Obama'nın itirafı bir numaralı mesele!
Fransız basınına göre Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Obama ile özel görüşmesinde Netenyahu’nun “yalancı” olduğunu söyleyince Obama “sen ondan bıktın ama ben onunla her gün konuşmak zorundayım” diye cevap vermiş!
ABD Başkanı, İsrail Başbakanı ile neden her gün görüşmek zorunda?
İşte dünyanın asıl meselesi budur?
* * *
Nitekim, İsrail, “İran için geri sayım başladı” der demez, Türkiye dahil, bütün dünya basınında İran aleyhinde rüzgarlar estirilmeye başlandı. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad bu durumu görerek, “ABD, 5 bin atom bombasına sahip olmasına rağmen büyük bir küstahlıkla, İran’ı atom bombası yapmakla suçluyor” açıklamasını yaptı. Gerçi Ahmedinejad, ABD’nin tehditlerini bertaraf etmek için atom bombasına ihtiyaç duymadıklarını da belirtiyor ama bir İslam ülkesinin daha atom bombasına sahip olmasını esas olarak İsrail’in tehdit gördüğü açıktır. Herhalde Netenyahu her gün bu konuda ABD Başkanı Obama’yı sıkıştırıyor..
* * *
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın derdi de İran. Çünkü birinci vazife olarak İsrail’i korumayı gördüğünü her vesileyle açıklamış bir kişidir..
Hillary Clinton Arap Baharı’nın etkisiyle yükselen İslami kökenli partilerle çalışabileceklerini söylerken bile Türkiye ve İran’ı karşılaştırdı. Tüm İslami kökenli partilerin aynı olmadığına değinen Clinton, “Hem Türkiye, hem de İran, dini köklere sahip partilerce yönetiliyor ama modelleri ve davranışları birbirlerinden çok farklı” dedi.
Peki ne fark var aralarında?
* * *
Onu Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiliz Financial Times gazetesine yaptığı açıklamadan çıkarabiliriz. Gül, son 10 yıldır, ABD ile ilişkilerin hiç olmadığı kadar sağlıklı olduğunu söylüyor. ABD Başkanı her sabah İsrail Başbakanı’na tekmil veriyorsa, Türkiye-İsrail ilişkilerini de görüşüyorlar demektir. Türkiye yönetimi, ABD politikasından milim sapmadığına göre, İsrail politikasından nasıl sapıyor? Yahut sapıyor mu? Mesela, Türkiye, ABD’nin son dakika talebiyle, Gazze’ye yardım götüren gemilere, askeri gemilerle eşlik etmekten vazgeçti. Böylece yeni bir çıngar çıkmamış oldu! “Türkiye savaş gemilerini göndermesin” ricasında bulunan Netenyahu muydu yoksa?
* * *
Diğer taraftan, aynı ABD’nin Federal Temyiz Mahkemesi, 1915 olaylarında ölen Ermenilerin mirasçılarının sigorta şirketlerine dava açabileceği yönündeki hükmünü yeniden ele alma kararı verdi.
Mahkeme, geçen yıl, 2009’da sigorta şirketlerinin lehine aldığı kararını geri almış ve “ABD dış politikasının 1915 yılı olayları konusunda kesin tutum sergilemediği” gerekçesini göstermişti.. Acaba bu konuyu da Netenyahu’ya mı danıştılar?
Dünyanın süper gücünün Başkanı, İsrail Başbakanı ile her gün görüşmek zorunda ise ABD’nin bağımsız bir devlet olduğunu söylemek mümkün olabilir mi?
* * *
Kur’an’da İsra suresinin dört, beş altı ve yedinci ayetleri şöyledir:
“Biz İsrail oğullarına Kitap’ta şu hükmü verdik: ’Muhakkak siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz.’ Birincisinin vakti gelince, üzerinize güçlü, savaşçı bir takım kullar göndereceğiz; onlar evlerin aralarına girip araştıracaklar; ve bu gerçekleşmiş bir va’d oldu. Sonra sizi tekrar onların üzerine galip kıldık, size mal ve oğullarla yardımda bulunduk ve toplum olarak daha çoğalttık. Eğer güzellik yaparsanız, kendinize güzellik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız yine kendinizedir. Artık sonraki fesadınızın vakti geldi mi, yüzünüzü kötületsinler, ilk defa girdikleri gibi yine Mescidi Aksa’ya girsinler ve bütün ele geçirdiklerini temelinden yıksınlar diye.”
İşte, o İsrail’in sözünden çıkmayan bir ABD ile Türkiye’nin ilişkileri, son 10 yıldır, hiç olmadığı kadar iyi gidiyormuş! Söyleyen de dindar Cumhurbaşkanı!
Bu da Türkiye’nin bir numaralı meselesi..
Arslan BULUT - 9 Kasım 2011, YENİÇAĞ
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr