Burada anlamayan biri varsa, onun da sen olduğun açıktır. Önce ilgsiz konulardan söz edip sonra dediklerimize bir yanıt veremeyip yeni yeni sorular soruyorsun. 0-6 yaş arası bir çocuğa, Büyük Ortadoğu Uygulaması'nı anlatsan ve bu uygulamanın Eşbaşkanlığı görevini üstlenenlere, Büyük Ortadoğu Uygulaması'nın tasarımcısı devlet tarafından (Örneğin:
turkiye-bu-ihanetlerle-yasayamaz-arslan-bulut-t25766.html /
adalet-bakanligi-nda-amerikali-bir-savci-arslan-bulut-t25710.html /
anayasa-reformunun-ustunde-bu-yaziyor-made-in-abd-t25832.html) buyurulmuş yargı değişikliklerini bildirsen, o daha usu ermez çocuk dahi, bunun kötü bir şey olduğunu algılar. Biraz daha zorlanırsan, sana Keloğlan ve Kırmızı Başlıklı Örümcek Adam'ın kötülere karşı savaşımını konu alan masalı anlatacağım.
Gelgelelim, öğretisel körlük veya bilgisizliğin getirdiği karanlık, gün gibi açık olan gerçekleri göstermeyebiliyor kimilerine...
Öyleyse bu sorunu da yanıtlayalım:
B. Siyasî Partilerin Uyacakları Esaslar, Madde 69 - Eskisi : (...)
Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak
karara bağlanır.
Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin
dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde
temelli kapatma kararı verilir.
Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma
yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin
Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına
karar verebilir.
(...)
Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.
Bir siyasî partinin Temelli kapatılmasına beyan veya
faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa
Mahkemesinin Temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi
Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl
süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi
olamazlar.
(...)
Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk
uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım
alan siyasî partiler Temelli olarak kapatılır.
Yenisi : (...)
Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının
talebi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunan her bir siyasî partinin beşer üye ile temsil edildiği
ve Meclis Başkanının başkanlığında oluşturulacak
Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli
oyla vereceği izin üzerine açılacak dava, Anayasa
Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Komisyonun bu
kararı, yargı denetimi dışındadır. Reddedilen izin
başvurusunda ileri sürülen sebepler, hiçbir şekilde yeni bir
başvuruya konu olamaz. Siyasî parti gruplarında ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinde izin konusunda görüşme yapılamaz
ve karar alınamaz.
(...)
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen
düşünceler ve Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunların
Meclis dışında tekrarı veya açığa vurulması ile idarenin
eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez.
(...)
Devlet yardımından yoksun bırakılma, bağlı olduğu
kapatma davasının ve kararının usulüne tabi olup tek başına
dava konusu kılınamaz.
Özetle; bu değişen maddeyle ne yapılıyor¿? Parti kapatmaları neredeyse olanaksızlaşıyor! Ampûlün şu anki durumuna bakarsak (Meclis'teki çoğunluğu) veya bununla bağlantılı olarak, birtakım başka değişikliklerle (
sorarsan onları da sıralarız, sen okuma ve algılamaya çabalama zahmetine girme) AYM ve HSYK'nın iyice ampûl denetimine gireceği göz önüne alınırsa, "
neredeyse" değil,
tamamen olanaksızlaşıyor. Sözdeşi ne olmuş olacak¿? "
Biz şöyle şöyle ihanet ediyoruz" diye haykırsalar da, hiçbir halt olmayacak. Hoş, Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanlığını bağıra çağıra duyurmuş olan Eşbaşkan, kapatma davasında bunu yalanlamış, sonrasında ise Meclis'te yine BOP'un görevlisi olduğunu yinelemiştir. Ancak onu kurtaran yalan değil, İBDA-C'li başkan Hâşim olmuştur. Buna karşın "
laiklik karşıtı eylemlerin odağı" olmaktan kurtulamadığı açıktır. Neyseki, sen "
rahatlıkla evet" dediğinde, bu gibi istenmez ve olumsuz durumlardan kurtulmak için bir oy daha kazanmış olacaklar.
"
Niye kapatılsın efendim; özgürlük, demokrasi, çok seslilik..." gibi saçma sapan ilginçliklerle de karşı çıkabilirsin. Öyleyse vatanın, vatana ihanetin (hani senin '
olur böyle şeyler' diyerek geçtiğin BOP) ne anlamı kalıyor ki¿? Bu durumda bunların anlamını bilenler, bunları reddedenlere karşı savaşacaktır. Öyle olmasa, yüce(!) Vahdettin İngiliz'e selâm çakarken onu göklere çıkaranlar, buna karşı çıkıp da bu vatanı canları ve yaşamları pahasına kuranları ihanetle suçlayanlar bugün "
evet" diye zırlarken, biz de burada olan bitene karşı çıkmaz, bir savaşım vermezdik.
Hani parti kapatılma olanaksızlaşıyor ya! Ola ki çoğunluk elden gitti, mahkeme de bir çıkar yolu bulup partiyi kapattı diyelim. Peki partisinin kapatılmasına neden olan söylem ve eylemlerin sahibinin milletvekilliği durumu nedir¿?
5. Milletvekilliğinin düşmesi - Madde 84Eskisi : Partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep
olduğu Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin
kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliği, bu
kararın Resmî Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte
sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın
gereğini derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar.
Yenisi : Son fıkra yürürlükten kaldırılmaktadır.
Sözdeşi, ne oluyormuş¿? "
Çüş" veya "
oha" seslenişlerinin anlamını bilir misin¿? Anlamı halk oylamasındaki pusulanın kahverengi kısmında yazıyor. Ama sen "
rahatlıkla evet" diyeceğin için bu çok önemli değil.
Bak sana bir şaka daha göstereyim:
Mahkemeden önce 'kamu denetçisi'ne 21.08.2010
Anayasa değişikliği ile vatandaşın idareyle sorunlarını aktarabileceği hak arama mekanizması kuruluyor. Vatandaşlar, mahkemeye gitmeden Kamu Denetçiliği Kurumu'na başvurabilecek
12 Eylül'deki referandumda oylanacak maddelerden biri de Türkiye'nin yıllardır tartıştığı 'Ombudsmanlık' yani Kamu Denetçiliği Kurumu'nun oluşmasını düzenliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) dilekçe ile başvuru hakkını düzenleyen Anayasa'nın 74. Maddesine eklenen fıkra ile vatandaşların Kamu Denetçiliği Kurumu oluşturuluyor. Referandum'da 'Evet' oyu çıkması halinde Kamu Denetçiliği Kurumu, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetleri inceleyecek. Kamu Başdenetçisi TBMM tarafından gizli oyla ve 4 yıl için seçilecek. Ombudsmanlık Kurumu, vatandaşın idareyle olan tüm sorunlarını aktarabileceği bir hak arama mekanizması olacak. Gelişmiş Batı demokrasilerinde yaygın olan ombudsmanlık mekanizması, vatandaşların mahkemeye gitmeden, ilk elden sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayacak. Devlet kurumlarının her türlü işleminde haksızlığa, kötü muameleye uğrayan vatandaş mahkemeye müracaat etmeden sorununu TBMM'ye bağlı oluşturulacak Ombudsmanlık aracılığıyla çözebilecek.
- İm (Kod): Tümünü seç
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2010/08/21/mahkemeden_once_kamu_denetcisine
Buradan, yargının kimin eline geçeceği açıkça görülüyor. Gördün mü, bak yukarıda; iyi bak ha!
Bu kadarıyla da yetinmiyorlar! Sözü geçen madde nasıldı da, ilgili madde yetersiz bulunuyor ve "
kamu denetçisi" düzeneği eklenerek mahkemeler devre dışı bırakılıyor¿? Yukarıdaki salıkta söz edilmeyen ne¿?
VII. Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı - Madde 74 Vatandaşlar (Ek ibare:3/10/2001-4709/26 md.) ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla
Türkiye'de ikamet eden yabancılar
, kendileriyle veya kamuyla ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazıyla başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Sen en azından 150 yıllık yıkım tasarılarını bilir misin¿? Tanzimat'ı, Islahat'ı bilir misin¿? Osmanlı nasıl yıkıldı bilir misin¿? Açılan kiliseler, ruhban okulu, dinler arası diyalog, ekümeniklik nedir bilir misin¿? Yabancılara toprak satışları nasıldır, neden yabancılar toprak satın alır bilir misin¿? Yabancı sermayenin istediği gibi at koşturması ne demek bilir misin¿? Atinalı (köken değil pasaport/dış kimlik-nüfus cüzdanı) papazların Kamu Denetçisi'ne gidip sözüm ona hak ve özgürlük kapsamında neler isteyip ne sonuçlar çıkarabileceğini kestirebilir misin¿?
Ayrıca, görüldüğü gibi madde 3 Ekim 2001'de değiştirilmiş. Ampûl hükûmeti, yeni anayasaya "
kamu denetçisi" düzeneğini eklemiş. Yine işi yokuşu sürmek için şeytanın avukatlığına şöyle soyunabilirsin: "
Zaten yabancılara dilekçe hakkı 2001'de tanınmış. Asıl suçlu onlar."
Ama sana buradan da ekmek çıkmıyor. O zamanlar hükûmet olmasalar da, bu değişikliği hazırlayanlar yine ampûl. Lüfedip TBMM tutanak dergisine bakabilirsin.
Dur, yetmez sana bu kadar!
B. Yargı Yolu - Madde 125 (Nasıl değişiyor bir göz atalım!)
Eskisi : (...)
Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek
Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır.
Yenisi : Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek
Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak,
Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik
kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.
Sözdeşi, orduya sızmış gericiler, din satıcıları, cemaatin subayları atıldığında, mahkemeye başvurup itiraz edebilecekler. Neyseki Emniyet'e yerleşmişlerdi; bu engel de kaltığında tam bir bayram! "
Ergenekon" adını verdikleri düzende birçoğu alınmıştı bu gerici karşıtlarının aslında. Ama daha ne kadar tutabilirler ki¿? Üstelik yenileri de yolda bunların. En iyisi engelleri yasal olarak kaldırmak...
Büyük Ortadoğu Uygulaması'nın sonuçlanmasının, Türkiye Cumhuriyeti devletini yeniden biçimlendirip parçalamaktan geçtiğinin bilincinde olmadığın açık.
Parçalanmanın ne kadar umurunda olduğunu veya
bu parçalanmayı ne kadar algıladığını "
rahatlıkla evet" oyu kullanacağını bildirerek belirtmiştin nasılsa... Rahat ol, rahat. Senin rahatsızlığın, olsa olsa "
genç zibidiler rahatsız" söylemindeki gibi, Amerikan Devleti'nin desteği arkasında olan zıpçıktılardaki gibi bir rahatsızlık olabilir.
İşçilere, memurlara hiç değinmiyorum; bunlar zaten önemli değildir senin için.
Kısacası, biçimlendirmeyi tamamlamak ve gerçekten (fiilen) başlayan yıkımı devlet adına (devletçe, resmen, kesin olarak, açık olarak, duyurularak) başlatmak için, asker ve yargının tam denetimini yapmak ön koşuldur ve bu senin "
rahatlıkla evet diyeceğin" -Amerikan devletinin buyruğuyla ve yardımıyla hazırlanmış- yasa değişikliklerinde sunulmuştur.
Çok seslilik(!), demokrasi(!), özgürlük(!), sivil(!) yetke (otorite), çok dillilik(!), azınlık(!) hakları, çok kültürlülük(!), insan hakları(!) vesaire, vesaire söylemlerinin, sömüregen bir devletin tasarısının uygulamaya konmasıyla ilgili olduğunu -onların belgeleriyle- öğrenmen için okuman gereken budur:
Sivil Örümceğin Ağında - Project Democracy / Mustafa YILDIRIMBurada yazılanları da okumakla başlayabilirsin:
sivil-orumcek-f331.html... veyahut "
rahatlıkla evet" demeyi sürdürebilir, ihanete ortak olabilirsin.
zeynep k. yazdı:anlamayanlar için tekrar sorayım
AKP nin BOP,PKK konularıyla alakadar olduğunu söyleyenler anayasa paketinin hangi maddesinde bu konularda yapıldığı iddia edilen adımlara ilişkin bir madde var. Genel seçimde AKP ye oy verilmeyebilir; ama bu anayasa paketine evet denmesinin sakıncası ne? (anayasadaki maddeye dayandırarak açıklayalım lütfen) şu maddeye evet demek aslında Bop nin bir parçasıdır, şu maddeye evet demek de pkk ile yapılan görüşmenin kanıtıdır diyebiliyorsanız açıklamalarınızı alayım, yok yine akp şöyle böyle diyecekseniz bu tarz görüşmelerinizi seçim zamanı alayım...
umarım bu kez soruma cevap alabilirim