Ne Bekliyorsunuz?..
27 Mayıs 1960 devriminden önce gençlik olaylarına tanık olunmuştu. Gençliğin büyük bir kesimi Bayar-Menderes diktasına karşı başkaldırmış ve İstanbul'da polis öğrenci çatışmasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz vurularak öldürülmüştü. Bu ölüm ihtilalin gerekçelerinden biri oldu.
İhtilalden önce bir tankın dişlileri arasında ezilen Nedim Özpolat ve ihtilal gecesinde bir kaza kurşunuyla ölen Ersan Özey adlı bir küçük çocuk, ihtilalin şehitleri olarak adlandırıldı, ihtilal gecesi ölen Teğmen Ali ihsan Kalmaz için de büyük törenler yapıldı. Kalmaz'ın ve Emeksiz'in adlarına gemiler yapıldı, sokaklara, caddelere adlan verildi, büstleri dikildi.
Bir de, Demirel döneminin kanlı mezar taşlarına bakın...
Artık görülüyor ki, genç öğrenci kanı demokrasimizin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Milliyetçilik, cinayet işleme özgürlüğünün bir başka adıdır.
Demirel döneminde öldürülenlerin sayısını bile tutmak güçleşmiştir. Toplum, yolsuzluklara da, cinayetlere de alıştırılmıştır. Sokak ortalarında yaylım ateşiyle gençler öldürülüyor, katiller ellerini kollarını sallayarak kaçıyorlar.
Genelkurmay Başkanlığı önünde öğrenci otobüsü çevrilip kurşunlanıyor, saldırganların izini bulan çıkmıyor. Üniversitelerde, öğrenciler birbirlerini ardından vuruyor, devlet yine susuyor.
Bütün olup bitenlerin bazı rastlantılarla oluştuğunu söylemek için sadece kör ve sağır olmak yetmez, insanın bir de duygu ve düşüncelerinin kör olması gerekir.
Sırtını devletin bir kesimine dayamış saldırgan örgütler, devrimci avına çıkmışlardır. Türkeş'in durup dururken ağzından kaçırdığı söz boşuna söylenmemiştir. Türkeş,
- Bizimkiler yerli malı silah kullanır... demekteydi. Olaylar, bu sözü doğrulamaktadır. Silah kullanmak, suç olmaktan çıkmıştır artık. Orman yasaları yürürlüğe girmiş, kıran kırana bir savaş başlamıştır.
Sağcı saldırgan örgütler, "planlı" ve "sistemli" bir eyleme geçmişlerdir.
Anlaşılıyor k; üniversitelerde üstlenen ve bazı devlet dairelerinden beslenen sağcı militanlar, "yıldırma harekâtına" girişmişlerdir. Dikkat edin; öldürülen devrimci öğrencilerin hepsi de gençlik liderlerinden seçilmektedir. Hepsi de öldürücü yara almaktadır. Sağcı saldırganlar içinde, hiç şüpheniz olmasın, "kontrgerilla" adlı gizli örgütün yetişmiş elemanları bulunmaktadır.
Amaç, açıktır...
Devrimci gençliği sindirmek, korkutmak, bir kesimini silahlı eyleme geçirtmek ve bundan sonra da, ortadan kaybolup, bütün olayların sorumluluğunu devrimcilere yıkmak, 12 Mart öncesinde denenmiş yollardandır. Ondan sonra gelsin sıkıyönetim... Savcıların bir kısmı Türkeş'in emrinde iddianameler bile hazırlamıştır şimdiden.
Türkeş kimdir ve siyasal hayata nasıl atılmıştır? 1944 yılında ırkçı-Turancı akımdaki yeri neydi? 27 Mayıs ihtilalcileri arasına Türkeş nasıl katılmıştır?
İhtilal öncesinde ve sonrasında ne gibi işlere karışmıştır? 22 Şubat ve 21 Mayıs ihtilal girişimlerinde Türkeş'in bir rolü olmuş mudur? 21 Mayıs ihtilal gecesinde, Türkeş, Albay Talat Aydemir'i neden ihbar etmiştir? "I4"ler olarak adlandırılan Türkeş ve arkadaşları, hangi eylemlerde bulunmuşlardır? Türkeş'in yakın arkadaşları, Rifat Baykal, Muzaffer Özdağ, Numan Esin, Mustafa Kaplan, Şefik Soyuyüce, hangi olaylar nedeniyle Türkeş ile ilişkilerini kesmişlerdir?
Bunlar açığa çıkmamıştır.
Komando kampları ne zaman kimlerin parasıyla açılmıştır? Bu kamplar, devlet arazisi üzerinde mi kurulmuştu, yoksa özel kişilerin mi? Kamplara kaç kişi katılmış ve bu iş için kaç lira harcanmıştır? Devletin istihbarat örgütleri bu kamplar için herhangi bir çalışma yapmışlar mıdır? Örneğin bu kampların çalışmaları saptanmış ve kamplarda eğiticilik yapanların kimlikleri araştırılmış mıdır? "Kontrgerilla" adlı gizli örgüt ile sağın saldırgan militanları arasında herhangi bir bağ aranmış mıdır? Türkeş yanlısı bazı askeri savcıların atanma işlemlerinde kimlerin parmağı bulunmaktadır? Türkeş'in "dünürü" hâkim albay, nerede çalışmaktadır ve kimlerin atanma işlemleriyle ilgilenmektedir?
Evet, araştırılacak konular bunlardır. Bütün bunları ancak CHP milletvekilleri ve senatörleri araştırabilir. Bu ve bunun gibi birçok soru aydınlığa kavuşmazsa, olayların nedenini, niçinini de anlamaya pek olanak yoktur.
CHP parlamenterleri adresiniz neresidir? Bu soruların kim tarafından sorulmasını bekliyorsunuz? Dokunulmazlığınız yok mu? Araştırmayacak mısınız bu konuları?
Ne bekliyorsunuz daha? Kimi veya neyi?.. Üzerinizdeki ölü toprağı ne zaman kalkacak, ne zaman?!..
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 14 Ocak 1976