Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

Genel & Güncel Konular

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Pzr Kas 13, 2011 21:31

Türkiye Suriye'ye nota verdi

DIŞİŞLERİ Bakanlığı Türkiye'nin Şam Büyükelçiliğine düzenlenen saldırıyı kınadı ve nota verildiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada dün gece Suriye'de rejim yanlısı göstericiler tarafından Şam Büyükelçiliği, Halep Başkonsolosluğu ve Lazkiye Fahri Konsolosluğu'na yönelik düzenlenen saldırılar kınandı. Açıklamada şöyle denildi:

"Bu saldırıların, Arap Ligi'nin dün Suriye'ye ilişkin aldığı bir karar sonrasında gerçekleşmesi ve en güçlü ve yoğun biçimde Türk misyonlarını hedef alması şüphesiz manidardır. Gerek Türkiye'nin, gerek diğer ülkelerin Suriye'deki diplomatik ve konsüler temsilciliklerinin güvenliğinin sağlanması için her türlü önlemin alınması, Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmeleri uyarınca öncelikle Suriye Devleti'nin yükümlülüğü altındadır. Ayrıca, uluslararası ilişkilerdeki yerleşik teamül de bunu gerektirmektedir. Dolayısıyla yabancı temsilciliklerin ve mensuplarının korunması, kabul eden devlet bakımından temel bir sorumluluk ve onur meselesidir. Bu hususu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.


Suriye Yönetimi'ni, vakit kaybetmeksizin sözkonusu saldırıların sorumlularını tespit etmeye ve bu kişiler hakkında gerekli adli süreci başlatmaya davet ediyoruz. Türkiye, bu olayın yinelenmemesini teminen Suriye Yönetiminin gerekli her türlü tedbiri biran önce almasını, Suriye'deki diplomatik ve konsüler temsilciliklerimiz ve bağlı kuruluşlara yönelik güvenlik önlemlerinin artırmasını ve temsilciliklerimiz ile bağlı kuruluşlarının güvenliğinin sağlandığı hususunda tarafımıza güvence vermesini beklemektedir. Türkiye, önümüzdeki günlerde tüm bu hususların takipçisi olmaya ve gelişmelere göre gerekli gördüğü önlemleri almaya kararlıdır."

Açıklamada, Türkiye'nin bu saldırılar sonucu Suriye'deki diplomatik ve konsüler temsilciliklerinde meydana gelen zarara ilişkin olarak uluslararası hukuktan kaynaklanan yasal haklarının saklı tutulduğu ifade edildi.

Açıklamanın devamında şöyle denildi:

"Bugün Ankara'daki Suriye Maslahatgüzarı Bakanlığımıza davet edilerek kendisine bu hususlar güçlü ifadelerle aktarılmış ve bir de Nota tevdi edilmiştir. Sözkonusu saldırılar üzerine, Suriye'deki diplomatik ve konsüler temsilciliklerimizde görevli personelin aile fertlerinin ülkemize tahliyesine bugün başlanmıştır. Diplomatik ve konsüler temsilciliklerimizde görevli personel görevlerine devam etmektedir."

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dha.com.tr/turkiye-suriyeye-nota-verdi-son-dakika-haberi_232495.html



WP: "ARAP BİRLİĞİ’NİN SURİYE KARARI, TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ BASKIYI ARTIRACAK"

Washington Post gazetesi, Arap Birliği’nin, Suriye’ye yönelik örgüt üyeliğini askıya alma kararını da içeren önlem paketinin beklenmedik şekilde "sert" olduğunu belirtirken "Bu da, başta Rusya, Çin ve Türkiye olmak üzere, şimdiye kadar Suriye’ye karşı eyleme geçmekten kaçınan diğer güçler üzerindeki baskıyı artıracak" yorumuna yer verdi.

Arap Birliği’nin, Suriye’ye yönelik örgüt üyeliğini askıya alma kararını da içeren önlem paketi dünyada büyük yankı buldu. Washington Post "sert" olarak nitelediği önlemleri, Arap ülkelerinin, Esad sonrası dönemi için planları yapmaya başladıklarının işareti olarak yorumlarken analistlere dayanarak "Bu da, başta Rusya, Çin ve Türkiye olmak üzere şimdiye kadar Suriye’ye karşı eyleme geçmekten kaçınan diğer güçler üzerindeki baskıyı artıracak" diye yazdı.

Washington Post gazetesi, Arap Birliği’nin Cumartesi günü Suriye’ye karşı benimsediği beklenmedik "sert" önlem paketinin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a uluslar arası baskılarda "önemli bir tırmanış" için zemini hazırladığını ve Esad rejiminin tecridini artırdığı görüşünü dile getirdi.

Arap Birliği’nin önlem paketini açıklarken Suriye’nin örgüt üyeliğini askıya almanın yanısıra yaptırımlar uygulayacağını da bildirdiğine dikkat çeken gazete, şöyle devam etti:

"Beklenmedik sert önlemler, Arap devletlerinin, Esad sonrası dönemi için planlar yapmaya başladıklarının işareti. Analistlere göre, bu da, başta Rusya, Çin ve Türkiye olmak üzere, şimdiye kadar Suriye’ye karşı eyleme geçmekten kaçınan diğer güçler üzerindeki baskıyı artıracak ve ABD’nin, Suriye konusunda aramakta olduğu türden bir uluslar arası konsensüse kapıya açacak."

Gazete, Arap Birliği toplantısında yapılan oylamada Yemen ve Lübnan olmak üzere sadece iki ülkenin önlemlere karşı oy kullanmasını, bir tek Irak’ın çekimser kalmasını, Suriye’nin Arap dünyasındaki "izolasyonu"nun bir kanıtı olarak değerlendirdi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://dunya.milliyet.com.tr/turkiye-suriye-ye-nota-verdi/dunya/dunyadetay/13.11.2011/1462339/default.htm
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Pzt Kas 14, 2011 17:33

Eski İran Dışişleri Bakanı'ndan Türkiye’ye ağır suçlama

İran’ın eski Dışişleri Bakanı Manuçer Muttaki, Türkiye’yi ABD ve AB’nin dikte ettiği politikalara boyun eğmekle suçladı.

Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre Muttaki, Türkiye’ye bağımsız ve şeffaf bir dış politika izleyip ABD ve AB ülkelerinin dikte ettiği politikalara boyun eğmekten vazgeçme çağrısında bulunarak, “Türkiye’yi yönetenler pozisyonlarını düzeltmeli ve fırsat kaçmadan önce seffaf bir dış politika izlemelidir” dedi.

Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren eski İran Dışişleri Bakanı, “Ankara ABD ve AB’nin isteklerine uyup, siyasi prestijini harcayarak çelişkili politikalar ve tavırlar sergilemeye devam edebileceğini düşünüyor. Türkiye ifade özgürlüğü taraftarı olduğunu iddia ediyor. Öyleyse niçin Suriye halkını desteklediğini savunurken, hükümetlerinin tiranlıklarına karşı gösteri yapan Yemen ve Bahreyn halklarını desteklemiyor” dedi.

http://www.dha.com.tr/eski-iran-disisle ... 32670.html
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Çrş Kas 16, 2011 18:14

'İsrail İran'ı, Türkiye de Suriye'yi vuracak'

Al-Quds Al Arabi gazetesi, İsrail'in İran'a saldırısına eş zamanlı olarak Türkiye'nin Suriye'ye saldırdığı bir senaryo çizdi, basında 'tampon bölge' iddiaları da var

Al-Quds Al Arabi gazetesi, İsrail'in İran'a saldırısına eş zamanlı olarak Türkiye'nin Suriye'ye saldırdığı bir senaryo çizerken başka Arap gazeteleri, Türkiye'nin Suriye sınırında "tampon bölgesi" oluşturmak üzere olduğunu iddia etti.

Radikal'in haberine göre, Suriye ile ilgili gelişmelere geniş yer veren Arap medyası, Türkiye’nin Suriye sınırında "tampon bölgesi" oluşturmak üzere olduğunu iddia ederken Londra’da yayımlanan Al-Quds Al Arabi de, İsrail’in İran’a saldırısına eş zamanlı olarak Türkiye'nin Suriye’ye saldırdığı bir çatışma senaryosu çizdi.

Arap medyası ve analistler, Suriye ile ilgili yorumlarında bu ülkenin artan izolasyonunun bölgesel savaş olasılığını yarattığını öne sürüyorlar.

Merkezi Londra olan Al-Quds Al Arabi’nin tanınmış editörü Abdel Bari Atwan, Türkiye’nin, Suriye’ye yönelik bir saldırısının, İsrail’in, Suriye’nin en yakın müttefiki olan İran’a saldırısına denk düşeceği bir çatışma olasılığını dile getirdi.

Abdel Bari Atwan, “Türkiye ile sınırda tampon bölgeler kurulmasının, sorunun uluslar arası boyutunu kazanması sürecinin ilk aşaması olabileceği” savına da yer verdi.

İngiliz Telegraph gazetesine göre, başka Arap gazeteleri, ilk defa geçen yaz dile getirilen bir iddia tekrarlayarak “Türkiye’nin, mülteciler için güvenli bir bölge yaratmak amacıyla ordusuna Suriye ile sınırında ‘tampon bölgesi’ oluşturma emrini vermek üzere olduğu”nu öne sürdüler.

Bu arada, Al-Sharq Al-Awsat gazetesinin baş editörü Tarık Alhomayed de, Esad rejimi için geri sayım başladığını savundu.


Arap Birliği’nin Suriye ordusunu sivillere karşı şiddet uygulamama çağrısına dikkat çeken Alhomayed, “Acaba bu, Suriye ordusuna bir darbe çağrısı mıdır?” sorusunu sorarken de “Suriye ordusunun şimdi önemli bir konumda olduğu düşünülebilir” dedi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=183556



'Davutoğlu’ndan füze kalkanı itirafı'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin sorularına yanıt verdi. Davutoğlu, “Füze kalkanını biz almasak Bulgaristan alacaktı, sadece Marmara korunacaktı” diyerek tehdidi İran olarak gördüklerini üstü kapalı olarak ortaya koydu.

Füze Kalkanıyla ilgili eleştirileri yanıtlayan Davutoğlu, “Her şeyden önce bizim temel görevimiz sadece bu nesillerin değil gelecek nesillerin de huzurlu güvenli ülkede yaşamasını tesis etmek” diyerek ülkeyi nükleer koruma şemsiyeyi altına almak için bunu yapmak zorunda olduklarını anlattı. Sistemin “Erken uyarı radar sistemi” olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Birisi saldırırsa devreye girecek. Biz erken uyarı sistemini burada konuşlandırmasaydık Bulgaristan’da konuşlanacaktı ve sadece Marmara Bölgesi koruma altına alınacaktı” dedi.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/ha ... aber=59135
YENİÇAĞ 16/11/2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Çrş Kas 16, 2011 18:15

Özürlü yönetim!

Suriye’de Türk temsilcilikleri saldırıya uğrar uğramaz hükümet ne yaptı? Suriye yönetimine hemen nota verdi. Bu ülkedeki bazı görevlilerimizi ve ailelerini geri çekti. Ayrıca tüm Türk yurttaşlarına çağrı yaparak zorunlu olmadıkça bu ülkeye gidilmemesini istedi.

Söz konusu saldırı üzerine Suriye Dışişleri Bakanı Muallim özür dileyince Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan aldığı yanıt ne oldu?

“Biz onlardan özür istemedik. Kabahat işlemesinler yeter.”

Ya her çorbaya maydanoz olan Bülent Arınç’ın tepkisi mi?

“Medya yoluyla özür olmaz. Özür resmi olmalı.”

* * *

Görüldüğü üzere Suriye’nin kendisini affettirmesi için özür dilemesi yeterli değil. Ayrıca ağzıyla kuş tutması da isteniyor anlaşılan.
Geçelim ve biraz geriye gidelim.

Amerika, Kuzey Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirmişti hatırlarsanız. Peki, bu olay nedeniyle Amerika’ya nota verilmesini isteyenlere Başbakan Erdoğan’ın verdiği cevabı da hatırlıyor musunuz?

“Ne notası? Müzik notası mı?”

Bir başka devlet büyüğü de şu müthiş diplomasi dersini vermişti:

“Büyük devletler öyle kolay kolay özür dilemez.”

Özür demişken... Mavi Marmara gemisi olayından dolayı “affetmemiz!” için İsrail’e üç şart koşmuştuk. Onlardan biri “özür dileme” idi.

Hâlâ bekliyoruz.

* * *
Suriye’nin özürünün iadesi tabii bu ülkeyle geçinmeye niyetimizin olmayışıyla da ilgili...

Türkiye ve Suudi Arabistan ABD adına Esad’ı devirmek için yola çıkmış durumdalar.

Öyle görünüyor ki... Bu olay bir savaşa kadar ilerleyecek...

O savaş bir Türkiye - İran kapışmasına da yol açabilecek...

Türkiye’yi yönetenler ateşle oynuyor... Hepimizi kavuracak bir ateş bu...

Melih Aşık
16 Kasım 2011, Milliyet
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 17, 2011 17:07

Resim

Suriye'den Türkiye'ye 'müdahale' çağrısı!

Suriye'den Türkiye'ye 'müdahale' çağrısı! Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü Genel Başkanı Riyad Şükfa, Suriye’ye dış müdahale bir zorunluluk haline gelirse, Suriye halkı, Batı’dan değil, Türkiye’den gelecek bir müdahaleyi kabul edecektir" dedi.

Suriye Halkıyla Dayanışma Platformunun, İstanbul Reşadiye Otel’de düzenlediği basın toplantısına, Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü Genel Başkanı Riyad Şükfa ve Siyasi Büro Şefi ve Suriye Ulusal Konseyi İcra Kurulu üyesi Muhammed Faruk Tayfur katıldı.

-Türkiye ve Ürdün’e özel teşekkür

Toplantıda ilk sözü alan Riyad Şükfa, Türkiye ve Ürdün’e, Suriyeli mültecilere kucak açtıkları için özellikle teşekkür ettiğini belirtti. Şükfa, mülteciler konusunda aynı tutumu Lübnan’dan da beklediklerini, bu ülkeye Suriyeli mültecilere yabancı gibi davranmayı bırakması çağrısında bulundu.

Şükfa, Suriye’de bugün yaşanan olayların yeni olmadığını, Esad ailesi yönetiminin bu uygulamaları yıllardır sürdürdüğünü, 1980’lerdeki Halep, Hama katliamlarının buna örnek teşkil ettiğini söyledi.

Dünya kamuoyunun Suriye’deki olaylara gösterdiği tepkiyi yeterli bulmadığını belirten Şükfa, Libya lideri Kaddafi’nin öldürülmesiyle ayağa kalkan çevrelerin, Suriye’de binlerce insan öldürülürken sessiz kaldığını söyledi.

-Türkiye bölge için demokrasi anlamına geliyor

Kendilerinin ve bütün Suriye halkının, Türk Konsolosluğuna ve bayrağına yapılan saldırıları kınadığını söyleyen Şükfa, Türkiye’nin bölgeleri için demokrasiyi temsil ettiğinin altını çizdi.

Şükfa, Suriye’deki çatışmanın, özgürlüklerini isteyen halk ile zulüm sistemi arasında yaşandığını, zalim rejiminin sonunun yaklaştığını söyledi.

Suriye’de muhalefetin, bütün kesimleri bir araya getirdiğini ifade eden Şükfa, özgürlük, adalet ve eşitlik zemininde tamamen sivil bir hükümet kurulmasını amaçladıklarını vurguladı.

Suriye’de rejimin, halkı, Müslüman Kardeşler Örgütü’nden korkutmaya çalıştığını, halbu ki kendilerinin Suriye’deki bütün halklar için özgürlükten
yana olduğunu belirten Şükfa, yeni dönemde, vatandaşlık temelinde, eşitliğe dayalı bir yönetim kurulacağını, din, dil, mezhep farkı gözetilmeden
eşit katılım sağlanacağını söyledi.

-"Özgürlük Esad rejiminin sonu olur"-

Esad rejiminin özgürlüklere hiçbir zaman izin vermeyeceğini, çünkü bunun o rejimin sonu anlamına geleceğini kaydeden Şükfa, Esad’ın Arap Birliği kararlarına uyacağını söyleyip uymamasının da bunu gösterdiğini söyledi.

Esad rejiminin geçtiğimiz günlerde 30 bin mavi takım elbise sipariş ettiğini bildiren Şükfa, mavi takım elbiselerin rejimin paramiliter gücü olan
Şebiha Kuvvetleri için ısmarlandığını, ülkede başta konsolosluklara yapılanlar olmak üzere, birçok saldırının failinin de Şebiha Kuvvetleri
olduğunu iddia etti.

Riyad Şükfa, Suriye’de her geçen gün daha çok kan aktığını, rejimin artık, halkın kendisini istemediğini anlayıp iktidarı halka devretmesi
gerektiğini söyledi.

-Çok sesli, demokratik ve sivil hükümet-

Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü Siyasi Büro Şefi ve Suriye Ulusal Konseyi İcra Kurulu üyesi Muhammed Faruk Tayfur da yaptığı konuşmada, amaçlarının, Suriye’de demokratik, açık ve insan haklarına saygılı bir düzen kurulması olduğunu vurguladı. Tayfur, Suriye’de yaşananları, "devrim" olarak nitelediği konuşmasında, dış destek iddialarını reddetti ve hareketin tamamen ulusal olduğunun altını çizdi. Tayfur, rejime karşı verilen mücadelede bütün etnik unsurların, dinlerin ve mezheplerin yer aldığını söyledi.

Suriye’deki devrimin tamamen barışçıl olduğunu, şiddeti tasvip etmediklerini kaydeden Tayfur, bununla birlikte mevcut rejimin Suriye’deki
halkları iç savaşa sürüklemeye çalıştığını söyledi.

Tayfur, Suriye’de çok sesli, demokratik ve sivil bir düzeni hedeflediklerini ve Türkiye’yi örnek aldıklarını açıkladı.

-"Suriye halkı Batı’dan değil, Türkiye’den gelecek dış müdahaleyi kabul eder"-

Türkiye’den Suriye’ye giden uçaklar için hava sahasını kapatmasının istenilip istenilmediğinin sorulması üzerine Muhammed Faruk Tayfur, gerçekleştirilen görüşmelerde Suriye’de bugün akmakta olan kanın durmasını sağlayabilecek bütün önlemlerin gündeme getirildiğini söyledi.

Tayfur, Suriye’ye bir dış müdahalenin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine ise Suriye’nin, Libya’yla karıştırılmaması gerektiğini, iki ülkenin
durumlarının farklı olduğunu, herhangi bir dış müdahalelerin ülkelerin altyapısını yok ettiğini, bu nedenle dış müdahale taleplerinin olmadığını
kaydetti. Faruk, ancak hiç temenni etmemelerine rağmen, bir dış müdahale olması durumunda da bunun sorumluluğunun kendi halkını öldüren rejime ait olacağını söyledi.

Aynı soruya yanıt veren Riyad Şükfa ise dış müdahalenin bir zorunluluk haline gelmesi durumunda, Suriye halkının, Batı’dan değil, Türkiye’den gelecek
bir müdahaleyi kabul edebileceğini söyledi.

Suriye’de rejim güçleriyle silahlı çatışmaya giren Suriye Özgür Ordusuyla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Riya Şükfa, ülkedeki devrimin,
temelde barışçıl olduğunun altını çizdi, ancak ordunun sivil halka müdahalesine itiraz ederek, ordudan ayrılan askerlerin rejimle silahlı çatışmaya girdiklerini doğruladı. Şükfa, bu güçlerin, rejime ait istihbarat merkezine saldırdıklarını da kabul etti.

-"Türkiye tecrübesi örneğimiz"

Esad rejiminin devrilmesi halinde ülkede kurulacak yönetimin, dine dayalı olup olmayacağının sorulması üzerine Şükfa, yeni düzende, dine referans veren
düzenlemelerin yer alabileceğini, ancak temelde herkesi kucaklayan adalet, özgürlük ve eşitlik ilkelerine göre bir yönetim hedeflediklerini söyledi. Şükfa,
Türkiye tecrübesinin bütün Suriye halkının beğenisini kazandığını söyledi.

-’İran ve İsrail Esad rejimine destek veriyor"’

İran’ın Suriye’de yaşanan olaylara müdahalesinin olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Tayfur "İran, Hizbullah ve Irak’tan bazı unsurlar, maalesef
Suriye’deki zalim rejimi destekliyor. İran, Suriye rejimine teknik ve insan desteği sağlıyor. Hizbullah da öyle" dedi.

Aynı soruya yanıt veren Şükfa ise "İran ile ABD’nin ilişkisi iki yönlüdür. İki ülke basın önünde düşman gibidirler, ama Afganistan ve Irak’ın
işgali sürecinde gördük ki aslında masa altında iş birliği de yapmaktadırlar" şeklinde konuştu.

Tayfur, Beşar Esad’ın işadamı dayısı Rami Makluf’un "İsrail’in güvenliği, Suriye’nin güvenliğinden geçer" şeklinde bir açıklama yaptığını
hatırlatarak, İsrail’in de Suriye’deki devrimde aslında Esad rejiminden yana olduğunu söyledi.

"Devrimin dış destekli olduğu doğru değildir"-

Suriye’de rejime karşı ayaklanan güçlerin, dış destek aldıkları yönündeki spekülasyonlar ile ilgili olarak da Muhammed Faruk Tayfur, "Suriye, jeopolitik
konumu dolayısıyla uzun yıllardır bir çatışma alanı olmuştur. Ancak, devrimin dış destekli olduğu doğru değildir. Burada 40 yıl iktidarda kalan zalim bir aileden söz ediyoruz.

Basın, Suriye’de sadece buz dağının ucunu gösteriyor. 4 bin ölüden söz ediliyor. Halbu ki ölü sayısı, 10 binden fazladır. 15 binden fazla insan
kayıptır. Suriye’de 100 bin siyasi tutuklu vardır. İnsanların, ABD’den veya başka bir yerden para alarak canlarını ortaya koyduklarını ileri sürmek saçmadır, doğru değildir" şeklinde konuştu.

-"Sıfır problemli Suriye"-

Suriye’de Esad sonrasında kurmayı hedefledikleri yeni yönetimin, ülkedeki PKK unsurlarını Türkiye’ye iade edip etmeyeceğinin sorulması üzerine Tayfur,
amaçlarının, demokratik ve dışa açık bir Suriye kurmak olduğunu, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun tabiriyle, "sıfır problemli bir Suriye" hedeflediklerini söyledi. Tayfur, "Aramızı bozmaya dönük faaliyetlere izin vermeyeceğiz" dedi.

Tayfur, Suriye’de Kürtler’in de varlığına dikkati çekerken, "Biz yönetime geldiğimizde, Kürtler’e, Suriye’nin birliği için sosyal ve kültürel haklarını verecek bir açılıma gideceğiz" şeklinde konuştu.

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/suriyeden-turkiyeye-mudahale-cagrisi/411532/30/Dunya
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 17, 2011 17:17

Dün ki "Kardeşleri, Dostları" Türk Bayrağı Yakıyor!

Sabah kahvaltısını Suriye'de, öğle yemeğini İstanbul boğazında ailece, en samimi pozlar eşliğinde yiyen Erdoğan-Beşar ikilisi şimdi ABD'nin hesapları doğrultusunda kanlı bıçaklı oldu.

Başbakan Erdoğan bugüne kadar "kardeşim, dostum" diye seslendiği Beşar Esad'a "Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran Beşar, sen Türk bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın." şeklinde seslenme noktasına geldi.

Suriye'de Türk bayrağına ve Atatürk posterine yapılan alçaklığa karşılık bu çağrıda bulunan Başbakan Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de her gün bir PKK eyleminde Türk bayrağı yakılıyor, Atatürk heykelleri PKK paçavraları ile kirletiliyor.


"Beşarrrr" diye vurgu yapan Recep Tayyip Erdoğan'ın, o alçak PKK'lı teröristleri Habur'da karşılatıp ve karşılama törenlerini öve öve bitiremediği gün, Habur'da kurulan seyyar mahkemelerdeki duvarlardan Türk bayrağını ve Atatürk posterlerini "PKK'lı teröristler rahatsız olmasın" diye kaldıran yönetim anlayışının başıdır.

Türkiye'nin her yerinde PKK'lı alçaklar, Türk bayrakları yakarken, Atatürk heykellerine saldırırken ne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den, ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan, ne de AKP'li bakanlardan Suriye'ye gösterilen bu aşırı tepkinin yüzde birine şahit olmamıştık. Ama bakıyoruz hepsi Suriye konusunda coştukça coşuyorlar.


Mesele gerçekten Türk bayrağı ve Atatürk posterine dair hassasiyet olsaydı, öncelikli olarak Türkiye'de yaşananlardan dolayı harekete geçerlerdi.

Ama PKK'yı muhatap alarak gerçekleştirmeye çalıştıkları Kürt açılımı çerçevesinde Türk bayraklarına, Atatürk posterlerine saldırı zemini oluşturulduğu için AKP'nin Türkiye'de sesi çıkmamaktadır.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve AKP iktidarının, Suriye konusunda ABD tarafından çok iyi gaza getirildiği anlaşılmaktadır.


ABD Suriye'ye müdahale etmek için her türlü bahaneyi oluşturdu, Türkiye'yi de bu bahane kayığına bindirip, Suriye üzerine salmak için günleri sayarken, AKP'nin de buna böyle can atar hali çok göze batmaktadır.

Başbakan Erdoğan 2009 yılında Suriye ziyaretinde yapmış olduğu bir konuşmada "Birbirimizi desteklemek eksen kayması mıdır yoksa normalleşme midir? Biz dış politikamızı birilerinin vereceği talimata göre belirleyemeyiz. " diyordu…

Yine 2009 yılında Suriye Başkanı Esad Beşar'ın onuruna verdiği iftar yemeğinde de "Suriye bizim dosttan öte kardeşimizdir / İşte barış, sevgi, kardeşlik, dayanışma bu/ Suriye ile güzel yarınlara birlikte yürüyoruz." nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan'ın şimdi BOP Projesindeki görevine uygun bir şekilde, Suriye'nin ABD'ye kurban edilmesi için çabalarını gördükçe "bu nasıl anlayıştır?" diye sorguluyoruz.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin son grup toplantısındaki yapmış olduğu "AKP Hükümeti tıpkı Libya muhaliflerini ağırladığı gibi, Suriyeli muhalifleri de yönlendirmekte, bu ülkenin içişlerine karışmakta ve yanan ateşi körüklemektedir. Başbakan Erdoğan; BOP'un Suriye'nin surlarını yıkması ve ABD'nin telkinlerini bu ülkeye iletme konusunda son derece azimli ve inatçıdır. Doğal olarak Suriye AKP'nin husumet ve düşmanlık gösterilerini karşılıksız bırakmamakta, kinini ve öfkesini fırsat buldukça kusmaktadır.

Dostluk çemberi, kardeşlik köprüleri, iyi niyet temennileri, günü birlik ziyaretler nihayetinde yerini, restleşmeye ve hatta savaş senaryolarının dillendirilmesine bırakmıştır. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanının Batı sözcülüğüne soyunması Türk bayrağına göz dikilmesine ve el uzatılmasına yol açmıştır
." Şeklindeki açıklamalar sürecin en net özeti olmuştur.

Dün Başbakan Erdoğan'ın "dostum, kardeşim" diye sarıldığı Beşar Esad'ın Suriye'sinde Türk bayrakları yakılma noktasına geldiyse, bölgede kanlı planların adım adım işleve konulduğu görülmektedir.Böyle tutarsız,çelişkili bir iktidar sayesinde de Türkiye'nin başına her türlü belanın gelmesi artık doğallaşmıştır.
Çünkü dertleri Türkiye değil,taşeronluk yaptıkları proje sahibi ülkeler olmaktadır.Herşey çok açık ve net ama Türk milletinin şuuru da artık bir an önce açık ve net hale gelmelidir.

Yılıdray ÇİÇEK
17 Kasım 2011 , ORTADOĞU
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Kas 29, 2011 14:57

İskenderun'da Suriye'yi işgal toplantısı

NATO ve Körfez ülkelerinden bir grup subayın İskenderun'da toplanarak Suriye'nin işgali için plan yapmaya başladığı iddia edildi.

İsrail istihbarat örgütü MOSSAD'a yakınlığıyla bilinen DEBKAfile internet sitesi, ABD, Fransa, Kanada, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelen subayların, bir grup Türk askeri yetkiliyle Suriye sınırındaki İskenderun'da işgal planı yaptığını savundu.

Söz konusu ülkelerin subaylarının Suriye'de tampon bölge oluşturma ve Esad rejiminden kaçan mültecilerin kurtarılması için olası senaryolar üzerinde hazırlık yaptıkları belirtildi.

PLAN NATO'NUN DEĞİL

DEBKAfile'ın iddiasına göre bu plan NATO'dan bağımsız olarak yürütülüyor. Kara, deniz, hava ve mühendis subayların oluşturduğu ekibin görevinin Suriye'nin kuzeyinde faaliyet göstermek olduğu da savunuldu.

TAMPON BÖLGE FİKRİNİ FRANSA ORTAYA ATTI

Suriye'de insani bir yardım koridoru oluşturulması fikrini ilk defa Fransa ortaya atmıştı. Fransa'nın bu teklifi Almanya ve Rusya gibi ülkeler tarafından kabul görmemişti.

DAVUTOĞLU TAMPON BÖLGEDEN BAHSETTİ

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bugün yaptığı açıklamada, yüzbinlerce kişinin şiddetten kaçması durumunda uluslararası toplumun, Suriye'de bir tampon bölge oluşturulmasını düşünmek zorunda kalabileceğini belirtmişti.


Mynet Haber, 29 Kasım 2011
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Çrş Kas 30, 2011 5:31

"VUR DE VURALIM ,ÖL DE ÖLELİM"

ABD ve İsrail ikilisi için sürüklendiğimiz batağın ne boyutta olduğunu İran ve Suriye'nin Türkiye'ye yönelik tutumuna bakarak çok net görebilmekteyiz. Türkiye'nin İran ve Suriye'ye karşı, ABD-İsrail ikilisinin hesabına çalışması, komşumuz durumundaki İran ve Suriye'yi Türkiye'yi tehdit eder duruma getirmiştir.

Suriye'nin nükleer başlık takılabilen SCUD füzelerini Türkiye'ye çevirdiğine dair haberlerin basına yandığı gün, bir tehditte İran'dan geldi.

Horremabad şehrindeki Devrim Muhafızları'na bağlı Besiç milislerinin toplantısında konuşan Tuğgeneral Hacizade, Türkiye'de kurulacak NATO füze kalkanı sistemi nedeniyle "İran'a karşı bir saldırı oluşursa ilk adım olarak Türkiye'deki füze kalkanı sistemlerini vuracağız ve daha sonra diğer hedeflere yöneleceğiz" şeklinde konuşması gelinen noktanın tehlike habercisidir.

ABD ve İsrail ikilisi bölgedeki menfaatleri için Türkiye'yi her türlü yöntemle taşeron olarak kullanıyor, doğal olarak muhatapları da Türkiye'yi hedef alıyorlar.

İran'a yönelik Füze Kalkanı Türkiye'ye kurulursa, İran'ın da Türkiye'yi füzelerine hedef yapma tehdidinde bulunması doğallaşmaktadır.

Suriye yönetimine muhalif silahlı güçlerin Hatay'da eğitilmesi ve beslenmesi de Suriye'nin tutumunu İran'ın tavrına benzer hale getirmiştir.

AKP iktidarı, İran ve Suriye'ye yönelik ABD-İsrail hesabına tavır alıyor, İran ve Suriye'de, Türkiye'yi hedef alarak, ABD ve İsrail'e mesaj veriyor.



İran'lı Tuğgeneral Hacizade'nin "Türkiye'ye yerleştirilecek füze kalkanı sistemi, NATO'nun değil ABD'nin istemi üzerine İsrail'i koruma amacıyla yapılıyor. Onlar, başta Türk halkı olmak üzere dünya kamuoyunu kaldırmak için NATO'un bu işi yapmak istediğini söylüyorlar.

Günümüzde Siyonist rejim (İsrail) işlerini ABD adına, ABD ise işleri NATO örtüsü altında yürütmektedir. Buna rağmen Türk halkı bilinçlidir ve biz inanıyoruz ki bu akıllı millet bu komployu önleyecektir. Müslüman Türk halkı, zamanı geldiğinde bu sistemi paramparça edecek." sözleri, Türkiye'yi yöneten AKP'nin kimin hesabına çalıştığını ve kimin yanında görüldüğünü gösteren net açıklama olmuştur.



İran ve Suriye geçmişte topraklarında PKK'ya kucak açtığı dönemlerde bile bu şekilde tarafımızca baskıya maruz kalmamıştı. Ama şimdi PKK'yı ABD-İsrail ikilisi koruduğu ve yönlendirdiği halde onlar istediği için İran'ı ve Suriye'yi devirme planları Türkiye üzerinden yapılmaktadır.

ABD-İsrail'in öncelikli hedefi durumundaki İran ve Suriye'nin füzelerinin Türkiye'ye doğru çevrilmeye başlaması ve bölgedeki en güçlü devletlerden biri olan Rusya'nın da İran ve Suriye'den yana tavır alması Türkiye'yi zor günlerin beklediğini göstermektedir.Bu durumu idrak etmek için olağanüstü bir zekaya sahip olmaya gerek yoktur.

ABD-İsrail ikilisi Türkiye'yi direkt hedef durumuna getirmiştir. AKP'de iktidarını korumak ve hizmet ettiği projelerde üzerine düşeni yapmak için gözü kapalı her şeyi yapmaktadır.



Sözde İslamcı iktidar, Müslüman ülkelere kurulan tuzaklarda Hıristiyan ve Yahudi devletlere figüranlık yapmaktadır. Ne acıdır ki, tehdit aldığımız İran bu konuda Türk milletini uyarmaktadır. Her dönem AKP'yi birinci parti yapan ve İran'a karşı Füze Kalkanı'nın yerleştirileceği Malatya'nın halkı acaba bu durum için ne demektedir? Malatya'nın yanı sıra tüm Türkiye bu durum karşısında ne hissetmektedir?

Bu tehditlerin şaka olmadığı Ortadoğu Bölgesi'ndeki kan gölü manzarasından anlaşılmaktadır. AKP bir an önce bu taşeronluğu bırakmaz, Türk milleti de bu taşeronluğa gerekli uyarıyı yapmazsa Türkiye savaşın direkt muhatabı yapılacaktır.


ABD ve İsrail'e "Vur de vuralım, öl de ölelim "şeklinde bağlılık gösteren AKP'nin her attığı adım Türkiye'yi bu noktaya getirmiştir.

Türkiye hala uyumaya devam etsin !

İnşallah uyandığında her şey için çok geç kalınmış olmaz. 

Yıldıray ÇİÇEK
28 Kasım 2011 , ORTADOĞU
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Çrş Ara 14, 2011 10:38

Son Suriye planı: İçten yalnızlaştırma

Suriye'deki azınlıkların temsilcileriyle temasa geçilip "Rejimle aranıza mesafe koyun. Belirsizlik uzamasın, ülke demokrasiye geçsin" mesajı verilecek

Suriye'de olaylar dinmek bilmezken Ankara, Beşar Esad yönetimini yalnızlaştırmak için yeni bir adım daha atıyor. Bugüne kadar Suriye muhalefeti, ABD, AB ve Arap Birliği'yle eşgüdüm içerisinde hareket edilirken, güvenlik kaygıları nedeniyle Esad yönetimiyle arasına mesafe koyamayan ülkedeki Kürt, Türkmen, Hıristiyan, Dürzi ve Nusayrilerin de aralarında bulunduğu dini ve etnik azınlıklarla da temasa geçilecek.

Ülkede sayıları 1.5 milyonu bulan bazı azınlık gruplar, Esad sonrası dönemde haklarını koruyamayacağı endişesi taşıdığı için rejimle arasına mesafe koyamıyor. Bu kaygının farkında olan Ankara, yapacağı görüşmelerde taraflara net mesajlar iletecek ve Esad rejiminin çökmesinin ardından kurulacak yeni sistemde tüm dini ve etnik azınlıkların güvence altına alınacağı garantisi verecek. Esad muhaliflerinin de yeni dönemde azınlıkların haklarının korunması konusunda aynı yaklaşımda olduğu belirtildi.

Ankara, yılbaşından sonra yapılması planlanan görüşmelerde azınlık temsilcilerine verilecek mesajları ise yu üç başlıkta topladı:

Rejimle aranıza mesafe koyun.
Suriye'nin şuan ki durumu tüm Suriyelilere zarar veriyor.
Belirsizlik uzamasın, ülke demokrasiyle yönetilsin.

ÜLKEDEKİ AZINLIKLAR

22.5 milyon nüfusu olan Suriye'nin yüzde 74'ü Sünni, yüzde 16'sını Nusayri ve Dürzi azınlık oluşturuyor. Hıristiyanlar ise ülkenin yüzde 10'una tekabül ediyor. Şam ve Halep'te küçük oranda da olsa Yahudi azınlık topluluğu yaşıyor. Dini ve mezhebi azınlıkların yanı sıra ülkede etnik azınlıklar da yer alıyor.

Etnik azınlıklar arasında Kürtler, Türkmenler ve Ermeniler öne çıkıyor. Suriye konusu ve Türkiye-Suriye ilişkileri ay sonunda yapılacak yılın son MGK toplantısında da ayrıntılı bir şekilde masaya yatırılacak.


Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) yarınki toplantısında konu bölgesel ve güvenlik boyutları ile ele alınacak. Ancak ayrıntılı değerlendirme MGK toplantısında yapılacak. İstihbarat birimleri tarafından hazırlanan Suriye'nin iç dinamiklerine ilişkin hazırlanan raporun yanı sıra iki ülke arasındaki son dönemde ekonomi alanında alınan kararlar da masaya yatırılacak.

Kaynak: Sabah / 14 Aralık 2011
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=187798
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Pzt Ara 19, 2011 13:24

NATO Suriye’de iç savaş hayalleri kuruyor

Suriye çöllerindeki her kum zerresi bile biliyor ki, Suriye'de Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı'nın (NATO), Şam'da rejim değişikliği için "insani" müdahalesine imkan verecek bir "koruma sorumluluğu" olmayacak.

Kusursuz demokrasi uygulayıcıları, Suudi Krallığı'nın bol keseden masrafları karşılamayı teklif etmesine rağmen Libya'daki gibi bir savaş mümkün değil.

Yakındaki savaşın sisi henüz dağılmadı. Gerçekte NATO Suriye'de ne yapıyor?

NATO
zaten Türkiye'nin güneyinde Hatay'da bir komuta ve kontrol merkezi kurmuş vaziyettedir. Orada İngiliz komandolar ve ve Fransız istihbaratçılar şaibeli Özgür Suriye Ordusu'nu (ÖSO) eğitiyorlar. Hedef: Suriye'nin kuzeyini kaplayacak bir iç savaş çıkarmak.

Eski Amerika Birleşik Devletleri Federal Soruşturma Bürosu muhbiri Sibel Edmonds'un internet sitesi vasıtasıyla, Ürdün de dahil olmak üzere bir kuşatma harekatının yürürlükte olabileceği ifade edilerek buna doğrulama geldi.


Edmonds'un yerel kaynaklardan aktardıklarına göre, "Arapça dışında dillerle konuşan yüzlerce asker, El Mafrak'taki Kral Hüseyin hava üssüyle Suriye sınırı yakınındaki Ürdün köyleri arasında ileri geri hareket ediyor."

Edmonds, bu haberlerin hiçbirinin ABD medyası tarafından yayımlanmadığını zira teorik olarak mühleti bu salı sona eren yayın yasağı olduğunu ifade ederek iddialarını sürdürdü. Bunu Ürdün Kralı Abdullah'a sormayı da hiç denemeyin.

El Mafrak'taki üs, Der'a'dan itibaren neredeyse tüm sınır boyunca devam ediyor. Devlet Başkanı Beşşar Esad karşıtı hareketin merkez üssü Der'a'da son zamanlarda çok sayıda eylem oluyor. Suriye haber ajansı Sana'ya göre güvenlik kuvvetleri rutin bir şekilde "terörist çeteler" tarafından öldürülüyor. "İsyancılara" göre ise ordudan firar eden yurtseverler askeri ikmal hatlarına saldırıyorlar.


B planını ele alalım

NATO, bu kuşatma harekatını benimseyerek Suriye'de, 1990'larda Irak'taki stratejisinin farklı bir şeklini tatbik ediyor: Sonunda öldürmek için harekete geçmeden önce Suriye'yi uzun süre kuşatma altında bırakmak.

NATO, aksi için Allah'a dua etse de Suriye bir Libya değildir. O çok daha küçüktür ama daha fazla nüfusa sahiptir ve savaş tecrübesi geçirmiş, gerçek bir ordusu vardır. Avrupa'daki mevcut dramda birbirlerinden son derece uzaklaşmalarının ötesinde İngilizler ve eski sömürgeci kuvvet Fransa, geleneksel bir savaş aptallığında bulunmaları halinde iktisadi açıdan her şeyi kaybedeceklerini hesaba katıyorlar.

Suriye muhalefet mensuplarına - Suriye Ulusal Konseyi (SUK) - gelince, bunlar şaka gibiler. Çoğu, biraz Kürt serpiştirilmiş Müslüman Kardeşler'dir. Lideri Burhan Galiyun, Paris'te sürgünde yaşayan ve (sıradan Suriyeliler için) itibarı sıfır olan bir fırsatçıdır. Wall Street Journal'a verdiği son mülakatta İsrail lobisini teskin etmek için söylenebilecek her şeyi söyledi (artık İran'la bağlantı yok, artık Lübnan'da Hizbullah'la Gazze'de Hamas'a destek yok).

ÖSO (Özgür Suriye Ordusu), ordudan 15 bin kişinin firar ettiğini iddia ediyor. Ama bunların içinde paralı askerler de var ve çok sayıda Suriyeli sivil bunları silahlı çeteler olarak görüyor. SUK da teoride gerilla karşıtıdır. Ama Suriye askerleri ve Baas Partisi ofislerine saldıran ÖSO'nun yaptığı tam olarak da budur.

Şimdi SUK'un en önemli taktiği, Batı kamuoyuna Humus'ta katliamın yakın olduğu şeklinde Libya tarzı "potansiyel" kâbus satmaktır. Bunun medyada alışılmış, gürültücü şüphelilerin dışında pek alıcısı yoktur. Her ikisi de İstanbul'da bulunsa da SUK ve ÖSO, eylemlerini birlikte kararlaştırıyor görünmüyorlar. Bunlar, The Three Stooges (Üç Şamar Oğlanı) filminin ölümcül bir versiyonu gibidirler.

Sonra, KİK (Körfez İşbirliği Konseyi, nam-ı diğer Körfez Karşıdevrim Kulübü) monarşileriyle, "davet edilen" KİK üyeleri Fas ve Ürdün olmak üzere şimdi Sekiz Şamar Oğlanı tarafından kontrol edilen Arap Birliği geliyor. Şamar oğlanları, NATO'nun Büyük Orta Doğu projesinin taşeronudurlar.

Kimse 2006'da Beyrut ve Güney Lübnan, 2008'de de Gazze İsrail tarafından yerle bir edilirken bu şamar oğlanlarının nerede olduğunu sormuyor. Şamar oğlanları, ABD/İsrail ekseninin kutsal haklarını sorgulamaya cüret edemezler.

NATO'nun Suriye’deki taktikleri bir süredir oldukça net. Libya’nın yeni-Napolyoncu kurtarıcısı Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy yönetimindeki Fransa, turbo gerilim yükleme üzerinde yoğunlaşıyor. Paris aynı zamanda, İran’ın nüfuzunun engellenmesinde olduğu gibi Batı’nın stratejik çıkarları kapsamında, Arap alemi boyunca Müslüman Kardeşler’in yükseldikçe yükselişini konumlandırmaya çalışıyor.

Sonra devam etmekte olan iktisadi abluka… Bu, Irak’ın (bu gerçekleşmeyecek), Lübnan’ın (bu gerçekleşmeyecek) ve Ürdün’ün (gerçekleşebilir ama Ürdün’ün zararına olur) iş birliği olmadan imkansızdır.


Ama NATO'nun rüyası, gerçekte Türkiye’yi bu kirli işi yapmaya itmektir. ABD de dahil NATO ülkeleri, petrol fiyatlarına tavan yaptıracak bir diğer Orta Doğu savaşını kolay kolay başlatamazlar.

NATO’nun anlayamayacağı, Irak’ta mezhepçi Şii-Sünni savaşının yeniden patlama ihtimalidir. Bu durumda tek güvenli yer, Irak Kürdistanı olur. Ve bu, Irak’tan Suriye’ye, Türkiye’den İran’a Kürtlerin birliğini kuvvetlendirir. Türkiye de bu durumda Suriye’de savaşa karışmak yerine, kızartmak üzere münasip bir balık bulmuş olur.

Türkiye’nin ikili oyunu

Halen bu girift satranç tahtasında tahmin edilmesi en zor olan şey Türkiye’dir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından tasarlanan, oldukça gürültülü dış politikaları “komşularla sıfır soruna” tam olarak ne olduğundaki gibi.

Riyad'ın güçsüzlüğü, Kahire’nin de karışıklıklar içinde olmasıyla Ankara, Sünnilerin liderliğini ya da çoğunluğu İran’dan (ama ayrıca Irak, Suriye’de Aleviler ve Hizbullah’tan) olmak üzere sapık Şiilere karşı inançlı Sünnilerin koruyuculuğunu tekeline almış görünüyor.

Aynı zamanda Ankara, NATO ve ABD’yi memnun etmek için topraklarında füze savunma sistemi kurulmasına izin verdi. Bu sadece İran’a değil bilhassa Rusya’ya yöneliktir. Ankara’nın, Kürt meselesini Suriye topraklarında özerk bir bölge oluşturarak “çözme” konusunda gizli - yasak - arzu taşıdığından ise hiç bahsetmeyelim.

Ve Ankara ayrıca para kazanmak da istiyor. Libya’da kazananlar İngiliz ve Fransız petrol çıkarlarıydı, kaybedenler ise İtalyanlar ve Türklerdi. Ama şimdiye kadar Türkiye, iki ülke arasında serbest ticaret anlaşmasının iptal edilmesiyle, özellikle Suriye sınırı yakınındaki Hatay şehrinde yine kaybediyor.

Batı'nın çaresizliğinden dolayı Esad rejimi boğuluyor olmaktan çok uzaktır. Arap Birliği/Türkiye büyük yaptırım paketine karşılık vermek üzere rejim, uluslararası mali sistemi baypas ederek Çin’le ticarete hız verdi.

Washington’un uzun dönemli bir yaklaşım içinde olduğuna ise şaşırmamalı. O, Nikaragua’nın eski meşum karıştırıcısı John Negroponte’nin, Bağdat büyükelçisiykenki yardımcısı ve şimdi de Suudi Krallığı’nın karşı devriminin teşvikçisi olan büyükelçisi Robert Ford’u Şam’a geri gönderdi.

Ford’un, eski sömürge kuvveti Fransa’yla yatakta olan Suriye muhalefetiyle e-mail trafiğinde bulunmak için çok zamanı olacak. Şamar oğlanı festivali hakkında konuşalım. Bu, kesinlikle Orta Doğu’daki rezillik tarihinde kendi heykelini yontmak olacaktır.

Kaynak: Asia Times
Çeviren: Emin Arvas

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=17052


Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

Suriye Üzerindeki Emperyalist Batı Oyunları / Halûk DURAL
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Prş Ara 22, 2011 18:01

Türkiye ile İsrail aynı safta!

ABD, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı müttefikleri ve İsrail; İran ve Suriye’ye karşı gizli operasyonlarını yoğunlaştırdı. ABD Savunma Bakanı Panetta’nın Ankara ziyaretiyle Türkiye’nin bu operasyonlara daha fazla katkı yapması konusunda uzlaşma teyit edildi

Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet davutoğlu aksini iddia etse de, Ortadoğu’daki gelişmelerde Türkiye ile İsrail aynı safta yer alıyor. Nitekim Ortadoğu’da İran ve buna bağlı olarak Suriye eksenli gelişmeler son günlerde yoğunlaştı.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in 2-4 Aralık tarihlerinde Irak’tan sonra Türkiye’yi ziyaret etmesi, bundan yaklaşık 2 hafta sonra bu kez ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın yine Irak’tan sonra Ankara’ya gelmesi, tek bir amaca yönelikti: İran’ın nükleer programının önüne geçmek ve Tahran’ın Irak, Suriye ve Lübnan’a yayılan ‘nüfuz yayı’nı etkisizleştirmek!

Biden ve Panetta’nın ziyaretlerinde yapılan resmi açıklamalarda, “PKK ile mücadele” öne çıksa da, gerçeklerin oldukça farklı olduğu kendini hissettiriyor.

İsrail ve Türkiye aynı amaç için çabalıyor

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Stratfor’da Scott Stewart imzalı yayınlanan analizde, İsrail, ABD ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Washington’un müttefiklerinin İran’a karşı gizli operasyonlarının yoğunlaştığına işaret ediliyor. Bu amaçla ABD, İsrail ve Türkiye; bir yandan İran’ın nüfusunun yüzde 60’ı Şii olan Irak’ta nüfuzunu kırmaya çalışırken, öte yandan Lübnan’da 2006 yılında İsrail’i kara savaşında yenilgiye uğratan Hizbullah’ın gücünü azaltmak için çaba sarfediyor.

İran’a ve Suriye’ye yönelik yapılan gizli çalışmalarda, muhalif gruplar destekleniyor, özellikle de sivil toplum kuruluşlarının ‘propaganda gücü’ arttırılıyor. Bu bağlamda, Katar’da yayın yapan El - Cezire kanalının Suriye’deki olayları çarpıtması aynı kapsamda değerlendiriliyor. Ayrıca muhalif grupların ABD ve Türkiye dışişleri bakanlarıyla buluşması da sağlanıyor. Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz ay Ankara’da, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da 6 Aralık’ta Cenevre’de Suriye Muhalefetiyle bir araya gelmişti.

Analizde yer alan ifadelere göre; uzun yıllardır İran’ın müttefiki olan ABD, İsrail ve Türkiye, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirme yolları arıyor. Scott Stewart’ın analizinde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi açıklamasında Beşar Esad’ın ‘yürüyen ölü adam’ olarak nitelendiğine işaret ediliyor.

Suriye hazırlığını yaptı


Bu arada, İsrail’in 2007 yılında Suriye’nin küçük bir nükleer reaktörüne saldırmasının ardından Şam yönetimi, 2009 ve 2010 yıllarında hava savunma sistemlerine 264 milyon dolarlık harcama yaptı. Türkiye’nin ABD’nin teşvikiyle Suriye’ye yönelik artan tehditlerine karşılık, Şam’ın bu füzeleri Türkiye’ye karşı yönelttiği ifade ediliyor.

Türk kamuoyunun yakından bildiği bir konu da Scott Stewart’ın analizinde de öne çıkartılıyor:

Suriye’de rejimi devirmek için mücadele veren Özgür Suriye Ordusu’nun militanlarının Türkiye tarafından eğitilmesi. Stewart, analizinde bundan sonra yapılacakları da şu şekilde özetliyor: Eğitim ve istihbaratın ötesinde Suriye muhalefetine parasal destek sağlanacak. Bunun yanı sıra gıda, askeri üniforma, barınma, iletişim araçları (telsiz, uydu telefonları vesaire), tıbbi yardım ve tabii ki silah... Böylece Özgür Suriye Ordusu’nun gücünün arttırılması amaçlanıyor. Biden ve Panetta’nın Ankara ziyaretinde bunların detaylarının görüşüldüğü belirtiliyor.

Scott Stewart’ın aldığı duyumlara göre; Amerikan, Türk, Fransız ve Ürdünlü özel harekat kuvvetleri Özgür Suriye Ordusu militanlarını Türkiye’de eğitiyor. Bu çerçevede Stewart, “Bu eğitimin sonuçlarını yakın gelecekte göreceğiz” görüşünü seslendiriyor.

Yeni Mesaj - 22 Aralık 2011,
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Cmt Oca 21, 2012 4:18

Guardian yazarı Türkiye'yi Honduras'a benzetti

Guardian yazarı Jonathan Steele, Türkiye'nin Suriye politikasını, geçmişte Nikaragua'daki solcu Sandinista rejimini devirmek için saldırılar düzenleyen Kontralara topraklarını açan Honduras'a benzetti.Jonathan Steele makalesinde genel olarak Suriye'deki gelişmelerle ilgili bir propaganda savaşı yaşandığını ve Batı medyasının bu savaşın ön saflarında yer aldığını savunuyor.

Steele, "Saygın bir kamuoyu araştırması, çoğu Suriyeli'nin Beşar Esad'ın Cumhurbaşkanı olarak kalmasını desteklediğini gösteriyor.

Sizce bu büyük bir haber olmaz mı? Özellikle de, Suriye'deki krizle ilgili egemen anlatımdan farklı bir şey söyleniyorsa ve medya için beklenmeyen bir olgu, açıkça görülenden daha çok haber değeri taşıyorsa." diye soruyor.

Steele, "Ama ne yazık ki, her durumda böyle olmuyor. Süregiden bir krizin anlatımı adil olmaktan çıkıp, bir propaganda silahına dönüşürse, rahatsız eden gerçekler gizleniyor." diyor.

'Görmezden gelinen' Suriye araştırması

Guardian yazarı, Yougov adlı kuruluşun yaptığı araştırmaya göre, Suriyeliler'in yüzde 55'inin Esad'ın görevde kalmasını istediğini söylüyor. Ancak, Steele bu araştırmanın Esad'ın gitmesini isteyen bütün Batı ülkelerinin medyalarında yer bulmadığını belirtiyor.

Steele, taraflı yayınların Arap Birliği'nin gözlem misyonuna da zarar verdiğini belirtiyor ve "Misyonun 165 üyesinden birinin eleştirileri manşetlere taşındı. Misyona karşı çıkanlar büyük olasılıkla, gözlemcilerin şiddetin artık sadece rejim güçlerinden kaynaklanmadığını, barışçıl gösterilerin ordu ve polis tarafından acımasızca bastırıldığı imajının aslında yanlış olduğunu rapor etmesinden kaygılandılar." diyor.

Honduras-Türkiye benzetmesi

Jonathan Steele, Suriye'ye yabancı askeri müdahaleninse çoktan başladığı görüşünde. Steele, müdahalenin Libya örneğindeki gibi değil, soğuk savaş dönemindeki gibi yapıldığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor;

"Ronald Reagan'ın, Kontralara verdiği desteği hatırlayın. Reagan, Honduras'taki üslerinden, Nikaragua'daki Sandistalar'a saldırılar düzenleyip devirmeleri için Kontraları eğitip, silahlandırmıştı. Şimdi Honduras'ın yerine Türkiye'yi, sözde Özgür Suriye Ordusu'nun kurulduğu güvenli bölgeyi koyun. Batı medyasının bu konudaki sessizliği de dramatik. Hiçbir haberci, Eski CIA Ajanı Philip Giraldi'nin geçtiğimiz günlerde yazdığı önemli makaleyi takip etmedi.

Giraldi, NATO üyesi Türkiye'nin Washington'ın aracısı haline geldiğini ve işaretsiz NATO uçaklarının İskenderun'a Libyalı gönüllüleri ve Kaddafi'nin cephaneliğinden alınan silahları taşıdığını yazdı. Giraldi ayrıca Fransız ve İngiliz özel güçlerinin bölgede olduğunu, CIA ve Amerikalı özel güçlerin de muhabere ve istihbarat malzemesi verdiğini söyledi.
"

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/01/120118_guardian_turkey.shtml
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Pzr Oca 22, 2012 6:14

‘BM’nin kararına destek veririz’

Davutoğlu El Arabiya televizyonuna ilk kez Suriye’ye yönelik bir askeri müdahaleden bahsetti. ‘BM’nin kararına destek veririz’

Davutoğlu, El Arabiya televizyonuna verdiği röportajda ilk kez Suriye’ye yönelik bir askeri müdahaleden bahsetti. Türkiye’nin Irak’ta Halepçe katliamına uğrayan Kürtler için de bir BM müdahalesi çağrısı yaptığını hatırlattı


Suriye’de demokrasi ve reform isteyen muhaliflerin Şubat ayında başlattıkları isyan hareketi sonrası Ankara ile Şam arasında gerilen ilişkiler dün Arap haber televizyon kanalı El Arabiya’nın yayınladığı röportajla yeni bir tansiyon artışı yaşadı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, röportajda ilk kez Suriye’ye de BM Güvenlik Konseyi kapsamında bir askeri operasyon yapılabileceği imasında bulundu.

İşte Davutoğlu’nun mesajlarından satırbaşları:

-Türkiye, etnisite veya mezhepten kaynaklanacak her tür kutuplaşmaya karşıdır. Türkiye laik yönetim şekillerini desteklemektedir.

-Suriye’de yaşananlar Arap Baharı’nın bir uzantısı. İnsanlar daha demokratik bir yönetim talep ediyor. İlk zamanlarda yaşananlar mezhepsel bir ayrım içermiyordu. Suriye’nin problemi mezhepçilik değil baskıcı bir rejimle daha fazla özgürlük ve temsil isteyen insanların çatışmasıdır. Ancak bu, mezhepsel bir çatışmaya dönüşme tehlikesi taşıyor.

-Soğuk Savaş’ın bitmiş olmasına rağmen Ortadoğu’da Soğuk Savaş benzeri yapılar halen devam ediyor. Tek partili rejimler bu dönemin kalıntılarıdır.

Uluslararası mesele olur

- Türkiye bu krizde nötr bir rol oynuyor. Suriye Ulusal Konseyi’ne toplantılarını gerçekleştirmek için bir platform sağlanmış olması, ya da Suriye ordusundan kaçan askerin bize sığınması bu gerçeği değiştirmez.

- Eğer rejim protestocuları öldürmeye devam ederse bu bir Türkiye meselesi olmaktan çıkıp uluslararası bir mesele haline gelir. O zaman da bir BM müdahalesi gerekir. Türkiye, 1980’lerde Halepçe katliamından sonra Kürtler’i Saddam zulmünden korumak için bir BM müdahalesi çağrısı yapmıştır. Eğer Arap Birliği inisiyatifi başarısız olur, cinayetler sürerse Türkiye, Suriye’ye müdahale öngören BM kararını desteklemek konusunda tereddüt etmeyecektir.

- Eğer değerler arasında bir hiyerarşi varsa insanların hayatı en üst sırada yer alır.

Vatan - 22 Ocak 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Şub 08, 2012 15:16

Dehşet Senaryosu

İran’da İngilizce yayın yapan Press TV, Orta Doğu’daki gelişmelerle ilgili ilginç iddialar ortaya attı: Türkiye, Esad’ı devirmek için Suriye sınırını geçecek ve muhalifleri silahlandırıp iç savaşı kışkırtacak. İsrail de belli hedefleri vuracak...

Tansiyon yükseldi
Rusya ve Çin’in vetosuyla Suriye planları sekteye uğrayan Batı, sert açıklamalarının dozunu artırırken, diplomatik trafik de baş döndürücü bir yoğunluk kazandı. Tam bu ortamda İran’da yayın yapan Press TV’nin ortaya attığı iddialar, Orta Doğu’da yaşanacak kaosu kanıtlar gibiydi.

Komplo çökertildi
Press TV, “ABD’nin Suriye lideri Beşşar Esad’ın öldürülmesini amaçlayan bir komplosu ortaya çıkarıldı. Türkiye, sınırı geçecek kuvvetleriyle muhalefeti silahlandırarak Suriye’de iç savaşı kışkırtacak ve Suriye ‘savaş suçlusu’ gösterilecek. İsrail de bazı hedefleri vuracak” iddialarını ortaya attı.

Elçiler geri çekildi
ABD ve İngiltere’den sonra Fransa ile İtalya da Şam’daki elçilerini çekti. Paris, Şam’daki Büyükelçisi Eric Chevallier’yi istişarelerde bulunmak üzere geri çağırdı. Bu gelişmeyi Körfez ülkelerinin elçilerini geri çekmesi izledi. Uzmanlar, gelişmeleri ‘operasyonun ayak sesleri’ olarak yorumladı.

İngiliz basınından “Suriye” için gaz!
Rusya ve Çin’in Suriye ile ilgili kararı veto etmesinin ardından, başta Financial Times ve Guardian olmak üzere, İngiliz basını Türkiye’yi Suriye ateşine atmak için tam bir ağız birliği yaptı.

Muhalifleri silahlandırın
Financial Times: Türkiye, Arap Birliği, ve diğer NATO ülkeleri, muhalif grupları artık silahlandırmalı.

Önemli oyuncu Türkiye!
Guardian: En önemli dış oyuncu, zaten muhalif Suriye Ulusal Konseyi’ni barındıran komşu Türkiye olur.

Esad’a destek çığ gibi
Batı’nın yoğun baskısına rağmen Rusya ve Çin’in vetosuyla nefes alan Suriye lideri Beşşar Esad’a halkı da destek oldu. Esad lehinde slogan atan binlerce Suriyelinin Rus bayraklarıyla karşıladığı Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşen Esad, şiddeti durdurma sözü verdi.

Bu dehşet senaryoları Orta Doğu’yu yakacak
Batı’da, Türkiye’ye başrol biçilen “Suriye senaryoları” giderek çoğalıyor. Suriye ile ilgili son gelişmeler, Orta Doğu’yu dehşete boğacak boyutlar kazanabilir.

1-Türkiye kışkırtacak İsrail vuracak
İran’dan İngilizce yayın yapan Pres TV, ABD’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın öldürülmesini amaçlayan bir komplosunun ortaya çıkarıldığını öne sürerken, ABD’nin Türkiye’yi, sınırı geçecek kuvvetleriyle muhalefeti silahlandırarak Suriye’de iç savaşı kışkırtmakla görevlendireceğini, İsrail’in de hedefleri vuracağını iddia etti. Press TV, bilgi sahibi kaynaklara dayanarak, Esad’ın hükümetini devirmek amacıyla Türk kuvvetlerinin bu ülkeye girmesi ve büyük çaptaki bir İsrail saldırısını öngören bir ABD komplosunun ortaya çıkarıldığı “nı öne sürdü. Söz konusu kaynakların, planın kapsamında bazı ülkelerdeki Suriye büyükelçilikleri ve konsolosluklarının saldırılacağını belirttiklerini kaydeden Press TV, komplo çerçevesinde ilk olarak Suriye hükümetinin savaş suçlusu olarak gösterileceği savına da yer verdi. Habere şöyle devam edildi: ” ABD, Türkiye’yi, iç savaşı kışkırtmak amacıyla Suriyeli siviller ve muhalefeti, hükümete karşı silahlandırmak üzere sınırın diğer tarafına kuvvet göndermekle görevlendirecek.

2-İsrail’e dokuz dakika yeter
İran’ın ruhani lideri Ayetullah Hameney’e yakın olduğu ifade edilen Alef adlı web sitesinin yazarı Alirıza Forgani İran’ın, dokuz dakikadan bile az bir zaman diliminde İsrail’i tamamen yok edebileceğini iddia etti. Forgani, İran’ın, İsrail’i ve Yahudileri yok etmesinin dini-hukuki gerekçelerini anlatan yazısında, İsrail’in saldırısı gerçekleşmeden, İran’ın ilk ölümcül darbeyi vurması gerektiğini belirtti. İran’ın geliştirdiği çeşitli füzelere ve bunların teknolojik kapasitelerine de yer veren Forgani, İslam’ın tehdit edildiği bir dönemde savunma cihadı yapılabileceğini ve düşmanın öldürülebileceğini öne sürdü.

3-İsyancılara silah yardımı iç savaş çıkarır
Rusya ve Çin’in BM’de Suriye ile ilgili yasa tasarısını veto etmesinin ardından, Batılı dış politika uzmanları bundan sonra atılması gereken adımlar konusunda bazı seçenek ve senaryolar öne sürüyorlar. Suriye’de Batı işbirlikçisi isyancıların silahlı ayaklanması tüm hızıyla sürdüğü sırada İngiliz Financial Times gazetesi, Suriye içindeki muhalifler ve onlarla bağlantılı olan dış politika uzmanlarının bundan sonra atılmasını arzu ettikleri adımın Arap Birliği, Türkiye ve diğer NATO ülkelerinin muhalif grupları silahlandırmaları olduğu belirtti. Ancak gazeteye göre bu yolun sonu iç savaşa gider. Gazete, bunun alternatifinin Arap Birliği ülkeleri ve Türkiye’nin askeri müdahelede bulunarak sivil protestocular ve ordudan kaçmak isteyen askerler için güvenli bölgeler yaratmak olduğunu vurguluyor. Bunu yapan ülkelerin Suriye içinde her yolu kullanarak müdahele etmekteki amaçlarının bir çözüm bulunana dek halkı korumak olduğunu açık bir şekilde anlatmaları gerekiyor.

Guardian’ın yorumu
İngiliz Guardian gazetesi, Suriye’ye ilişkin “En önemli dış oyuncu muhtemelen, zaten muhalif Suriye Ulusal Konseyi’ni barındıran ve Özgür Suriye Ordusuna bir güvenli bölgeye sağlayan komşu Türkiye olur” dediği analizinde, Uzman Emile Hokayem’in, “Türklerin o rol konusunda emin hissedip hissetmediği veya (bu rolün ne kadar açık ya gizli olduğu kilit mülahazalardır” değerlendirmesini de yansıttı. Gazete, bir Türk uzmanın “Türkiye, dönüşü olmayan nokta ötesinde. Köprüleri attı” sözüne yer verdi.

4-Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile dış istihbarat şefi Şam’da
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Dış İstihbarat Servisi Başkanı Mihail Fradkov, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile görüşmek için Suriye’nin başkenti Şam’a vardı. Ajanslar, Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in talimatı üzerine Esad ile görüşmek için dün Suriye’ye giden Lavrov ve Fradkov’un Şam havaalanına indiklerini ve Esad ile buluşacakları yere gittiklerini kaydettiler. Görüşmenin, Rusya ve Çin’in 4 Şubat’ta BM Güvenlik Konseyi’ne sundukları karar tasarısını veto etmelerinin hemen ardından olması, buluşmanın önemini artırırken, Lavrov, Suriye ziyaretlerinin beklenmeden karar tasarısının oylanmak üzere Güvenlik Konseyi’ne gönderilmesini sert şekilde eleştirmişti. Lavrov dün gazetecilerin sorusu üzerine, Esad’a istifa etme önerisinde bulunma gibi bir niyetinin olmadığını belirterek, “Rusya’nın dış politikası insanlara görevlerini bırakmalarını söylemek olduğunu zannetmiyorum. Rejim değişikliği bizim uzmanlığımız değil” demişti. Lavrov, Suriye’de öncelikli görevin bir iç savaşı önlemek olduğunu vurgulamıştı.


YENİÇAĞ, 7 Şubat 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları ( Türkiye'den Yürütülüyor )

İletigönderen Başkomutan » Cum Şub 10, 2012 19:15

Efendi İle Piyon

Zamanı geldi.. Suriye’yi yiyecekler!..

Aylar önce yine bu sütunda art arda yazdığım Suriye yazılarımda, “İran’ın bir an önce hal edilebilmesi için, öncelikle görünür bir gelecekte Suriye’nin defterinin dürülmesi için harekete geçileceğini” yazmıştım.. Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizip, Avrasya kapılarını ardına dek açma peşindeki emperyalizm, yüzümü kara çıkarmadı:

- Suriye’de oyunun son ve de kanlı perdesi açıldı ne yazık ki!..

Tabii, aynen Libya’da olduğu gibi “demokrasi ve özgürlük götürme!” işlemini Birleşmiş Milletler’den bir “kınama” kararı çıkartarak başlatmayı umuyorlardı ancak iki daimi üye, Rusya ve Çin’in vetosu heveslerini kursaklarında bıraktı!.. Ama ne gam, her türlü yolu deneyecekler; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, BM’nin dışında “Suriye’nin Dostları” gibisinden “askeri seçenekleri de içinde barındıran” bir oluşum için harekete geçti bile…

Tayyip Bey geri kalır mı, o da grup toplantısında öncelikle Arap Birliği ülkeleriyle yeni bir girişim başlatacaklarını söyledi… Yani, yeminli Suriye düşmanı Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerle bir başka savaş cephesi!..

- Libya’da da her şey böyle başlamıştı!..


***
Aslında tüm hazırlıklar İran için!..

ABD ve daha da çok İsrail, İran’ın nükleer bomba yapmak için gerekli olan uranyum zenginleştirmesini gerçekleştirdiğini ve yeraltında inşa ettiği nükleer tesisinde üretim çalışmalarına başladığına inanıyor. Hal böyle olunca da İsrail bu üretim gerçekleşmeden İran’ı vurmayı tasarlıyor!..

İddia bana değil, ünlü Washington Post gazetesinin pek yakından tanıdığımız yazarı David Ignatius’a ait. Hemen anımsayacaksınız, Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta “one minute” diye çıkıştığı oturum yöneticisiydi!.. Ignatius daha birkaç gün önce kaleme aldığı “İsrail, İran’a Saldırı Hazırlığında mı?” başlıklı köşe yazısında, İsrail’in birkaç ay içinde, hatta mayıs ayında İran’a saldırabileceğini yazdı ve bu öngörüsünü, ABD Savunma Bakanı Panetta’nın bu konudaki endişelerine ve İsrail’in ABD ile mayıs ayında yapacağı füze tatbikatını ertelemesine bağladı.

Ehh, madem İran için düğmeye basıldı ve operasyon için yalnızca birkaç ay biçildi; o halde önce Suriye’nin devreden çıkarılması gerekiyor doğal olarak!.. Böylece Lübnan Hizbullahı da desteğini yitireceği için İran’la bağları iyice zayıflayacak ve İran dımdızlak ortada kalacak.

- Plan bu…


***
Gelelim Türkiye’yi ilgilendiren bölüme…

Görünen ve anlaşılan o ki, operasyonun Suriye bölümünde Türkiye görev alıyor, “Muharip Güç” olarak!.. Birleşmiş Milletler’de Suriye’nin kınanması gerçekleşmeyince, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’dan daha çok bizim Bakan Davutoğlu’nun karalar bağlaması da, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kandil günü 500 Suriyeli muhalifin öldürüldüğünü ileri sürüp (ki ertesi sabah yalanlandı!) İran’ı “Siz Müslüman değil misiniz, sesiniz çıkmıyor” diye suçlaması da, Tayyip Bey’in, “Humus’un hesabı sorulacak” diye bayrak açması da ülkeyi yönetenlerin bu işe nasıl “teşne” olduğunu gösteriyor.

Zaten hiç merak etmeyin, biz mışıl mışıl uyurken Batı medyasında Türkiye’nin Suriye’ye nasıl müdahale edeceği, maddeler halinde seçenekleriyle anlatılıyor!!!.

- Kısacası Türkiye içerden ve dışardan elbirliğiyle savaşın ortasına itiliyor!..

Ne sesi, ne görüntüsü, ne kanıtı olan katliam haberleri, sınırda Türk köy evlerinin duvarlarında patlayan kurşunlar… Müslüman Kardeşler örgütünün Türkiye’yi sürekli yardıma çağırması ise geriye doğru sayımın hızlandığına işaret ediyor!..

İşin doğrusu, olması gereken milletin bu kumpasa karşı çıkması, “Savaşa hayır” diye en yüksek perdeden haykırması… Ama halkımız “Dindar gençlik mi yoksa tinerci gençlik mi?” türünden tartışmalarla öylesine uyutulmuş durumda ki, bu savaşı da, bakacak ama görmeyecek gibi görünüyor!.. Emperyalist yüzyıllardır olduğu gibi yine atıyor kazığını…

- Bölgeye de, Türkiye’ye de çok yazık olacak!…

Ümit Zileli - 09 Şubat 2012,
Cumhuriyet
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x