İstanbul seçimleri için konuşurken medyanın yüzde 95'inin hükümete yakın olduğunu unutarak, "Mahalle baskısı oluştursunlar, gazetelerle, televizyonlarla üzerimize gelsinler, sosyal medyalardan hakaretler etsinler" diyor.
***
"Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; 'CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyeceksiniz' dedim" diye övünüyor.
***
Bir siyasî parti liderine, "Kılıçdaroğlu hiç merak etmesin, eminim hizmetlerinden dolayı Kandil kendisinden memnundur ve ona bir madalya da gönderecektir" diye konuşabiliyor.
***
Kendi adının bile geçmediği Trabzon'daki "akraba atamalarıyla" ilgili yazısından dolayı Saygı Öztürk'e, "İnsanlık görevimi yapıyorum Saygı Öztürk'ün bu yazısı namussuzluktur. Bahar Hanım ahlaklı, faziletli bir kadındır Ali Beye minnettarız Trabzon turizmini ayağa kaldırdı Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır" diye laf ediyor.
***
Ve tüm bunları; milletin güvenliğinden, huzurundan, asayişinden sorumlu olan biri olduğu hâlde söylüyor.
***
Allah aşkına nasıl bir ülke olduk görüyor musunuz? İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu'nun görevi; liyakat ve torpille ilgili olan bir yazıdan dolayı gazeteciyi namussuzlukla mı suçlamaktır?
Yeni dedikleri Türkiye'de 'insanlık görevi' diyerekten hakaret marifet oldu sayelerinde.
Yazılanlar doğru değilse, yalansa, muhatabı kimse onlar cevaplandırmalı; İçişleri Bakanı değil.
***
İstifa sürecinden bu yana yaşananlara baktıkça, Süleyman Soylu'nun bu tarz açıklamalarını, iş yerinden soğuduğu için kendini kovdurup tazminat almaya çalışan işçiye benzetiyorum.
***
Reis'in ve Ak Parti yönetiminin, yaşanan istifa sürecinin ardından Soylu'nun şu yukarıda saydığım tepki çeken açıklamalarından rahatsız olmadığını söylemek mümkün mü?
***
Ama belli ki farklı hesaplar var. Nasıl mı? İzah edeyim:
Soylu'nun istifasının kabul edilmeyişinde, Davutoğlu ve Babacan faktörleri çok net görünüyor. Zira istifa edip o partilerden birine gitmesi, AK Parti içinde büyük gürültü koparırdı. Bu yüzden şimdilik ikaz edilmediğini düşünüyorum.
***
Meselenin bir de diğer boyutu var. Fakat ben bu duruma pek ihtimal vermiyorum. Eğer bu tepki çeken açıklamaları yapması parti içinden isteniyorsa, Soylu bile bile lades oluyordur.
***
Tamam, "Soylu'ya zarar veren açıklamalar AK Parti içinde olumsuz örnek oluyor. Parti yönetimi bu durumu istemez" diye düşünebilirsiniz. Ama o zaman şu soruya cevap vermemiz gerekir: AK Partililerce görevinde başarılıyken istifa edip başka bir partiye geçen biri olarak mı yoksa, toplumda tepki çeken açıklamalar yapıp eleştirilere maruz kalarak yıpranmış, üstüne "O gitmedi biz gönderdik" diyecekleri biri olarak mı partiye daha çok zarar verir?
AK Parti için herhâlde ikinci şık öne çıkar.
***
Sadede gelirsek; ülkenin onca meselesi varken Soylu'nun açıklamaları yersiz ve gereksizdi. Düşkünlere yardım etmek, kalp kırmamak, çevreyi temiz tutmak, hayvanlara iyi davranmak şüphesiz insanlık görevi de, konuyla alakası olmadan, isminin bile zikredilmediği bir yazıdan dolayı gazeteciyi "namussuzlukla" suçlamak tek kelime ile ayıptır!..