Org. Başbuğ döneminde Türk dış politikası ne olacak?
Bu satırların yayınlanmaya başladığı saatlerde muhtemelen TSKnın yeni komuta kademesiyle ilgili kararname Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün önünde olacak. Büyük olasılıkla 30 Ağustostan itibaren Orgeneral İlker Başbuğun Genelkurmay Başkanı olduğu ilan edilecek.
Orgeneral Başbuğun döneminde askerin siyasetteki rolü hakkında yüzlerce makale okuyacaksınızdır. Şahin mi güvercin mi, laiklik konusunda katı mı değil mi vs gibi yüzlerce anket tarzı tartışmayla karşılaşacaksınız. Ancak Orgeneral Başbuğun döneminde Türk dış politikasında ne tür gelişmeler olabileceğine dair bazı öngörüler okuma şansı bulamayabilirsiniz.
Orgeneral Başbuğun biyografisini okuyunca karşınıza en çok çıkan sözcük NATO/Brüksel oluyor. Başbuğ, 1973te kurmay olduktan sonra ilk uluslar arası görevini Brükselde NATO Uluslararası Askeri Karargahında (Ims) İstihbarat Plan Subaylığı yapmış. Yine 1989da Tuğgeneral olduktan sonra Belçika/Monsda Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahında (Shape) Lojistik Ve Enfrastrüktür Daire Başkanlığı yapmış. 1993te Tümgeneral olduktan sonra bir süre Jandarma asayiş komutan yardımcılığı yaptıktan sonra yeniden Belçika/Monsa gitmiş ve Türk Milli Askeri Temsil Heyeti (Nmr) Başkanlığı Görevlerini Yürütmüş.
NATO karargahındaki görevleri ister istemez Başbuğun diplomat asker yanını geliştirmiştir. Dolayısıyla Başbuğun döneminde ordunun Türk dışpolitikasındaki etkilerini görebiliriz.
Bu etkilerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
- Kıbrıs konusundaki yaklaşımı, klasik statükocu yaklaşımla örtüşür. Adada kalıcı ve adil bir çözüm bulunmasını destekliyor, ancak Kıbrıs Türklerinin bugün bulunduğu konumdan bir arpa boyu bile geri adım atmasına sıcak bakmıyor. Bu kapsamda Başbakanın kazan-kazan stratejisine çok sıcak bakmıyor. Orgeneral Başbuğun ekibini oluştururken yaptığı tercihler de Kıbrıs konusundaki muhtemel tutumunun sinyallerini veriyor. Başbuğ genelkurmay başkanı olduktan sonra muhtemelen 15 orgeneralden biri Hayri Kıvrıkoğlu olacak. Bir süredir Kıbrıstaki Kolordunun komutanı olan Kıvrıkoğlu, Lokmacı sınır kapısının açılması ve üstgeçitin yıkılması konusunda KKTC yönetimi ile ters düşmüş, Bayrak Radyo Televizyonundaki bir belgesel nedeniyle de hükümete tavır almıştı. Kıvrıkoğlunun KKTC Başbakanı Ferdi Soyerin elini sıkmaması hafızalarda tazeliğini koruyor. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Kesimi lideri Hristofyasın Eylülde yeniden görüşmelere başlayacağı dikkate alındığında, Başbuğun döneminin Kıbrıs konusunda önemli gelişmelere gebe olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
- Avrupa Birliği, konusunda TSKnın takındığı tavır, Orgeneral Başbuğ döneminde değişmeyecektir. Brükselin havasını uzun süre solumuş Başbuğun Avrupa Birliği konusunda önceki komutanlarından daha istekli olması muhtemel. Ancak, yine AB sorunu ile Kıbrıs konusunun tercih meselesi yapılması durumunda Başbuğun terazisinin Kıbrısta ağır basması da kaçınılmaz. Ayrıca TSKnın Avrupa Birliği Savunma ve Güvenlik operasyonlarına katılımında da Kıbrıs sorunu belirleyici olacaktır.
- ABD ile ilişkiler TSKnın en değişmez çizgilerinden biridir. NATO müttefikliğinin getirdiği karşılıklı bağımlılık çerçevesinde TSK ile ABD ordusu arasında yakın gelecekte daha fazla müzakere yaşanacağı kesin. Başta Afganistana savaşçı asker gönderilmesi meselesi var. Aynı şekilde ABDnin İrana karşı alacağı askeri önlemlerde Türkiyeyi işin içine çekme çabası devam edecektir. TSKnın bugüne kadar sürdürdüğü dengeli yaklaşım, AKPnin de İran hassasiyeti nedeniyle sürebilir, Bu da ABDyi kızdırabilir.
- ABDde Demokrat Partinin iktidara gelmesi ve ABD ordusunun Iraktan çekilmeye başlaması Türkiyeyi çekilme operasyonunun tam ortasına çekecektir. Bu bağlamda, PKK ile mücadele yeni bir boyut kazanacak, ABD, TSKnın vereceği destek doğrultusunda Iraktaki PKKnın etrafındaki çemberi daraltacaktır. Ancak Irak konusundaki işbirliği ortamının, İran konusundaki tatminsizlik nedeniyle zedelenmesi de kaçınılmaz görülüyor.
- Uluslar arası terörle mücadele Başbuğ döneminin de en üst sırada tutulacak başlıklarından biri. TSKnın asimetrik savaş olanaklarının arttırılması, NATOnun hızlı müdahale yaklaşımına paralel sürecek. PKK ile mücadele tamamen profesyonel askerlere teslim edilecek. Bu güç, Türkiyenin iç güvenliği kadar, dış güvenliği için de büyük bir fırsat yaratacak. TSKnın hava ve deniz kuvvetlerini güçlendirme projeleri de Başbuğ döneminde hız kazanacak.
Dört başlıktan da görüldüğü gibi, Orgeneral Başbuğ Genelkurmay Başkanı iken, iç siyasette kendisini görmesek bile, güvenlik ve diplomasi konusunda önemli roller oynayacaktır. TSK, Başbuğ döneminde 21. yüzyıl ordusunun temellerinin önemli tuğlalarını yerleştirecektir.
Kaynak