15 Temmuz darbesini aylar öncesinden yazan Amerikan derin devletinin adamlarından Michael Rubin, bu sefer de NATO'nun Türkiye'ye karşı harekete geçmesi konusunda tavsiyeler veriyor. Türkiye'yi "Truva Atı" olarak niteleyen Rubin, aynı zamanda Türkiye'nin üsleriyle birlikte NATO içinde büyük bir "askeri güç" olduğunu ve bunun adeta kullanılması gerektiğini de vurgulanamaktan geri durmuyor.
Sanki bundan birkaç sene sonra (başkanlık rejimi de gelirse, bunun milli iradeyi bitireceği bilgisiyle ve büyük devletimiz Türkiye'ye müdahale etmek için bunu dünya kamuoyuna bahane edecekleri kuşkusuz bir biçimde) Türkiye'nin coğrafyadaki diğer ülkelerden ayrı kalmayarak çatışmalı bir sürece gireceği ve NATO'nun bu duruma kayıtsız kalmayacağı havasını sezmek zor değil. Birkaç sene sonrasının yatırımı olarak yazılmış bir yazı, bizler için uyarı! Tıpkı Almanya ve Hollanda'da AKP'li bakanların seçim çalışmalarının engellenmesi gibi.
Sanki ileride "Biz bu yükselen baskıcı ve milletin iradesinin yok edildiği yapıya en başından karşıydık, bu yapının seçim çalışmalarına bile bu yapının yükseliş günlerinden izin vermedik, hiçbir zaman onları desteklemedik." diyecekleri güne hazırlık yapıyorlar, Bakanları engelleme konusuna bir de bu perspektiften bakalım...
Asaf ATAMAN'ın çevirisiyle, Michael Rubin ve NATO yorumları. Okuyalım...
Tevfik BİR
NATO Türkiye’den Sağ Kurtulabilir mi? - Michael Rubin
Can NATO Survive Turkey? - Michael Rubin - AEI
Diplomasi sanatı bize der ki, ABD'nin Türkiye ile ilişkisindeki sorunlar her ne olursa olsun, diplomatların Recep Tayyip Erdoğan'ı iyileştirmesi gerekir çünkü Türkiye NATO için ve IŞİD'e karşı gerçekleştirilecek herhangi bir operasyonda sahne alması (üs sağlayıcılığı ve aktif rol) açısından çok önemlidir.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, ABD-Türkiye ilişkilerinde “yeni gün” (yeni sayfa) öngördüğünü söyledi. Trump’ın kendisi de Türkiye lideriyle yaptığı telefon görüşmesinde ilişkilerde yakınlaşmayı vurguladı. Avrupa Birliği’nin ABD Büyükelçiliği için önde gelen adaylarından biri olan Trump’a yakınlığıyla tanınan işadamı Ted Malloch, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerini resetlemek için Erdoğan’ın siyasi taleplerini kabullenmesi gerektiğini ileri sürdü.
Yazık ki, Erdoğan’ın ABD ve Batı ile ilgili problemlerinin ideolojik ve şikayete dayalı olmadığını, özellikle de Erdoğan’ın NATO’dan nefret ettiğini Trump takımının farketmediği görülüyor. Türkiye’nin, NATO’nun ikinci büyük askeri birliği olduğu ve Afganistan’da NATO ülkeleriyle birlikte hareket ettiği düşünüldüğünde kulağa mantıksız gelebilir. (…) Peki Erdoğan neden Türkiye’yi NATO’dan çıkarmıyor? Üzücü gerçek şu ki, Erdoğan NATO’da kalarak NATO’ya daha fazla zarar verebilir çünkü İttifak (NATO) uzlaşma ile yönetilir. Erdoğan NATO’nun içinde kalarak fiili veto ile NATO’yu felce uğratabilir.
Fakat Erdoğan’ın oyunu daha derin. Erdoğan’ın partisi NATO’yu bir terör örgütü gibi gösteriyor. AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın söyledikleri ortada: “Türkiye NATO'ya girdikten sonra darbelere maruz kaldı. Ülkenin başına gelen kirli ve kanlı işlerin içinde hep NATO oldu. 1960 darbesi İngilizler'in, 1971 muhtırası CIA'in, 1980 darbesi ise NATO'nun gerçekleştirdiği darbedir. Kendine yeni bir yol çizen NATO'nun planına göre Erdoğanlı bir Türkiye olmamalı. Tüm terör örgütleriyle bölgeyi dizayn etmeye çalışan NATO artık Türkiye için bir tehdit haline geldi. DEAŞ, PKK ve FETÖ'nün yanına NATO'yu da ekleyebilirsiniz.”
Yanlış bir söylemin ya da düşüncenin cezaevinde yıllara mal olabileceği bir ülkede (parlamento üyesi olsa bile), Tayyar’ın Erdoğan’ın onayı olmadan bu konuşmayı yapması mümkün değil.
Tam bu sırada Türkiye devlet medyası, NATO’yu terörizme karışmakla suçlayan program yayını yapılması için Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’ne muhabir gönderdi.
Peki Erdoğan’ın bu noktadaki oyunu ne? Kendisi kazan-kazan strateji yürüttüğüne inanıyor. Eğer ABD ve Avrupa yetkilileri Erdoğan’ın taleplerini reddederse, Erdoğan’ın kışkırtması pek çok Türk’ün gözünde NATO’yu bir düşmana dönüştürecek. Böyle eylemler dünya genelinde Rus propagandasını ve anti-Amerikan kuvvetleri besleyecektir. Bu durum aynı zamanda Erdoğan’ın diktatoryal güçlerini resmileştireceği yeni bir anayasa koşuşturması sırasında NATO’ya karşı milliyetçilik kartını oynamasına da izin verecek.
Diğer yandan Trump, Erdoğan’ın taleplerine boyun eğerse (Gülen’in iadesi talebi), tek suçu NATO ofislerine gönderilmek ve Erdoğan’ın geniş kapsamlı baskısını meşrulaştırmak olan memurların tasfiye edilmesini haklı çıkaracak. Bu da Nisan ayında gerçekleştirilecek referandum öncesi Erdoğan’ın elini güçlendirecek.
Peki NATO ne yapmalı? Türkiye, savunma ittifakının yaklaşık 70 yıldır yaşamadığı bir problemi ortaya koyuyor: Düşman dıştan değil de içtense ne yapmalı? Temkinli davranan Erdoğan, bu sorunun ortadan kalkacağını düşünerek kararını erteleyebilir ancak bu sürdürülebilir bir strateji değildir. Türkiye’nin Truva atına dönüşmesiyle ilgili, NATO’nun ciddileşmesinin zamanı geldi.
Çeviri: Asaf ATAMAN
Orijinali: Michael Rubin / American Enterprise Institute AEI / 23 Şubat 2017
https://www.aei.org/publication/can-nat ... ve-turkey/