Amerikan Merkezi Haber Alma Örgütünün (CIA) Libya ve İran gibi ülkelerle çalışan İsviçreli mühendis baba ve iki oğluyla işbirliği yaparak bu ülkelerin nükleer programlarıyla ilgili sırları öğrendiği ve çeşitli sabotaj eylemleri gerçekleştirdiği ortaya çıktı.
New York Times Gazetesinin haberine göre, ABD, asi ülkelere nükleer teknoloji ekipmanları sağlayan Tinner ailesine muhbirlik için 10 milyon dolar ödedi. Kimi zaman ödemeler, nakit dolu çantalarla gerçekleştirildi. Şimdi CIA, köstebeklerini korumak için elinden geleni yapıyor.
Hikaye aslında 30 yıl kadar önceye gidiyor. Aktörlerden biri mucit bir makina mühendisi olan İsviçreli Friedrich Tinner. Boru, pompa, valf konusunda uzman İsviçreli bir vakum teknolojisi şirketinin sahibi Tinner. Diğer başrol oyuncusu ise Pakistanın atom bombasının babası kabul edilen Pakistanlı Abdülkadir Han.
Tinner, başlangıçta barışçıl üretim yapan bir girişimci olarak öne çıksa da zamanla adı nükleer kaçakçılık dosyalarında anılmaya başlandı. İran ve Libya gibi nükleer teknoloji sahibi olmak isteyen ülkelere yasadışı ekipman sağladığından şüphe edildi. Friedrich Tinnera, daha sonra iki oğlu Urs ve Marco da destek vermeye başladı. Friedrich Tinnerın Abdülkadir Han ile işbirliği 1990ların sonunda giderek güçlendi. Libyaya gizli nükleer silah programı için santrifüj temin edilmesinde aracı oldu.
Nakit ödeme
CIAnin Tinner ailesine kancayı takması ise Urs Tinner aracılığıyla oldu. 2000 yılında Urs Tinner ile irtibata geçen CIA ajanları, oğul Tinnera bir yandan yasadışı faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan da örgüt için köstebek olarak çalışmalarını önerdi. Her ne kadar iyi para kazansa da İsviçrelilerin daha fazla paraya ihtiyacı vardı. Ursun babası ve erkek kardeşini ikna etmesi zor olmadı. 2003 yılında İsviçreliler, Avusturyanın Innsbruck kentinde CIA ajanlarıyla buluştular. Çalışma şartlarını görüştüler.
İsviçreli köstebekler bir yandan faaliyetleri sürdürürken, CIAyle de müşterileri hakkında çok önemli bilgileri paylaşmaya başladılar. Hatta, Amerikalıların sağladığı hatalı ekipmanlarla müşterilerini sabote etmeyi bile başardılar. Hizmet bedeli olarak da Amerikalılardan yaklaşık 10 milyon dolar aldılar. Paraların bir kısmı, çantaların içinde nakit olarak ellerine ulaştı. CIA ile anlaşma yapılmasından dört ay sonra nükleer silah programı çerçevesinde Libyaya yollanan santrifüjler ele geçirildi. Sonuçta Libya, nükleer silah programından vazgeçmek zorunda kaldı. ABD memnundu.
Uluslararası nükleer kaçakçılığın en önemli isimlerinden sayılan Pakistanlı Abdülkadir Han, bu dönemde yoğun baskı üzerine bazı işbirlikçilerinin adını vermek zorunda kaldı.
Tutuklanıyorlar
Tinnerlar tutuklandı. Bilgisayarlarında ve evlerinde nükleer kaçakçılıkla ilgili çok önemli belgelere ulaşıldı. Sadece İsviçreli savcıların değil, uluslararası atom silahı denetçilerinin de ilgisini çekebilecek dökümandı bunlar. Ancak geçen mayıs ayında İsviçre Devlet Başkanı Pascal Couchepin, söz konusu belgelerin imha edildiğini açıkladı. Sonradan emrin ABDden geldiği anlaşıldı. ABD, köstebeklerini yüzüstü bırakmak istememişti. 2006 yılında tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalan Friedrich Tinner, şimdi İsviçrenin Haag kentinde yaşıyor. İddialar sorulduğunda ise, "Konuşmamak için anlaşma yaptım" diyor.
Türkiye üzerinden İranı sabote ettiler
ABDnin nükleer silah programı geliştirmeye çalıştığı ilk kez Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerinin Libyadaki incelemelerinde ortaya çıktı.
2003 yılında Libya ve İranda incelemede bulunan denetçiler, nükleer programda kullanmak üzere geliştirilmiş vakum pombalarının doğru dürüst çalışmayacak şekilde üretilmiş olduğunu gördüler. Vakum pompalarının peşine düşen uzmanlar, bu hatalı parçaların ilk atom bombasının üretildiği New Mexicodaki Los Alamos Ulusal Laboratuvarından çıktığını ve Almanyadaki Pfeiffer Vacuum Şirketi aracılığıyla yollandığını belirlediler. Avrupalı yetkililere göre, pompalar bile bile çalışmayacak şekilde üretilmişti.
Natanza bozuk jeneratör
New York Timesa göre İsviçrelilerin işbirliği yaptığı Pakistanlı Dr. Abdülkadir Han, İranın nükleer santraline jeneratör sağlanmasıyla ilgili olarak Türkiyedeki sanayi kontrol ekipmanları üreten iki girişimciyle çalışıyordu.
İran, Türkiyeden ithal edilen jeneratörü, Natanzdaki uranyum zenginleştirme santraline monte etti. 2006 yılının başında bu jeneratörün bozulması üzerine uranyum zenginleştirmede kullanılan 50 santrifüj birden patladı. İran Atom Enerjisi Örgütünün Başkanı Gulamrıza Agazade, jeneratörün hatalı olduğunu tesbit ettiklerini söylemiş, "Artık tüm ithal ekipmanları kontrol ediyoruz" diye de eklemişti.
Kaynak