Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

Genel & Güncel Konular

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Nis 01, 2012 21:51

İsyancılar, meşru temsilci ilan edildi

Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında yapılan ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un da katıldığı konferansta, isyancılar Suriye’nin meşru temsilcisi olarak kabul edildi.

İsyancılar halkın meşru temsilcisi kabul edildi

Sözde “Suriye Halkının Dostları Grubu” toplantısından sonra yayımlanan sonuç bildirisinde isyancılar Suriye’nin meşru temsilcisi olarak kabul edildi. Katılımcılar, Suriye halkının haklı davasına desteklerini bir kez daha teyid etti. İstanbul bildirisinin 3. maddesinde, “Suriye’nin dostları Suriye’nin geleceğinin bizzat Suriye halkı tarafından kararlaştırılması gerektiğini ve Suriye halkının meşru ve haklı talepleri karşılanıncaya kadar onlarla birlikte olunacağını vurguladılar” denildi. “Rejim, halkını her açıdan kaybetmiştir” tespitinin yapıldığı maddede, rejimin uyguladığı acımasızlığın BM’nin Bağımsız Komisyonu’nun belirttiği gibi insanlığa karşı işlenen suçlar olarak kabul edilebileceği kaydedildi. Aynı maddede “Rejim uluslararası toplumu aldatmaya ve çabalarını maniple etmeye çalışmaya devem etmektedir” denilerek, Suriye rejiminin bir an önce bunlara son vermesi, Suriye halkına karşı uyguladığı şiddeti durdurması ve uluslararası hukuka tam olarak uyması gerektiği vurgulandı. Bildiride “Suriye rejimi vaatleri ile değil fiiliyattaki uygulamaları ile muhakeme edilecektir. Annan’a verilen taahhütlerinin yerine getirilmesi için açılan fırsat penceresi açık uçlu değildir. Bir sonraki toplantı ise Paris’te yapılacaktır” görüşüne yer verildi.

YENİÇAĞ, 1 Nisan 2012



Çekin elinizi Suriye’den!

Esad yanlıları, İstanbul Kongre Merkezi’nde bir araya gelen “İşbirlikçiler”e böyle haykırdı.

Ellerinde bayrak ve Esad posterleriyle Harbiye’deki Orduevi önünde toplanan kalabalık grup, ülkelerine dış müdahaleyi protesto etti. Çevik Kuvvet, grubu biber gazı sıkarak dağıttı.

Polis engeline takıldılar

Esad’ın Suriye’yi dünyaya temsil edecek tek kişi olduğunu belirten protestocu grup, Şam rejimi lehine sloganlar atarak kongre merkezine yürümek istedi. İstanbul Kongre Merkezi önünde güvenlik önlemi alan Çevik Kuvvet ekipleri, aralarında Suriye bayraklı montlar giyenlerin de bulunduğu grubun ilerlemesine izin vermedi.

İçeride nutuk, dışarıda dayak

Kongre Merkezi’ndeki toplantıda, konuşmacılar Suriye halkına özgürlük ve demokrasi getirmekten bahsederken dışarıda da polis dayağı vardı. Gruptakilerin dağılmamaları ve Kongre Merkezi’ne ilerlemekte ısrar etmesi üzerine, biber gazı kullanan polis grubu dağıttı. Geri çekilen grup, çeşitli marşlar okuduktan otobüslerle bölgeyi terk etti.

Canımız kanımız Esad’a feda...

Ellerinde Suriye bayrakları ve devlet başkanlarının posterlerini taşıyan grup, “Kahrolsun emperyalizm”, “Canımız, kanımız Esad’a feda”, şeklinde sloganlar attı. Gruptan Enes el Cezayiri, toplantıyı protesto için Suriye’den geldiklerini belirterek, “Suriye konusunda yapılacak herhangi bir görüşme Suriye topraklarında yapılmalıdır” dedi.

Esad yanlısı göstericilere biber gazı ile müdahale

İstanbul’da, işbirlikçilerin Suriye’ye karşı düzenlediği toplantı gösterilere sahne oldu. Toplantının yapıldığı bina önünde toplanan bir grup Suriyeli gruba Polis müdahale etti. Ellerinde Suriye bayrakları ve Beşar Esad resimleriyle Harbiye’de toplanan grup, hükümet yanlısı sloganlar attı. Gruptakilerden Enes el Cezayri, toplantıyı protesto için Suriye’den Türkiye’ye geldiklerini belirterek “Suriye’den buraya, bütün dünyaya bizi tek temsil eden kişinin Suriye Devlet Başkanı Esad olduğunu söylemeye geldik. Suriye konusunda yapılacak herhangi bir görüşme Suriye topraklarında yapılmalıdır” dedi. Protesto sırasında alışıldık görüntüler de yaşandı. Çevik Kuvvet ekipleri göstericileri kontrol altında tutmaya çalışırken biber gazı kullandı. Rejim yanlılarının ardından Esad karşıtları da gösteri düzenlemek için kongre merkezinin önüne geldi. İki grup arasında sözlü başlayan tartışmanın çatışmaya dönüşmesine polis engel oldu. Bu arada, İstanbul’daki toplantıyı “şiddetle” eleştiren Suriye yönetimi, işbirlikçilerin ülkeyi zayıflatmak amacıyla yürütülen uluslararası komplonun bir parçası olduğunu öne sürdü. Suriye yönetiminin yayın organı El Baas gazetesindeki baş yazıda toplantı, “daha fazla Suriyeli’nin öldürülmesinin yollarını aramaya, toplumu ve devleti sabote etmeye ve Suriye’yi zayıflatma genel amacına doğru hareket etmeye yönelik bölgesel ve uluslararası bir çaba” olarak nitelendirildi.

Suriye’den çekilin

Galatasaray Lisesi önünde toplanan Emek Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Halkevleri ve İşçi Kardeşliği Partisi üyeleri de, “Suriye’ye emperyalist müdahaleye hayır” yazılı pankart açarak, Divan Otel’e kadar yürüdü. Burada grup adına açıklama yapan Nazmi Algan, hiçbir ülkeye despotik yöntemlerle demokrasi götürülemeyeceğini savunarak, “Komşumuz Suriye’ye karşı herhangi bir dış müdahaleyi asla kabul etmiyoruz. Emperyalist güçler ellerini derhal Suriye’den çekmelidir” diye konuştu.

İşbirlikçilerden Şam’a karşı “eylem” çağrısı!

ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın da aralarında bulunduğu 82 ülke temsilcisi Esad’ı devirmek için İstanbul’da bir araya geldi. Çin ve Rusya toplantıya katılmadı.
Kendilerini “Suriye’nin Dostları” olarak tanıtan işbirlikçiler İstanbul’da bir araya geldi. Toplantıya, aralarında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da bulunduğu 41 ülkeden dışişleri bakanı ve genel sekreterle birlikte 82 ülkeden çeşitli düzeylerde katılım sağlandı. BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya ve Çin de toplantıda temsil edilmedi. Bölgenin önemli aktörlerinden İran ise BM’deki Suriye kararına olumlu oy vermediği için toplantıya davet edilmedi.

Erdoğan’dan sert eleştiri

Toplantının açılış konuşmasını yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esad rejimine sert eleştiriler getirirken, uluslararası topluma da söylem ve eylem birliği çağrısı yaptı. Esad’ın Annan’ın hazırladığı planı kabul etmesini zaman kazanma manevrası olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, “BM ve Arap Ligi kararları, krizin aşılması için izlenmesi gereken yol haritasını çok net biçimde ortaya koymuştur. Gerek bize, gerek uluslararası topluma sözler veren ama bu sözleri sadece zaman kazanmak için kullanan Suriye yönetiminin, Annan’ın girişimini de bir zaman kazanma aracı olarak kullanması muhtemeldir” dedi.

“Dur denmesi gerekiyor”
“Zalim ile kurbanı aynı kefeye koyan her girişim, şiddete zaman kazandıracaktır” diyen Erdoğan, uluslararası camiaya “dur” denmesi gerektiğini belirtti. İşbirlikçilerin oluşturduğu Suriye Ulusal Konseyi’ne bir kez daha destek veren Erdoğan , şöyle konuştu: “Etkin bir gözlem mekanizmasıyla izlenmeyen, belirli bir siyasi geçiş takvimine bağlanmayan her girişim, Suriye yönetimini şiddet yönünde teşvik edecektir. Suriye rejimi tarafından gerekli işbirliğinde bulunulmadığı takdirde BM Güvenlik Konseyi’nin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi ve Suriye’deki katliama ‘dur’ demesi kaçınılmaz bir zorunluluk halini alacaktır. Güvenlik Konseyi, eğer bu tarihi sorumluluğu üstlenmekten bir kez daha kaçınırsa, uluslararası toplumun elinde, Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden başka hiçbir seçenek de kalmayacaktır. Suriye halkının meşru temsilcisi konumundaki Suriye Ulusal Konseyi tarafından açıklanan, diğer muhalif grupların da desteğini kazanan ‘Milli Misak’ belgesi bu noktada temel bir referanstır.” Bu arada, Başbakan Erdoğan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde kabul ederek 1,5 saat görüştü. Clinton, Erdoğan’a “Sizi tekrar gördüğüm için çok mutluyum. Çok iyi görünüyorsunuz. Bugün de çok güçlü bir konuşma yaptınız” dedi.

YENİÇAĞ, 1 Nisan 2012



Sınır bölgesinde kitlesel göç huzursuzluğu

Suriye rejimi ile yaşanan gerginlik; sınırdaki Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa illerinde büyük huzursuzluk yarattı. CHP Milletvekili Mehmet Şeker, olası savaş durumunda bölgeden batıya kitlesel göç olabileceği uyarısı yaptı.

Güneydoğu’da göç huzursuzluğu

Hükümetin Esad yönetimine yönelik sert eleştirileri, Suriye sınırındaki illerde endişeye sebep oldu. Olası bir askeri harekâtta, bu illerden batıya büyük göç yaşanabileceği uyarısı yapan CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, “Asker Suriye’ye girsin Gaziantep’ten 100 bin kişilik nüfus batı illerine göç eder” dedi. YENİÇAĞ’a konuşan Mehmet Şeker, Suriye’yle yaşanan gerginliğin sorumlusunun AKP olduğunu söyledi. Özellikle Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’da büyük bir endişe olduğunu ifade eden Şeker sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’daki insanlar, iktidarın Suriye’ye bir şekilde müdahale edeceğini düşünüyor. CIA Başkanı geldikten sonra hareketlilik oldu, büyükelçimizi çektik, kampların sayısını artırdık. Askeri bir hareketliliğe başladık. Başkaları bizi kullanıyor. Ticaret ile uğraşan insanların problemleri var. Şu anda sıkıntı mevcut.” Türkiye’de 17 bin Suriyelinin bulunduğunu ancak 20 bin kişilik “Konteynır Kent” kurulduğunu hatırlatan Şeker, bunların daha önceden planlandığını savundu. Şeker, TİGEM arazisinde bulunan göçerlere toprak vermeyen AKP’nin Suriye’den gelecek mülteciler için konteynır kent yapmasının da hiçbir anlamı olmadığını söyledi. Şeker, “Bu insanlara verin burayı bir evi olsun dedik. Önümüze bin bir tane engel çıktı. Şimdi o TİGEM arazisine konteynır kent kuruyorlar” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 1 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Nis 03, 2012 14:37

Madam’ın ruh ikizi!

Başbakan Erdoğan’ın, PKK’nın hamiliğini yapan Danielle Mitterand’ın Türkiye’yi Kürt katliamı yapmakla suçlamasına benzer ifadelerle emperyalistleri Suriye’yi işgale kışkırtması tepki çekti...

Teröriste özgürlük savaşçısı

Emeklİ diplomat Nüzhet Kandemir, Erdoğan’ın Suriyeli isyancılara desteğinin Fransa’nın eski “First Lady”si Danielle Mitterand’ın Kürtlere desteğini hatırlattığını söyledi. Madam’ın, Türkiye’yi bölmek isteyen teröristlere “Özgürlük savaşçıları” dediğini hatırlatan Kandemir, “Başbakan da Şam’ın terörist olarak gördüğü isyancıları ‘Özgür Suriye Ordusu’ olarak kabul ediyor” ifadesini kullandı.

Mahmur ve Hatay benzerliği

Madam Mitterand’ın Irak’ın kuzeyindeki Mahmur’da mülteci kampının kurulmasını teşvik ettiğini hatırlatan Kandemir, şöyle konuştu: “Başbakan Erdoğan da Hatay’a göçü teşvik etti. Bayan Mitterand, Paris Kürt Enstitüsü’nün başkanlığını yapan sevgilisiyle birlikte Türkiye’yi ve Irak’ı karalama gayretindeydi. Başbakan da şimdi Şam yönetimini karalama çabasında...

Dün mü yanlıştı, bugün mü...

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Suriye konusundaki sert söylemlerini şu şekilde değerlendirdi: Başbakan’ın bugün Suriye ile ilgili yaklaşımını sağlıklı bulmuyorum. Dün ailece akşam çaylarına katılıp, geleceği birlikte planlamak gibi dostluk ötesi ilişki ağından düşmanlık noktasına gelmenin gerekçesi ne? Dün mü yanlıştı, bugün mü yanlış?

Erdoğan’ın söylemi Mitterand’a benzedi

Başbakan Erdoğan’ın Suriye söylemi eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın eşi Danielle Mitterand’ın PKK konusundaki tavrını hatırlattı.

Haber: Ceyhun Bozkurt
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye krizinde eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın eşi Danielle Mitterand’ı örnek aldığı ortaya çıktı. Kürtler ve terör örgütü PKK için büyük bir çalışma yürüten Mitterand’ın geçmişte söylediklerinin bir benzerini Başbakan Erdoğan, Suriye için söylüyor. Kasim 2011’de ölen Bayan Mitterrand, Kürtlerin götürüldüğü Mahmur Kampı’nın kurulması için büyük bir çalışma yapmış, 200 Kürt aileyi de Fransa’ya götürmüştü. Bugün Başbakan Erdoğan da sınırımızda Suriyeli mülteciler için kamp kurdurdu. Mitterand, terör örgütü üyelerini ‘özgürlük savaşçısı’ olarak niktelendirirken, Başbakan Erdoğan’da Suriye’nin terörist olarak gördüğü isyancıları ’Özgür Suriye Ordasu’olarak kabul ediyor. Mitterand, Türkiye’yi soykırımcı olarak adlandırmaktan kaçınmazken, Başbakan Erdoğan da Süriye’yi katliam yapmakla itham ediyor.

Mahmur’u örnek gösterdi

Emekli diplomat Nüzhet Kandemir, Madam Mitterand’ın “Kürtler” ile ilgili söylemi ile Başbakan Erdoğan’ın Suriye’deki Esad’a muhalefet eden “Özgür Suriye Ordusu” konusundaki sözlerinin benzediklerine dikkat çekti. YENİÇAĞ’a konuşan Nüzhet Kandemir, Madam Mitterand’ın Mahmur’da mülteci kampının kurulmasını teşvik ettiğini anımsattı. Başbakan Erdoğan’ın da sert söylemleri ile Hatay’a göçü teşvik ettiğini ifade eden Kandemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakan’ın da Suriye konusunda öteden beri Beşşar Esad’a ve rejimine yönelik olarak ağır suçlamaları ve ithamları mevcut. Bu açıklamalar ancak Türkiye’ye gelen mülteci sayısının artması sonucunu verdi. Bayan Mitterand, Paris Kürt Enstitüsü’nün başkanlığını yapan sevgilisiyle birlikte Türkiye’yi ve Irak’ı karalamaya yönelik olarak yapılan bir takım gayretler içindeydi. Olaylar da onların söylemlerini beklemeden gidecekleri istikamete yürüdüler gittiler. Hal böyle olunca bizim yaptığımız beyanların da Mitterand’ın zamanında yaptığı beyanların yarattığı etkinin ötesinde değişik bir etkisi ve sonucu olacağını şahsen tahmin etmiyorum.”

Ne yanıt vereceğiz

Kandemir, Suriye’nin bu durum karşısında ister istemez PKK örneğini anımsattığını kaydetti. “PKK terör örgütü örneğini hatırlatıp, kendi yaşadıkları durumu da benzerlik şekline dönüştürüp, Türkiye’ye karşı argüman olarak kullanıyorlar” diyen Kandemir, şu değerlendirmeyi yaptı: “Suriye’deki legal yönetime karşı bir ayaklanma olduğunu, bu ayaklananların da terörist olarak değerlendirilmesi gerektiği mesajını veriyor. Bunun öyle olup olmadığı, bizim PKK ve diğer Kürt teröristlere terörist dediğimizde karşımıza çıkıp bunların özgürlük savaşçısı olduğunu iddia edenlere karşı verdiğimiz cevaplar kategorisinde kalır. ”

2 kamp 2 yaşam

Danielle Mitterand’ın katkılarıyla Irak’ta Musul’a bağlı Erbil’e yaklaşık 100 kilometre mesafede Kürtler için Mahmur Kampı kurulmuştu. Sayıları 14 bini bulan mülteciler 14 yıldır burada Türkiye’ye karşı koz olarak kullanılıyor. Şimdi ise Başbakan Erdoğan’ın girişimleriyle Suriyeli mülteciler için Hatay ve Gaziantep’te kamp kuruldu. Şu anda 20 bini aşkın kişinin yaşadığı kamp, Beşşar Esad’a karşı kamuoyu yaratma amacı taşıyor.

Eşbaşkanlığı yaptığı BOP’un gereği

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Suriye konusundaki sert söylemlerini değerlendirdi. Şandır, “Başbakan’ın bugün Suriye ile ilgili yaklaşımını sağlıklı bulmuyorum. Dün akşam çaylarına katılmak, hükümeti birlikte toplamak, geleceği birlikte planlamak gibi dostluk ötesi bir ilişki ağından düşmanlık noktasına gelmiş olmanın gerekçesi ne? Dün mü yanlıştı, bugün mü yanlış?” diye konuştu. Mehmet Şandır sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla Başbakan’ın bugünkü gerekçesini iyi tahlil etmek lazım. Ortada makul ve masum bir sebep olduğunu düşünmüyorum. Başbakan, bu sert çıkışları pozisyonunun gerekçe geliştirmek için yapıyor. Bugünkü pozisyonu düşmanlık pozisyonudur. Halka dostluk, devlete düşmanlık olmaz. Bu devlet, o halkın devletidir. Suriye’de yaşanan hadiseler, Türkiye’yi kendi iç meselesi kadar yakından ilgilendirir. Çünkü Suriye’de çıkacak bir iç savaş, Türkiye’de de bir iç savaşın tetikçisi olacaktır. Suriye’nin kuzey doğusunda, Irak’ın kuzeyindeki gibi bir siyasi yapılanmaya uluslar arası destek çıkacak. Böylelikle kurulması planlanan Kürdistan’ın güneydeki iki kanadı gerçekleşmiş olacak. Sıra kuzeydeki kanadı Türkiye’ye gelecektir. Başbakan’ın buna taşeronluk yapması, eşbaşkanlık yaptığı BOP’un gereğidir.”

İşe yaramaz

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu da, “Benim için önemli olan Başbakan’ın Suriye konusundaki tutumu, yaklaşımı. Bu tutumun temel ölçülerinden bir tanesi Kofi Annan’ın girişimine karşı çıkması. Başbakan bu girişimin işe yaramayacağını, Beşşar Esad’a zaman kazandırabileceğine inanıyor. İkincisi bu tutumuyla uluslar arası toplumun genel iradesine ters bir tavır alıyor. Yani bunun sonucu, uluslar arası toplumun dışında bir tutum alarak marjinal hale geleceğidir” dedi.

Emperyalizmin tetikçisi durumuna düştük

CHP Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, “Türkiye’nin dış politikası kendi ürettiği bir politika değil. Tamamıyla Batı emperyalizminin güdümünde, emir komuta zincirinde Batı emperyalizminin çıkarına hizmet eden bir dış politika izliyoruz” dedi. Özgümüş şunları söyledi: “Ayrıca bu dış politika baştan aşağı çelişki içerisinde. Yani laikliğin çok daha ileri düzeyde uygulandığı Suriye hakkında kullandığı bu kadar ağır sözü, orada ABD’nin müttefiki olan halen krallıkla, despotizmimle yönetilen bir çok Arap ülkesi için kullanamıyor. Bugün ’Suriye’de baskı rejimi var’ diyerek müdahale için can atan AKP iktidarı, şehir meydanlarında kadı’nın verdiği ceza ile kafa kesen birçok Arap ülkesindeki bu tür uygulamaları göz ardı ediyor. Bu tamamıyla BOP’un bir parçası. Ayrıca Kaddafi düne kadar bizim Başbakanımızın dostu kardeşiydi. Hatta NATO’nun müdahalesi ilk gündeme geldiğinde ’NATO’nun orada ne işi var’ diye bağırmıştı. Ancak yukarıdan emir geldiğinde NATO’ya asker vermekten çekinmedi. Düne kadar bugünkü rejimle, kişilerce, sistemle yönetilen Suriye Devlet Başkanı için ’Benim kardeşim’ diyordu, evine gidip yemek yiyor, kızının düğününe davetiye götürüyordu. Suriye birden bire düşman oldu. Bunlar inandırıcı gelmiyor. Ne yazık ki dünyaya bağımsızlığı, özgürlüğü, onuru öğreten Türkiye Cumhuriyeti şu anda Batı emperyalizminin tetikçisi ve taşeronu durumundadır. ”

Radardan İsrail de yararlanacak

İran’da yaptığı görüşmelerin ardından Kürecik’teki radar üssünden İsrail’i bilgi aktarılmayacağını bir kez daha tekrar eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “gerekirse üssü kapatırız” açıklaması inandırıcı bulunmadı. Emekli Büyükelçi İnal Batu, “İsrail’in bundan yararlanacağını ABD’liler defalarca açıkladı. Bile bile bu şartlarla açıldı orası. Bu saatten sonra İsrail bu sistemden yararlanırsa ‘biz burayı kapatırız demek’ bana pek samimi bir ifade gibi gelmiyor” dedi. YENİÇAĞ’ın sorularını yanıtlayan Batu, ABD’nin buradan elde edilecek bilgilerin İsrail ile paylaşılacağına ilişkin açıklamaları olduğunu ifade etti. Batu, hükümetin bu gerçeği bile bile radar üssünün açılmasına izin verdiğini kaydetti. “İsrail’i bundan yararlandıranlar davul zurnayla ilan etmez ki. Orda bizim kontrolümüz yok. İsrail de ’ben bundan yararlanıyorum’diye açıklama yapmaz” diyen Batu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuoyunun yatıştırmak için yapılan bir açıklama gibi geliyor. Açıklamanın fiili bir değeri olduğunu da zannetmiyorum. Bunu kapatmak mümkün tabi ama kapatacak isen niye açtırıyorsun? Bunu da sorarlar adama. Baştan beri oranın neden açıldığı belli. İsrail ondan yararlanacak. Bunu dünyada bilmeyen yok ki. Kapatacaksan neden açtırıyorsun?”

“Başımıza bela olacak”

MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da, Kürecik’teki sistemin Türkiye’nin başına bela olacağını söyledi. Halaçoğlu, “Doğruyu söylemiyorlar. Anladığım kadarıyla önümüzdeki günlerde meydana gelecek Ortadoğu’daki savaşın tarafı olacak Türkiye bunu da gördükleri için ne cevap vereceklerini bilemediklerinden böyle açıklama yapıyorlar. Kürecik’teki bu sistem bizim başımıza yüzde 100 iş açacak” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 2 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 04, 2012 1:25

BOP'a Saplandık

1-“Suriye'nin Düşmanları”
2- Türkiye “emperyalizmin taşeronu”
3-"Türkiye'nin yaptığı savaş ilanıdır"


İran'da Düzenin Yararını Belirleme adlı kurulun genel sekreteri Muhsin Rızayi, Türkiye’yi "sözünü tutmayan bir ülke" olarak tanımlayarak yeni tur nükleer müzakerelerin İstanbul yerine başka dost ülkelerde yapılmasını istedi.

Söz konusu kurulun bazı üyelerine hitaben konuşan Rızayi, İran ve p5+1 ülkeleri (BM’nin 5 daimi üyesi ve Almanya) arasında 13 Nisan’da İstanbul’da yapılmaması planlanan yeni tur nükleer görüşmelere değinerek Türkiye’ye ağır eleştirilerde yöneltti. Rızayi, "Bazı anlaşmalar bağlılık konusunda Türk dostlarımız sözünü tutmadığından nükleer görüşmeler başka bir dost ülkede yapılırsa daha iyi olur" dedi.

Yetkili, İstanbul yerine Bağdat, Beyrut ve Şam’ın müzakereler için uygun seçenekler olabileceğini söyledi. İran’daki bazı haber ajansları ve siteler söz konusu haberi "Türkiye’ye güven olmaz" başlığı ile aktardı.

İRAN'DAN BİR SERT TEPKİ DAHA

İran, İstanbul’da yapılan "Suriye'nin Dostları" toplantısını ağır şekilde eleştirerek, zirveyi “Suriye'nin Düşmanları” olarak adlandırdı.

İran Meclisi Başkanı Ali Laricani, genel kurulda İstanbul’da yapılan konferansın “İsrail’e yeni bir nefes aldırmak için yapıldığını” ileri sürerek, diğer ülkelerdeki diktatörlüğe sessiz kalındığına dikkat çekti.

Laricani, konferansına katılan ülkelere hitap ederek, “Eğer sizler bölgedeki demokrasi için endişeliyseniz, neden Bahreyn’deki vahşi diktatörlüğe ve bazı diğer ülkelerdeki diktatörlüğe sessiz kalıyorsunuz?” diye sordu.

Laricani, Suriye için Kofi Annan tarafından hazırlanan plana değinerek,“ Annan, planını uygulamaya geçirmek için çaba ederken, İstanbul’dan başka sesler yükseliyor. Demek ki bu ülkelerin meselesi Suriye’de reformlar değil ” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE EMPERYALİZMİN TAŞERONU OLDU"

İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanvekili Muhammed Kevseri ise Mehr ajansına yaptığı açıklamada, İstanbul’daki konferansı “Suriye’nin düşmanları” olarak değerlendirerek, Türkiye’yi “emperyalizmin taşeronu” olmakla suçladı.

Kevseri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ziyareti ile Tahran’ı Suriye konusunda ikna etmeye çalıştığını ancak “katı bir yanıt” aldığını söyledi.

"TÜRKİYE'NİN YAPTIĞI BİR SAVAŞ İLANIDIR"

Suriye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, İstanbul'da düzenlenen "Suriye'nin Dostları" toplantısını sert dille eleştirdi. Caferi, "Türkiye'nin komşu bir ülkenin egemenliğini ihlal etme amaçlı bir toplantıya ev sahipliği yaptığını ve bunun savaş ilanı sayılacağını" söyledi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın bildirdiğine göre, Caferi, BM'de düzenlediği basın toplantısında, "(Kofi) Annan başından itibaren Suriye yönetimiyle tek sesle konuşmak istediğini söylemişti. Fakat görünen o ki bazıları paralel yollar oluşturup sesini kısmaya çalışıyor. İstanbul'da düzenlenen Suriye'nin düşmanları toplantısı da bunun en iyi örneğidir" dedi.

Caferi, İstanbul'daki toplantının, BM-Arap Birliği Suriye özel temsilcisi Annan'ın misyonuna aykırı olduğunu ve bu misyonla çeliştiğini söyledi.

Caferi, Türk hükümetinin Suriye'ye karşı "düşmanca bir politika" izlediğini ifade ederek, "Türkiye'nin komşu bir ülkenin egemenliğini ihlal etme amaçlı bir toplantıya ev sahipliği yaptığını ve bunun savaş ilanı sayılacağını" belirtti.

Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'ın da Annan planına bağlı kalması gerektiğini söyleyen Caferi, "planın aynı zamanda Suriye'nin egemenliğini ihlal etmeye ve BM Güvenlik Konseyi'nde tanınmayan paralel yollar yaratmaya çalışanlar için de geçerli olması gerektiğini" ifade etti.

BM HEYETİ SURİYE'YE GİDİYOR

Bu arada Annan'ın sözcüsü, gözlemcilerin yerleştirilmesi planına hazırlık için bir BM heyetinin 48 saat içinde Suriye'ye gideceğini bildirdi.

Annan'ın sözcüsü, 5 ya da 6 kişiden oluşacak BM ekibinin gözlemcilerin yerleştirilmesi koşullarının belirlenmesi için Suriye'ye gideceklerini belirtti.

Gözlemcilerin ne zaman bu ülkeye yerleştirileceği sorusuna, "bunu bilmediği" yanıtını veren sözcü, "Gözlemciler konuşlanmadan önce bir Güvenlik Konseyi kararına ve şiddetin durmasına ihtiyaç var" dedi.

Annan, Güvenlik Konseyi'ne ateşkesin denetlenmesi için bir gözlemci heyeti yerleştirilmesini istemiş, 15 üye ülke "tam desteğini" açıklamış ve bunu yapmaya hazır olduğunu bildirmişti.

haber3.com, 3 Nisan 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Nis 05, 2012 12:09

CHP ve MHP milletvekilleri Şam yolcusu

Alt komisyon talebi

CHP ve MHP, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na, Suriye’de inceleme yapmak için alt komisyon kurulmasını önerdi. Komisyonun CHP’li üyesi Hatay milletvekili Refik Eryılmaz, isteklerine yanıt verilmezse Suriye’ye gideceklerini belirterek “AKP milletvekilleri samimiyse gelsin. En kısa sürede tarih belirleyeceğiz” dedi.

Sorgulanacak konu çok

Eryılmaz, taleplerine MHP, BDP ve CHP’li komisyon üyelerinin imza attığını belirterek taleplerinin gerekçelerini şöyle açıkladı: Gazeteciler kayıp. Suriye’de bir takım istihbarat elemanlarının yakalandığı ifade ediliyor. 17 bin sığınmacı Türkiye’de. Bunların sebebi elbet sorgulanmalı ve araştırılmalı.

Muhalefet milletvekilleri Suriye yolcusu

Suriye’de yaşananları öğrenmek isteyen TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun CHP ve MHP’li üyeleri alt komisyon kurulmasını istedi. Komisyonun CHP Hatay milletvekili Refik Eryılmaz, isteklerine yanıt verilmezse Suriye’ye gideceklerini belirterek, “Bunları yerinde araştırıp sorgulamak için buyurun gidelim. Kabul etmezlerse de söyleyelim, gitmek istedik kabul etmediler diyelim. AKP’li milletvekilleri samimiyse buyursun gelsin. Eğer bize cevap vermezlerse en kısa sürede tarihi belirleyip gideceğiz” dedi. YENİÇAĞ’a konuşan Eryılmaz, Suriye’de yaşananları Türk kamuoyunun merak ettiğini belirterek, Suriye’de yaşanlarla ilgili hükümetin kamuoyuna sağlıklı bilgi vermediğine inandığını kaydetti. Bu ülkede MİT mensubu 50 kişinin tutuklandığına ilişkin iddiaların ortada durduğunu söyleyen Eryılmaz, “Kulaktan dolma, küresel güçlerin medyasıyla manipüle haberlerle kamuoyunu yanıltırsanız doğru bir iş yapmış olmazsınız. Gelin oraya gidelim, insanlarla görüşelim” dedi. Eryılmaz, “Bu Türkiye’nin sorunu değil. Uluslararası insan haklarında bir sorun varsa uluslararası kuruluşlar var. BM Güvenlik Konseyi var, Arap Birliği var. Bunlar neden karar vermiyorlar da sadece Türkiye karar veriyor” şeklinde konuştu.

YENİÇAĞ, 4 Nisan 2012



Beşşar Esad’dan sürpriz hamle

Kofi Annan’ın planını kabul ettiğini açıklayan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, işbirlikçilerin, “Yine oyalıyor” açıklamaları arasında sürpriz hamlesini yaptı. Esad, önceki akşamdan itibaren orduyu kentlerden çekmeye başladı.

Esad askerlerini çekiyor

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın, askerlerin kasaba ve kent merkezlerinden 10 Nisan’a kadar çekilmesini öngören Kofi Annan’ın planını kabul ettiğinin açıklamasının ardından, ilk olumlu adımlar atıldı. Adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi, askerlerin nispeten sakin bazı kentlerden çekilerek üslerine dönmeye başladığını, gerilimi yüksek kentlerde ise takviye edilen güvenlik güçlerinin dış mahallelerde konuşlandığını belirtti. Annan’ın sözcüsü de 5-6 kişilik bir gözlemci ekibinin 48 saat içinde Suriye’ye gideceğini açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı da Suriye hükümetinin, Annan’ın planını uygulamaya başladığı konusunda Moskova’yı bilgilendirdiğini duyurdu. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Libya senaryosunun Suriye dahil hiçbir bölgede tekrarlanmasını istemiyoruz” dedi. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice da BM Güvenlik Konseyi’nin, Suriye konusunda yeni bir başkanlık açıklaması üzerinde çalıştığını söyledi. Rice, bu kapsamda 1 Nisan’dan bu yana Suriye’deki gelişmelerin cesaret verici olmadığını belirterek, “Eğer Suriye hükümeti bu fırsat penceresini kullanamaz ve şiddeti tırmandırırsa, BMGK’nın buna ciddi olarak yanıt vermesi gerekir. Annan’la 10 Nisan’dan sonra yeniden görüşüp BMGK’ya yine bilgi vermesini istiyoruz” diye konuştu.

Görüş ayrılığı

Rice, Suriye yönetimini ateşkes öncesinde sadırılarını yoğunlaştırmaması konusunda uyardı. Rice, Esad yönetiminin 10 Nisan’da BM ve Arap Birliği’nin ateşkes çağrısına uyma sözünü yerine getirmemesi halinde Güvenlik Konseyi’nin devreye girmesini istedi. Suriye sözünü tutacağını belirtirken, Rice bu konuda şüpheleri olduğunu söyledi. Rice, Şam üzerinde baskı oluşturmak için harekete geçilmesi konusunda Konsey üyeleri arasında görüş ayrılıkları olduğunu kabul etti. Ancak Suriye’nin taahhüdüne rağmen saldırılarına devam etmesi halinde Şam’ın müttefiklerinin diplomatik hesapları değişebilir.

YENİÇAĞ, 4 Nisan 2012



İran da kapıyı çarptı

ABD eksenli dış politika AKP iktidarına sıfır çektirdi.Suriye ve Irak’tan sonra İran ile de ilişkiler bozuldu.Tahran, müzakere için Şam veya Bağdat’ı önerdi.

Kriz, Seul dönüşü başladı

BaŞbakan Tayyip Erdoğan’ın, Seul’deki nükleer zirve sonrasında geldiği Tahran’da yaptığı temaslar sırasında randevu kriziyle başlayan gerginlik daha da derinleşiyor. Tahran yönetimi, 13-14 Nisan’da, P5+1 ülkeleriyle İran arasında yapılması planlanan nükleer müzakereler için adres olarak kabul ettiği İstanbul yerine Bağdat, Beyrut ve Şam’ın uygun seçenekler olduğunu açıkladı.

Hoşyar Zebari aracı oldu

Tahran’dan gelen açıklamayı, Irak Dışişleri Bakanı Zebari de, kendilerini ziyaret eden İran heyetinin, nükleer müzakerenin Bağdat’ta yapılması talebiyle ilgili mektubu P5+1 ülkeleri elçilerine iletmek üzere bıraktığını belirterek doğruladı. Irak ve Suriye’den sonra İran’ın da Türkiye’ye tavır almasıyla iktidarın bölgedeki tek dostu olarak toprağımızda gözü olan Barzani kaldı.

“Türkiye ortada kaldı”

İranlI mevkidaşı Salihi ile müzakere yeri ve Laricani’nin eleştirilerini görüştüğünü belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve dini liderden başkasının yaptığı açıklamaların bağlayıcı olmadığını iletti” dedi. İran basını da Annan’ın yapacağı ziyareti, “ABD, Annan planından başka çıkış olmadığını gördü! Türkiye ortada bırakıldı” diye yorumladı.

İran kapılarını kapattı

İran ile ilişkiler, AKP hükümetinin Suriye yönetimine takındığı hasmane tavır ve ABD’nin dümen suyunda yürüttüğü dış politika nedeniyle bozuldu. Tahran’daki randevu krizi ve Türkiye’nin İran petrolünü yüzde 20 azaltmasının ardından İran, nükleer zirvenin Irak’ta yapılmasını talep etti. Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler, AKP hükümetinin Suriye yönetimine takındığı hasmane tutum ve ABD dümen suyunda yürüttüğü dış politika nedeniyle bozuldu. Bu kırılmanın ilk işareti, Ahmedinecad’ın Seul’de yapılan nükleer zirveden ABD’nin mesajını getiren Başbakan Erdoğan’a verdiği randevuyu ertelemesiyle alınmıştı. Ardından da AKP hükümetinin İran’dan alınan petrolü yüzde 20 azaltması, ilişkilere bir darbe daha indirdi. İki ülke arasındaki ilişkilere son darbe ise Tahran’dan geldi. İran, P5+1 ülkeleriyle gerçekleştirmeyi planladığı nükleer müzakerelerin Türkiye yerine Irak’ta yapılmasını istedi. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, teklifin kendilerine İranlı bir heyetin ziyareti sırasında iletildiğini açıkladı. Zebari, “Teklif onlardan geldi” dedi. Önceki açıklamalar, İran ve BM’nin beş daimi üyesi ile Almanya’dan oluşan P5+1 ülkeleri 13 Nisan’da yapılması planlanan nükleer toplantıya Türkiye’nin ev sahipliği yapması konusunda hemfikirdi.

Ortada bırakıldı

İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Özel Temsilci Annan’ın önümüzdeki birkaç gün içinde Tahran’ı ziyaret edeceğini açıklarken medya “Türkiye ortada bırakıldı” diye yazdı. Bu arada, İran’dan Türkiye’ye yönelik eleştiriler giderek artıyor. Komisyon üyesi Muhammed Keremirad, Ankara’nın ABD ve İsrail’in politikalarını izler hale gelmiş olmasının acı bir gerçek olduğunu savunurken Erdoğan’ın, Suriye’nin Dostları toplantısında yaptığı konuşma ve Bahreyn’deki cinayetlere karşı suskunluğunun Türkiye’nin bir İslam ülkesi olmadığını ortaya koyduğunu iddia etti.

Bölgede tek dost Barzani kaldı

“Komşularla sıfır sorun” düsturuyla yola çıkan AKP hükümeti, aradan geçen zaman içinde ABD’nin baskılarına boyun eğip, dış politikasını Washington’un talimatlarına göre düzenleyince, bölgede peşmergebaşı Mesud Barzani dışında tek dostu kalmadı.
- Barzani: K.Irak Kürt yönetiminin başı Barzani ile Ankara’nın ilişkileri son dönemde tam bir bahar havası yaşıyor. Türkiye’de yüklü yatırımları olduğu söylenen Barzani, PKK konusunda da AKP’nin umudu oldu. İmralı ve Kandil’i devreden çıkaran hükümet, sorunun çözümü konusunda K.Irak’la aktif bir ilişki geliştirecek.
- Irak: Ankara-Bağdat ilişkileri hızla bozuldu. Şii Başbakan Nuri el Maliki, Türkiye’yi sık sık iç işlerine karışmakla suçladı. Türkiye ile Irak arasındaki gerginlik, yurt dışında da dikkat çekti.
- Suriye: Esad yönetimiyle sıkı dost olan Erdoğan, ABD’nin talimatıyla tutum değiştirdi.
- İran: ABD karşı çıkana kadar süper ilişki vardı!

YENİÇAĞ, 4 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Prş Nis 05, 2012 15:25

Wall Street Journal - Suriye planı hazır

Wall Street Journal gazetesi, Türk ordusunun Suriye’de güvenli bölgeler hazırlama planının birkaç aydır hazır olduğunu yazdı.

Gazeteye konuşan kaynaklar, Ankara’nın harekete geçmek için ‘sivil ölüm sayısında bir eşik saptadığını’ da öne sürdü


Suriye planı hazır Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 10 Nisan’da askerlerini kentlerden çekeceğini söylemesine rağmen, Şam karşıtı cephe bu sözünü tutacağına inanmıyor. Bu ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. ABD’nin saygın gazetesi Wall Street Journal’a konuşan üst düzey Türk yetkililer, Suriye’de şiddetin artması halinde, Türkiye’nin sivilleri korumak amacıyla güvenlik bölgelerinin kurulması ve başka “agresif adımlar”ın atılması ile ilgili planlarını hazırladığını söyledi.

Gazeteye konuşan yetkili, askeri koruma gerektiren ‘güvenli bölgelerin’ kurulması için Suriye’deki durumun Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bir noktaya gelmesi gerektiğini belirtti.

‘Koruma Sorumluluğu’

WSJ, “hükümete yakın yorumcular” diye tarif ettiği kaynaklarına dayanarak, Türkiye’nin daha sert eylemleri uygulamak için Suriye içerisindeki sivil ölümler sayısı için bir eşik saptadığını da öne sürdü. Bu eşiğin sayısı belirtilmedi. BM’ye göre ise isyanda ölenlerin sayısı 10 bini aştı.

Gazete, Türkiye’nin harekete geçmek için BM’nin 2005’te kabul ettiği “Koruma Sorumluluğu” doktrinine başvurabileceği ihtimalini de gündeme getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan da geçen ay Nükleer Güvenlik Zirvesi için gittiği Güney Kore’de, tampon bölge kurulup kurulmamasıyla ilgili “Gelişmelere bağlı. Uluslararası hukuka göre ‘koruma hakkı’ devreye girebilir. Biz Rusya, Çin ve İran’ı da devreye sokarak çözüm bulma arayışındayız” demişti.

Koruma Sorumluluğu, soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve etnik temizlik gibi durumları engellemek için kullanılabiliyor. Bu doktrini uygulamak için BM Genel Kurulu’nun çoğunlukla aldığı karar yeterli oluyor. Yani Rusya ve Çin’in BM Güvenlik Konseyi’ndeki vetosu bu yolla baypas edilebilir. Gazete, orta seviyede bir Türk yetkilisine dayanarak “Suriye rejimi birkaç ay önce muhaliflere karşı ağır silahlar kullanmaya başlayınca Türk ordusunun güvenlik bölgeleri planlarını çizdiğini” yazdı.

‘İşler değişirse...’

Gazeteye konuşan Erdoğan’ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın ise “Türkiye’nin hemen tek taraflı olarak eyleme geçme ve Suriye krizinin esas kısmını omuzlamak” niyetinin olmadığını söyledi. Ancak Kalın “Durum tamamen kontrol dışına çıkarsa ve rejim günlük kitlesel katliamlara başlarsa o zaman işler farklı bir şekil alır ve Türkiye harekete geçmek zorunda kalır” uyarısı da yaptı.

‘Muhalifleri silahlandırmayın’

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’deki muhaliflerin silahlandırılmaması uyarısında bulunarak, aksi durumun bölgedeki gerginliği daha da artıracağını söyledi. ”Muhalefet baştan sona silahlandırılsa bile düzenli orduyu yenmeyi başaramaz” diye konuşan Lavrov, ”Sadece uzun yıllar boyunca kan akacak. Hava saldırıları düzenlemek ise provokasyon anlamına gelir ve sonuçları gerçekten de son derece kötü olur” dedi. Lavrov, ”Kofi Annan’ın çözüm planını herkes destekledi. Ama Suriye’nin Dostları Konferansı’nda muhalefetin silahlandırılmasının hızlandırılması ve yeni yaptırımlar uygulanması yönünde alınan kararlar Annan’ın çabalarının altını dinamitler” diye konuştu.

Vatan, 5 Nisan 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Nis 05, 2012 21:08

ABDullah Gül subaylara seslendi: Çatışma ihtimali var!

Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda konferans verdi. Gül, konuşmasında, "İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda konferans verdi. Gül, "23 asırlık mazisi olan Silahlı Kuvvetleri'nin milletin göz bebeği kurumlarından biri olduğunu" söyledi.

Taşların yerinden oynadığı, kıtalar ve ülkeler arasındaki güç dengelerinin değiştiği, tarihin akışının hızlandığı bir süreçten geçildiğini belirten Gül, böyle dönemlerin ciddi risklerin olduğu kadar, muazzam fırsatların da doğduğu dönemler olduğunu anlattı. Gül, bu itibarla, bu seneki konferansta öncelikle küresel stratejik dengelerde meydana gelen büyük dönüşüm ve kaymalara değinmek istediğini ifade etti. Arap Baharı, Asya-Pasifik'e kayan küresel güç dengesi gibi konulardaki görüşlerini anlattı. Gül, "Türkiye'nin savunma stratejisinde gerçekleştirmesini gerekli gördüğüm reformlardan bahsederek, ülkemiz için yeni bir güç konsepti ortaya koyacağım" dedi.

Küreselleşmenin toplumların siyasi, ekonomik, sosyolojik ve kültürel kimyalarını değiştirdiğini söyleyen Gül, "Hiçbir rejimin halkını demir perdelerin arkasından yönetme lüksü kalmamıştır. Bu nedenle, Orta Doğu'daki hareketlerin ardında illa bir ideolojik saik ve yabancı parmağı aramak biraz zorlama bir tahlil olacaktır" dedi.

"Silahlı Kuvvetler dış politikanın temel sütunlarından biri"

Arap Baharı'nın önümüzdeki on yıllara damga vuracağını söyleyen Gül, bu halk ayaklanmalarını 1848 ve 1989 "devrimlerine" eşdeğer gördüğünü ve modern tarihin üçüncü demokrasi dalgası olduğunu anlattı. Mısır ve Tunus'a yaptığı ziyaretlerden de söz eden Gül, Libya'daki tahliye çalışmaları nedeniyle TSK'nın takdir topladığını söyledi. Gül, "Ayrıca, Libya'ya yönelik NATO operasyonlarına iştirak eden silahlı kuvvetlerimizin mükemmel performansından gurur duyduğumu ifade etmek ve değerli komutanlara teşekkür etmek isterim. Esasen Libya operasyonu, Kore, Somali, Bosna, Kosova, Afganistan ve Lübnan gibi pek çok kriz bölgesinde uluslararası barış ve istikrara katkıda bulunan kahraman ordumuzun başarılar zincirine eklenen bir yenisidir. Silahlı kuvvetlerimizin bu faaliyetleri artık dış politikamızın temel sütunlarından biri haline gelmiştir" diye konuştu.

"Sıcak çatışmaya dönüşürse uzaktan izleme lüksümüz yok"

Türkiye'nin yakın komşularında cereyan eden istikrarsızlık ortamına değinen Gül, bunları uzaktan izleme lüksleri bulunmadığını söyledi. Gül, şunları dile getirdi:

"Geleceğe dair müspet beklentilerimize rağmen, Türkiye'nin yakın çevresinde büyük risk ve tehditler de mevcuttur. Komşumuz Suriye'de akan kan devam etmekte, Irak'ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlık yaşanmakta, İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır. Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir. Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğması yüksek bir ihtimaldir. Bu şartlar altında Türkiye'nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur."

Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlığın bir zorunluluk olduğunu ifade eden Gül, bölgedeki bir diğer ülke İsrail'e ilişkin de "yeni siyasi iklimi en dikkatli takip ve analiz etmesi gereken ülke" diye niteledi. Gül, İsrail'e, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanıması çağrısı yaparak, şöyle uyardı: "Stratejik miyopluğu bırak, gayet dikkatli şekilde analiz et, 50 yıl sonrayı daha ileriyi düşünerek hareket et ve gerçek güvenliği sağlayıcı adımları sağlam bir barışla at."

Gül konuşmasında çevre güvenliği, enerji güvenliği, biyolojik güvenlik, gıda güvenliği, nükleer güvenlik ve siber güvenlik gibi kavramlara da değinerek, bunlar üzerinde de artan şekilde kafa yormak gerektiğini söyledi.

Cumhuriyet, 5 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Nis 06, 2012 13:04

El Cezire'de Suriye depremi

İstifa eden muhabirler yapılan yalan haberleri anlattı.

Katar sermayeli El Cezire kanalından istifa eden çalışanlar Suriye'deki gerçeklerin El Cezire'de gösterilenlerden çok farklı olduğunu açıkladı. Televizyonun Suriye ile ilgili yayın politikası, kanalın Beyrut bürosundan 5 istifa getirdi.

Geçtiğimiz mart ayında El Cezire'den ayrılan eski çalışanların anlattıkları, kanalın Suriye krizindeki rolüyle ilgili tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

Kanalın Suriye yayın politikasını protesto için ayrılan habercilere göre, Suriye ve Libya ile ilgili gerçekmiş gibi verilenler, El Cezire'deki editörlerin kendi fikirleri, gerçekler montaj yoluyla gizleniyor.

El Cezire'den istifa eden 5 kişiden biri olan savaş muhabiri Ali Haşim, yaklaşık 5 ay önce canlı yayında Suriye ordusunun Lübnan sınırını bombaladığına ilişkin haberi yalanlayınca kanaldan ayrılması istenmiş.

Yapımcı Ahmet Musa ise, El Cezire'de çalışmanın her muhabirin hayali olduğunu ama bu hayal depresyona dönüştüğünde bırakmak gerektiğini söyledi.

Musa, "Suriye ve Libya ile ilgili gerçekmiş gibi verilenler kanaldakilerin kendi fikirleri, gerçekler montaj yoluyla gizleniyor" dedi.

CANLI YAYINDA ÇOCUKTAN YARALI TAKLİDİ İSTENDİ

Çarpıtma haberlere örnek olarak kanalın muhabiri Ebu Salih'in Humus'ta küçük bir çocuktan ağır yaralanmış gibi yapmasını istemesi ve muhaliflerin öldürdüğü sivillerle ilgili görüntülerin askerler tarafından yapılan katliam gibi sunulması gösteriliyor.

El Cezire'den istifa eden muhabirlerden biri de, "Gerçekleri bu kadar uzun süre gizlediğimiz için üzgünüm" dedi.

İnternetajans.com, 6 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Nis 06, 2012 20:12

Davutoğlu: "BM'den devreye girmesini isteyeceğiz"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin sayısındaki artışa dikkat çekerek, "Sığınmacı akını artarsa BM'den devreye girmesini isteyeceğiz" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul'a hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, Türkiye'ye gelen mülteci sayısının artmasıyla Suriye'deki operasyonların da artmış olduğunun ortaya çıktığını savunarak, dün gece saat 02.00'da BM Genel Sekreteri Bak Ki-Moon ile yaptığı görüşmede, sivil halka karşı yapılan operasyon korkusuyla kaçan Suriye halkının Türkiye sınırında gittikçe artan bir yoğunluk oluşturduğunu ve bu konuda gerekli girişimlerin yapılması ve çatışmaların durdurulmasını beklediğini ifade ettiğini belirtti.

"Uluslararası toplum net bir tutum almalı"

Şu anda Bir BM heyetinin Suriye'de olduğunu belirten Davutoğlu, "Bu konuda gerekli çalışmaları yapacaklarını söylediler" diyerek Türkiye'nin Suriye'den gelenlere her türlü desteği vermeye devam edeceğinin altını çizdi. Davutoğlu şunları kaydetti:

"Ancak uluslararası toplumunda artık gerçeği görmesi lazım. Onun için Sayın Ban Ki-Moon'dan da Türkiye'nin bu konudaki çabalarını aktardıktan sonra uluslararası toplumdan beklentilerimizi ifade ettim. Artık uluslararası toplumun da bu mülteci akınıyla ilgili olarak çok net bir tutum alması önemli."

"BM çok daha aktif bir rol üstlenmeli"

Bakan, BM'den çok daha aktif bir rol üstlenmesi talebinde bulunduğuna da dikkat çekerek, "Ümit ederiz ki en kısa zamanda vaad edildiği şekilde operasyonlara son verilir. Bütün şehirlerden ağır silahlar askeri birlikler çekilir ve Suriye halkı özlediği bir barış ortamına kavuşacak ilk aşama gerçekleşir. Ama maalesef bu sınırımıza dönük olarak yaşadığımız bu son gelişmeler bu konuda hepimizin çok dikkatli olması ve gelişmeleri çok yakından takip etmesini gerektiren bir durum ortaya çıkarmıştır" diye konuştu.

Davutoğlu, Suriye rejiminin verilen sürelerde söz verdiği şeyleri yapmaması halinde ortaya çıkacak tablonun bütün uluslararası toplum başta BM Güvenlik Konseyi'nin ve BM'in değerlendirmesi gerektiğini belirterek, "Sayın Annan'ın çalışmalarına destek veriyoruz ve temkinli bir iyimserlik havası da oluşmuştu. Bu gelişmeler tabi bizi ciddi bir şekilde tedirgin etmektedir. Öncelikle beklentimiz Sayın Annan'a verilen sözün tutulmasıdır. Derhal operasyonların durması ve askeri birliklerin meskun mahallerden çekilmesi esastır" dedi.

"Suriye halkının uluslararası topluma karşı inancı sarsılıyor"

Operasyonlar bir yandan sürerken, sürekli hayata geçirilmeyen sözler verilmesinin Suriye halkında daha büyük bir tedirginliğe yol açtığını ifade eden Bakan Davutoğlu, Suriye halkının uluslararası topluma karşı inancının sarsıldığının altını çizdi.

Suriye halkının bütün bu operasyonlar devam edecek düşüncesiyle en kısa sürede Türkiye'ye ve diğer komşu ülkelere gitmek istediklerini vurgulayan Davutoğlu, "Bu da bizim üzerimizde baskı oluşturuyor. Artık çok net bir tutum takınmalı ve bu çatışmaları durduracak somut adımlar atılmalı" diye konuştu.

"Annan'a verilen sözden sonra sığınmacı sayısı ikiye katlandı"

Bütün uluslararası toplumun Suriye'den gelen sığınmacılar konusunda Türkiye'yi takdir ettiğini ve BM genel Sekreteri Annan'ın da teşekkür ettiğini ifade eden Davutoğlu, şuanda Suriyeli sığınmacı sayısının 23 bin 825'e ulaştığını ve Annan'a verilen sözden sonra neredeyse sayının ikiye katlandığını belirterek şöyle devam etti:

"Bunun devam etmesi durumunda artık ortada uluslararası bir sorun olduğunun herkes tarafından, Suriye'ye sürekli süre tanıyan çevreler tarafından da anlanması bakımından tabi ki girişimlerimizi yapacağız ve insani yardımlar konusunda mülteciler konusunda BM'den devreye girmesini isteyeceğiz."

Cumhuriyet, 6 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Nis 08, 2012 19:52

ABD, İran'ı vurmaya hazırlanıyor

Emekli Tuğgeneral Eslen’e göre, ABD kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminin ardından önce İran’a, daha sonra da Suriye’ye saldıracak.

Strateji değiştiren ABD’nin Çin’i çevrelemek için Asya-Pasifik’e taşınacağını belirten Nejat Eslen, “Kasımdaki seçimi büyük bir ihtimalle Obama kazanacak. Pasifik’e taşınmadan önce de Ortadoğu’da büyük bir hesaplaşma yaşanacak” dedi. Eslen, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Harp Akademileri’ni ziyaretini de ikna turu olarak değerlendirdi.

ABD, yeni başkanı seçip İran’ı vuracak!

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen’e göre, ABD, kasım ayındaki başkanlık seçiminin ardından önce İran’a, daha sonra Suriye’ye saldıracak.

Haber: Salim Yavaşoğlu
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, ABD’nin kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinden sonra İran ve Suriye’yi vurmaya hazırlandığını iddia etti. Türkiye’nin bu kaos ortamından uzak durması gerektiğini vurgulayan Eslen, “ABD, staratejisini değiştirdi. Çin’i çevrelemek için Asya-Pasifik’e taşınıyor. Kasım ayındaki seçimleri muhtemelen yine Obama kazanacak. Seçimden sonra ABD, Asya-Pasifik’e taşınmadan Ortadoğu’da büyük bir hesaplaşma yaşanacak. ABD, İran ile hesaplaşmadan Çin’e angaje olmaz. Bu hesaplaşma İran’la ve Suriye ile ilgili olacak. ABD’nin asıl hedefinde İran var. İran’ı vuracaklar” dedi. Eslen şöyle konuştu:

Hürmüz kapanır, ABD vurur

“Obama, Suriye konusunda seçimleri atlatıncaya kadar zaman kazanmaya çalışıyor. Askeri müdahalede bulunmadan seçime girmek istiyor. Amaç Suriye’deki rejim değişikliği. Onun için içeriden karıştırılmaya devam edilecek. Kasım ayından önce İran’ı, İsrail uçaklarının vurması sözkonusu olabilir. İsrail uçaklarının saldırması halinde İran, Basra Körfezi’ni mayınlar ve Hürmüz Boğazı kapanır. Dünya petrolünün yüzde 40’ı oradan akıyor. Hürmüz Boğazı kapatıldığı anda ABD, savaşa girer.”

Türkiye Orta Doğu’da ateş altında

Türkiye’nin etrafında bir alev çemberi oluşturulduğuna dikkat çeken Nejat Eslen, bu alev topunun Suriye, Irak ve İran’ı içine alarak Kafkaslar’a kadar uzanacağını vurguladı. Eslen, şunları söyledi: “Afrika’nın kuzeyi ve Orta Doğu, mezhep ve etnik yapı temelinde yeniden yapılandırılıyor. ABD, bu bölgedeki ülkeleri istediği gibi şekillendirmeye gücü yetmediği için kaos politikası uyguluyor. Kendisinin yarattığı bu kaos ortamını yönetmeye çalışıyor. Süreç tamamlandığında Kuzey Afrika ve Orta Ddoğu’nun haritası değişecek. Haritanın içinde de ‘Kürt Devleti’ olacak. Fuller, ‘Kürtler Türkiye ile entegre olacak, başkent Diyarbakır’sözleri ile bunun nasıl olacağını anlatıyor. Türkiye’nin Orta Doğu yangınına girmemesi lazım. Yüzyıllardır iyi geçindiğimiz İran ile hasım haline gelmemiz çok büyük bir hatadır. Özellikle İran’la, İsrail-ABD arasında çıkabilecek meselelerde Türkiye, hiç bir imkan sağlamamalı, taraf olmamalıdır. Ama Kürecik radarı ile taraf oldu. Sıfır sorun politikası da iflas etti. Suriye, İran yönetimleri düşmanı oldu. Azerbaycan’ın güvenini kaybettik. Ermenistan ile ilişkiler daha da kötüleşti. Türkiye’nin dış polita hamlelerinde yaptığı her hatanın bir bedeli oluyor. Sıfır sorun hedeflenmişken cephe sayısı artıyor ve çatışma rislerini arttırıyor.”

Gül’den, Harp Akademisi’ne ikna turu!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmanın önemli mesajlar ihtiva ettiğini belirten Nejat Eslen, “Bu konuşmayı saklayıp, 5-10 yıl sonra yeniden okumak lazım. O zaman anlamı daha da fazla ortaya çıkar. Harp Akademileri’nde, önce Başbakan Erdoğan, sonra da Cumhurbaşkanı konuştu. Bu konuşmalar akademik değil, büyük ölçüde Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını ikna etme ve Türkiye’de ortam oluşturma anlamı taşıyor. Cumhurbaşkanı diyor ki, ’Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğması yüksek ihtimaldir.Bu şartlar altında da Türkiye’nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur.’ Kaos demek, yangın demektir. Akıllı bir stareteji kaostan uzak durur. Türkiye, izleyeceği dış politikalarla ve geliştirdiği staratejilerle kaostan uzak kalmalı. Oysa Türkiye’deki yönetim Orta Doğu’daki gelişmeleri fırsat olarak görüyor” dedi.

YENİÇAĞ, 7 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Nis 10, 2012 21:09

Savaş Baronları

ABD’li senatörler McCain ve Lieberman, Türkiye’yi Suriye ile sıcak çatışmaya sürüklemeye çalışıyor.

Önce tampon bölge sonra parçalamak

Esad rejimine karşı ısrarla askeri müdahale isteyen ABD’li senatörler John McCain ve Joe Lieberman, Cumhurbaşkanı Gül tarafından İstanbul Tarabya’daki Huber Köşkü’nde konuk edildi. Sınırda bir tampon bölge kurup ardından Irak’taki gibi Suriye’yi parçalamak amacındaki senatörlerin ziyaretine CHP’den tepki geldi.

BM kararı olmadan asla...

CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, savaş yanlısı 2 senatörün ziyareti için şöyle konuştu: Bu iki senatör daha önce de defalarca Türkiye’ye gelmişlerdi. Sanıyorum, Türkiye’yi Suriye’ye müdahaleye ikna için geldiler. BM kararı olmadan böyle bir şey olmaz. İnşallah Cumhurbaşkanı da, Türk halkı gibi bölgede savaş istemez.

Huber Köşkü’nde “Suriye senaryoları”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk’te Suriye’ye müdahaleyi savunan savaş baronları ABD’li senatörler John McCain ve Joe Lieberman’ı ağırladı.

Haber: Fatih Erboz
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan Türkiye’ye gelmeden önce İstanbul iki savaş baronunu ağırladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tarabya Köşkü’nde Suriye’ye müdahaleyi savunan ABD’li senatörler John McCain ve Joe Lieberman ile beraberlerindeki heyetle görüştü. CHP Adana Milletvekili Faruk Loğoğlu, ABD’li senatörlerin sertlik ve Suriye’ye müdahale yanlısı olduğunu belirterek, “Bu iki senatör daha önce de defalarca Türkiye’ye gelmişlerdi. Suriye konusunda sert yaklaşım içerisindeler. İkisi de Suriye’ye müdahale taraftarı. Sanıyorum bu doğrultuda konuştular” dedi. Türkiye’yi Suriye’ye müdahale etmeye ikna etmek amacıyla geldiği öne sürülen iki senatörle ilgili siyasilerin değerlendirmeleri şöyle:

Türkiye’yi zorluyorlar

Faruk Loğoğlu (CHP Genel Başkan Yardımcısı): McCain de Lieberman da Suriye’ye müdahale taraftarı. CHP olarak görüşümüz Suriye’ye müdahale edilmemesi. Bu talep ABD’den gelse bile Türkiye’nin buna itibar etmemesi. İnşallah Cumhurbaşkanı da Türkiye ve Türk halkı gibi bölgede savaş istemez, ’BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan böyle bir şey olmaz. Bu konuda bir şey yapmayız’ der. Suriye’deki gelişmeler bakımından en önemli ülke Türkiye. Hem komşu ülke olarak, hem de çok sayıda sığınmacıya kucak açmış bir ülke olarak. Ayrıca Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin tutumu, yaklaşımı, söylemleri de fevkalade önemli.

Esad’lı çözüm istemiyor

İnal Batu (Emekli Büyükelçi): AKP hükümeti Esad’lı bir çözüm istemiyor. Ateşkes de olsa, reformlar da hayata geçse artık Suriye’de Esad’lı bir çözüm istemiyor. Köprüler atılmış, araya o kadar düşmanlık girmiş ki Esad kimseyi öldürmese de istenen reformları yapsa da bu AKP’nin işine gelmiyor. Annan ise Esad ile muhalefetin uzlaşmasına dayalı bir çözüm önermişti. Türkiye, Annan’ın bu girişimden hiç hoşnut değil ama bunu açıkça söyleyemiyor.

Annan’dan Türkiye’ye kritik günde kritik ziyaret

Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, Suriye ordusunun kentlerden çekilmesi için verilen sürenin dolduğu 10 Nisan’da (bugün) Türkiye’ye gelecek. Annan, şiddetten kaçarak Türkiye’ye sığınan mültecilerin sayısının 25 bine dayanması üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile telefon görüşmesi yaptı. “İlk fırsatta Türkiye’ye gelebileceğini” ifade eden Annan, 12 Nisan 06.00’da yürürlüğe girecek ateşkese rağmen şiddetin devam ediyor olmasının kendisini şoke ettiğini belirtmişti. Şiddetin devam etmesinin “kabul edilemez olduğunu” vurgulayan Annan, Esad rejimini uyarmıştı. Muhalifler de, Suriye ordusuna ait yaklaşık 90 tank ve zırhlı aracı içeren bir kuvvetle Idlib kentine operasyon düzenlediğini iddia etmişti. Suriye’de yaşanan şiddet olaylarında bir günde 150 kişinin öldüğü haberlerinin gelmesinin ardından, ordunun İdlib ve sınır boyunca uzanan yerleşim birimlerinde operasyonlara ağırlık verdiği belirtiliyor. Bu durumun, Türkiye’ye sığınan mülteci sayısında önemli bir artışa neden olabileceği düşünülüyor.

Sınırda provokasyon kokusu!

Suriye’den Türkiye’ye girmeye çalışan sığınmacılara Suriye güvenlik güçlerinin açtığı ateşte yaralanarak Kilis Devlet Hastanesi’ne getirilen yaralılardan 2’si hayatını kaybetti. Yaralananlardan birinin, Kilis’teki konteynır kentte görev yapan bir Türk kadın görevlinin olduğu öğrenildi. Kilis Sağlık Müdürü Yemliha Aksoy, çok sayıda ambulansın gelecek yaralılara müdahale için sınırda beklediğini belirtti. Yaralıların ambulanslarla Kilis ve Gaziantep’teki hastanelere sevk edildiğini ifade eden Aksoy, “Suriye’den getirilen yaralı sayısı 17’ye ulaştı, 2’si hayatını kaybetti” dedi.

Çok sayıda yaralı var

Suriye Esseleme Sınır Kapısı yakınındaki çatışmaların sesleri Kilis’ten duyuldu. Kilis’ten Öncüpınar Sınır Kapısı’na giden yolda önlem alan güvenlik güçlerince bölgeye girişe izin verilmiyor. Suriye’den yaralıları getiren grupta yer alan Abdülkadir Abdullah, kimliği belirsiz kişilerin Halep’in Sucu köyüne gece yarısı ağır silahlarla saldırdığını, bölgede çok sayıda yaralı olduğunu söyledi. Bunlardan bazılarını sınırdan geçirerek Türkiye’ye getirdiklerini ifade eden Abdullah, “Çok sayıda yaralı var. Getirebildiklerimizi getirdik” diye konuştu. Sınıra yakın bölgedeki çatışmanın sesleri duyulurken, Kilis’teki konteyner kentte de gerginlik yaşandı. Türkiye, yaşanan bu olayın üzerine Suriye konsolosluğunun maslahatgüzarını çağırıp, açılan ateşin durdurulmasını istedi. Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da, Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarını bakanlığa çağırarak, sınır bölgesindeki çatışmaların durdurulmasını istedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru da, “10 Nisan kadük oldu. Yarından (bugün) itibaren yeni bir dönem başlayacak” dedi. Esad rejiminin kabul ettiği Annan planına göre, Suriye ordusunun 10 Nisan tarihine kadar kentlerden çekilmesi, 12 Nisan’a kadar da ülkede ateşkes sağlanması öngörülüyordu.

“İsyancılar Hatay’da tedavi görüyor” iddiası

CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Suriye’deki silahlı grupların yaralı militanlarının Hatay’daki hastanelerde tedavi edildiğini söyledi. Eryılmaz, Hatay’daki özel bir hastanenin üst katının bu amaçla ayrıldığını belirterek, “Hatay ve Reyhanlı merkezde muhalif grupların militanlarının önemli bir bölümüne evlerin kiralandığı yönünde ciddi bilgiler var. Hem devlet hastanesinde hem de özel hastanelerde çatışmalarda yaralanan muhalif grupların özel tedavi gördükleri yönünde bilgiler var. Hasta ziyaretine gittiğimde en üst katın sadece bu kişilere ayrıldığını ve kata görevli olmayan hiç kimsenin sokulmadığını gördüm. Devlet hastanesinde de çok sayıda yaralı muhalif var.”

YENİÇAĞ, 9 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 11, 2012 0:47

MÜDAHALE İÇİN ZEMİN HAZIRLIĞI

Irak’tan sonra Suriye’yi de parçalamak için düğmeye basan ABD NATO kozunu kullanarak işgali Türkiye üzerinden başlatacak...

Rusya ve Çin engeline takılarak BM’den askeri müdahale kararı çıkaramayan ABD, Suriye’yi parçalamak için NATO üzerinden işgale hazırlanıyor. Beyaz Saray’dan dün akşam gelen açıklamada, “Annan planı başarısız olursa, müttefiklerimizle yeni adımı kararlaştırırız” denildi.

“Ne gerekiyorsa yapılır” Beyaz Saray’ın NATO planına, Pekin’de bulunan Başbakan Tayyip Erdoğan da destek verdi. Erdoğan, “Herhangi bir sınır ihlali sırasında uluslararası hukukta ne yapılıyorsa tabii ki Türkiye de onu yapacaktır” diyerek Suriye’ye silahlı müdahale yapılacağının ilk işaretini verdi.

Savaş çığırtkanlığı BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ve ABD’li senatörler John McCain ile Joe Lieberman’ın Hatay’daki mültecileri ziyaret etti.Basın toplantısında savaş çığırtkanlığı yapan McCain ve Lieberman, gazetecilere, “Önümüzdeki yıl Şam’da buluşmak üzere” diye veda etti.

K. Irak’ı çözdün mü Suriye’ye giriyorsun!

Başbakan Erdoğan’ın Pekin’den “Kan aktı, Suriye’ye gereken yapılacak” mesajına, siyasiler “Irak’a neden müdahale edemiyorsun” diye tepki gösterdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Pekin’de Suriye sınırında önceki gün meydana gelen olayı hatırlatarak “sınır ihlali” ifadesini kullanıp “Sınırda kan aktı, gereken yapılacak” sözleri “Irak’a neden müdahale etmiyorsun” tepkisiyle karşılandı. YENİÇAĞ’a konuşan CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, ABD’nin Türkiye’nin Irak’taki terör örgütü kamplarına yönelik bir operasyonunu istemediğini belirtti. Koç, “Aynı ABD bize Irak’ta izin vermedi, Suriye’yi işaret etti. Başbakan da emperyalist güçlerden aldığı talimatı yerine getiriyor” dedi. Türkiye’nin son dönemde karmaşa üzerine kurduğu dış politikanın ABD tarafından önerildiğini söyleyen Koç sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suriye içinde yaratılacak olan daha boyutlu müdahaleli bir süreç orada da Kuzey Irak benzeri bir başka otonomi arayan alt bölgeler oluşturacaktır. Çok açık bir şekilde bu durum Türkiye için de ciddi bir tehdit oluşturur. Zaten ABD bizim Irak’a yönelik bir harekât yapmamızı istemiyor. Suriye sonu gelmez bir maceradır. Ortadoğu’da temelde dinler, altında da mezhepler kutuplaşması var. Henüz o coğrafyada Kerbela’nın hesabı görülmemiş. Kaldı ki dinler boyutunda da İslam’la Museviliğin bir kapışması var. Oradaki savaşın, karmaşanın temelinde de bu var. Türkiye’nin bir şekilde buraya müdahil olması demek, doğrudan bu anlaşmazlıkların, yüz yıllardır süren çekişmenin tarafı olarak içine düşmek demektir. Bu, Cumhuriyet Türkiye’sinin yıllardır sakındığı bir durumdur. ”

Ateşi kim açtı?

CHP Adana Milletvekili Ümit Özgümüş de, “Sen terör sorununu çözdün mü ki Suriye’ye meydan okuyorsun” dedi. Suriye’de insan hakları ihlali varsa, bu ülkeye müdahale edecek gücün Birleşmiş Milletler olması gerektiğini ifade eden Özgümüş şunları söyledi: “BM böyle bir karar çıkarmıyor. Sadece Batılı emperyalistlerin taşeronu olarak Türkiye oraya girip, düzeltmeye soyunuyor. Sanki Türkiye’de şu anda insan hakları bitmiş, sanki suçsuz yere gazeteciler, subaylar veya sivil toplum örgütünden insanlar içeride değilmiş, sanki Türkiye terör sorununu çözmüş gibi şu an Türkiye başka bir ülkeye özgürlük götürmeye soyunuyor. Ortadoğu bir bataklıktır. ABD kendini Irak’tan zor kurtardı. Bu durum yeni bir Enver Paşa hadisesine yol açar. Türkiye bir daha oradan çıkamaz. Sınır ihlalini kimin yaptığından şüpheliyim. Gerçekten sınır ihlalini yapan Suriye’nin güvenlik güçleri mi, yoksa Türkiye’yi o batağa çekmek isteyen uluslararası gizli servisler mi.”

Annan: Barış için 2 gün daha süre var

BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, Hatay’ın Yayladağı İlçesi’ndeki Suriyelilerin kaldığı çadırkentte incelemelerde bulundu. Annan, Kilis’teki konteynerkentte helikopterle havadan incelemede bulunduktan sonra geldiği Yayladağı İlçesi’ndeki eski TEKEL binasının bulunduğu alanda kurulu 2 bin 700 Suriyelinin kaldığı çadırkente geldi. Çadırkentte girişinde Suriyeli bir çocuğun çiçek vererek karşıladığı Annan, Suriyeli çocukların halk oyunları gösterilerini izledi. Daha sonra Annan, çadırkentte kalan Suriyelilerin temsilcileriyle görüştü. Annan’a ziyaretinde Türk yetkililer de eşlik etti.

Silahlar karşılıklı susmalı

Annan, ziyaretin ardından da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Annan, yeniden Türkiye’de olmanın çok güzel olduğunu söyleyerek, ziyaretini sağladığı ve temaslarını kolaylaştırdığı için Türk hükümetine teşekkür etti. Annan, Türk hükümetine gösterdiği dayanışma ve Suriyeli sığınmacılara yaptığı cömert yardımlar nedeniyle de teşekkür ederek, “Çok sayıda mülteci kampı gördüm ama burası en iyilerinden birisiydi” diye konuştu. Annan, herkesin ilk önceliğinin Suriye halkının can güvenliği olduğunu söyleyerek, bunun için de “şiddetin durması, silahların susması ve askerlerin kışlalarına geri çekilmeleri” gerektiğini kaydetti.

Annan, kendi adını taşıyan planı bunu sağlamak için ortaya koyduklarını belirterek, “Annan planı başarısız demek için henüz erken” dedi. Özel Temsilci Annan, Suriye yönetimine 12 Nisan Perşembe sabah 06.00 kadar şiddeti durdurma çağrısı yaparak, “12 Nisan’a kadar hala zaman var” diye konuştu. Annan, Suriye’de barışın sağlanması ve akan kanın durması için çatışma halindeki iki tarafın da sorumlulukları olduğunu hatırlatarak, “Umarım kamptaki bu insanlar çok uzun süre burada kalmazlar, durum düzelir evlerine geri dönebilirler ama bizleri nelerin beklediğini şu anda bilemiyoruz. Umarım ki cesaret ve sabırla yapmış olduğumuz bütün bu çalışmalar en kısa zamanda meyvesini verir” diye konuştu.

Beni zor durumda bıraktınız

Annan, bir basın mensubunun, Türkiye’nin Suriye’ye sunulan planının uygulanması konusundaki yerinin ne olduğunu sorması üzerine, “Beni zor durumda bıraktınız” diyerek planla ilgili Türk Hükümeti’nin tavrı, tutumu ve yaklaşımıyla ilgili bir şey söyleyecek durumda olmadığını ifade etti.BM’nin bir gözetim misyonu bulunduğunu ve buradan elde edilecek bilgilerin hepsinin BM Güvenlik Konseyi’ne de sunulacağını söyledi.

McCain ve Lieberman’dan savaş çığırtkanlığı

Savaş baronları olarak tanınan ABD’li senatörler John Mccain ve Joe Lieberman, Hatay’ın Yayladağı İlçesi’nde Suriyelilerin kaldığı çadırkenti gezmelerinin ardından düzenledikleri basın toplantısında savaş çığlıkları attı. John McCain, Türk hükümetine Suriyelilere kucak açmaları nedeniyle minnettar olduklarını kaydetti. Basında çıkan haberlerin BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın dediklerinden daha farklı olduğunu, şiddetin sürdüğünü söyleyen McCain, “Sayın Annan’a saygı duyuyoruz ama Esed onunla aynı amacı paylaşmıyor” dedi. Suriye güçlerinin daha dün sınırı geçerek Türkiye’de insanları öldürdüğünü belirten McCain, ziyaretleri çerçevesinde üst düzey Türk yetkililer ile Suriye Ulusal Konseyi (SUK) ve Özgür Suriye Ordusu ile görüştüklerini kaydetti. McCain, Esad’ın İran, Rusya ve Çin tarafından desteklendiğini söyleyerek, muhalefetin küçük silahlarla orduya karşı koymaya çalıştığını, dolayısıyla muhalefeti silahlandırarak bunu tersine çevirmenin bir yolunu bulmak gerektiğini kaydetti. McCain, güvenli bölgeler kurulması gerektiğini de belirterek, Suriye halkının özgürlüklerine bağlı olduğunu ve vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

Gelecek yıl Şam’da görüşmek üzere

ABD’deki seçimlerin Suriye sorununu nasıl etkileyeceğinin sorulmasına karşılık da McCain, bu konuyu seçim malzemesi yapmak istemediklerini ancak ABD’nin seçimlerden önce harekete geçmesi gerektiğini kaydetti. McCain, SUK ile Özgür Suriye Ordusu’nun birleşmiş bir şekilde olduğunu söyleyerek, basın toplantısını takip eden gazetecilere “Gelecek yıl Şam’da görüşmek üzere” diyerek veda etti. Lieberman de ziyaretlerinin “Annan planının başarısızlığına denk geldiğini” belirterek, “Bu üzücü bir durum ama hiç de sürpriz olmadı. Annan planı, Sayın Kofi Annan gibi iyi bir adam tarafından sunulmuş iyi niyetli bir girişim ama Esad gibi kötü bir adam tarafından kötü bir şekilde yanıtlanmış durumda” dedi.

Çin gezisini yarıda kesen Davutoğlu Türkiye’de

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye sınırındaki hareketlilik devam ettiği için durumu yakından takip etmek üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın heyetinden ayılarak Pekin’den Türkiye’ye döndü. BM Güvenlik Konseyi üyeleri ile iki günden beri telefon görüşmeleri yapan Davutoğlu, dün de İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague’e Suriye sınırındaki son gelişmeleri aktardı. Hague, ülkesinin Suriye’den kaynaklı yaşanan sıkıntılara destek vereceklerini söyledi. BM Güvenlik Konseyi Dışişleri Bakanları ile önceki gün başlayan temasları çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton ile görüşen Davutoğlu, Suriye sınırındaki son gelişmelerin kaygı verici olduğunu belirtti. Davutoğlu, akşam saatlerinde de Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ile görüştü.

Washington’dan yeni plan açıklaması

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, ABD’nin NATO üzerinden Suriye’ye müdahale planını açık bir şekilde ifade etti. Nuland, Suriye’de Esed rejiminin, BM ve Arap Birliği’nin özel temsilcisi Kofi Annan’ın planını uyguladığına dair hiçbir belirti bulunmadığını söyledi. Annan’ın BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu mektubu gördüklerini belirten Nuland, konseyin toplantısı bitip, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Dönem Başkanı Büyükelçi Susan Rice açıklama yapana kadar daha fazla yorumda bulunamayacağını vurgulayan Nuland, ısrarlı sorulara rağmen, Suriye konusundaki bir sonraki adımlar hakkında ancak Konseyin toplantısından sonra konuşacağını dile getirdi. Nuland, Annan planının başarısız olması halinde de müttefikleriyle yeni adımları belirleyeceklerini ifade etti.

Korutürk, hükümeti Suriye için ikaz etti

CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, “Suriye konusunda hükümetin tutumunu anlamak mümkün değil. Suriye konusundaki tutumunun Balyoz davası açısından da bakılmak lazım. TSK’nın komuta kadrosu özellikle Doğu Akdeniz’deki deniz kontrol alanında ne ölçüde ona bakmak lazım sağa sola çok tehdit yönetmeden” diye uyardı.

TBMM’nin onayı şart

“Davutoğlu, Çin ziyaretini yarıda kesti, ne diyorsunuz?” sorusuna Korutürk, şu yanıtı verdi: “Uluslararası kamuoyunda Suriye’ye bir askeri harekat isteyen en azından bunu söylemle ifade eden kimseyi görmüyoruz, bizden başka, biz ikide bir de bunu gündeme getiriyoruz. Tampon bölgeden bahsediliyor. Sınır ötesi tampon bölge demek oraya asker gönderip orada askeri tertip alıp oradan gelişleri engellemek demek. Sınır ötesine asker göndermek için hükümetin TBMM’nin onayına ihtiyacı vardır, bu anayasal bir gerekliliktir. Hükümet bir tezkereyle ancak dışarıya asker gönderme konusunda TBMM’den onay aldığı takdirde tampon bölge oluşturur ki tampon bölge oluşturma orada çatışma yaratacak bir unsurdur ona da gerek olmadığını düşünüyoruz.”

Haber : Ceyhun Bozkurt
YENİÇAĞ, 10 Nisan 2012


:arrow: Son Suriye tezgahı ve eşikteki büyük tehlike! / Sabahattin Önkibar

:arrow: Normal (mi)! / Hüsnü Mahalli
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 11, 2012 14:45

Türkiye tampon bölge oluşturursa parçalanır

Yazar ve tarihçi Webster Griffin Tarpley, Türkiye'nin Suriye'de "tampon bölgesi" kurması halinde bunun "modern Türkiye'nin parçalanmasına yol açacak bir adım olacağını" öne sürdü

ABD'li yazar ve tarihçi Webster Griffin Tarpley, ABD nin dış politikasına eleştirel tutumuyla dikkat çekiyor

İran medyası, Suriye konusunda Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilerini sürdürüyor. Press TV, ABD’nin dış politikasına eleştirel tutumuyla dikkat çeken ABD’li yazar ve tarihçi Webster Griffin Tarpley ile yaptığı mülakatta, Türkiye’nin “savaş tehditleri”ne dikkat çekerken Tarpley, Türkiye’nin Suriye’de “tampon bölge” kurması halinde bunun “modern Türkiye’nin parçalanmasına yol açacak, büyük çapta bölgesel savaşa doğru dev bir adım olacağını” iddia etti.

Press TV tarafından yayımlanan mülakat sırasında yönelttiği, “Türkiye’nin savaş tehditleri ile birlikte dikkate alındığında Suriye’deki silahlı isyan bastırılırsa yabancı bir müdahale olur mu?" sorusuna “Bu şimdi var olan büyük tehlikedir” karşılığını veren Tarpley, İstanbul’da kısa bir süre önce yapılan “Suriye’nin Dostları” konferansı için “Gerçekten Suriye’nin düşmanları” konferansı nitelemesini yaptı.

Tarpley, Türkiye’nin Suriye’de “tampon bölge” kurmak gibi bir girişimde bulunabileceğini öne sürerken bunun “modern Türkiye’nin parçalanmasına yol açacak, dev bir adım olacağını” sandığını da söyledi.

Suriye’nin Türk topraklarına ateş attığı “iddiası”na Türk yetkililerinden “öfkeli” açıklamalar geldiğini söyleyen Tarpley, “Açık ki, onlar için oldukça zararlı olacak bir duruma sürüklenmemek için, soğukkanlılıklarını korurlarsa iyi ederler”şeklinde konuştu.

Akşam, 11 Nisan 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 11, 2012 15:25

Suriye ile savaşa mı giriyoruz?

Suriye sınırında yaşanan çatışmalarda Türk askerine 'eller tetikte olsun ama doğrudan hedef alınmadıkça ateş edilmesin' emri verildiği ortaya çıktı.

ABD'nin temsilcisi ise yaklaşan savaşı haber verdi; "Süre bitti, savaş kapıda" dedi. Başbakan Erdoğan'dan Suriye'ye yönelik gelen son mesajlarda sert oldu...

Bütün bu gelişmeler "Neler oluyor, Türkiye Suriye ile savaşa mı sürükleniyor" endişelerine yolaçtı...

Kilis'te Suriye sınırında görev yapan Mehmetçik, gece 03.30 civarında çatışma sesleri gelince alarma geçti. Çatışma sabaha dek sürdü ama Türk tarafına yansımadı. Ancak sabah 09.00 sularında 8 yaralı Suriyeli Türkiye'ye giriş yaparken yakındaki kamp sakinleri ayaklandı ve kamp dışına çıkmaya başladılar. Türk görevliler kalabalığı tutmaya çalışsa da başarılı olamadı.

ELLER TETİKTE OLSUN

Bu arada sınırın karşısından ateş açıldı ve İkisi Türk vatandaşı çok sayıda insan yaralandı. Buna karşın sınırda nöbet tutan Mehmetçik herhangi bir karşılık vermedi. Yetkililer, Suriye yönetimi ile muhalifler arasındaki çatışmaların Türkiye sınırına dayanmasının ardından, istenmeyen gerilimler ve çatışmalar yaşanmasın diye sınır birliklerine 'Eller tetikte olsun, ancak doğrudan hedef alınmadıkça ateş etmeyin' emri verildiğini bildirdiler.

Sınır birliklerine verilen emir, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin silahlarının alınması ve Türk tarafına 'silahsız' kabul edilmeleri yönünde oldu.

KATLİAM İÇİN ZAMAN KAZANDIRMAYIN

BM'nin ve Arap liginin Suriye Temsilcisi Kofi Annan'a Hatay'daki kamplar havadan ve karadan gezdirilirken, "Planınızı destekliyoruz ama Şam yönetimi planınızı zaman kazanmak için kullanıyor. Siz göreve başladıktan sonra Türkiye'ye gelen mülteci sayısı da çatışmada ölen Suriyeli sayısı da iki kat arttı. Planı uzatarak Esad'a katliamlar için zaman tanımayın" görüşü iletildi.

Annan da Türkiye'nin mülteciler konusundaki "açık kapı" politikasına destek verdiklerini vurguladı.

Diplomatik kaynaklar, "Muhalifler Türkiye'den sınırı geçerek Suriye ordusuna saldırıyor" iddiasının kampa sızan Suriyeli istihbaratçılar tarafından yayılmaya çalışıldığını, Rusya ve bazı batılı ülkelerin bu iddiayı desteklediğini ama iddianın gerçeği yansıtmadığını vurguladılar.

İANNAN'DAN ATEŞKESE UYUN ÇAĞRISIİ

BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan, yarından itibaren Suriye'de daha iyi bir durumu görmeyi umduklarını belirterek, tüm tarafların ateşkese uymalarını istedi. Annan, Tahran'daki temasları kapsamında Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile Suriye konusunu görüştü.

Annan ve Salihi düzenledikleri ortak basın toplantısında, Suriye'deki duruma ilişkin açıklamalarda bulundular. Salihi ile görüşmeyi olumlu olarak değerlendiren ve sorunun barışçıl yollarla halledilmesi konusunda görüş birliği içinde olduklarını belirten Annan, İran'ı Suriye'deki sorunun çözümünün bir parçası olarak görmeyi umduklarını söyledi.

''Suriye'de yarın saat 06.00'dan itibaren daha iyi bir duruma şahit olmayı umuyorum'' diyen Annan, bu ülkedeki tüm taraflardan kabul ettikleri gibi ateşkese uymalarını beklediklerini kaydetti. Annan, Suriye'deki çatışmaların bir an önce bitmesi gerektiğini belirtti ve ''Suriye'de çatışma ve ölümlere son verilmesi için bir yol bulunması çok önemli'' ifadesini kullandı.

Suriye'ye en kısa sürede insani yardımların ulaştırılmasının önemine değinen Annan, bu ülkedeki grupları müzakere masası etrafında toplamak gerektiğini kaydetti. İran'ın 6 maddelik barış planına verdiği desteği önemli bulan Annan, Suriye'deki hükümet ve muhalefetin de bunu kabul ettiğini belirttiklerini hatırlattı.

İŞBİRLİĞİ ÖNERİSİİ

Annan, Suriye'deki sorunun bu ülke halkının isteklerine saygı çerçevesinde ve yine bizzat kendilerinin başlatacağı bir girişimle halledilmesi gerektiğini söyledi. Ortadoğu bölgesindeki çatışma ve gerginliklere dikkati çeken Annan, bu bölgenin başka bir şoka daha tahammülü olmadığını belirtti ve sorunun çözümü için tüm ülkelerin işbirliği yapmasının önemli olduğunu ifade etti.

Annan, Suriye'ye gözlemci gönderilmesi konusunda bu ülke yönetimiyle görüşüldüğünü ve BM Güvenlik Konseyi'nin kararından sonra adım atılacağını bildirdi. Suriye konusunda görüşmelerde bulunmak üzere dün akşam saatlerinde Tahran'a gelen Annan'ın öteki yetkililerle de bir araya gelmesi bekleniyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/suriye-sinir-catisma-turk-askeri-emir-muhalifler-ordusu-kilis-mehmetcik--415623h.htm



Suriye için süre bitti savaş kapıda! : 
Suriye için süre bitti savaş kapıda!

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice Suriye konusunda sert mesajlar verdi...

BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Dönem Başkanı ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, Suriye yönetiminin verdiği taahhütlerini yerine getirmediğini belirterek, bu konuda atılacak adımın, "Esed rejimi üzerinde topluca baskıyı artırmak" olduğunu söyledi.

Rice, BMGK'nın Suriye konulu basına kapalı toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

BMGK üyelerinin, BM-Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan'ın kendilerine gönderdiği mektubu ele aldığını söyleyen Rice, "BMGK üyeleri bu kapsamda Suriye konusunda Annan'a destek veren 21 Mart ve 5 Nisan'daki başkanlık açıklamalarının tamamen uygulanması gerektiğini yinelediklerini belirttiler" dedi.

Rice, BMGK üyelerinin Annan'ın mektubunda yer alan iki konuya özellikle önem verdiklerinin altını çizerek şunları söyledi:

"Suriye liderliği, şimdi izlediği yolda temel bir değişiklik yapma fırsatını kullanmalı ve önümüzdeki 48 saat içinde, 12 Nisan'da silahlı şiddetin durması amacıyla 6 maddelik planın 2. maddesini tam olarak uygulamalıdır. Ayrıca Suriye ordusunun tüm ülkedeki faaliyetlerinde tartışmasız, gözle görülür ve acilen bir değişiklik olması gerekmektedir. Konsey üyeleri, Sayın Annan'ın da belirttiği gibi Suriye'deki muhalif güçlerin de 6 maddelik plana uyacaklarına dair taahhütlerini yerine getirmelerini istemektedir.

İkinci nokta da tüm tarafların 12 Nisan mühletine uymalarıdır. Bu kapsamda Konsey'in, Suriye yönetiminin acil yükümlülüklerini yerine getirmesi noktasında ciddi endişeleri bulunmaktadır. Sayın Annan'ın dediği gibi şiddetin durdurulması ilk ama önemli bir adımdır ve yeni koşullar öne sürülerek geciktirilmemelidir, şiddet şimdi son bulmalıdır."

BMGK'nın Annan'a tam destek verdiğini yineleyerek 12 Nisan'dan kendisinden detaylı bilgi alacaklarını söyleyen Rice, bir soru üzerine, 12 Nisan mühletinin "yeni bir mühlet olmadığını" belirterek "Bu mühlet aslında bugün yani 10 Nisan'dı, bu süre bugün doldu, Suriye yönetimi verdiği ilk taahhütleri yerine getirmedi. BMGK üyeleri bu kapsamda hem bu süreye uyulmadığı hem de Suriye'de şiddetin son 10 günde daha da yoğunlaşmasından dolayı derin endişe içindeler" diye konuştu.

Kofi Annan'ın bu kapsamda Suriye yönetiminin taahhütlerini yerine getirmesi için hala bir fırsat olduğunu düşündüğünü ifade eden Rice, "Suriye'de muhalefet yine de cömert bir şekilde, Suriye yönetimi taahhütlerini 12 Nisan'da yerine getirirse kendileri de taahhütlerini yerine getireceklerini belirttiler" ifadesini kullandı.

Suriye yönetiminin 8 Nisan'da 6 maddelik plana ilişkin yeni koşullar öne sürdüğünün Annan'ın mektubunda belirtildiğini de bildiren Rice, BMGK'nın 6 maddelik plana dahil olmayan bu tür koşulları bugünkü toplantısında ele almadığını bildirdi. Rice bir soru üzerine, Annan'ın Şam'a gönderdiği teknik ekiple Suriye yönetimi arasında bu koşullara ilişkin bazı anlaşmazlıklar olduğunu da teyit etti.

Annan'ın İran'a yaptığı ziyaretle ilgili bir soruya ise Rice, "Bu ziyaretten ne bekleyeceğimizi şu an bilemiyorum, kendisini perşembe günü dinleyeceğiz" karşılığını verdi.

Suriye'deki duruma neden iç savaş değil de kriz dediğine yönelik bir soru üzerine ise Rice şunları kaydetti:

"Suriye'deki kriz tahminlere göre 9 binden fazla insanın canını almıştır. Bu durum, barışçıl bir şekilde yönetimi protesto eden Suriyeli sivillere karşı zalimce ve giderek artan şekilde şiddet uygulanmasıyla bir yıldan beri devam ediyor. Bu insanların bazıları kendilerini savunmak için silahlandılar, diğerleri ise barışçıl protestolarına devam ediyorlar. Gerçek şu ki Suriye'deki duruma ne dersek diyelim bir gerçekle yüzleşme zamanı geliyor. ABD'nin görüşü şudur; Suriye yönetimi taahhütlerde bulunmuş ama yine bu taahhütlerini yerine getirmemiştir. Şimdi soru BMGK'nın, Annan Planı'nı destekleme yönünde birlik içinde davranmaya devam edip etmeme ve Suriye rejiminin hala taahhütlerinin yerine getirmemesi durumunda mantıklı olan bir sonraki adımı atıp atmama konusunda hazır olup olmadığıdır, bu adım da Esed rejimi üzerinde topluca baskıyı artırmaktır."

Rice, BMGK'nın bu adımı atmaması durumunda Suriye'deki krizin giderek iç savaşa dönüşeceğini, bunun Suriye halkının yanı sıra komşu ülkeleri, bölgeyi ve uluslararası toplumu etkileyeceğini belirtti.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/abd-suriye-bm-buyukelci-susan-rice-savas--415547h.htm
Erdoğan Suriye'yi uyardı! : 
Erdoğan Suriye'yi uyardı!

Başbakan Erdoğan, Çin’in başkenti Pekin’de kaldığı otelde Suriye’yle ilgili açıklamalarda bulundu.

Şam yönetimine sert mesajlar gönderen Erdoğan, Suriye askerlerinin Türk tarafına ateş açmasıyla ilgili olarak, şunları söyledi: “Başka ülkeler uluslararası siyasette, uluslararası hukukta ne yaptıysalar, Türkiye de sonunda onu yapacaktır. Bu, bize uluslararası hukukun da tanıdığı bir haktır. Bir de tabii çok açık bir sınır ihlali artık oluşmuştur. Bizler de son değerlendirmeleri yapacağız. Gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanımız, yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz devam ediyor. Ondan sonra atılması gereken adımları tabii ki atacağız.”

KAÇANLARI ARKADAN VURUYORLAR

Şu ana kadar yaklaşık 25 bine yakın insanı geçici sığınmacı olarak kabul ettiklerini belirten Erdoğan, “Bu rakam nereye kadar gider? 100 bin mi olur, daha fazla mı olur? Bu insanlar herhalde keyfinden değil, ölümden kaçıyorlar. Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız. Kaçanları bile arkadan vuruyorlar. İşte Sayın Annan’a söz verdi; söz verdiğinden bu yana yine her gün 60-100 kişi öldürülmeye devam ediyor” dedi.

Başbakan, “Bu, tampon bölgenin hayata geçirilmesi anlamına mı geliyor?” sorusu üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:

ASLİ GÖREV BM’NİN

“Masaya yatıracağız. En uygun olanı neyse oradan farklı olanına gitme gibi bir adımımız olacaktır. ‘Farklı’dan kastım da düşünmek istemediğimizdir. Oraya gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması için de atılması gereken adımı atması gerekir.”

BM Güvenlik Konseyi’nin yeni bir paketi devreye sokması gerektiğini dile getiren Erdoğan “BM’nin bu işe müdahalesini isteyeceğiz, çünkü burada asli görev birinci derecede onun” dedi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/basbakan-erdogan-suriye-savas-sinir-ihlali--415558h.htm
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Nis 11, 2012 23:09

Ucuz Numaralar

Suriye’yi işgal etmek isteyen savaş lobileri, Türkiye’yi sıcak çatışmanın içine atmak için her türlü tahrik, kışkırtma ve provokasyona başvuruyor.

Suriye’yi de Irak gibi parçalamaya kararlı ABD’ye hizmet eden savaş lobileri, Müslümanı Müslümana kırdırtma peşinde. Ateşe sokulacak maşa olarak görülen Türkiye’yi müdahaleye iknaya uğraşanların başvurduğu bu ucuz numaralardan bazıları:

Sınırda provokasyon

Kilis’te mülteciler için açılan konteyner kent, sınırın Suriye tarafındaki yüzlerce ajan için provokasyon fırsatı oldu. Konteyner kente gelen sığınmacılara meçhul eller tarafından açılan ateş, Suriye askerlerine maledilerek savaş ilanı için bahane aranıyor.

Dış basından gaz

El Cezire ve CNN gibi TV kanalları, mizansen görüntülerle Suriye askerini katliamcı olarak gösteriyor. Avrupa basını, “Tampon bölge Türkiye’nin hakkı”, “Ankara’nın sabrı taşıyor” gibi manşetlerle Türk hükümetine müdahale için gaz veriyor.

Diplomatlardan tahrik

Batı basının verdiği gaza Ankara’da görev yapan diplomatlar da tahrik desteği veriyor. Diplomatlar, Başbakan Erdoğan’ın ateşli söylemlerle yetindiğini belirterek “Başbakan’da bu cesaret yok, Kürt misillemesinden korkuyor” ifadesini kullanıyor.

Provokatörler pusuda çakallar sınıra üşüştü!

Sınırımızdaki istikrarsızlık başta Batı ülkeleri olmak üzere akbabaların iştahını kabarttı. Provokatörler Türkiye’yi Suriye’ye girmeye zorluyor.

Haber: Ceyhun Bozkurt
Suriye’de yaşanan kargaşa, akbabaların iştahını kabarttı. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin diplomatları ve bazı basın organları, Türkiye ile Suriye’yi savaşa sokmak için her türlü provokasyonu sahneye koymaya başladı. ABD’den Türkiye’ye gelen senatörler John Mccain ve Joe Lieberman, Hatay’da sığınmacıların kampını ziyaret bahanesiyle kışkırtıcı açıklamalar yaptı. Senatörlerin ziyaretinden bir gün önce Suriye sınırından Türkiye’ye ateş açıldı. Silahlı saldırının Kofi Annan’ın Hatay ziyaretine denk getirilmesi provokasyon ihtimalini güçlendirdi. YENİÇAĞ’a konuşan milletvekilleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ABD’nin ve Batı’nın gazına gelmemesi uyarısı yaptı. Siyasilerin konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:

Psikolojik baskı

Hasan Akgöl (CHP): Sınır müdahalesi kesinlikle bir provokasyon. Olayı meşrulaştırmak için, eldeki doneleri artırmak için böyle bir provokasyon var. ‘Bakın Suriye sınırımıza kadar geldi, sınır ihlali yapıyor, haddini aştı’ söylemine psikolojik destek sağlamak amacıyla olaylar Müslüman Kardeşler tarafından Türkiye’nin sınırına taşındı. Batı, Türkiye’yi Suriye üzerine sürmek istiyor. Angelina Jolie’nin gelişi bile planın bir parçasıydı.

Özellikle tertiplendi

Bülent Tezcan (CHP): Kilis’te konteyner kent kurulmadan önce bölgeye gittik. Halk böyle olayların çıkmasından endişe ediyordu. Sınıra sıfır bölgede böyle bir kamp kurulmasını istemiyorlardı. Çünkü o bölge provokasyona açık. Bu işin özel olarak tertiplendiğini düşünüyorum. Amaç, Türkiye’yi doğrudan doğruya çatışmanın içine çekmek. Hükümet masum değil. Sıfır noktasına 10 bin mülteciyi yerleştirirsen olacağı buydu. ‘Burada mantar tabancası patlasa çatışma çıkar’ demişlerdi.

Mevlüt Dudu (CHP): Batı Türkiye’yi gaza getiriyor. Tabii ki bu yaşananlar provokasyon. Türkiye’yi Suriye’ye sokmak isteyen bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor. Bunun ortamı hazırlanıyor maalesef. Geçmişte bu tür provokasyonları hazırlayanlar şimdi de Suriye için hazırlık yapıyor.

Krizi Meclis’e gelip anlat!

Suriye krizine “diplomatik” yollarla çözüm bulunması gerektiğini savunan İngiliz The İndependent gazetesi, “Araplar bölünmüş durumda, Türkiye’nin de sabrı tükenebilir” dedi. “Suriye’de diplomasinin alternatifi yoktur” başlığının kullanıldığı başyazıda, baştan beri Suriye’deki krize ilişkin en büyük korkulardan birinin, yurt içindeki iç savaşın sınırların ötesine taşması olduğu belirtildi. Telegraph gazetesi de, Suriye içerisinde “tampon bölge” nin kurulmasını savunurken, “Türkiye’nin de haklı biçimde öfkelenmek için daha büyük gerekçeleri var. Ulusal sınırı Suriyeli kuvvetlerce ihlal edildi” diye yazdı.

Diplomatlardan tahrik: Erdoğan cesaret edemez

Suriye’deki şiddetin Türkiye ve Lübnan’a taşması, Türkiye’nin Suriye topraklarına girerek güvenli bölge oluşturması olasılığını yeniden gündeme getirdi. Ankara’daki yabancı diplomatlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki sözlerinin “ateşli söylemlerden ibaret” olduğunu öne sürüp, “Başbakan’da bu cesaret yok” dediler. Suriye’de güvenli bölge oluşturmak için operasyon gerektiğine dikkat çeken diplomatlar, Türkiye’nin bunu gerçekleştirecek imkana sahip olduğunu, 400 bin askeriyle Suriye ordusunun neredeyse iki katı büyüklükte bir orduya sahip bulunduğuna dikkat çekti. Arap dünyasının Suriye konusunda farklı görüşlerde olduğu belirtilirken, Batı’dan Suriyeli muhaliflere büyük çaplı askeri yardım yapılması yönündeki çağrılar yoğunlaşıyor.

Başbakan Irak’ta Müslümanlara tecavüz edilirken neredeydi?

MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, “Eğer bir provokasyon var ise bunu Başbakan provoke ediyordur” dedi. Irak’ta meydana gelen olayları örnek veren Öztürk, şöyle konuştu: “Başbakan’ı o kadar iştahlı, arzulu görüyoruz ki. Ne oldu, ne değişti. Irak’ta binlerce Müslüman kadının ırzına geçildi. Telafer’de cami bastılar, insanları katlettiler. Başbakan’ı o olaylar olurken böyle bir haleti ruhiye içinde göremedik. Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Başbakan’ın iştahı kabarmış. Kendisine haklı gerekçeler oluşturmak için provoke ediyor olabilir noktasına geldik. Biliyoruz ki ABD taktik değiştirdi. Bundan önce bu ülkelere kendi askeriyle girdi. Oradaki olumsuzluklar Amerikan ve dünya kamuoyunda tepki çekti. Şimdi ABD arzu ve isteklerini gerçekleştirmek için maşa kullanıyor, kendi elini ateşe sokmuyor. Kendileri de ifade ediyor. ABD adına başka ülkeleri sahaya sürmenin mücadelesini veriyorlar. Bugün Türkiye’nin başına oynanan oyun da budur. Dilim varmıyor söylemeye ama ABD’nin talimatıyla hareket ediyorlar.”

YENİÇAĞ, 11 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Nis 14, 2012 17:26

İşgal Koridoru

“İnsani koridor” söylemlerinin ardından gelen tampon bölge ve bölünme, Irak’tan sonra bu kez Suriye için sahneye kondu.

ABD, BM ve Fransa korosu

Surİye’yi işgal planını adım adım hayata geçiren ABD, Fransa ve BM, 1991’de Kuzey Irak’tan Türkiye’ye iltica etmek isteyen mültecileri koruma maskesi altında kurdukları Çekiç Güç’le bölgeyi ele geçirirken, şimdi de “insani yardım koridoru” adı altında Suriye’yi işgal etmeye hazırlanıyor. “İnsani koridor”un korunması gerekliliği, bölgeye silahlı güçlerin de girişini sağlayacak.

Suriye savaş nedeni sayabilir

Emeklİ Büyükelçi Nüzhet Kandemir “İnsani koridor açılması, bir ülke topraklarına müdahale demektir. Koridor açılırsa korunması gündeme gelecek. Bu silahlı müdahaleyi de Suriye savaş sebebi sayabilir” derken, emekli Tuğgeneral Nejat Eslen de “Tampon bölge ve insani koridor, bir ülkenin parçalanmasına yol açar” diyerek Türkiye’nin sürüklendiği tehlikeye dikkat çekti.

“İnsani koridor” adı altında “işgal planı!”

Başta ABD olmak üzere BM ve Fransa, Esad’ı bahane edip Suriye’yi işgal etmek için “insani yardım koridoru” adı altında “işgal koridoru” kuruyor.
Suriye’yi işgal planını adım adım hayata geçiren ABD, Fransa ve BM, 1991’de K. Irak’tan Türkiye’ye iltica etmek isteyen mültecileri koruma maskesi altında kurdukları Çekiç Güç’le bölgeyi ele geçirirken, şimdi de “insani yardım koridoru” adı altında “Suriye’yi “işgal koridoru” hazırlıyor. Kofi Annan’ın sözcüsü Ahmed Fevzi, Annan’ın Suriye’de insani yardım koridorları açılması çağrısı yaptığını duyurdu. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ” İnsani koridorların kurulması için gerekli şartların oluştuğunu” söyledi. Annan’ın çağrısı “ krizin sıcak çatışmaya dönüşeceği” şeklinde yorumlandı. Diplomat ve siyasileri bu konudaki yorumları şöyle:

Savaş sebebi

Nüzhet Kandemir (Emekli Büyükelçi): Kanaatim insani koridor açılması demek, üçüncü bir ülke topraklarına müdahale edilmesi demektir. BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkartmadan olmaz. Konseyin kararını beklemek lazım. Bunlar sadece bir dilek beyanıdır. İnsani koridor BM kararı olmadan açılırsa Suriye bunu bir savaş nedeni sayar mı. Bu Suriye’nin bir takdiri ama bir ülke kendi rızası olmadan topraklarına girilip insani nedenlerle de olsa bir uygulamaya geçilmesini istediği şekilde yorumlar. İnsani koridor açıldığı zaman elbette korunma konusu beraberinde gelecektir. Bu koruma unsuru da silahlı bir müdahalenin belirtisidir.

İlgili ülke istemeli

Hikmet Çetin (Dışişleri eski Bakanı): Öncelikle ilgili ülkenin buna ‘evet’ demesi gerekiyor. Zorla bir başka ülkeye ‘size insani koridor açtık’ denemez. Diyelim ki ilgili ülke istemiyor, böyle bir talebi yok bunu kime götüreceksin, nasıl götüreceksin bu bile çatışma durumu ortaya çıkarabilir. Bu nedenle işin uluslararası dayanışma içerisinde çözülmesi gerekiyor. İnsani yardım bana göre Türkiye üzerinden yapılmalı. Ateşkes kalıcı hale gelirse göç de durur. O zaman zaten tampon bölgeye ihtiyaç kalmıyor. Tampon bölge Türkiye’nin güvenliğini bir şekilde tehdit altında görmesi durumunda olacak bir olay.

Dikkatli olalım arkadan itiyorlar!

Emekli Büyükelçi İnal Batu, Suriye konusunda hükümetin çok dikkatli olmasını isterken, “Birileri arkamızdan itmeye çalışıyor. Türkiye Irak’ta tampon bölge kurmadı. Çok daha kolay olduğu halde. Devlet otoritesi kalmamıştı, Bağdat rejimi yıkılmıştı. Türkiye bu maceraların uzağında dursun. Zaten kafi derecede taraf olduk bu konuda. Türkiye kuşatılmış durumda. Dış politikamız başarılı diyenler bir haritaya baksınlar” dedi. Görevin BM’ye düştüğünü vurgulayan Batu, “Türkiye’yi tahrik edenler var. ’Sen orada güvenlikli bölge kur, sen orada yardım koridorları aç’ diye. Bunların hepsi iyi niyetten yoksun. Hele Libya konusunda ne kadar güvenilmez olduğunu gördüğümüz Fransa’dan gelirse böyle bir öneri, Türkiye kesinlikle bu işe atılmamalı. Böyle bir insani koridor açtın mı, tampon bölge kurdun mu orasını asker gönderip korunman gerekir. Suriye ’buyurun gelin benim toprağımda tampon bölge kurun’ demeyeceğine göre, savaşı göze alman lazım. BM Güvenlik Konseyi karar alsa bile bu karar Rusya ve Çin tarafından veto edilecek. Annan iyi niyetliyse bir an önce BM gözlemcilerini göndermesi lazım” diye konuştu.

Türkiye de bölünür

Hükümetin Suriye ile yürüttüğü gerilim politikası sürerken, emekli Tuğgeneral Nejat Eslen İsrail’e dikkat çekti. Eslen, İsrail’in zayıf bir Suriye istediğini belirterek “ABD’nin buradaki jeo-stratejik davranışlarında İsrail’in ve ABD’deki Yahudi lobilerinin önemli etkisi var. İsrail olabildiğince zayıflatılmış, kaos içinde bir Suriye, parçalanmış, bölünmüş, güçsüzleştirilmiş bir Suriye ister” dedi. Nejat Eslen, Türkiye’nin izlediği politikanın ABD tarafından belirlendiğini ileri sürdü. Eslen, tampon bölge ve insani koridorun ülkenin parçalanmasına yol açacağını ifade ederken, “Biz Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge oluşturursak bir yerde o coğrafyayı bölmüş oluyoruz. Suriye’ye yapılacak her silahlı müdahale Suriye’nin parçalanmasına yol açar” dedi. Irak’ın kuzeyinde Kürt devleti kurulmasının mimarının Çekiç Güç olduğunu anımsatan Eslen, Türkiye’nin aynı oyunla Suriye’de de karşı karşıya kalabileceği uyarısı yaptı. Eslen şunları söyledi:

Suriye parçalanır

Çıkarlarımıza ters “Irak’ın kuzeyindeki Kürt devleti Çekiç Güç’ün sayesinde kuruldu ve biz de buna ciddi katkılarda bulunduk. Suriye’nin kuzeyinde tampon bölge Türkiye’nin çıkarlarına ters düşebilir. Dolayısıyla orada bir tampon bölge oluşturulması, Irak’ın kuzeyinde Kürt devletini oluşturan Çekiç Güç’e benzer bir durum ortaya koyabilir. Sünniler ülkenin ortasında ve güneyinde yaşıyor. Kürtler ise kuzeyinde yaşıyor. Tampon bölge kurulacaksa o zaman Kürt bölgesinde kurulacak demektir. Bu da aslında Büyük Kürdistan’a doğru giden istikamette bizim çıkarlarımıza aykırı gelişmeleri de tetikleyebilir. Yani gelecekte kurulması planlanan Büyük Kürdistan’ın Akdeniz’e ulaşmasına da imkan tanıyabilir.” n Ceyhun Bozkurt

Kamplara uluslararası yardım

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’deki sığınmacılar için uluslararası yardımları almaya başladıklarını açıkladı. 25 bin geçici sığınmacının sayılarının artması durumunda neler yapılması gerektiğini, hangi mekanizmaların harekete geçirileceğini planladıklarını belirten Davutoğlu, “Türkiye olarak Annan planına destek verdik, Suriye için son şans dedik” dedi. Davutoğlu, çatışmalarda bir düşüş olmakla birlikte belli yerlerde çatışmaların sürdüğünü ve tankların şehirlerden çekilmesine rağmen kentlerin etrafına çekildiklerini ifade etti. Davutoğlu, “Uluslararası yardımları almaya başladık. Ürdün de bundan sonra bu çabalara destek verecek. Koordinasyon mutabakatına vardık” dedi.

YENİÇAĞ, 13 Nisan 2012



Sorunun parçası Türk hükümeti!..

AKP’nin politikaları, Suriye’yi isyan ettirdi. BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, New York’ta düzenlediği toplantıda sert açıklamalar yaptı: Türk hükümetinin politikaları, sorunun bir parçası haline geldi. Ortak sınırdan silahlı unsurların sızmaları kolaylaştı ve topraklarında silahlı gruplara ev sahipliği yapıyorlar!

“İsyancılara ev sahipliği” suçlaması

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, ülkesinin Özel Temsilci Kofi Annan’ın misyonunu bir başarı haline getirme kararlığını dile getirirken Türkiye’ye ağır eleştirilerde bulundu. Caferi, “Türk hükümetinin politikalarının sorunun bir parçası haline geldiğini, ortak sınırdan silahlı unsurların sızmalarını kolaylaştırdığını ve topraklarında silahlı gruplara ev sahipliğini yaptığını” iddia etti. Beşar Caferi, New York’ta düzenlediği basın toplantısında ülkesinin Annan ile işbirliğine olan bağlılığını vurgularken bölgede bazılarının planın başarılı olmasından, şiddete son verilmesinden “hayal kırıklığı duyduklarını” öne sürerken “hayal kırıklığı duydukları için planı sabote etmek amacıyla her türlü olasılık” üzerinde durduklarını iddia etti. Suriye medyasınca yansıtılan açıklamalarında Caferi “Bugün, herhangi bir barış planını desteklediklerini öne sürenlerin tepkilerini ve inandırıcılığını doğrulatıyoruz” şeklinde konuştu.

Ankara sorunun parçası

Basın toplantısı sırasında Türkiye’nin tavrına yönelik sert eleştirilerde bulunan Beşar Caferi, “Türk hükümetinin politikalarının sorunun bir parçası haline geldiğini, ortak sınırdan silahlı unsurların sızmalarını kolaylaştırdığını ve topraklarında silahlı gruplara evsahipliğini yaptığını” öne sürdü. Caferi, Türk politikalarının “Annan Planı’nın ihlali olarak değerlendirildiğini” savunduktan sonra “Bölgenin istikrara ve iyi komşuluk ilişkilerine ihtiyacı olduğu için Türkiye’nin NATO’dan müdahale etmesini talep etmeden önce tutumunu gözden geçirmesi gerektiğini” de savundu.Basın toplantısı sırasında Ankara’nın “sınır ihlali” olarak nitelediği, Suriye’den Türkiye’ye ateş edilmesi olayına da değinen Caferi, “Silahlı bir grubun Türkiye’den Suriye’ye girmesi ve Suriye topraklarında bir polis merkezine ateş açması üzerine Suriye polisinin karşılık verdiğini, saldırganların geri çekildikten sonra polis merkezine yeniden ateş açtıklarını, merkezin de karşılık verdiğini ve bu kayıplara yol açtığını” iddia etti. Beşar Caferi, Suriye hükümetinin gözlemcilerin, şiddetin sona erdiğinde konuşlanması gerektiğinde israrlı olduğunu belirtirken de, “Gözlemcilerin konuşlanması, Suriye hükümeti ile BM arasında mutabakata varılan bir konudur” dedi.

YENİÇAĞ, 13 Nisan 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x