ndan önce iktidarın Ali Cengiz savcı özel oyunlarına ev sahipliği yapıyor.”

Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”


Deniz SOM, CUMHURİYET, 24 Şubat 2010
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x