
Hava sahamız ihlal edildi diyerek Rus savaş uçağı düşürüldü. Şimdi herkes şu soruyu soruyor:
Yunan uçakları sürekli hava sahamızı ihlal ediyor. Yunan uçakları neden düşürülmüyor? Tabii ki çok haklı bir soru ama, bu soruyu soranlar başka bir gerçeği unutuyor. Yunanistan sürekli hava sahamızı ihlal etmekle kalmadı, 2004 yılından beri Ege’de bulunan irili-ufaklı 150 ada ve kayalığı da işgal etti. 150 ada ve kayalık demek, her ada ve kayalık etrafında altı mil(yaklaşık 11 Km) karasuyu sahasını da vermek demektir ki, bu durumda adalarla birlikte on binlerce deniz sahamız da Yunanistan’a hibe edilmiş demektir.
Kısacası bırakın hava sahası ihlalini, egemenlik hakkınıza, toprağınıza saldırı yapılıyor. Vatan toprağı işgal ediliyor. O dönem ve sonrası AKP’nin sesi çıkmadığı gibi, Genelkurmay Başkanlığı da kulağının üzerine yatıp gerçekleri millette anlatmıyor.
Hatırlayalım, 2014 yılı Haziran ayında bir PKK’lı Lice’de Garnizonun içine kadar girip göndere tırmanarak Türk Bayrağını indirmişti. Bir milletin egemenliğinin simgesi olan bayrak, hem de askeri alana girilerek gönderden indiriliyor ve o terörist o göndere tırmanırken vurulmuyor. Niye? Sorumuz Atalay ve Arınç’ın açıklamalarında cevap buluyor.
Beşir Atalay’ın açıklamasıyla;
“Güvenlik güçleri Çözüm Süreci’nin hassasiyeti nedeniyle çok temkinli ve dikkatli davranıyor(!)…”
Arınç’ın ifadesiyle de;
“Eğer hükümetin siyasi iradesine bağlılık olmasaydı bayrağı yere indirmeye cüret eden insana cezası o an verilebilirdi.”
Bu ne demektir? AKP ve AKP’nin Cumhurbaşkanı Türkiye sınırları içinde egemenliğin simgesi olan Türk Bayrağının gönderden indirilmesine müdahale edilmesini engellemiştir. NOKTA!!.
Ayrıca geçmiş yıllarda bir Amerikan uçağı da hava sahamızı ihlal etmişti.
Anlaşılan o ki;
AKP siyaseti ve Erdoğan için egemenlik hakkımızı ihlal edenlere; “yandaş-candaş-çıkar ortağı ve öteki” durumuna göre müdahale ediliyor ya da göz yumuluyor.
Bazılarının saplantılı kişiliği, kişisel mecburiyetleri nedeniyle ülkemiz bütün komşuları ile kavgalı hale geldi? Türkiye’nin menfaatlerini korumak adına değil, bazılarının saplantılı egosunu tatmin etmek, bölgede ABD(İSRAİL) çıkarlarını korumak adına bir siyaset izleniyor.
Libya’da Türk İşadamları inşaat yapıyordu. ABD(İSRAİL) ve AB çıkarlarını korumak adına Libya’nın üçe bölünüp terörize edilmesine el veren AKP Hükümetidir. Davutoğlu Libya’ya gidip küresel çetenin kiralık askerlerine elden para dağıtmıştır. Yaralı muhalifleri Libya’dan ülkemize getirip tedavi ettirdiler. Beş yıldızlı otellerde ağırladılar. Sonuç: Türk İşadamları paralarını alamadan işlerini, malzemelerini bırakıp ülkeye döndüler. Libya’nın yeni aktörleri;
“Türkleri Libya’da istemiyoruz” dedi.
Suriye ile sınır açıldı. Ortak Bakanlar toplantısı yapmayı bile planladılar. Sınır ticareti canlandı. Suriye vatandaşları çeyiz almak için bile Türkiye’ye gelmeye başladı. BOP Eşbaşkanı BOP projesini gerçekleştirmek uğruna “adları sürekli değişen” sözde muhalif, özde terör guruplarıyla bağlantı kurarak Suriye’de iç savaş çıkmasında birinci derecede rol oynadı. Hayali 15 Gün sonunda Şam Emevi camisinde namaz kılmaktı(!).. Olmadı. Başaramadıkça çıldırdı. Çıldırdıkça iyice şirazeden çıktı.
BOP Eşbaşkanı Şam Emevi Camisinde namaz kılamadı ama 2 Milyon Suriye vatandaşı Türkiye’ye girdi. Ülkenin bütün camilerinde namaz kılabiliyorlar.
Türkiye’nin Suriye ile yaptığı ticaret AKP tarafından bitirildi.
Fas’tan Suriye’ye kadar olan ülkeler ile sorunlu hale geldik. Şimdi de Rusya…
Alanya’da yaşadığım için biliyorum. 2015 yılında turizm çok kötü geçti. Esnafın birçoğu bu yıl sadece kiraya çalıştı. Bölgenin turizm geliri büyük oranda Rus turistlerden geliyor. Anlaşılan o ki, Kaçak Saray’ın Sultanı Rusya üzerinden Türk ekonomisine bir darbe daha vurdu. Çiçekçiden tekstile kadar birçok esnaf belki de iflas edecek. Türk işadamları gene kovalanacak.
Bir ülke düşünün ki, kendi yöneticileri tarafından kendi ekonomisinin damarları tek tek kesiliyor. Üretime değil, tüketime dayalı yürütülen ekonomi politikası içinde üretmeye çalışan Türk müteşebbisi ne yazık ki kendi hükümeti(!) tarafından sürekli darbe yiyor.
Ve sözde başkanlık, özde diktatörlük hayali ile yanıp tutuşan şahıs, Neron gibi ülkeyi yakmaktan çekinmeyecektir.
İnsanın sorası geliyor. Kilonuz kaç lira? Ederiniz ne? Bu ülkenin bir kayalığı eder misiniz? Etmezsiniz!!. Bir çakıl taşı bile etmezsiniz!!.
Partilerini yaşadıkları ülkenin çıkarlarından, vatanın bütünlüğünden daha fazla seven yandaşlara, “bu ülke yanarsa sizler sağlam kalacağınızı mı sanıyorsunuz” diye sormak geliyor içimden.
16 Haziran 2013 yılında yazdığım yazımın başlığını; “Sincan’dan 2.Neron Geçti” diye koymuştum. Yazıyı okumak isteyenler için linki:
sincaan-dan-2-neron-gecti-zahide-ucar-t34720.html
NERON gene işbaşında…
Zahide UÇAR, 28 Kasım 2015
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com