Odun

Odun

İletigönderen omer_yildiz » Sal Mar 20, 2012 11:01


Dövüş Kulübü adlı filmi izleyenler hatırlayacaktır başrolde oynayan Tyler Durden çok güzel bir konuşma yapmıştı. Kitabından uyarlandığı için sözün asıl sahibi olarak Chuck Palahniuk’u gösterebiliriz: "Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olmayacağız. Hepimiz heba oluyoruz. Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık.
Bizim savaşımız ruhani savaş. Ve bunalımımız kendi hayatlarımız."


Diyor Palahniuk… Kendi hayatlarımızda yaşadığımız bunalımlar ve kendimizle verdiğimiz ruhani savaş… Görünen o ki toplumlar ne kadar değişse de temelde ki sorunlar aynı. Ya da toplumlar algı yöneticileri tarafından öylesine şekillendiriliyor ki herkes aynı hayatı yaşamaya başlamış.

Nereye dönsek koca koca alışveriş merkezleri, bankalar, Mc Donald’s ve Burger King gibi emperyalizmin önde giden kuruluşları… Hepsi yabancı fakat içinde çalışanlar bizden… Önlüğünü giymiş gencecik çocuklar oradan oraya koşturuyor. Amerikan kapitalist sisteminin en acımasız yöntemlerini bilen müdürlerin emri altında çalışmaya mahkûm edilmişler. Çoğu ise üniversite öğrencisi... Nereyi hedeflemişlerdi oysa şimdi bulundukları yeri görünce insanın yüreği burkuluyor. Ve hep o övündüğümüz genç nüfusumuz küresel sermayenin dişlileri arasında hayatına devam etmeye çalışıyor.

Bir banka reklamı adını vermeyelim, henüz yeni giriş yapacak piyasamıza ve sloganı muhteşem: “Türkiye’nin gücüne güç katmaya geliyoruz” sağ olsunlar, bu sloganın üstüne gelme denir mi adamlara? Gece gündüz demeden, hafta sonu tatili olmadan çalışan insanın, gücüne güç katmak önemli tabii ki bir yerde tıkanıyor bu insanlar…

“Hyundai çalışıyor, Türkiye kazanıyor” Peki o halde neden Kocaeli’de ki fabrikanda, çekik gözlüler beyaz önlükleriyle ellerinde dosyayla gezerken, Türk işçiler yağın pisin içinde? Sen şuna “Türkiye çalışıyor, Hyundai yiyor” desen ya… Nasılsa biz anlamazdık verdiğin mesajı, büyüklerimiz demez mi yatırım olsunda, “paranın dini imanı olmaz” diye…


Ve milyonlarca çeşidin olmasına rağmen elinizi attığınızda tek yerli ürünün bulunmadığı büyük alışveriş merkezleri ki o konuya hiç girmeyelim. Zaten tüketim toplumu olmuşuz iyice canımızı sıkmayalım.

Filmden alıntıladığımız cümlelere dönecek olursak gerçektende kimse hayatından memnun değil. Yıllarca hayal kurup öğretmen olmak isteyen genç bir bakıyorsun polis oluyor. Hiç sevmediğimiz işlerde çalışıyor ve etrafa mutlu görünmeye özen gösteriyoruz. İlkokulda öğretmen olmak isteyen çocuk, ortaokulda doktor olmaya karar veriyor lise de ise mühendis, ama bir bakıyorsun bir emlak bürosunda sekreterliğe başlamış.

Bütün bir nesil orda burada garsonluk yapmaya, en az maaşla en fazla işi nasıl yaptırırım derdinde ki göbekli heriflere hizmet etmeye, hayallerinin kıyısından bile geçirmediği mesleklere köle ediliyor. Oysaki televizyonlarda kendisine zerk edilen hayattan ne kadar uzak değil mi? Altında son model arabası, deniz kıyısında bir yalı, üstün nitelikli insanların olduğu kokteyller, dertsiz tasasız bir hayat değil miydi televizyonlarda ki?

Hedefsiz ya da pardon tek hedefi gösterişli kıyafetler –ama marka olacak-, güzel bir araba, renkli bir hayat olan bu gençlere de pek kabahat bulmamak gerekir sanırım.

Ziraat fakültesinden mezun olanların öğretmen yapıldığı bir ülke, ağaç yetiştirmekle, insan yetiştirmeyi eş tutan bir zihniyet olduğunu, O ziraatçıların yetiştirdiği ağaçlara söyleseniz dile gelir de katıla katıla güler…

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com
Kullanıcı küçük betizi
omer_yildiz
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 91
Kayıt: Cum Tem 22, 2011 22:33

Şu dizine dön: Ömer YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x