Org. İlker BAŞBUĞ "sivil örümceğin ağında"...

ARI, TESEV, Açık Toplum Vakfı, HYD, Genç Siviller, GTP, SODEV, Bianet, STGM, TÜSEV, MAZLUMDER, STEP, LGBTT, Barış ve Kardeşlik Forumu, Türk Demokrasi Vakfı, LDP, Küresel BAK vesaire...

Org. İlker BAŞBUĞ "sivil örümceğin ağında"...

İletigönderen sessiz sedasız » Pzt Eyl 28, 2009 12:41

Org. Başbuğ hakkında suç duyurusu

İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıktığı ve siyasi nitelikte konuşmalar yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.


İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras Sultanahmet'te bulunan İstanbul Adliyesi'ne geldi. Suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Savcılığına sunduktan sonra basın açıklaması yaptı.

İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras, "Güneydoğu Sınır Bölgesinde yaptığı konuşmalarda kendisine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıkmış, siyasi nitelikte konuşmalar yapmıştır. Bu konuşmalar askeri ceza kanununun 148. Maddesi'nin C bendine göre suçtur. Bu nedenlerle Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında söz konusu demeçlere ilişkin soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmaktayız" diye konuştu.

Suç duyusu dilekçesinde kendisiyle birlikte Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu'nun bulunduğunu da ifade etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri suç duyurusunun askeri savcılığa gönderileceğini söyledi.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12569272.asp?gid=229
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Örümceklerden Org. İlker BAŞBUĞ hakkında suç duyurusu

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Eyl 28, 2009 18:05



Daha neler demis, 'itlerin haber ajansi'ndan ögrenelim:

İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında 21-22 Eylül 2009'de Nusaybin sınır bölgesinde siyasi nitelikte konuşmalar yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu dilekçesi verdikten sonra basın mensuplarına açıklama yapan Ufuk Uras, "Bu başvurunun bizim açımızdan önemi, Askeri Ceza Kanunu'na göre yaptığımız suç duyurusunun bu ülkede hiç kimsenin imtiyazlı bir yurttaş olmadığı, askeri bürokrasinin devlet memurlarının görev ve yetkilerinin dışına çıkması durumunda cezalandırılma müeyyedesi olup olmadığını görmekti. Yani bu ülkenin Genelkurmay Başkanı da olsa bir tür ceza muafiyetinin olmamasını gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Yargı ve meclis düzeyinde sürecin takipçisi olacaklarını belirten Ufuk Uras, "Umarım Türkiye Cumhuriyeti bütünü, yurttaşları ve devlet memurları da dahil hukukun temel ilkelerine uyarlar. Çünkü bir dizi kamu görevlisi arkadaşımız, siyasi faaliyeti nedeniyle ciddi sorunlarla karşılaşırken askeri bürokrasinin bundan muaf olması kabul edilemez" diye konuştu.

Ufuk Uras, "İlk defa sivillerin genelkurmay başkanlığına suç duyurusu. İstediğiniz bir sonuç çıkarsa siyasetin sivilleşmesi adına önemli ve ilk adım gibi bir değrlendirme yapacak mısınız?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Tabii yapacağız. Benim gördüğüm yaygın bir kanıksama hali var. Bu kanıksanmış. Defalarca devlet memurları, askeri bürokrasinin en üst yöneticileri siyasi faaliyette bulunuyor. Bu bir kanıksama hali. En tehlikeli şey kanıksamak. Biliyorsunuz filleşme diye bir şey var. Filleri terbiye etmek için küçükken bir kazığa bağlarlar büyüyünce artık o kazığı sökmek istemez. Kanıksamıştır. Toplumunda filleşmesi kötü bir şey. Kanıksamayalım ve kim olursa olsun herkesin demokrasiye, sivil siyasete, hukukun üstünlüğüne uymasını sağlayalım. Bu bizim için ilk adımdır. Bunun takipçisi olacağız. Çünkü yasalar benim gördüğüm kadarıyla genelkurmay başkanını adeta cezadan muhaf olduğunu varsayarak yargılayacak bir merci koymamış. Ben dahil bu ülkede herkes yargılanma durumunda. Ama askeri bürokrasi yargılanamıyor. Bunu aşarsak bence Türkiye'nin önü açılır."

Uras, suç duyusu dilekçesinde kendisiyle birlikte Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu'nun da şikayetçi olarak bulunduklarını ifade etti. Dilekçenin Askeri Savcılığa gönderileceğini söyleyen Ufuk Uras, siyasi nitelikte konuşmalar nedeniyle Orgeneral Başbuğ'un Askeri Ceza Kanunu'nun 148/c. bendine göre 1 aydan 5 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti.





Uras efendi defalarca, en son TBMM kürsüsünden BOP Esbaskani oldugunu ifade eden Erdogan'in görev ve yetkileri icinde mi hakeret ettigini düsünüyordur, yoksa bizim bilmedigimiz bir suc duyurusu var midir?

Ayni sekilde AKP'lilere tas cikartacak siyasi söylemlerde bulunan valiler hakkinda vaziyet nasil örümcek Uras?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Örümceklerden Org. İlker BAŞBUĞ hakkında suç duyurusu

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eyl 29, 2009 14:09

Ufuk Uras Neyin Peşinde?

İstanbul Milletvekili ve Özgürlükçü Sol Platform kurucusu Ufuk Uras, bir grup arkadaşıyla birlikte, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ hakkında kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıktığı ve siyasi nitelikte konuşmalar yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Başbuğ’un Güneydoğu sınır bölgesinde yapmış olduğu konuşmaların siyasi içerikli olduğunu belirten Uras, suç duyurusu dilekçesinde kendisiyle birlikte Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu'nun bulunduğunu da ifade etti.

Ufuk Uras’ın düzenli olarak yapmış olduğu işlerden bir tanesinin suç duyurusunda bulunmak olduğunu biliyoruz. Daha önce Hürriyet Gazetesi Genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Güneş Taner’le yaptığı “iş konuşması”nı basına sızdıran Meral Akşener hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Bu konuyla ilgili bir yazı, odatv arşivinde bulunmaktadır. (http://www.odatv.com/Siyaset/ufuk_urasi ... 16830.html)

Hürriyet Gazetesi için kendisini ortaya atan Ufuk Uras’ın bu kez “açılım” için öne çıktığını görüyoruz. Suç duyurusunda bulunurken gazetecilere verdiği demeçte “her türlü açılımı desteklediklerini” ifade etti.

İlker Başbuğ Ne Demişti?

Ufuk Uras’ın bu adımının nereye oturduğunu görebilmek için Başbuğ’un açıklamalarına dönmek gerekiyor.

Odatv’de yazmış olduğumuz bir yazıda, iddialarının aksine, İlker Başbuğ’un açılımı desteklemediğini iddia etmiştik. Devlet katında korucuların silahsızlandırılması için bir hazırlığın bulunduğunu, TSK’nın da buna karşı çıktığını belirtmiş; bu açıklamaların korucu aşiret reisleri yerine Kürt siyasetinin içindeki ağaları hedef aldığının altını çizmiştik. (http://www.odatv.com/Siyaset/ilker_basb ... 17764.html )

Koruculuğun kaldırılması kararının arkasında Avrupa Birliği’nin olduğunu da basından öğreniyoruz. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nda bu kararın masaya hükümet tarafından getirildiğini ve AB’nin talepleri arasında olduğunu gizlemediklerini; Genelkurmay’ın da bu karara eleştirel baktığını gazetelerden biliyoruz. Şu aşamada, AB açılım sürecine umut bağlamaya devam ederken; İmralı’nın ve Kandil’in hiçbir koşulda silah bırakmayı kabul etmeyeceğini açıklaması üzerine asker cenahının açılıma karşı soğuk olduğunu çıkartabiliyoruz.

Ufuk Uras Nerede Duruyor?

Ufuk Uras’ın her türlü açılıma destek verdiğini açıklaması aslında nerede durduğunu gayet iyi özetliyor. Şu an için bu açılımın arkasında; koruculuğun silahsızlandırılması kadar radikal bir adımı telkin eden Avrupa Birliği, bu telkine uyan iktidar partisi ve iktidar partisini samimi bulduğunu her fırsatta dile getiren Ahmet Türk bulunmaktadır. Objektif durum budur.

O halde, Ufuk Uras’ın bu açıklaması Brüksel-Hükümet-Kasrı Kanco çizgisine düşmektedir. Ufuk Uras’ın AB’ye yönelik tavrının, genel sol tezlerin aksine, oldukça “yumuşak” olduğu bilinmektedir. Öte yandan, Uras şu an “bağımsız milletvekili” olsa da, DTP’nin desteğiyle seçildiği malumdur.

Toparlayacak olursak, Ufuk Uras’ın bu adımı Brüksel’den gelen işaretlere uygundur. Öte yandan bu adımın arkasında seçimlerde kendisine destek veren partinin genel Başkanı’na duymuş olduğu gönül borcu etkili olmuş olabilir.

Sait Çakır


Odatv.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Başbuğ'a savaş açtılar

İletigönderen Türk-Kan » Sal Eyl 29, 2009 20:26

Resim

Başbuğ'a savaş açtılar

BAYRAMDA gerçekleştirdiği sürpriz Mardin ziyaretinde milli hassasiyetlere vurgu yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, malum çevreleri rahatsız etti: Yetkisini aştı, siyaset yaptı, yargılanmalı!


İşte cepheye koşanlar!

BAĞIMSIZ Milletvekili Ufuk Uras’ın İstanbul Adliyesi’ne verdiği dilekçeye Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu imza attı.

Malum tayfa Başbuğ’u şikayet etti

Baskın Oran ve Ufuk Uras’ın da aralarında bulunduğu sözde aydınlar, Başbuğ hakkında milli hassasiyetlere vurgu yaptığı konuşmasından dolayı suç duyurusunda bulundu

Bir grup sözde aydın, Ramazan Bayramı’nın 2. gününde Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Sınırtepe karakolunu ziyaret ederek sözde Kürt açılımı konusundaki milli hassasiyetleri vurgu yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulundu. Orgeneral Başbuğ’u şikayet eden dilekçeyi grup adına DTP’lilerin oylarıyla TBMM’ye giren İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras verdi.

Konuşma siyasiymiş!

Suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Savcılığına sunduktan sonra Sultanahmet adliyesi önünde basın açıklaması yapan Uras, “Güneydoğu Sınır Bölgesinde yaptığı konuşmalarda kendisine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıkmış, siyasi nitelikte konuşmalar yapmıştır. Bu konuşmalar askeri ceza kanununun 148. Maddesi’nin C bendine göre suçtur. Bu nedenlerle Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında söz konusu demeçlere ilişkin soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmaktayız” diye konuştu. Suç duyusu dilekçesinde kendisiyle birlikte Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu’nun bulunduğunu da ifade etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri suç duyurusunun askeri savcılığa gönderileceğini söyledi.

Başbuğ ne demişti?

Sınırtepe’de, açılımdan endişe duyan vatandaşlara seslenen Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Endişelenmeyin, TSK görevinin başında” diyerek teminat vermişti. Konuşmasında satırbaşları ile şunları kaydetmişti:

    * Bu kanı kim ve niçin akıtıyor? Bunu sormak lazım. Akan kan dursun. Peki kan döken kim? Cevap açık. Bölücü terör örgütü

    * TSK, görev ve sorumluluklarının bilinci içindedir. Bu bölgede terörist bulunduğu sürece görevimizi yaparız.

    * Anayasa’nın 2. maddesi açık: Türkçe resmi dil. Türkçe aynı zamanda ortak iletişim dili. Aynı zamanda ekonomik dil.

    * Özellikle bu bölgedeki insanlarımız ağalardan çekti. İnsanlarımız şimdi maalesef siyaset ve terör ağalarından mustarip.

    * Bu ordu hiçbir grubun ordusu değildir. Bunu bozdurmayız. Bizim gücümüz bu. Türk ordusunun arkasında millet var.

    :arrow: org-basbug-dan-teminat-tsk-gorevinin-basinda-t22403.html#p125183

Elektronik savunma sistemlerini inceledi

İspanya Genelkurmay Başkanlığının daveti üzerine Madrid’e gelen Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, İspanyol meslektaşı Jose Julio Rodriguez Fernandez ile görüştü. İspanya Genelkurmay Başkanlığı binasında yapılan ikili görüşmeden sonra Orgeneral Başbuğ başkanlığındaki heyete, İspanya’daki mevcut askeri yapı ve misyonlarla ilgili konferans verildi. Heyetin ayrıca, Türkiye’de hava sahası gözetim ağı projesini üstlenen, elektronik savunma sistemleri konusunda da uzman olan çok uluslu Indra şirketinin Madrid’deki merkez binasına gidip, yetkililerden bilgi alacağı öğrenildi.

Medya ağalarının midesine oturdu!

AÇILIMLARI topluma hazmettirmekten sorumlu medya ağaları, Başbuğ’un siyaset ve terör ağalarını eleştirmesini hazmedemedi.

Selcan Taşçı’nın yazısı

Medya ağaları hazmedemedi

Açılımları topluma hazmettirmekten sorumlu medya ağaları, Orgeneral Başbuğ’un, siyaset ve terör sektöründeki mevkidaşlarını hedef alan açıklamalarından rahatsız oldu

Bir grup aydın(!) Nusaybin Sınırtepe karakoluna yaptığı bayram ziyaretinde “halk siyaset ve terör ağalarından kurtarılmalı” diyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulundu.

Ufuk Uras’ın dün İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na sunduğu dilekçede, Başbuğ hakkında, kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıktığı gerekçesiyle, 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmak üzere soruşturma açılması istendi.

Bu “bir grup aydın”ı harekete geçiren “sivilleşme” güdüsü. Ülkeyi “askeri vesayet”ten kurtaracaklar. Genelkurmay Başkanı’nın “dokunulmaz” olmadığını gösterecekler. Nasıl? Ağalara dokundurtmayarak!

Son tahlil ironik: Halk iradesinin alım-satım işlerine bakan, yönetim stratejisi olarak zorbalığı benimseyen, insanı kul-köle-maraba-hizmetli-mürid-kapıkulu olarak gören ‘ağalar’a dokunan Başbuğ’un suç işlediğini savunan bu “bir grup aydın” sözde “demokrasi”nin şerefini kurtarmış olacak!

Başbuğ’un açıklamalarının ardından “az bile söyledi” diyerek listeye din, toprak, aşiret ağalarını da eklemiştik. Meğer biz de eksik kalmışız. Nasırlarına basıldığı için feryat-figan eden medya ağalarını es geçmişiz.

“Medya ağalığı da ne ola?” demezsiniz umarım. Medya ağalığı; toplumun iradesini hiçe sayarak, ona iktidarca belirlenmiş algılama, düşünme ve yaşama biçimini dayatan sistemin adı.

Genel olarak halkı aptal yerine koymak, zekasıyla alay etmek gibi yöntemlerle, en olmayacak işlere bile sorgulamadan “olur” diyen yeni bir toplum modeli yaratmaya çalışırlar. İnsan dediğimiz organizma bu modele uyum sağlamak için sık sık “emme-basma tulumba egzersizi” yapmalıdır ki, gazete köşelerinde, televizyon programlarında, basın açıklaması, yürüyüş, imza kampası gibi eylemlerde verdikleri komutlar ‘emir telakki edilebilsin’ ve oy ise oy, şakşakçılık ise şakşakçılık, biat ise biat, teslimiyet ise teslimiyet... Gereği neyse yapılabilsin.

Medya ağalarına gelince, onlar bir çelişkiler yumağından uç vermiş gibidirler. Çoğu bilimsel özerkliğin kalesi sayılan üniversite geleneğinden gelmesine rağmen, iktidarların gücünü ilmi doğruların, doğa ve hukuk düzeninin üzerinde görürler. Onları yerel ağalar olarak tanımlamak da mümkündür. Çünkü her ne kadar kendi toplumlarına ağa görünseler de, emperyalizme kul-köle olmuş haldedirler. Bir anlamda akademik birikimlerini “gölgelerin gücü adına” kullanırlar.

Kitle iletişim araçlarını kullanarak az iş yapmadılar bugüne kadar. Ermeni gördüğünde, suçluluk psikolojisiyle kıvranarak iftiracıların dizlerine kapanmaya hazır “özürlü” kitle onların eseri mesela...

Nasıl insanlara hükmetmek ağalığın şanındansa, kavramlara hükmetmek de “bir grup aydın”lığın şanından.

Başbuğ’u suçlarken dayandıkları Türkiye’nin hukuk devleti olduğu gerçeği, ordunun “ülkeyi koruma ve kollama görevi” hatırlatıldığında geçerliliğini yitirebilir. Genelkurmay’ı suçlarken kullandıkları yasalar, o zaman ya 27 Mayıs, ya 12 Eylül ürünü olduğu gerekçesiyle gözardı edilebilir... Devletin haklarını korumak gerektiğinde, halkoyu ile onaylanmış olsa dahi 1982 Anayasası’nın meşru olmadığı savunulabilir. Ama iş kendi menfaatlerini korumaya gelince kimse yasalardan üstün değildir.

“Bir grup aydın” deyip duruyoruz, hepsi çok tanıdık aslında. Sezgin Tanrıkulu fahri DTP’li görüntüsü veren Diyarbakır Barosu Başkanı, Baskın Oran ve Ahmet İnsel “Ermenilerden Özür diliyoruz” kampanyasının mimarları, Oya Baydar Ahmet Altan’ın “pavyondaki namuslu kadın” övgü(!)süne nail olmuş eski Taraf yazarı, Mithat Sancar TESEV araştırmacısı...

Onların ‘demokrasi’nin arkasına saklanmaları yeni değil. Yeni olan, ağalık mekanizmasının kalkanları durumuna düşerek, kendi kendilerini ebeletmiş olmaları...


YENİÇAĞ Gazetesi
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Ufuk URAS’a Açık Mektup…

İletigönderen Türk-Kan » Cum Eki 02, 2009 18:31

Ufuk URAS’a Açık Mektup…


Sayın Ufuk Uras, Genelkurmay Başkanı hakkında “suç duyurusu”nda bulunmuşsunuz. Sağ olun, var olun. Sayenizde sevgili Türkiye’miz uygarlık yolunda bir adım daha ileri gitti. İnsan haklarına kavuştu. Demokratikleşti. Eski deyişle, “vatan size minnettardır…” Sizinle gurur duyuyoruz.

Mardin’de, bir sınır karakoluna yaptığı bayram ziyaretinde ne demişti Genelkurmay Başkanı? Şimdi bir kez daha anımsayalım:

“Özellikle bu bölgemizdeki insanlarımız, vatandaşlarımız ağalardan çekti. Bugün bu noktalardaysak bunun temel nedenlerinden biri bu. Bu ağalardan çeken insanlarımız şimdi maalesef siyaset ve terör ağalarından mustarip (ıstırap ve acı çeken). Esas temel sorunlardan birisi de halkımızı siyaset ağalarından, terör ağalarından kurtarılmasıdır.”

Evet, Sayın Ufuk Uras, Genelkurmay başkanı suçludur. Siz ve demokrat arkadaşlarınız tam zamanında suç duyurusunda bulundunuz. Türkiye’nin önünü açtınız. Yığılan sorunlarımızın çözülmesine ön ayak oldunuz. Sizi ne kadar kutlasak azdır. Hakkınızı asla ödeyemeyiz… Her devrimci, her sosyalist sizin gibi hareket etmelidir.

Ağalığa, tarikatçılara, aşiret reislerine kim karşıysa, onu bulmalı, çıkartmalı ve hiç zaman yitirmeden hemen savcılığa şikâyet etmelidir. Nasıl kurtulur vatan yoksa. “Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? “

Gerçek bir soruna parmak basmışsınız. Sizi, arkadaşlarınızı tekrar tekrar kutlamak gerekir.

Bugünkü işsizliğin, yoksulluğun, 13,8’lik ekonomik küçülmenin, açlığın, sefaletin, dört esnaftan üçünün kepenk indirmesinin suçlusu, tek sorumlusu Genelkurmay Başkanıdır. O, Nusaybin Sınırtepe Karakolunda bu konuşmaları yapmasaydı, bu işler başımıza gelmeyecekti. TEKEL’leri, TÜPRAŞ’ları, TELEKOM’ları, SEKA’ları, SÜMERBANK’ları yok pahasına, bir yıllık kârlarına satan odur. Cumhuriyet kurumlarının altından girip üstünden çıkmıştır.

Bakanlıkları şeriatçılarla o doldurmuştur. İyi de yapmıştır. Çünkü vatanımızın onlara büyük bir gereksinimi vardır. Sağlık kuruluşlarına, üniversitelere, TÜBİTAK’lara, tüm bilim kurumlarına imamları yerleştirmek gerekir. Bir ülkenin “çağdaş uygarlık düzeyini yakalayabilmesi” için ağalar, beyler, aşiret reisleri, tarikat şeyhleri de olanca güçleri ile çalışmalıdırlar. Onların da çorbada tuzu olmalıdır.

Sonra bir Genelkurmay Başkanı yurt sorunları ile nasıl uğraşabilir? Politika yapmak onun işi midir? Biliyoruz, İkinci Cumhuriyetçiler de Mustafa Kemal Atatürk’e bu nedenle karşıdırlar. Gazi de haddini aşıp emperyalizmle savaşarak, onları küstürmüş, ülkemizin Batı tarafından uygarlaştırılmasını, demokratikleştirilmesini engellemişti. Ne demişti Lord Curzon İsmet Paşa’ya:

“Paşa, senden hiç memnun değiliz. Biz ne istersek reddediyorsun. Ne istersek itiraz ediyorsun. Savaş olsa bile sonunda geleceksin önümüzde diz çökeceksin ve ülkenin kalkınması için bizden borç isteyeceksin ve işte o zaman şimdi reddettiğin tavizleri teker teker cebimizden çıkarıp önüne koyacağız.”

Askerler, emekli generaller, memurlar, öğretmenler, sendikacılar hepsinden önemlisi işçiler politika ile uğraşabilirler mi? Tarikatçılar, şeyhler-şıhlar, toprak ağaları, işbirlikçi patronlar, İmralı, Kandil, ABD, AB, IMF, yandaş mütareke basını, yani medya ağaları dururken onların haddine mi düşmüş politika yapmak?

Obama konuşabilir. Atatürkçülüğü, laikliği anlatarak bize yardımcı olabilir. Hillary konuşabilir. Kürt ve Ermeni açılımları konusunda yol, yön göstererek bize ışık tutabilir. Onlar uygardır, demokrattır, stratejik ortağımızdır. Talabani, Barzani konuşabilir. Onlar komşumuzun liderleridir.

Bunlar dururken askere söz söylemek düşer mi? İtaatsizlik yakışır mı? Herkes yerini, yurdunu bilmelidir.

Sonra söz söylemenin de kuralları vardır. Önce “edep erkân” bileceksin. Küreselleşme ve Yeni Dünya düzeninden yana olacaksın. AB’ye, ABD’ye, NATO’ya CENTO’ya IMF’ye yürekten bağlanacaksın. PKK’ya, BOP’a, işgallere, Kürt, Ermeni haritalarına, ülkenin parçalanmasına asla karşı çıkmayacaksın. İkinci Cumhuriyetçiliği benimseyip, Kemalist Devrim düşmanlığı yapacaksın. Asla ulusal, antiemperyalist, tam bağımsızlık düşüncelerini savunmayacaksın. “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz…” “Ermenilerden özür diliyoruz…” diye bağıracaksın. İşte o zaman senin de söz söyleme hakkın doğar. Sen de konuşabilirsin…

Evet, Sayın Ufuk Uras, size ve arkadaşlarınıza tam zamanında suç duyurusunda bulunduğunuz için ne kadar teşekkür etsek azdır. Türkiye’nin önünü açtınız. Yığılan Sorunlarımızın çözülmesine ön ayak oldunuz. Sizi ne kadar kutlasak azdır. Hakkınızı asla ödeyemeyiz… Her devrimci, her sosyalist sizin gibi hareket etmelidir.

Nasıl kurtulur ülke yoksa? “Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? “

Elinize, yüreğinize sağlık…

“Vatan size minnettardır…”


ali-eralp@hotmail.com


Ali ERALP, 2 Ekim 2009
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Org. İlker BAŞBUĞ "sivil örümceğin ağında"...

İletigönderen Türk-Kan » Cum Ara 25, 2009 17:17

Arınç'a suikast iddiasıyla ilgili Başbuğ hakkında suç duyurusu

Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasıyla ilgili Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve gözaltına alınan askerlerin de aralarında olduğu çok sayıda isim hakkında suç duyurusunda bulundu.


Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, savcılığa sunduğu dilekçesinde konuyu "tevil yoluyla suçu-suçluları ikrar edenleri ve suçluları azmettirenlere suç duyurusu" şeklinde açıkladı.

Dilekçede, Başbakan Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı hukuksuz şekilde taciz - takip etmek, amirine karşı gelmek ve kafes-kaos-darbe ve suikast ve de Ergenekon planlarını uygulamaya koyarak millete, devlete, devlet malına zarar vermek ve insanlara korku salmak suçlarının işlendiği belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan dilekçede, "Darbeye teşebbüs haddini bilmez cuntacıları ve suikast-takip-kafes-Ergenekon planları uygulayıcılarını görevden azletmeyerek ve görevden almayarak suça ortak olan Başbakan, Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı ve İç İşleri Bakanı, istifa etmeden siyasi demeçler veren ve Ergenekon silahlı örgütü üyelerini görevden almayan ve Ergenekon'a destek açılımları yapan, 'bulunan silahlar polisin' diyerek iç savaş çıkartmaya çalışan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da aynen suçludur. Bu suça göz yuman yargı mensupları ve TBMM üyeleri de ülkemize zarar verenleri sürgün etmeyerek veya yargılanmasını engelleyerek veya geciktirerek veya HSYK baskısıyla Ergenekon savcı ve hakimlerine baskı kuranlar da suçludur." denildi.

BAŞBUĞ VE BİRÇOK İSİM HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Çevik, dilekçesinde, söz konusu eylem planlarında öngörülen bombalama, cinayet, provokasyon, kumpas, tehdit ve şantaj gibi fiillerden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümü gibi zarar gördüğünü de ifade ederek, "Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, kuvvet komutanları, Özel Harp Dairesi Başkanı, Özel Kuvvetler Komutanı, Bülent Arınç'ı taciz-takip olaylarında adı geçenlerden Albay E.Y.B. ile Binbaşı İ.G.'nin yanı sıra Yüzbaşı O.D. üsteğmen N.D., yargısal, siyasal, medyatik ve maddi destek sağlayanlar, Kafes Planı, irtica eylem planı, tank skandalı, sarıkız-ayışığı-yakamoz-eldiven gibi soruşturma ile tespit edilecek darbe ve kaos takip ve Bülent Arınç planlarında adı geçen askerler, yargıçlar, siyasetçiler, bürokratlar, suçu öven, suçluyu gizleyenler ve soruşturma açmayanlar, 12 Eylül cuntasının darbe anayasasını değiştirmeyerek darbe suçunu işlemiş olan tüm milletvekilleri ve parti başkanları hakkında suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusunun ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Çevik,"Bülent Arınç meselesi ile ilgili Genelkurmay suçüstü yakalandı diye düşünüyorum.Bu yüzden suç duyurusunda bulunduk.İlker Başbuğ başta olmak üzere eski adı Özel Kuvvetler Komutanlığı olan şu anki Seferberlik Tetkik Kurumu yetkililerini, kuvvet komutanlarını, bu Trabzon'daki konuşma ile bu gibi benzeri konularda suç duyurusunda bulunduk.Delilleri ile birlikte az önce Cumhuriyet savcılığına verdik. Adalet Platformu olarak herkesi göreve davet ediyoruz.En az namussuzlar kadar namuslularda cesaretli olmalı diye düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Çevik daha önce de, Ergenekon davasını etkilemeye çalıştıkları için Deniz Baykal, İlker Başbuğ, Osman Paksüt, Hasan Gerçeker, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Abdurrahman Yalçınkaya için suç duyurusunda bulunmuştu.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=932120&title=arinca-suikast-iddiasiyla-ilgili-basbug-hakkinda-suc-duyurusu
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Türkiye Ağı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x