Ölü Sakine'nin Diri İktidara Son Hediyesi
Sakine öldürüldü...
Sizce üzülen var mı?
Şahsım adına asla!..
Benim askerime kurşun sıkan, benim askerimi şehit eden, paçavra giymeyi ve paçavralara bayrak demeyi mârifet sayan haysiyet yoksunu bir güruhun kurucusu olan ve bugün başımızdaki bütün belânın yaratıcısı olan PKK’yı kuran bir adamın metresi öldürüldü diye üzülecek kadar Türklükten henüz çıkmadım.
Asıl sorun bu işi kimin neden yaptığı ve ne çıkar sağladığı?
Şimdi kimin nereden ne çıkarı olduğunu anlayabilmek için kısaca olayların ardından Erdoğan’ın salvolarına bakalım:
"Geçmişteki iyi niyetli girişimlerin nasıl provoke edildiği, sabote edildiğini iyi biliyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu tür vakalar yaşanabilir. Her ne olursa olsun yılmadan kardeşlik için mücadeleye devam edeceğiz. Önceki gün Paris'te gerçekleşen suikast bu süreci sabote etmeye yönelik bir girişim olabilir. Örgüt içi hesaplaşma da olabilir. Biz Fransız devletinden bu olayı derhâl aydınlatmasını, suçluları bulmasını bekliyoruz. Terör örgütünün kurucuları arasında yer alan, İnterpol tarafından kırmızı bültenle arananlar var bunların içinde. En son 5 kasım 2012’de Fransa İnterpol'üne bir mesaj gönderdik ve bu teröristin Paris’te olduğunu bildirdik. Ne yazık ki Fransa hiçbir adım atmadı. Tekrar ediyorum: Fransa bu olayı derhal aydınlatmalıdır. Ayrıca; Fransa Devlet Başkanı bu terör örgütü mensuplarıyla neden görüştüğünü, ne görüştüğünü, hangi tasarım dahîlinde bu teröristlerle iletişim halinde olduğunu derhâl Fransız, Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklamalıdır."
Neresinden tutarsanız tutun saçma sapan açıklamalar...
Neden mi?
Birincisi: Başta Fransa olmak üzere tüm AB ülkelerinin PKK’nın kurulduğu günden bu yana teröre verdiği destek hepimizin malumu. Erdoğan; bu ilişkiyi en iyi bilmesi gereken bir konumda, zaten görevde...
Bugüne kadar Fransa’ya karşı göstermelik çıkışların ve saçma sapan Fransız malları boykotunun hâricinde bir yaptırım gerçekleştirdi mi?
Çok düşünmeye gerek yok. Anlayabilmek için Erdoğan’ın ya da hükümet üyelerinin ya da üç kuruş para için iktidara koşulsuz biat eden yandaşlarının, eşlerinin ya da çocuklarının takılarına ya da giysilerine bakmak ya da Fransa ile son dönemde yapılan ticari ve askeri anlaşmaların içeriğini incelemek yeterli.
İkincisi: Batı'nın direktifi ile terörle pazarlık yapan, ülkeyi bölünme aşamasına getiren ve devraldığında sıfıra inmiş bir terör örgütünden siyasi bir güç yaratan birisinin, Türkiye karşıtı olduğu zaten bilinen bir ülkenin devlet başkanına ‘Neden’ sorusunu sormaya hakkı yok!..
Zira bu soruyu soracak olursa, bizim de kendisine Norveç'in başkenti Oslo'da gerçekleşen Hakan Fidan'ın da katıldığı MİT-PKK görüşmelerinde Sakine Cansız'ın iki defa yer aldığını hatırlatmamız gerekebilir. Fransa’dan sözde bu teröristi isteyen bir hükümet nasıl oluyor da aynı teröristle Oslo’da pazarlık yapıyor?
Yapmayın Sayın Erdoğan kim inanır artık size?
"Analar ağlamasın" diyerek sadece terörist analarına ve "Batı"ya yaranmaya çalışan bir iktidar temsilcisinin samimiyetine siz inanıyor musunuz?
Terör örgütünün meclisteki kravatlı uzantıları ise olayı Türk derin devletine bağlamaya çalışıyor. Hükümet ise bu olayın Pkk içinde ki şahinler tarafından gerçekleştirildiğini ve süreci baltalamaya yönelik bir girişim olduğunu söylüyor.
Peki ya sizce?
Biraz beyin jimnastiği yapalım isterseniz...
Bugün PKK ile pazarlık yaptığını artık saklamaya bile gerek duymayacak kadar zıvanadan çıkmış bir iktidar var. Onlara göre tüm muhalif sesler susturuldu. Mecliste kendisine adında ki ‘Milliyetçi’ sıfatından da utanmadan el altından destek veren bir MHP ve özgürlük ve insan hakları gibi ucu açık kavramları arkasına alarak Atatürk’ün de adını kirleterek PKK’yı açık açık destekleyen bir CHP var. BDP ile AKP ise zaten ‘sözde düşman’ (!) kardeşler. İktidar açısından tüm bu olumlu bölücü artılara rağmen, halkın büyük bir çoğunluğu doğal olarak terörle pazarlık yapan, teröre taviz veren, teröristi adam yerine koyan bir zihniyete olumlu bakmıyor.
Kısacası hâlâ kendi milletinden öcü gibi korkan bir başbakan tarafından idare ediliyoruz.
Bu açıklamaları yapmak ne derece doğru elbette bilinmez. Ancak bana göre hükümet terörist Sakine’nin ölümünden medet umar bir durumda.
Nasıl mı?
İlk olarak PKK’nın ve Öcalan’ın bütün sırlarını bilen, tüm MİT görüşmelerinde resmi ‘terörist katılımcı’ olarak görev yapan birisinin bu kadar bilgi ile yabancı bir devletin kontrolünde olması hükümetin işine gelmez.
İkincisi: İç kamuoyunda terörist analarının savunuculuğunu yapıp şehit analarını hiçe sayan bir iktidarın, kendisini bu zor durumdan kurtarabilmek ve PKK’yı anlaşılabilir bir grup olarak gösterme çabalarının önü ancak böyle sansasyonel bir cinayetle açılır. Açıklamalara dikkatli bakın ne diyor Erdoğan:
"Her ne olursa olsun yılmadan kardeşlik için mücadele devam edeceğiz. Önceki gün Paris'te gerçekleşen suikast bu süreci sabote etmeye yönelik girişim olabilir."
- Erdoğan kardeşlik için kimle mücadeleye devam edecek?
- PKK ile...
- Bunu Türk milleti yer mi?
- Şimdilik hayır...
Ancak otomatik pilota bağlanmış paralı yazarlar ve televizyonlar, PKK’nın aslında barış istediğini, bu süreci
PKK içinde ki küçük şahin kanadın bozmaya çalıştığını görsel ve yazılı olarak pompalamaya devam ederlerse günü birinde durum değişebilir de...
Akp ve Bdp’liler tarafından dillendirilen diğer iddia ise: Türk derin devleti (!) saçmalığı...
Hangi Türk derin devleti beyler?
Derin diye diye ortada ne paşa ne gazeteci bıraktınız!..
Şu anda ortada bir tek derin devlet var:
O da iktidarın ve "Batı"nın kontrolünde!..
İşin özü:
Sakine ve diğer iki teröristin ölümü bir tek AKP-BDP ve PKK koalisyonuna yarar durumda...
Yani; Erdoğan Sakine’nin ölüsünden Paris'de dirisinden de Oslo'da yararlanmaya devam ediyor.
Burak ÖZDEMİR, 12 Ocak 2013
ozdkarub@gmail.com