Öcalan’a da fahri doktora!
İnönü Üniversitesi Senatosu, Tayyip Erdoğan’a “Türkiye’yi inşa etme yolundaki kararlı, cesaretli ve azimli yürüyüşü kapsamında başlatmış olduğu çözüm sürecinin yürütülmesindeki güçlü liderliği ve değerli katkıları dolayısıyla” fahri doktora unvanı verilmesini oy birliğiyle kabul etti.
Üniversitelerde senato, ilgili yönetmeliğe göre rektörün başkanlığında, rektör yardımcıları, dekanlar ve her fakülteden, fakülte kurullarınca üç yıl için seçilecek birer öğretim üyesi ile rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokul müdürlerinden oluşuyor. Yani bütün üniversite öğretim kadrosunun, senato kararlarından “dolaylı” sorumluluğu var.
İnönü Üniversitesi, “Türkiye’yi inşa etme yolu” derken herhalde, yolları, uçak ve otomobil fabrikalarını, uzay araştırmalarını veya bilgisayar teknolojisindeki yatırımları değil, Tayyip Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” kurma söylemlerini kastediyor!
Bu bilgiye vakıf olduklarına göre “Çözüm süreci” denilen girişimin de artık Türkiye bile olmayacak, “Graham Fuller’in Yeni Türkiye’si” demek olduğunu da biliyorlar demektir. Dolayısıyla fahri doktorayı, öncelikle Tayyip Erdoğan’a değil çözüm projesinin mimarı olan Graham Fuller ve David Phillips’e vermeleri gerekmez miydi?
* * *
Fahri doktora ile ilgili bir anım var. 12 Eylül sularında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi ve Sonhavadis gazetesinin gece yazı işleri sorumlusu idim. Üniversite senatosu, Kenan Evren’e “fahri hukuk doktoru” unvanı verecekti. Toplantıya öğrenci olarak girmem mümkün değildi. Bu sebeple, ödül törenine, rahmetli müdürüm Yüksel Baştunç ile konuşarak gazete adına görevli olarak girdim. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Evren’e bakışımı beğenmemiş olacak ki bizzat kendisi beni bir süre takibe aldı. Sonunda, gazeteci olduğumu anlayınca takibi bıraktı. Orada, Türkiye’nin en eski ve en güçlü üniversitesinin senato mensuplarının, ülkenin hukukunu hiçe sayıp kendi bildirilerini kanun yapan bir ekibin başındaki kişiye hukuk doktorası vermesi gibi bir komediyi seyrettim.
Şimdi “iç güvenlik yasa tasarısı” çerçevesinde, hukukun evrensel ilkelerini ortadan kaldırarak polise hâkim yetkisi tanıyan bir girişime sahip çıkan, karşı çıkan muhalefete tavır koyan ve cumhuriyetin kuruluşundan AKP iktidarına kadar geçen süreyi fetret devri olarak gördüğünü söyleyen kişiye bir üniversite senatosunun fahri doktora unvanı vermesi bu sebeple beni şaşırtmıyor. “Reklam arası” diyenler de var zaten!
Bu arada, Özgecan’ın adı ağzına yakışmayacak bir hukuk profesörü, “İç Güvenlik Tasarısı, bu tür olayların yaşanmaması içindir” diyebilecek kadar iğrenç bir yalana sığınabiliyor! Kimse şaşırmıyor!
Üstelik artık PKK denilen örgütün başı Abdullah Öcalan, hükümete “10 maddelik bir ev ödevi” verebiliyor. Buna da kimse şaşırmıyor.
Başka bir üniversite senatosu da Abdullah Öcalan’a “Yeni Türkiye’yi inşa etme yolundaki kararlı, cesaretli ve azimli yürüyüşü kapsamında başlatmış olduğu çözüm sürecinin yürütülmesindeki güçlü liderliği ve değerli katkıları dolayısıyla” fahri doktora unvanı verirse ona da kimse şaşırmayacak! Zaten çözüm sürecine en büyük katkıyı yapan kişinin Öcalan olduğunu, Başbakan başdanışmanı söylüyor!
* * *
Atatürk, cumhuriyet hukukunu savunurken, “Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır!” demişti.
Irak, Suriye ve Libya’daki tecavüzlere, kafa kesmelere hangi iktidar sebep oldu? Teröristlere kim lojistik destek verdi? Bu itibarla, Irak’ta, Suriye’de ve Libya’da yüz binlerce kadının tecavüz edilerek öldürülmesine sebep olan bir siyasi iktidara oy veya destek verenlerin, Türkiye’de bir genç kızımız benzer bir şekilde öldürülünce namus timsali kesilmeye ve kuracakları diktatörlüğe bu olayı bahane göstermeye hakkı yoktur!
Arslan BULUT, 18 Şubat 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr