Ne Yapmalı? / Zahide UÇAR

Ne Yapmalı? / Zahide UÇAR

İletigönderen Güncel Meydan » Pzt Oca 09, 2012 19:56

Ne Yapmalı?

Uzun süredir okurlarımız; “yazdıklarınız bildiğimiz şeyler, siz ne yapacağımızı yazın” diye görüş bildiriyor.

Öncelikle bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı benim diyerek başlayın işe. Unutmayın; bir uyanık adam 1000 uyuyan adamdan evladır.

Meclis merkezli düşünmeyi bırakın. İnsanlarımızı şucu-bucu diye sınıflandırmayın. Türkiye bir gemi, bizler de içindeki yolcularız. Bu gemi batarsa hep birlikte batarız.

Her il, ilçe, belde ve köylerde cephe gerisi sivil kuvvetler oluşturun. Milletimizi bilinçlendirin. Bunu yaparken de sakın parti-siyaset konuşmayın.

Türkiye cephe ülke haline getirildi. Olası bir savaş durumunda iç cephede de iç savaş çıkması büyük ihtimal. O yüzden her öncü liderin yapması gerekli konuları maddeler halinde yazıyorum:

1- Televizyonlar büyük oranda beyin yönlendirmesinde kullanılıyor. Beyinler esir alınıyor. Kapitalist sistemin “insanlarımıza sunduğu kalıplar” ilahi bir emir gibi sunularak aslında insanlarımızı esir alıyor. Giyimimiz, yememiz, davranışlarımız vahşi kapitalizme malzeme olacak biçimde programlanıyor. Bu oyunu bozmanın öncelikli kuralı “SADE YAŞAMAYI” moda haline getirmektir. Gereğinden fazla alınan her eşya, her giysi kendimizi katil küresel elitin daha çok şişmanlaması için kullandırmaktır. O yüzden önceliklerimizi anlatın. Moda: “SADE YAŞAYIN” olsun. Sade yaşama döndüğümüz an borçlarımız biraz daha aşağı inecek, kredi kartlarımız rahat edecektir.

2- Gıda tekellerinin tuzağından kurtulun. Gıda artık stratejik ürünler içindedir. Gıdalar vasıtası ile kısırlaştırma, GDO sayesinde insan genetiği ile oynama ve dönüşen insanları küresel elitin kapısına bağlama oyunu tezgahlanıyor. Paket gıdalardan, hazır yiyeceklerden uzak durun. Köyler “bugün çok zararlı olduğu anlaşılan” beyaz ekmek almak yerine eski geleneklerine geri dönmeli, kendi öğüttüğü undan ekmek yapmalıdır. Çocukları ve ülkenin geleceği için bunun ne kadar önemli olduğunu anlatın. Eski tohumları saklayın. Tarım ilaçlarından uzak durun. Eski yöntemleri deneyin.

Bulunduğunuz il, ilçe ve beldelerde köy ekmeği, köy ürünleri satan kooperatifler oluşturun. Bu kooperatifler hem ilk elden üreticiye gelir getirecek, hem de doğal ürünlere ulaşmak isteyenlere imkan sunacaktır.

Çocuklarınıza tatlı yerine pestil, meyve suları yerine marmelat suları içmeye, meyve kuruları yemeye alıştırın. Bu konuda okullarda, köylerde bilinçlendirme söyleşileri yapın.

Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı değiştirilerek “KÖY” adı ortadan kaldırıldı. Buradan maksat tarımı şirketleştirmek, köylünün toprağını ele geçirmektir. Unutmayın, Kurtuluş Savaşında köylünün ürettikleri ile asker beslendi. Ordu geride bıraktıklarının aç kalmadığını bilirse daha iyi savaşır.

Yakın gelecekte onca zenginlik içinde aç bırakılan Somalili insanlar durumuna gelmek istemiyorsanız, topraklarınıza sahip çıkın. Satmayın!..

3- Gıda tekelini elinde tutarak insanları gırtlaklarından yakalamak isteyen küresel elit, ya da karanlığın gücü şeytanın varisleri dünya sularına da el koymak istiyor. Borsa, bankalar vasıtası ile ellerini nasıl dünya insanlığının ceplerine soktularsa, “Uluslar arası su forumları” oluşumu ile de ülkeleri forumlara bağlayıp, dünya sularına el koyacaklar.

Her ne pahasına olursa olsun sularınıza sahip çıkın. Bir ülkenin suları o ülkenin damarlarıdır. Her kim ki o damarı kesiyor, o bölgenin kangren olmasında suç ortaklığı yapıyordur. Bir bölgeyi kangren yapmanın organ kaçakçılığından bir farkı yoktur. Dinimizce de sularımız üzerinde tahakküm oluşturmak isteyenlere baş kaldırmak haktır. Sularınıza sahip çıkın.

4- İlaç sektörünün nerede ise tamamı küresel elitin eline geçmiştir. ABD’de artık ilaç kontrolleri şirketlerce engellenmektedir. Amerikan halkı ilaç tekellerine güvenmemektedir. İlaçlar sentetik, GDO’dan üretilmektedir. Maalesef ki, ülkemizde yerli ilaç firması kalmamıştır. Küresel şirketlerin kontrolüne geçmiştir. İlaçlar artık tedavi etmek yerine uyuşturucu misali insanlarımızı ilaca bağımlı kılmaktadır. Dünya nüfusunu 1/3’e indirmeyi planlayan şeytani güçler, ilaç ve aşıları da bu amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Günümüz sayısal sonuçlarına baktığımızda ilaca bağlı ölümler 4. ve 5. sırada yer almaktadır.

Öncü insanlar bu konuda insanlarımızı aydınlatmalıdır. En basit hastalıklarda ilaca koşarsanız, küresel elite kobay olursunuz. İnsan vücudu hastalıkları yenecek donatıma sahiptir. Yeter ki yiyecek, içeceklerinize dikkat edin. Bedeninizin bağışıklık sisteminin çalışmasına, güçlenmesine izin verin. Tüccar doktorlardan uzak durun.

Olası bir saldırı döneminde ilaca ulaşamadığımızda ne yapacağımızla ilgili beyin fırtınası yapın. Alternatif yöntemleri öğrenin. Bulunduğunuz belde büyüklerinden bitkileri öğrenin.

Pamuklu, yünlü, keten ve hakiki ipek dışında giysi giymeyin. O eski pamuklu pazen kumaşların kıymetini bilin. Sentetik kumaşlar insan vücudunun elektrik akışını bozar. Teri kusar. Bakteri oluşturur. Hastalığa davetiye çıkarır. Petrol artığından yapılan her şey aslında “şeytan boku” diye adlandırılır. Küresel elit bu şeytan bokunu bilerek bir silah olarak kullanmaktadır.

5- Küresel güçler, Avrupalı yamyamlar her saldırısında kimyasal silah kullanıyor. ABD’nin Libya’da hafif seyreltilmiş uranyum içeren silahlar kullandığı iddiası dünya kamuoyundan saklandı. Ülkemizde olası bir küresel saldırıdan korunmak için köyler, kasabalar, beldelerinizde mutlaka yer altı sığınakları oluşturun. Kimyasal silahlara karşı korunma yöntemlerini öğrenin. Sonra halka anlatın.

Suların zehirlenme tehlikesine karşılık bölgelerinizde bulunan yer altı sularına en kısa yoldan nasıl ulaşırsınız, öğrenin. Sığınakların su kaynaklarına yakın olma imkanı varsa o yeri tercih edin.

6- Yaşamınızı idame ettirmek için evlerinizde pekmez, peksimet, meyve kuruları gibi gıdaları mutlaka bulundurun.

7- Amerika ve Rusya’nın uydu aracı ile kullandığı bir teknoloji var. Bu teknoloji konusunda çok uyanık olmak zorundayız.

İnsanlara “ilahi bir ses gibi” sesler yollayabiliyorlar. Dini görüntüler yollayıp nasıl hareket edecekleri konusunda sözler söyletebiliyorlar. Mesela Amerika kendi askerlerine İsa Aleyhisselam’ın görüntüsünü düşürerek tepkisini ölçmüştür.

İslam ülkelerinde de önemli din alimleri (Mevlana, Yunus vb. ) gibi görüntüler göndererek inançlı insanlarımızın tamamı ile farklı şekilde davranmasına sebep olabilirler. Bir cemaat, tarikat şeyhinin gölgesini düşürüp, istedikleri sözü söylettiklerinde artık o insanlar o söylenen buyruğa göre hareket edecektir.

Saygı gören bir din adamı ağzıyla: “Neden savaşıyorsunuz. Şehit olup bize gelmek istemiyor musunuz?” gibi bir mesaj geldiğini düşünün. İnanın hemen savaşmayı bırakacaklardır. Bu konuyu ve bu teknolojik kandırmayı mutlaka etrafınıza anlatın. Bu yazıyı okuyanlar cemaatlerinde ve sohbet dinledikleri yerlerde mutlaka anlatsın ki, gafil avlanılmasın.

Her il, mahalle, ilçe, belde ve köylerde oluşturacağınız savunma kuruluşlarında öncelikle bu maddeler üzerinde çalışırsanız, cephe gerisinde önemli bir direniş gücü oluşturmuş olacaksınız.


Ülkemiz “malum” ajan kaynıyor. Bunlar bazen Müslüman, bazen Kemalist, bazen demokrat kimliği ile ortalarda dolaşmaktadır. Uyanık olup bunların ortamı karıştırmasına, ayrıştırıcı söylemlerde bulunmasına izin vermeyin. Türk Baharı oluşturmak isteyenlerin Meydan “Tahrir” tuzaklarına düşmeyin. Siyasi kavgalar bu oluşumların doğmadan ölmesi demektir. Asla yapmayın. Yapana izin vermeyin. İç karışıklık düşmanın “böl ve yut” tuzağına düşmektir. Bu tuzağa düşmeyin!.

Amaç vatan savunmasına hazır olmak, cephe gerisini sağlam tutmaktır.

İç düşman yaratmak küresel elitin ekmeğine yağ sürmek demektir. İçeride ki işbirlikçileri “iyi” bilelim ama, ülkemize SEVR’i dayatan Küresel Elit, şeytani güçlerin saldırısına karşı da cephe gerisini hazırlayalım. Cephe gerisinde sağlam duralım.

Osmanlı Viyana’yı onca kuşatmasına rağmen neden alamadı biliyor musunuz? Orada halk direndi. Halka rağmen bir ülkeyi ele geçiremezsiniz.

Bizans neden kolay ele geçti? Çünkü Bizans Sarayı halkına zulmediyordu. Halkın malı-namusu saray baskıları ve zulmü karşısında güvence altında değildi. Halk Osmanlı’yı istediği için Bizans kolay fethedildi. Osmanlı halk ile değil, Bizans askerleri ile savaştı. Halk Osmanlı yönetiminde Bizans Sarayı’nın zulmünden kurtulduğu için Osmanlı ile kaynaştı.

Halka rağmen hiç kimse bir ülkeyi ESİR EDEMEZ!!.

Türk Halkı binlerce yıldır esareti kabul etmediği için savaşıyor, devlet kuruyor.

Bir bakın dünyaya. Türklerden başka bu kadar devlet sahibi olan başka bir millet var mı? İşte bu yüzden Türk Milleti daima hedeftir.


Bizler bizi esir etmek isteyenlerin oyununu tıpkı Atatürk’ün yaptığı gibi gene Anadolu Halkı ile BOZACAĞIZ!!..

Hazır Olun!!.

Cephe gerisini sağlam tutun!!.

Not: Medeni denilen Avrupa, yani beyaz ırk… Toptancı bir düşünce ile yazmak istemem ama genel olarak eğitilmiş hayvan davranışları sergiler. Karnı tok iken son derece kibar, kurallara uyan eğitimli insanlardır(hayvanlardır). Darwin’in tezleri Avrupa insanları için iyi bir tezdir: ”Eğitilmiş hayvan.”

Bütün hayvanlar hangi eğitimden geçerse geçsin, aç bırakıldığında ASLINA, yani vahşi doğasına döner.

Irak, Libya, Somali, Kenya, Afganistan, Pakistan, Hiroşima-Nagazaki, Güney Afrika, Cezayir, Bosna, Hocalı ve binlerce vahşi cinayetlerin işlendiği savaşlarda “aslına dönen bu vahşi hayvan” saldırısını görürsünüz.

Ülkemizi koruyamazsak, aç kalmayla yüz yüze kalmış beyaz ırkın vahşi kimliği ile karşı karşıya kalacağımızı kimse aklından çıkarmasın.

NOKTA!!.



Zahide UÇAR, 9 Ocak 2012
z_eucar@yahoo.com.tr
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x