
İttifak içerden ve dışardan gelen tehlikelerle karşı karşıyayken, üyelerin NATOnun amaçlarını acilen yeniden değerlendirmesi gündemde.
NATO riskte. Kuzey Atlantik Paktının temel amacı Avrupada barışı korumaktır. Barışı korumak konusunda NATOnun en başarılı uluslararası örgüt olup olmadığı tartışmalıydı bugüne kadar. Ama şimdi, nisan ayındaki 60. kuruluş yıldönümüne yaklaşılırken NATOnun tarihi etkinliği tehlikeye düşürülmekte.
İngiltere Savunma Bakanı John Hutton, NATOnun yanında yer alacak bir Avrupa ordusuna sıcak baktığını gösterdi. Bu teklif yeni kuvvetler için değil, yeni bir örgüt içindir. Kuşkusuz burada farklı amaçlar söz konusudur. NATO boşaltılacak, verilen çabaların altı oyulacaktır. Aynı zamanda İngilterenin kendi ulusal ordusunu kullanma yeteneği de yok edilecektir.
ABnin emri altına giren her asker, İngiliz ordusuna karşı görevlerini yerine getirebilmesi gereken bir askerin eksilmesi demektir. Savaşma kapasitesine gelince, NATOnun bu alandaki şöhreti, Afganistana gitmesinden bu yana ciddi bir darbe almıştır. Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) ve oradaki örgütlenmesi, üye ülkelerin birçoğundan gelen münferit orduların konuşlanacağı yerlere ve operasyonel amaçlarına kısıtlama getirilmesine yol açan sözde ulusal ikazlarla felce uğratılmıştır.
Bu arada İngiltere ve ABD, ilave asker gönderilmediği takdirde Afganistanın Talibanın kontrolüne girmiş başarısız bir ülke haline gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu fikrine gitgide daha fazla ağırlık vermektedir. Geçen yıl Afganistanda İngiliz kuvvetlerinin başında olan General Dan McNeill, sadece Helmanddaki kuvvetlerin yüzde 50 artırılması gerektiğini söylemişti. Ancak diğer Avrupa ve NATO orduları sayının artırılmasına şiddetle karşı çıktılar. ABD Başkanı Barack Obama, verdiği sözle Afganistana yeni bir hamle için ABDyi bağladığı halde, en az iki NATO üyesinin asker sayısını azaltmayı planladığı göz önünde bulundurulduğunda, Obamanın yanındakiler huzursuzlanmaktadır. Afganistandaki birliklerin yüzde 50si ABD ve İngiltere dışındaki ülkelerden gelmektedir ve ortak bir tutuma gereksinim vardır.
Ancak, NATOnun geleceğine yönelik asıl tehdit, sınırlarını doğuya doğru genişletmesi yönündeki sürekli baskıdır. Varşova Paktı feshedildiğinde, benim de bir Dışişleri Bakanı olarak yoğun bir şekilde içinde olduğum bir süreçte, NATO şemsiyesi altına yeni devletler almak gibi anlaşılabilir bir istek vardı.
Buna rağmen o zaman bile Batılı devletler, savunulması güç olan ülkelerle ilgili son derece temkinli bir tutum içindeydiler. Ayrıca, standart ilkelere göre NATOya çözülememiş ihtilaflar veya kan davaları ithal etmemek gerekiyordu. Kendi coğrafi sınırı ve limiti içinde, ülkelerin istikrarını arttırmaya, ihtilaf ve istikrarsızlık ilave etmemeye veya ihtilaf ve istikrarsızlıkları beslememeye odaklanılmıştı, ve bunun daima da böyle olması gerekiyordu.
NATO içindeki bütün devletler bu görüşte değildi. Birbirini izleyen ABD hükümetlerinin, NATO genişlemesini ABDnin kendi etki alanını genişletmek ve eski Sovyetler Birliğinin, özellikle Rusyanın etki alanını ise aktif bir biçimde daraltmak olarak gördüğüne pek kuşku yoktur. Bu durum en açık bir biçimde Gürcistan meselesinde ortaya çıkmıştır.
Gürcistan ile Rusya arasındaki, önceden kötü giden ilişkiler geçen yıl içerisinde felakete dönüşmüştür. Özellikle boru hatları ve diğer kaynaklar söz konusu olduğunda sık sık ortaya çıkan ihtilaflara bakarak benzer bir iddia Ukrayna için de geçerlilik kazanır.
Yine de görüntü tümüyle de iç karartıcı değil. Ruslar, Obamanın göreve gelişini, orta Avrupadaki füzeler konusunda ortaya koydukları akıllıca olmayan saldırgan tutumlarından silkelenmek için kullandılar.
Obamanın ABD füze kalkanı teklifini gözden geçirme kararının ardından, Kaliningrada kısa menzilli füze yerleştirme planlarını askıya aldılar. NATO bir ittifak olarak, ABD başkanlığının yeni duruşunu, örgütten tam olarak ne istediğimiz konusunda bir kez daha düşünmek için kullanmalıdır.
Bunu yaparsak, sanıyorum ki ulusal karar, en başarılı askeri ittifakın, birazcık daha az hırslı, ama çok daha fazla etkili olmasını istemek yönünde olacaktır: Daha az şeyi daha iyi bir şekilde yapmak için...
DAVID DAVIS, Eski Dışişleri Bakanı
İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (The Guardian, İngiltere, 12 Şubat 2009)
CUMHURİYET, 16 Şubat 2009