NATO, Batı merkezli emperyalist devletlerin askeri örgütlenmesidir. Farklı bir ifadeyle, NATO, merkez devletlerin ekonomik - siyasi çıkarlarını koruyan, onların bölgesel ve küresel hedeflerine göre şekillenen bir pakt olarak kurulmuştur. Bizim gibi, dışa bağımlı olan ülkeler ise NATO'da yer alarak Batı merkezli devletlerin bölgesel planlarına uyumlu bir yöntemi kabullenmiş olurlar. Farklı bir ifadeyle, bizim NATO'da yer almamız, kendimize yönelik bir milli güvenlik stratejisi geliştirmemize değil, ABD, Fransa, İngiltere gibi Batı devletlerinin bölgesel egemenlik planlarına göre konumlanmamıza yol açmaktadır.

Peki, Batılı devletlerin bölgemizdeki, Ortadoğu'daki, temel planı nedir? Bölge devletlerinin toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak, bölgede etni - sitelerden oluşan devletçikler kurmak, mevcut devletlerin askeri- siyasi yapılarını lağvetmek, etnik - mezhepsel boğazlaşmalar yaratarak bu ülkelere yönelik iç savaş ve işgal girişimlerinde bulunmak... Örnekleri ve planları çoğaltmak mümkün. Zaten Mısır, Libya, Irak, Suriye örnekleri hali hazırda örnekler. Bu ülkelere yönelik müdahale ve açık - örtülü operasyonlarda, NATO'ya dahil olan devletlerin rolünü kim inkar edebilir? Onlarca yıl "müttefik" denilen ve NATO'nun amiral gemisindeki kaptan köşkünde oturan ABD'nin, PYD/PKK ile olan temel ittifakını artık bilmeyen yok gibi.
Dolayısıyla NATO'nun merkezinde yer alan devletlerle, Türkiye'nin temel çıkarlarının örtüşmediği, dahası bizim milli güvenlik gerçeğimizle, NATO'nun bölgesel hedeflerindeki gerçekliğin çatışma halinde olduğu gün gibi ortada. Milli/ Üniter bir yapı üzerine bina edilen Türk Devlet yapısı ile Mili / Üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya çalışan NATO içerisinde yer almak kendi içerisinde büyük bir çelişkiyi barındırmaktadır. Daha farklı bir ifadeyle, hem ulus devleti savunmak, hem NATO'da yer almamız gerektiğini savunmak maddenin doğasına aykırı bir durum arz etmektedir.
Örneğin, ABD'nin Irak'ın kuzeyinden, Suriye'nin kuzeyine uzanan hat üzerinden, Doğu Akdeniz'e kadar uzanan bir Kürt Koridoru kurmayı planladığı, bu planın Irak, Suriye, İran'la birlikte bizim de milli güvenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tehdit ettiğini, artık herhangi bir haber kanalını takip eden herkes biliyor. Gerçek, bu kadar ortadayken ve kim müttefik kim düşman bu kadar açıkken hala birilerinin çıkıp "Batı'ya sadık bir parti olacağız", "Türkiye NATO sistematiği içerisinde" kalmalıdır şeklinde açıklama yapmasını sadece bilgi yoksunluğu ile açıklamak imkansız.
Mevcut politik iktidara alternatif ve umut olarak piyasaya sürülen ve kendisini "milliyetçi - muhafazakar" olarak tanıtan bu kadroların, muhafazakar ve liberal olduğu muhakkak. Ancak biz bunların Türk milliyetçisi olmadığına eminiz.
Türk milliyetçiliği, Türk ulusunu esir etmeye, dahası ortadan kaldırmaya çalışan devletlere yakın olmakla değil; bu devletlere karşı "istiklali tam Türkiye" ülküsü için mücadele etmekle mümkündür. Bu amaçla yola çıkmayanlar, ancak emperyalizmin Türkiye'deki egemenliğini "muhafaza" etme gayretinde olurlar. Bu da onları, diğerlerinden ayrı kılmaz.
Mithat Akar
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226