1. Paylaşım Savaşı’ndan hemen sonra İngilizlerin, Osmanlı topraklarını “üzerinde güneş batmayan İmparatorluk” topraklarına katmak için her türlü manevraya başvurduğu bir gerçektir.
Devrin padişahı Vahdettin ve Damat Ferit Paşa’nın ise saltanat,mal, can kaygısı ile hareket ederek, işgalci İngilizlerin emir eri görevine soyundukları da bilinmektedir.
Vatanı, milleti unutan ve kendi çıkarları için yabancılarla işbirliği yapan bu hainlerin yanı şıra, 19 Mayıs 1919′da başlayan Bağımsızlık Savaşı’na karşı cephe kuran ve Milli mücadele’ye karşı direniş noktaları da oluşturan düşman kuruluşlar, günümüzün NGO’lu sivil örümcekleri gibi türemişlerdir.
İngiliz Muhipleri, Wilson Prensipleri, Kürt Teal-i, İslam Teal-i, İlay-ı Vatan Cemiyetleri, Cemiyet-Ahmediye ve daha niceleri…
Milli Mücadele’ye düşman bu kuruluşların görünürde var olan yöneticilerinin yanı sıra “Hainin iğvası”na kanan yöneticileri, yerli vatan hainleri ve düşman ajanları “İHANETTE SINIR YOKTUR.” anlayışı ile hareket etmişlerdir.
Bu kuruluşlarda yer alanların tümü korkak,“TAM İSTİKLÂL”den habersiz, düşmandan yardım uman gafil ve zavallılardır
İngilizlerin emir ve telkinleriyle” Heyet-i Nasiha”yı kuran Damat Ferit’in gerçek amacı İtilaf Devletleri’nin insafına sığınarak teslimiyeti kabul edip, yedi düveli kızdırmadan, ne pahasına olursa olsun, “Silahsız çözüm” sağlamaktır.
***
NE PAHASINA OLURSA OLSUN!..
Heyet-i Nasiha’nın da Akiller’in de amacı aynıdır. Her ikisi de dış güçlerin ve Türk milletine düşman kuruluşların güdümündedir. Her ikisi de 1896 ABD Kongresi gizli kararlarına dayanan Türk yurdunu bölme, Türk milletini yok etme planının paralı lejyonerleridir. Akiller, Heyet-i Nasiha’nın artıklarıdır.
Sadece ihanetlerinin üzerini örttükleri kılıflar değişiktir. Nasihatler Heyeti “azınlıkların, Osmanlı’dan kopmasını önlemek” gibi bir mazeretin arkasına sığınarak, İngiliz işgalini masum(!) göstermek çabasını göstermiştir.
Akiller’in kılıfı ise daha göz alıcı ve gönül okşayıcıdır(!). “Barış Süreci-Kan dökülmesin.” PKK karşısında diz çöken iktidarın son çırpınışıdır AKİLLER… Ama bu süreç tıpkı kemoterapi gibi Türk milletine uygulanmalıdır. Kemoterapinin en önemli özelliği de kanserli hücrenin yanı sıra sağlam hücreleri de yok etmesidir.
“Çözüm (çözülme) süreci”, ne pahasına olursa olsun Türk milletine kabul ettirilmelidir. “BÜYÜK ABİ” böyle istemektedir. “Büyük Kürdistan” bu sürecin ana hedefidir. Sn.Eşbaşkan, CFR’nin memorandumunu “KOPYALA-YAPIŞTIR” tekniğiyle tüzükleştirirken bu sürecin altına mührünü basmıştır.
Bu paha ülkenin bölünmesi de olabilir, ulus devletin yıkılması da…
“Biz suçlu değiliz. Af dilemiyoruz. Türk Devleti soykırım yaptı. Kürtler Türk devletini af etmeli.” Murat Karayılan
“Devlet Kürtlere tazminat ödemeli” Akil Kadın(!) Zübeyde Eker…
Türklerin soykırım(!) yaptığı iddiası ve devletin bölücülere tazminat ödemesi pahasına da…
Öcalan/Karayılan/BDP’nin isteğiyle Meclis’te komisyon kurulup, GAZİ MECLİS’in bu suça ortak edilmesi pahasına da…
Ve hatta Öcalan’ın serbest bırakılıp , TBMM’ne girmesi pahasına da bu süreç, ne pahasına olursa olsun Türk milletine kabul ettirilmelidir. Bu paha ülkenin bölünmesi de olabilir, ulus devletin yıkılması da…
Onlar, beyinleri narkozlanmış, ruhları emperyalizme teslim olmuş Akiller… İstiklâl Marşı için gereksiz diyeceklerdir.
Türk bayrağı mı? Kaldırılsın…Türkiye ikiye bölünsün, yok yetmez yirmiye bölünsün…
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” Ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Bırakın, analar ağlamasın.
Ne pahasına? Vatan pahasına… Ne pahasına olursa olsun, Okyanus ötesinden söylenen her ninni her Türk’ün beynine çakılmalıdır.
***
Akiller Antalya’da… İzlerini sürüyorum… Onlara soracağım…
- - Beyninizi ve vicdanınızı cüzdanınıza mı koydunuz?
- Antalya’nın bu vatanın bölünmez bütünlüğü için kaç şehit verdiğini biliyor musunuz?
- Cumhuriyet’e, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne neden düşmansınız?
- Her PKK’lı, başta Öcalan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak için silahlı isyan çıkarmış ve kırk bin sivil, asker, kadın erkek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının hayatına kast etmişlerdir.
- Devlete karşı alenen suç işleyen teröristleri “AK”lamak ve bu süreci millete dayatmak “SUÇU ve SUÇLUYU ÖVMEK”tir. Bu davranış da TC Kanunu gereği bir başka suçtur. Bu suçu işlemek eğer varsa kanınıza dokunmuyor mu?
- İhanetin dayanılmaz suçluluğu nasıl bir duygudur? Çünkü siz vatana ihanet ediyorsunuz.
- Bu ülkenin bölünmesi size ne kazandıracak?
- Türk milletine düşman bir plana hizmet ettiğinizin farkında mısınız?
- Aynada kendi suratınıza bakarken hiç mi hiç utanmıyorsunuz? Tabii eğer sizin topunuzda halen “AR” duygusu varsa…
Ve şehitler…Kanlarıyla Misak-ı Milli’yi çizen, vatana katılan yiğitler…Onlar halen vatan nöbeti tutmakta…Siz onların kanına ekmek doğradığınızın farkında mısınız?
Siz ey Akiller; vatanın bölünmez bütünlüğüne, birliğine, dirliğine, Türk milletine, geçmişimize, geleceğimize ihanet ediyorsunuz.
Ne pahasına olursa olsun, şimdi sıra Türk milletinde… Kan pahasına mı, can pahasına mı, kadın, erkek, genç, yaşlı fark etmez bu vatanın her karış toprağını, sadece dış düşmanlara değil, yerli işbirlikçilere de karşı koruyacağız.
Pusatımız belli.. “NAMUS CEPHE”si… Nerede mi? TÜM VATAN SATHINDA!
NE PAHASINA OLURSA OLSUN! Türk milletinin “MEŞRU MÜDAFAA HAKKI” doğmuştur.
Figen ÖZEN, 17 Nisan 2013