NATO stratejisi ve Amerikan tuzağı / Mehmet Ali GÜLLER

NATO stratejisi ve Amerikan tuzağı / Mehmet Ali GÜLLER

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Ağu 12, 2019 12:59

NATO stratejisi ve Amerikan tuzağı

ABD’yle “güvenli bölge” ne anlama gelmektedir? ABD’yle “güvenli bölge” kurarak “Amerikan Koridoru” yıkılabilir mi?

Konuyu geçen yazımıza ek olarak bir de tarihselliği içinden anlatmaya çalışalım:

‘Esnek Mukabele’ stratejisi

NATO’nun Soğuk Savaş boyunca uyguladığı iki temel strateji vardır: İlki “Kitlesel (Topyekûn) Mukabele” stratejisiydi. NATO’nun kendi yayınlarından çıkardığı “NATO’nun Dönüşümü” adlı kitapçıkta bu strateji şöyle özetleniyor: “‘Kitlesel Mukabele’ stratejisi, NATO’nun üyelerinden herhangi birine karşı yapılacak bir saldırıya nükleer silahlar dahil, emrindeki her türlü vasıtayı kullanarak mukabelede bulunacağı tehdidinin getirdiği caydırıcılığı vurguluyordu.”

NATO’nun bu stratejisi John F. Kennedy’nin ABD Başkanlığı dönemiyle birlikte değişti ve 1967’den itibaren “Esnek Mukabele” stratejisine dönüştü. Yine NATO’nun kendi kitapçığında bu strateji şöyle özetleniyor: “1967’de potansiyel bir saldırganın zihninde NATO’nun mukabelesinin konvansiyonel mi yoksa nükleer mi olacağı yolunda bir belirsizlik yaratmayı amaçlayan ‘Esnek Mukabele’ stratejisi getirildi. ‘Esnek Mukabele’ Soğuk Savaş’ın sonuna kadar NATO’nun benimsediği strateji oldu.”

Peki, neydi “Esnek Mukabele” stratejisi?

Toroslar’dan savunma stratejisi

Belçikalı akademisyenlerden Luc Crollen, NATO bursuyla “NATO’nun kanatları tehdit altında mıdır?” konulu bir araştırma yapmıştı. Doğan Avcıoğlu bu araştırmayı 2 Haziran 1970’te Devrim dergisinde okurlarına aktarmıştı.

Crollen, NATO yetkilileriyle yaptığı etraflı görüşmelerden sonra şu sonuca varmıştı: “Esnek Mukabele” stratejisi, aslında merkezi Avrupa’yı değil, Norveç ve Danimarka ile Türkiye ve Yunanistan gibi NATO’nun kanattaki üyelerini ilgilendirmekteydi. Zira merkezdeki ülkeleri hedef alan saldırılarda klasik silahlardan nükleer silahlara tırmanma hemen olacaktı ancak kanat ülkelerinde, özellikle güney kanadında durum farklı olacaktı.

Yunanistan’a bir SSCB-Bulgar saldırısı halinde Trakya’nın savunulamayacağı öngörülerek savunma hattı Güney Makedonya’dan kurulacaktı!

Türkiye’yi hedef alacak 24 tümenlik SSCB saldırısı için de Anadolu korunamayacak ve “Esnek Mukabele” stratejisi içinde savunma hattı Toroslar’dan kurulacaktı!

Yani NATO, daha doğrusu ABD, bir SSCB saldırısında aslında Anadolu’yu değil, Toroslar’ın altındaki bölgeyi koruyacaktı!

Peki, neresidir o bölge?

ABD’nin federasyon teklifi

ABD, acaba daha o tarihten itibaren kurmak istediği “Kürdistan”ı mı korumak istiyordu öncelikle? Hem de Türk Silahlı Kuvvetleri ile!

Zira “Esnek Mukabele” stratejisinin hazırlandığı yıllarda, daha 1965’te ABD Türkiye’ye “federasyon” öneriyordu. Senato üyesi Sadi Koçaş, ABD’nin 1965’te Demirel hükümetine “Irak, İran ve Türkiye Kürtlerini federe bir Cumhuriyet haline getirelim, bunu Türkiye’ye bağlayalım” önerisi getirdiğini açıklamıştı.

ABD aynı projeyi güncelleyerek 12 Mart’tan sonra 1974’te ve 12 Eylül’den sonra 1986’da Türkiye hükümetlerinin önüne koydu yine.

Amerikan Koridoru

ABD’nin bu uzun yıllara dayanan hedefi neydi peki? Basra Körfezi’nden Doğu Akdeniz’e uzanan bir enerji ve güvenlik koridoru kurmak! Bu koridor üzerinde yaşayanlar da çoğunlukla Kürt olduğu için bunu onlara dayanarak yapmak...

İşte ABD’nin Irak’a saldırısıyla 25 yılda ülkenin kuzeyinde inşa ettiği Barzanilerin devletçiği ile 8 yıldır Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştığı PYD devletçiği bu hedefin parçalarıdır.

Dün Irak’ta birinci aşamada Çekiç Güç ile korunan, ikinci aşamada Türkiye’ye kabul ettirilen ve üçüncü aşamada resmi olarak tanınır hale getirilip Ankara ile işbirliği yaptırılan Barzani devletçiği için uygulanan aşamalar, bugün de Suriye’de uygulanmaya çalışılıyor...

Dün Suriye’de birinci aşamada ABD üs ve askerleriyle korunan PYD devletçiği, “güvenli bölge” tuzağı ile Türkiye’ye kabul ettirilme aşamasında!

Çünkü ABD’yle belli bir derinliğe kadar “güvenli bölge”de anlaşmak, derinliğin altını da kabul etmektir!


Ne demişti Marx: “Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: Birinci kez trajedi olarak, ikinci kez komedi olarak.”

Peki, çıkış yok mu? Elbette var: Suriye ile anlaşarak Amerikan Koridoru’nu yıkmak!

Mehmet Ali GÜLLER, 12 Ağustos 2019
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x