NE ŞAŞIYORUZ Kİ? Dr. Noyan UMRUK

NE ŞAŞIYORUZ Kİ? Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Pzt Kas 02, 2015 17:07

NE ŞAŞIYORUZ Kİ? Dr. Noyan UMRUK

Sarayın, seçimler öncesinde “Devlet başa, kuzgun leşe…” yaklaşımı ile akla gelen her türlü baskı aygıtını, manipülasyonu devreye bütün ağırlığı ile sokması, bu duruma karşılık muhalefetin çaresiz durağanlığı ve toplumun suskunluğu çerçevesinde sonuç beş aşağı beş yukarı zaten belli idi…

“Pişmekte olan aşa su katmamak” için “Muhalefete bir de biz vurmayalım” sükûneti içindeki aklı başında birçok insan için, seçimler öncesinde “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…” Ama durum Çarşambayı da oldukça aştı… Çarşambayı sel aldı…
Zaten önemli bir kesimi gündelik hayatın sarmalı içinde yuvarlanan muhafazakâr bir toplum, kendisinde heyecan dalgaları yaratan bir alternatif oluşturulamayınca(Örneğin 70’li yılların Ecevit’i), üzerinde dolaştırılan kapkara korku bulutları altında “Çarşıda pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak…” kaygısı ile “Azıcık aşım, korkusuz başım…” diyerek “çamurdan” da olsa istikrarı tercih ediverdi…

BU GÜN ADIM ADIM NASIL HAZIRLANDI?
Elbette topunuzu kandırarak, ya da kullanarak…

*7 Haziran seçiminin hemen ertesinde koştura koştura saraya gitmekte beis görmeyen, vakti zamanında saray mukimini kuyudan çıkarmak marifetini de göstermiş olan “Dalgalı denizlerin yaşlı prensi Baykal” ve de buna onay verme basiretsizliğini gösteren ana muhalefet…

**Şayet özel bir misyon sahibi değilse, bir türlü “Ehemmi mühimme tercih etme…” becerisini göstermeyen, siyasi stratejisini “Tavşana kaç, tazıya tut…” güzellemesi ile çizerek daima sarayın değirmenine ustaca(!) su taşıyan, Akşener, Ogan, Engin Alan gibi en pırıltılı taşlarını harcamakta beis görmeyen ve de ülkenin 7 Haziran trenini kaçırmasını sağlayarak partisine 58 ilde sıfır çektiren “Devletin Bahçelisi…”

* Sıfırlanmış olduğu doğu ve güneydoğudan oy alırım hevesiyle iç ve dış güvenlik alanında inisiyatifi tamamen saraya bırakıp, tek söz etmeyerek, HDP ile dirsek teması algısını yaratmasına rağmen bölgede yine sıfır çeken ana muhalefet partisi…(Bu husus tarafımdan bir toplantıda Gn.Bşk. yardımcısı Sn.Enis Berberoğlu ve Selin Sayek Böke’ye ifade edilmiş, 7 Haziran seçimlerinden farklı olarak 1Kasım seçimlerine giderken bütün kamuoyu araştırmalarının terör ve güvenlik sorunlarının, her zaman en başta yer alan sosyoekonomik sorunun çok önüne geçtiğini, kendilerinin bu alanda hiçbir şey söylemedikleri ısrarla vurgulanmıştır… Şimdi Sn. Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde hiç kimse hiçbir şekilde neyi eksik veya yanlış yaptığımızı bize söylemedi diyerek, bir yanlışları olmadığını falan vurgulamak istiyor da…)

*Tarihsel ve sosyolojik olarak güce, güçlüye, kendini peşinde sürükleyebilen liderlere hayranlık duyan, giderek tapan bir toplumsal yapıya karşın seçimden sonra ilk konuşmasında “Vatandaşlarımın evlerine gidip uyumalarını istiyorum…” diyebilen bir ana muhalefet partisi lideri…

**Toplumun üzerinde dolaşan kapkara korku bulutlarının iyice yoğunlaşmasında kusur etmeyen, bu alanda Anadolu’nun dört bir yanına gönderilen şehitlerle, komün bozuntusu hendekler ve mahkemelerle, patlayan yollarla her türlü yardımı(!) esirgemeyen PKK ve HDP…

YENİ TÜRKİYE:” LAİSSEZ FAİRE, LAİSSEZ PASSER …”

Böylece karşı devrimin Mirabeau”su Cem Küçük'ün ifadesi ile “Millet hainlere büyük bir ders vermiş oldu…
Şimdi artık, bu hezimetten sonra, parlamento içi ve dışı muhalefet bir an önce toparlanamazsa dönem “Laissez faire, laissez passez …” dönemi…
Örneğin; artık fahri eğitim bakanı Bilal’in, Türkiye’ye dönüp, herhangi bir üniversitede doktora tezini tamamlaması hususunda bir sakınca kalmamıştır…
Örneğin; aklı başında, ulusal çıkarlara koşut bir dış politika ve buna uygun bir iç ve dış güvenlik, adil yargı, özgür medya, daha adil bir paylaşımı öngören asgari ücret vb. sosyal politikalar ve de 17-25 Aralıklar falan bir yana, artık başkanlık sistemi, anayasa değişikliği ve “çözüm süreci” gündemdedir.

SONUÇ:

Bütün bunlardan ortaya çıkan sonuç, %49,5 oy almış “Saray Partisinin birbirini yiyeceği” can simidine sarılmak, ya da “Müsamere çocuğundan” medet ummak gibi safsatalar bir an önce bir yana bırakılıp:

*Halkın kimin ne olduğunu bildiğinin idraki ile “Aslı varken suretini oynamayı bırakmayı”, ya da “titreyip kendine dönmeyi” cesaretle göze alarak, bunu ne olursa olsun göze alabilecek, zikzaklar çizmeyecek kadrolara yolun açılmasından…

*Parlamento içi ve dışı liderliklerin muhteşem törenlerle kendilerini onursal başkanlıklara terfi ettirmesi sureti ile siyaset arenasını genç, dinamik, kitlelerde heyecan yaratan, sürükleyici, karizmatik, retorik ya da belagat sahibi, kısaca halk deyişiyle “Ağzı laf yapan, heyecan yaratan” liderlik ve kadrolara devredilmesinden…

*Ve de parlamento dışında bile olsa güçlü bir merkez ya da merkez sağ partinin oluşturulmasına çaba gösterilmesinden başka çare yoktur…

Gerisi lafı güzaftır… Aksi takdirde, Koskoca Türkiye, “bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin” şarkısı eşliğinde 2023’e doğru saraydaki de facto/ fiili saltanatın şer’i hilafete dönüştürülmesi hayalleri içerisinde, tıpkı “Üç vakte kadar Emevi camiinde Cumayı eda etmek” iddiasında olduğu gibi debelenir durur… Kaçırdığı sanayi devrimleri gibi, önünden geçip giden bilgi devrimine de hayıflanıp durur…
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1060
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x