News of Habip Hamza ERDEM

SATH-I MÜDAFA

Bu satıh ‘tüm yurt yüzeyi’ idi ‘Kurtluș Savașı’mızda.

Büyük önder, artık doğu-batı, güney-kuzey demeden tüm yurt topraklarının ‘savunma alanı’ içinde değerlendirileceğini bildiriyordu.
Artık Güney-Doğu’da İngiliz, Güney’de Fransız, Akdeniz’de İtalyan, Batı’da Yunan, İstanbul’da tümü birden diye bakılmayacak; düșman nerede ise orada bir savunma birimi olușturulacaktı.

Hem savunma hem de saldırı da denilebilir. Savunma amaçlı saldırı da...

Bugün bu ‘satıh’ tüm yeryüzüdür. Yani ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmaya çalıșan her girișim ‘Sath-ı müdafa’ alanında değerlenirilecektir. Türkiye ...

EN BÜYÜK BOZKURT

Kitabın üst bașlığı : Le Loup et le Léopard ; Kurt ve Leopar

Yazarı : Benoist-Méchin

Yayım tarihi : 1954

Albin Michel yayınlarından; Paris.

429 sayfa.

Kitabın bașlığı : Mustafa Kemal

Alt bașlığı : ya da Bir İmparatorluğun Yokolușu

Birinci bölümde, İsa’dan önce altı binlerden bașlayarak İsa’dan sonra 1880’lere değin Türk’lerin serüvenleri anlatılıyor. İkinci bölüm Mustafa Kemal’in doğumuyla bașlıyor. Ali Rıza Efendi, diyor yazar gürültüyü sevemezdi. Oysa beșikteki Mustafa sürekli ağlıyordu. Ve ...

KÖY ENSTITÜLERİ

‘Türkiye modeli’ de denilebilir, ama gerçek bir ‘Türk Modeli’ aranacak olursa, Köy Enstitülerinden daha somutunu bulmak pek kolay olmasa gerektir. Bulgaristan’dan mı esinlenmiș Romanya’dan mı pek önemli değildir. Esinlenmiș olsa bile, bir ‘Model’ yaratmıștır Türkiye. Bir ‘Devrim Modeli’. Çin’deki ‘Kültür Devrimi’ne esin kaynağı olan.

Türkiye’de bir ‘Kültür Devrimi’ uygulamasıdır. Ve bugün, tüm saldılara karșın, hala direnen ‘Cumhuriyet sevdası’, ‘Demokrasi așkı’, Bağımsızlık düșüncesi’, ‘Ulusal bilinç’, ‘Yurtseverlik duygusu’ varsa, bu yaratılmak istenen ‘Türk modeli’ sayesindedir. ...

KEMAL’İN ADAYLARI

Șimdi bunlar seçilecekler ve ‘memleketi kurtaracaklar’. Hani șu yetmiș-seksen, siz deyin yüz milletvekili ile Kemal bey ne yapabilir ki demeyin sakın. Yüzelli olsun ikiyüz olsun istemedi ki. Muhammed Çakmak niye Elazığ’dan aday olmadı örneğin? Görünürde en öndeki Fetullah sempatizanı değil miydi kendileri? Sonra Sezgin Tanrıkulu niye Diyarbakır’dan aday değil? Diyarbakır’dan seçilemeyecek ise CHP’ye niye yamandı pekiyi? Seçildikten sonra ‘Diyarbakır Grubu’na katılmak için mi yoksa?

Kamer Genç’i Urfa’dan aday gösterebilir miydi Kemal Bey? Ya ...

TÜKENİȘ

Cumhuriyet’in kurumları birer birer tükeniyorlar. Devlet darmadağın. Hani “Tanrı’nın parmağı yok ki gözüne soka” diye bir sözümüz vardır ya... Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tükendiğini görmek için; ÖSYM bașkanı mı ne, Ali Demir’in parmağının gözümüze girmesi mi gerekiyor? Herșey meydanda oysa.

Sözgelimi Fetullah Gülen ‘rahatsız’; foyaları bir bir çıkıyor ortaya. Bilinçli mi bilinçsiz mi, onu zaman gösterecek. Komplo kuramlarının da bir ‘parmağı’, yani ‘mantığı’ vardır, değil mi ama? O arada, Ali Demir, profesör mü ne, Abdullah ...

İZMİR’İN KAVAKLARI

İzmir’i pek bilmem. Doğrusu kavaklarını da görmedim. Ancak İzmir’in bașında ‘kavak yelleri’ estiğini söyleyebilirim. Türk Ordusu düșmanı İzmir’den denize dökmüștü, değil mi ama? Șimdi düșman İzmir’den yurda girmektedir. NATO kanalıyla ve Alaca Karanlık Hükûmeti aracılığıyla. Ve Türk Ordusu’nun ‘yüksek komuta kademesi’ teslimiyetine bir teslimiyet daha eklemiș, İzmir’i kendi elleriyle teslim etmiștir.

Eskiden ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ denilen Ordu’ların Dördüncü Ordusu İzmir’de konușlanmıș değil miydi? NATO’dan bağımsız tek Türk Ordusu... Șimdi NATO’nun Genișletilmiș Kuzey Afrika ...

İMAMIN ORDUSU

“İmamın Ordusu”nun telif hakkı Ahmet Șık’ındır diyorlar. Ortada böyle bir kitap da yok zaten. Olsa da, “İmam Ordusu”nu enine-boyuna anlatamaz Ahmet Șık. Çünkü Doğan Holding’de çalıșan bir ‘gazeteci’nin çapını așar bu boyut.

Bu ‘Ordu’da ‘bașkumandanlık’ yok örneğin ‘eșbașkanlık’ var; Doğan Grubu bunu dile getirebilir mi? Eșbașkanlar içindeki ‘gâvur’ları sayabilir mi? Bu ‘Ordu’nun müslümanlardan çok hristiyanlara hizmet ettiğini açıklayabilir mi Ahmet Șık?

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı hedeflediğini? Türk Ordusu’nu içten çökerttiğini? Ulusu ‘imam ordusu’na dönüștürdügünü ...

ADALETİN BATSIN

İș dönüșü televizyondan günün haberlerini almaya çalıșıyorum.
Haber-Züğürt’te Fatih Altaylı İbo’nun haberlerini veriyor, Urfa Belediyebașkanı ile birlikte.
Cenene’de Ahmet Hakan üç-beș kișiyle yarenlik ediyor.
Benim baktığım ekran bir elin parmakları kadar zaten.
Ulusal Kanal’da CHP’li bir milletvekili, Rahmi Güner var. Bugün Silivri’de ne olduğunu anlatıyor:
“Mahkeme bașkanı, diyor Rahmi Güner, oturuma ara verdi ve kararı saat 17’de açıklayacağını söyledi.
Saat 15’te mi ne; televizyonlardan mahkemeden tutuklama kararı çıktığına ilișkin alt yazılar geçmeye bașladı” ...

ERBAKAN’IN ARDINDAN
Erbakan’ı ‘nasıl bilirdiniz?’ diye sordu ya imam; yediden yetmișe ‘iyi adamdı’ diye ağladık.
Onu yarı yolda bırakan öğrencileri bile ağlar gibi yaptılar.
‘Oh kurtulduk’ diye sevinseler de..
Oysa yaklașan seçimlerde Erbakan onları hayli yıpratacak gibi görünüyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha etkili bir muhalefet yapacaktı.
O arada asker ‘özür diledi’ dediler.
‘Demokrat’tı, ‘anti-emperyalist’ti, ‘yurtsever’di diyenler bile oldu.
‘Millî Görüș’ün kurucusu olduğuna göre, ‘ulusalcı’ydı da denilemez miydii acaba?
Ümmi ‘Millî’lerimiz onu da diyebilirler.
‘Haber-Türk aydınları’ belki ...

ȘEYLEȘTİRME

Chosification’u duyan duymuștur.
Marx’ta ne demek Durkheim’de ne demekmiș.
Somut olguların somut çözümlemesi yapıldığında ise, bugün Türkiye’de ‘günlük yașam’ın șeyleștirildiği ileri sürülebilir.
Kahvaltıda peynir, zeytin ve çaydan önce Baykal’ın șey’ine bir șey olup olmadığını öğrenmek için televizyonlara saldırılır örneğin.
İlknur hanımın șeyinin, diyelim gözünün, Baykal’ınkine takılıp takılmadığı konusunda yeni bir șey olmuș mudur o gece?
Yeni bir açıklama, belge, kaset, kanıt vb..
Muharrem İnce’nin șeyi, diyelim kafası, hoș muymuș değil miymiș oraya gittiğinde?
Hani ...