Ne Zaman?… / Figen ÖZEN

Ne Zaman?… / Figen ÖZEN

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Mar 21, 2012 14:08

Ne Zaman?…

Cumhuriyeti geri alacağız dedik çıktık yola... Çıktığımız yolun engebeli ve zor olduğunu bile, bile...

Bu yolda polislerin bizi saçlarımızdan sürükleyip, yerlerde sürükleyeceğini bile, bile..

Tüm yurtta yeni Hasdallar, Silivriler inşa edileceğini;

Tutukluluk süresinin cezaya dönüşeceğini;

Cezaevlerinde kanserden öleceğimizi;

Savunma hakkımızın elimizden alınacağını;

Yurtseverler cezaevinde tutulurken, "Deniz Feneri" sanıklarının serbest bırakılacağını;

Yargının iktidar tarafından işgal edildiğini;

Ulus devletin en güçlü koruyucusu Türk ordusunun bir suç örgütü olarak gösterildiğini;

Ders kitaplarından sadece adı MİLLİ olan bakanlığın emriyle Atatürk ilke ve devrimlerinin ;

Aynı bakanlığın görevleri arasından yurtsever ve Atatürk milliyetçisi bir nesilin yetiştirilmesinin çıkarıldığın;

Devlet'in başı olduğunu defalarca ikrar eden İktidar'ın terör örgütü ile mütareke ,için masaya oturduğunu;

"Yargı'yı sizin değiştirdik." "Sizinle savaşan ordu içerde" diyenlerin varlığını;

Cumhuriyet Bayramı tören ve resmi geçitlerini iptal edip, Hürriyet Daily News'in resepsiyonlarına ve düğünlere katılanların amacını bile, bile düştük bu yola...

Hatta "Yaşın 67, geri çekil. Gençlerin işi bu" diyenlere "Vatan savunmasının yaşı yoktur." dedik ve yolumuza devam ettik.

Türk milletinin varlığını, dirliğini ve beraberliğini pekiştiren Cumhuriyet Bayramı'nı bir kaç kadeh içki ve kahkaha ile özdeşleştirip, sokaklarda ve meydanlarda en büyük bayramı kutlayan, milleti küçümseyenleri bile bile;

Bir zamanlar Cumhuriyet Halk Fırkası olan bir partinin içinde yer alanların Türk Ordusu'nun Cumhuriyet'i koruma ve savunma görevini içeren
35. Madde'nin kaldırılması için önerge verdiklerini;

Gene aynı partinin bir bileninin sivil anayasa için kollarını sıvadığını ve "Türklük yerine Anayasal vatandaşlık" önerisini getirdiğini;

Hatta Erdoğan'ın Andreas Gross'a "Anayasa'nın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilk üç maddesinin değiştirilebileceğini" söylediğini;

"Van depreminde hayatını kaybedenler bizim kardeşimizdir" deyip, onların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu unutanları;

Van'ın bölücülerin tüm gayretine rağmen "Vatan Toprağı", depremde hayatını kaybeden ,insanların kardeşimiz değil, canımız olduğunu unutup " Oh olsun" diyenleri bile, bile çıktık bu yola.

Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğinin inşasıdır.

O zaman "Ne zaman?" diye sormayacaksın arkadaşım. Sormayacaksın!...

Laiklik elden gidiyor diye, şeriat geliyor diye yırtınmayacaksın.

Bakacaksın ve göreceksin. Türkiye'de kurulma aşamasında olan ve finansı, malı, mülkü, arazisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından temin edilen bir din devletinin varlığını göreceksin ve diyeceksin ki Fener Rum Patrikhanesi'nin bir ikinci Vatikan olmasına, Lozan'ın çiğnenmesine karşıyım.

Laik ama parçalanmış Amerikan bayrağına secde edenlerin ülkesi Yugoslavya'yı hiç aklından çıkarmayacaksın.

Devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü savunacaksın. Atatürk ilkelerini bir bütün olarak savunacak, Cumhuriyetçiliği ve Laikliği cımbızla öne alıp, Milliyetçiliği, Halkçılığı, Devletçiliği ve en önemlisi Devrimciliği ötelemeyeceksin.

Diyeceksin ki, Atatürk ilkelerinin olmazsa olmazı "Ya İstiklâl- Ya Ölüm" şiarının günümüzdeki yansıması tam bağımsızlık anlayışıdır.

Üyesi veya mensubu olduğun parti veya dernek yolundan sapmışsa, kimseye biat etmeyecek ve karşılarına geçecek onlara tek doğrunun Kemalizm olduğunu öğreteceksin.

Önce komşunun kapısını çalarak başlayacaksın işe.. Emekçi mahallerini, seraları, taksi duraklarını dolaşacaksın. Yıllardır çalmadığın kapılar yüzüne kapanacaktır. Olsun, bir daha, bir daha çalacaksın.

Yere diz çöküp oturacak, peyniri domatesi yufka ekmeğine katık edecek, kanal suyu ile demlenmiş çayı içeceksin.

Onlara vatanın içinde bulunduğu büyük tehlikeyi, gerçek tehlikeyi anlatacaksın.

Diyeceksin ki; bacım, kardaşım, dini alet ederek Hristiyan ABD ve AB ile ilişkiye giren mürteciler Türkiye'yi, Cumhuriyet'i, Türk'ü, Türklüğü tasfiye etmek istiyorlar.

Uğruna atanı, dedeni, amcanı, babanı, ananı, evladını, kardaşını şehit verdiğin bu topraklar, kutsal vatan toprakları bölünmek üzeredir.

Tehlikeyi, gerçek tehlikeyi anlatacaksın, Eşbaşkan'ın Türkiye'nin tasfiyesinde baş rolü oynadığını ve ülkeyi ABD'nin bilgisi dahilinde yönetilerek, yönettiğini söyleyeceksin.

Ülkeye yönetilen Haçlı Seferi'nde, memleketin dahilinde iktidarda olanların Malta Şövalyelerinin lejyonerleri olduğunu söyleyeceksin.

Ama onların seni anlamaları için, önce sen onları anlayacaksın. Değerlerine, inançlarına, başlarındaki kaskete, örtüye, o öpülesi nasırlı ellerine saygı duyacaksın. Cebindeki diplomalara güvenip, onlara yukarıdan bakmayacaksın.

Diz çökeceksin sofralarına, tarhana çorbasına kaşık sallayacaksın...

Alaca karanlık aydınlarının karşısına, dilinle, türkünle, masalınla, hoyratın, bozlağınla, destanın ve deyişinle dikileceksin. Ulus devletin dil, tarih, kültür ve toprak birliğini aydınlığa çıkaracaksın ve yeniden ulus olmayı başaracaksın.

Karadeniz'de horon tepecek, Erzurum'da dadaş, Gaziantep'te Karayılan, Ege'de Demirci Efe olacaksın. Ankara'nın Seymen'i olacaksın ki, Cumhuriyet'i geri alasın.

Kısacası millet olacaksın, millet!

Ayrılmayacaksın, ayrışmayacaksın, yılmayacak ve korkmayacaksın.

Cumhuriyet'i geri almak için yola çıktık. Azim ve kararımız budur. Yolumuz zorludur. Kırmadan, dökmeden tıpkı Bağımsızlık Savaşı'nda olduğu gibi tüm farklılıklarımızı öteleyerek bir araya gelecek ve Cumhuriyet'imizi geri alacağız.

"Ne zaman?" diye sorma bana arkadaşım. Sorma!

Sen de katıl aramıza.

Önce sivil anayasa darbesi için Cumhurbaşkanı'na TBMM Başkanı'na, Başbakan'a, milletvekillerine, siyasi parti genel başkanlarına, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara ve benzeri kuruluşlara telgraflar çekerek başlayalım işe.

Anayasa'mızın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilk üç maddesini savunalım ve Cumhuriyet'in, Türklüğün tasfiyesine karşı çıkalım.

Sonra önce kendi evimizden başlayarak tüm ülkeyi örgütleyelim ve aydınlatalım.

"Ne zaman?" diye sorma bana arkadaşım. Çünkü Cumhuriyet'in kazanılış tarihini aramıza katılan ve cephemizi güçlendirip, milli şuralara destek veren arkadaşlar, yurttaşlar saptayacaktır.

Atatürk Bursa Nutku'nun sonunda "İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!" demektedir.

Cumhuriyet'i geri aldığımız zaman, eminim Mustafa Kemal, bize şöyle seslenecektir.

"İşte benim anladığım Türk Milleti!"

"Ne zaman?" diye sorma, sen de katıl arkadaşım.

Görevimiz "İstiklâl Yolu"nun kaldırım taşlarını döşeyen Kuvvacı kadınların yolundan yürümektir.

Şiarımız ise "Ya İstiklâl, Ya Ölüm."

Figen ÖZEN, 1 Kasım 2011
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Figen ÖZEN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x