Suriyeli sığınmacıdan itiraf: "Sık sık çatışıp geri geliyoruz"

Hatay'daki kampta kalanlar arasında bulunan Suriyeli Mehmet Zahhur, Suriye'ye geçerek, çatışmalara katıldıklarını ve sonra da gizlice geri döndüklerini anlattı. Zahhur, Özgür Suriye Ordusu'nun mensubu olduğunu söyledi.

Hatay'ın Yayladağ ilçesindeki kampta kalan Suriyeliler ile röportaj yapan Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Erdemol'un aktardıkları şöyle:

Yayladağ'a Cumhuriyet Hatay temsilcisi meslektaşım Mehmet Ali Solak ile birlikte gidiyoruz. Solak'ın muhteşem Arapçası sayesinde işimiz kolaylaşıyor. Yayladağ'a girdiğimizde yaşları 15 yaşından büyük olmayan üç çocukla karşılaşıyoruz. Ahmet Zahter, bir yıl önce gelmiş bu kampa. Babası Mısır'a gitmiş, ancak dönmemiş bir daha. Kampta, daha düne kadar Suriye'ye dönme kelimesini ağzına bile almayan ama şimdi farklı düşünenlerin olduğunu görüyoruz. Cisril Şuğurlu Rıdvan'ın sözlerine kulak verelim:

"Ben Suriye'den şimdi geldim. İki günde bir gidip geliyorum. Restel'de 13 kişi öldürülmüş ama halen cesetler ailelerine verilmemiş. Biz burada rahatız. Buna rağmen Suriye'de anlatıldığı gibi bir sorun yok bizim açımızdan."

"Özgür Suriye Ordusu'nun askerleriyiz"

Beresi, sakalıyla dikkatimizi çeken Mehmet Emin adlı bir sığınmacı "Kaynaklar belli kişilerin elinde olsa da Suriye'de Allah'a şükür herşey bol ve bereketli" diyor. Çadır kentlerin bulunduğu yerden ayrılırken, ilçe merkezinden kamplara doğru yürüyen üç genç Suriyeli ile karşılaşıyoruz. Selamlaşıyoruz haliyle, sohbet böyle başlıyor.

"Henüz şimdi geldik, dinlenip sonra yeniden Suriye'ye geçeceğiz" diyor Mehmet Zahhur. "Nasıl" diye şaşkınlıkla soruyoruz. Çok rahat bir edayla yanıtlıyor sorumuzu. "Biz Özgür Suriye Ordusu'nun askerleriyiz. Sınırı yasadışı yollardan geçiyoruz. Bu aralar Türk askeri bizi yoruyor. Onların uyuduğu ya da bulunmadıkları anda geçiyoruz sınırı. Geçenlerde bizi yakaladılar. Kilis'te on gün tutulduk. Sonra yine buraya geldik."

"Çatışıp geliyoruz"

"Ne yapıyorsunuz sınırı geçip" diye sorduğumuzda yanıt çok net: "Çatışıp geliyoruz."

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kofi Annan'la düzenlediği basın toplantısında sığınmacılar için "onlar sığınmacı değil, misafirlerimiz" demiş de olsa, yasal açıdan bağlayıcı hükümler var. Bir sığınmacının "yaşamsal tehlike" altında olduğu gerekçesiyle sığındığı bir ülkeden, kaçtığı bir ülkeye gidip gelmesi, sığınılan ülke açısından ciddi sorunlar yaratıyor. Kaldı ki, bu "misafir"ler için, Türkiye'nin BM'den yardım istediği de unutulmamalı. Yani, yasal sığınma hakkını kullanmış, bu statülerine göre davranılması gereken 25 binden fazla sığınmacı var Türkiye topraklarında. Çatışmaların sürdüğü bir ülkeye, birer savaşçı olarak sığındıkları ülkenin topraklarından, giriş yapmaları, Türk makamlarının "göz yummasıyla" oluyor inancını pekiştiriyor. Özgür Suriye Ordusu artık tek askeri güç değil. Bir de Hür Subaylar Hareketi var. Kampta bu iki kesim arasında zaman zaman ciddi gerginliğin olduğu anlatılıyor.

İm (Kod): Tümünü seç

http://www.cnnturk.com/2012/turkiye/04/15/catisip.geliyoruz/657303.0/index.html

Suriye ile savaş için geri dönüş!

İslahiye ilçesindeki çadırkentte kalan 442 Suriyeli, Hatay kampındaki yakınlarıyla vedalaştı: Savaşmak için ülkemize dönüyoruz!

Savaşmak için döndüler

Hatay’ın İslahiye ilçesindeki çadır kentte kalan 442 Suriyeli, ülkelerine dönmek üzere Reyhanlı ilçesine gitti. Ülkelerine dönen Suriyelilerden bazıları gazetecilere yaptığı açıklamada, kampta kalan ailelerini görmek için İslahiye’ye geldiklerini ve savaşmak için yeniden ülkelerine döneceklerini ifade etti. Bu açıklamalar, “Suriyeli isyancılar Türkiye’de eğitim görüyor” iddialarını yeniden gündeme getirdi. Dönüşün, BM’nin müdahale açıklamarıyla aynı güne denk gelmesi, bu ihtimali güçlendirdi.

YENİÇAĞ, 25 Nisan 2012

İşbirlikçilerden kan dökmeye devam: 28 ölü

Batı’nın desteklediği asiler ateşkesi yine ihlal ederek Suriye’yi kana buladı. İdlib’deki 2 ayrı patlamada 28 kişi can verirken, yaralı sayısı da 52’yi buldu. Başkent Şam ve Hama kentinde de şiddetli patlamalar duyuldu. İşbirlikçilerin en sansasyonel saldırısı ise Merkez Bankası’na yönelik roket atışları oldu. Gözlemci heyeti başkanı Tümgeneral Mood, “Ateşkese uyun” çağrısı yaptı.

“Savaşı gözlemciler değil, halk bitirir”

Suriye yine kan gölü... Bugüne kadar, ateşkes ihlalini Esad’a yüklemeye çalışan Batılı güçler, isyancıların da masum olmadığını inatla görmezden geliyor.

Birleşmiş Milletler gözlemcileri heyetinin başkanı Tümgeneral Robert Mood, ülkedeki savaşa ancak Suriyelilerin son verebileceğini belirtti, “Bin gözlemci bile çatışmaları durduramaz” dedi. Norveçli Tümgeneral Robert Mood, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve muhalefete çatışmalara son vererek, ateşkesin işlemesine imkan tanımalarını istedi. Tümgeneral Mood, 16 kişilik BM öncü gözlemci heyetinin başkanlığını üstlenmek üzere Suriye’nin başkenti Şam’a gitti. Bu göreve cuma günü getirilen Mood, BM’nin yetkilendirdiği 300 kişilik gözlemci heyetinin Suriye’deki tüm sorunları çözemeyeceğini söyleyerek, Esad’a bağlı güçlerle isyancılardan işbirliği istedi.

İsyancılar saldırıyor

Bu arada, Suriye’nin başkenti Şam’da birden fazla şiddetli patlama meydana geldiği bildirildi. Ayrıca İdlib’deki patlamalarda bir caminin büyük hasar gördüğü kaydedildi. Ülke genelinde silahlı gruplarla girdikleri çatışmalarda hayatını kaybeden 14 askerin cenazeleri memleketlerine gönderildi. Cuma günü Şam’ın Midan semtinde düzenlenen intihar saldırısını “Nasra Cephesi” olarak adlandıran terör grubunun üstlendiği bildirildi. Son olarak ise, başkent Şam’da merkez bankasına roketli saldırı düzenlendi. Ölenlerin toplam sayısı ise 28’i buldu.

YENİÇAĞ, 30 Nisan 2012

---

"Ankara, müdahale için NATO’yu gaza getiriyor"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Suriye tarafından olası bir sınır ihlalinde NATO müdahalesinin devreye girebileceğini söylemesi, Suriye’den sert tepki gördü. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cihad Makdisi, Türkiye’yi provokatörlükle suçladı.

Batılı güçlerin desteklediği isyancılara karşı mücadele veren Suriye’deki Esad rejimi, Türk hükümetinin NATO hatırlatmasına sert tepki gösterdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, saldırıya uğramaları durumunda NATO müdahalesinin devreye girebileceğini söylemesine karşı açıklamada bulunan Suriye Dışişleri Bakanlığı, gerek Erdoğan’ı, gerekse de benzer sözler söyleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu suçladı.

“Komşuluk bağı yok”

Bakanlık sözcüsü Cihad Makdisi, “Erdoğan ve Davutoğlu, Suriye’deki durumu daha da ağırlaştırmayı ve ikili ilişkilere zarar vermeyi hedefleyen provokatif açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Erdoğan’ın, Suriye’yle olan sınırında güvenliğini sağlamak üzere NATO’yu bölgeye getirmekle tehdit etmesi rahatsız edicidir. Bu durum, Annan Planı ve komşularla iyi geçinme politikalarına hakiki bir bağlılıktan yoksun olduklarını gösteriyor” dedi. Makdisi Erdoğan’ı, “siyasi sürece inanmayan silahlı gruplara” evsahipliği yapmakla da itham etti. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada yeni bir sınır ihlali olması durumunda NATO’nun devreye sokulabileceğini söylemişti.

YENİÇAĞ, 29 Nisan 2012

Tik tak...
Bir şeyler oluyor.
İblis TV reyting yapıyor.
Eşbaşkan sabırsızlanıyor.
...

Suriye ve Acizlik

BOP'un Suriye'ye uğramasının üzerinden 14 ay geçti. AKP hükümeti bu süre içinde BOP'u haklı çıkarabilmek için dünyanın bir çok ülkesiyle temas kurdu. Gitmedikleri ülke, görüşmedikleri lider kalmadı. Bilgi vermedikleri, gelişmeleri paylaşmadıkları tek yer TBMM'ydi. Muhalefet partilerinin uzun ve yoğun ısrarı üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu nihayet Meclis kürsüsünden Suriye politikalarını anlattı.

Meclis'te söyledikleri, çeşitli vesilelerle dışarıda yapılan açıklamalardan zerre kadar farklı değildi. Övünmeleri geçtikten sonra yapılan eleştirilere cevap verdi. "Bize bu eleştirileri yöneltenler alandaki gerçekleri, zamanının ruhunu ve en önemlisi iktidarların dış politika anlayışını kavramaktan acizdirler" dedi. Başka hiçbir şeye gerek kalmadan AKP zihniyetini de, yapılanları da anlamaya ve anlatmaya yetecek bir cümle. Şu garabete bakar mısınız? Gerçekleri kavramak, zamanın ruhunu anlamak için AKP gibi düşünecek, AKP'nin yaptıklarını onaylayacaksınız. Aksi halde aciz olursunuz.

Çok şükür ki, bu ülke AKP ve yanaşmalarından ibaret değil. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır kürsüye geldi ve Suriye'yi de, acizliği de bir güzel anlattı. Sayın Şandır'ın konuşmasının bazı bölümlerini TBMM tutanaklarından aktaracağım:

İsrail'e ne yaptınız?

Dışişleri Bakanı yalnız bize değil, AKP'nin dış politika yaklaşımlarını paylaşmayan herkese hakaret etti. Öncelikle Sayın Bakanın şahsına yakıştıramadığım bu "âcizlik" kelimesini kendisine iade ediyorum.

Şimdi size burada milletim adına soruyorum: İsrail'e karşı Mavi Marmara olayında 9 vatandaşımız katledildi. Ne yaptınız?

Âcizlik yaptınız. Esas, âcizlik size yakışır, sizin üzerinizde tarihî bir etiket olarak kalacaktır, bunu bilesiniz. Hani tazminat alacaktınız, hani özür dilettirecektiniz, nerede? Türk askerinin başına çuval geçirildi. Neredeydiniz? Ne yaptınız? Hangi politikanızı değiştirdiniz? Irak'ta 1,5 milyon Müslüman'ın kanına girildi, 300 bin kadının ırzına geçildi. Tek kelime çıkmadı ağızlarından? Hani büyük Türkiye? Hani merkez Türkiye? Hani büyük iktidar AKP? Hani stratejik derinliğin sahibi Sayın Dışişleri Bakanı?

Parmakla çağrılma

Sayın Bakan, bakınız, âcizlik kelimesiyle başlarsanız size söylenecek çok söz vardır. Türk milletinin yüreğine batmıştır. Milliyetçi Hareket Partililer, Türk milliyetçileri olarak asla kabul etmiyoruz, sizi böyle parmakla kimse çağıramaz. Ne itirazınız oldu buna? Var mı böyle bir şey? Yakışıyor mu Türkiye'ye, Türkiye Cumhuriyeti devletine, Dışişleri Bakanına? Buna karşı ne yaptınız? Koşa koşa gittiniz. Âcizlikle suçlayamazsınız, suçlarsanız perişan olursunuz.

Suriye'de yaşananlar

Sayın Bakan; sizi sizin sözlerinizden biliyoruz. Diyorsunuz ki:

"Barack Obama'nın dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen bizim tercih ve önceliklerimizdir."

Barack Obama'yla biz neyi paylaşıyoruz? Size diyoruz ki: "küresel güçlere taşeronluk yapıyorsunuz, canınız sıkılıyor." E, ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Bir yıl öncesinde bu Suriye ile Suriye'yi yönetenlerle kanka olmuştunuz. Ama geldiniz şimdi düşmanlık yapıyorsunuz. Şu anda Suriye'de hâkim olan şey korkudur, insanlar perişan. Bir sonuç olarak, bu rejimi nasıl götüreceksiniz? Gitmiyor işte. Rusya'yla da mı dövüşeceksiniz? İran'la da mı dövüşeceksiniz, Çin'le de mi dövüşeceksiniz? Sayın Başbakanla Çin'e gittiniz; Çin'in Dışişleri Bakanı, İran'ın Dışişleri Bakanı, Hindistan'ın Dışişleri Bakanı, Suriye'nin Dışişleri Bakanı Moskova'da toplantı yaptı. Bundan daha büyük istiskal olur mu? Suriye'de birçok devletin militanı çatışıyor. Orada İran'dan gelenler çatışıyor, Libya'dan gelenler çatışıyor, orada Suudi Arabistan'ın gönderdiği El Kaide militanları çatışıyor, orada Fransızların, İngilizlerin, İtalyanların militanları çarpışıyor. Devlet terörle mücadelede hazırlıklı olmadığı için zücaciye dükkânına tankla giriyor. Yoksa devlet kendi halkını öldürür mü?

Sıfır sorun ne oldu?

Hani sıfır sorundu? Şimdi sorun yaşamadığımız komşumuz kaldı mı? İsrail'le düşmansınız, İsrail, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan'la beraber hudutlarımızda tatbikat yapıyor, füze atışı yapıyor. Kime karşı? Düşman Türkiye. İran'la düşman oldunuz. Rusya'yla düşman oldunuz. Hani Irak politikalarınız? Irak'ta kendi elimizle var ettiğimiz o rejim şimdi sizi perişan etmiyor mu? "Suriye normu" diye dış politikada konuşulan bir hadise var. Suriye'de uyguladığınız bu dış politikayı, yarın birileri de Türkiye'ye uygularsa ne yapacaksınız? Burası Orta Doğu bölgesi. Orta Doğu bölgesinde "demokratikleşme" dediğiniz hadisenin gerçekleşmesi, ancak iç dinamiklerle mümkün olursa olur. Dış müdahaleyle, Orta Doğu'da hiçbir güç kaim olmamıştır, kalıcı olmamıştır. Sizin, bu bölgenin bir ülkesi olarak, bu bölgenin hukukunu savunacağınıza, küresel güçlerin taşeronu olmaya ne hakkınız var? Bunun neresinde stratejik derinlik?

Libya gerçeği

Libya. 50 bin insanın kanına girildi. O kan sizin elinize de bulaştı. Bundan siz de sorumlusunuz. Bundan övünme utancını ömrünüzün sonuna kadar yaşayacaksınız. Mustafa Abdülcelil Libya'nın İtalya tarafından işgal edilmesinin 100'üncü yılını İtalyan bakanıyla birlikte kutladı. İtalyanlar Libya'yı kimden aldılar Sayın Bakan? Sizin atalarınızdan da, tarihinizden de haberiniz yok mu? Doğal gazı ve petrolü 2045 yılına kadar İtalyanlar kapattı. 75 milyar dolar mevduatına el koydular. Türkiye'nin ne çıkarı oldu bundan?

Hangi insanlıktan bahsediyorsunuz siz? Sizin var ettiğiniz Libya'nın yeni yönetimi sizi yok sayıyor, İtalyanlarla birlikte Libya'nın işgalinin 100'üncü yılını kutluyor. Bundan utanmakgerekmiyor mu? Neredesiniz? Hani âciz değildiniz Sayın Bakan? Bundan daha büyük âcizlik olur mu? Uyguladığınız politikalar yanlıştır, tavrınız yanlıştır. Bu yanlıştan geri dönünüz çünkü sonu Türkiye'yi de içine alacak bir kıyamettir, bir kaostur.

Orhan KARATAŞ - 29 Nisan 2012
ORTADOĞU

Müslümanları Haçlı ordusuna kırdıracak

Kilis’teki kampı ziyaretinin ardından Slovenya’ya giden Erdoğan, bir İtalyan gazetesine demeç verdi. Gazete, Erdoğan’ın “NATO’dan Suriye’ye askeri müdahale istemeye hazırım” sözünü başlık yaptı!

Batı müdahale etmeli!

İtalya ziyareti öncesi Slovenya’ya giden Başbakan Tayyip Erdoğan, Kilis’te mültecilerin kaldığı kampı ziyareti sonrası demeç verdiği İtalyan gazetesi Corriere della Sera aracılığıyla Batı’yı Suriye’ye müdahaleye çağırdı.

Esad rejimi sona erdi

ErdoĞan, “Sizce Esad için bir gelecek var mı? Askeri seçeneği ciddi olarak düşünüyor musunuz” sorusuna şu karşılığı verdi: Esad rejimi sona erdi. Devlet kendi halkına baskı uyguluyor, insanlar kaçıyorsa adalet nerede?

NATO’nun meselesi!

Durumun çok vahim olduğunu savunan Erdoğan, NATO’yu göreve (!) çağırdı: Şu ana kadar Suriye’ye karşı sabırlı olduk ama hükümet hata yapmaya devam ederse bu artık 5. maddede zikredildiği gibi NATO’nun meselesi haline gelir!

Erdoğan’a inanmayan Suriyeli mültecilerin yarısı ülkelerine döndü

BaŞbakan Erdoğan’ın mülteci politikası da çöktü. Suriye lideri Esad’ı uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakmak için kapıları açmasına rağmen 40 bin sığınmacının 18 bini geri döndü. Erdoğan’a bir kötü haber de Annan’ın sözcüsünden geldi: Barış planı rayında ilerliyor.

Şam yönetimi, füze rampalarını Türk sınırına yönlendiriyor

YaklaŞIk 100 bin Suriyeli mültecinin sığındığı Ürdün’de faaliyet gösteren bir internet sitesi, İsrail basınına da yansıyan bir iddia ortaya attı: Suriye, uzun menzilli Scud füze rampalarını Türkiye ve İsrail sınırlarına kaydırdı. Uydular, yüzlerce rampanın kuzey ve güneye gittiğini gösteriyor.

Erdoğan’dan savaş çağrısı

İtalyan Corriere della Serra gazetesi, yaptığı özel söyleşiden sonra Erdoğan’ın ağzından “NATO’dan Suriye’ye askeri müdahale istemeye hazırım” başlığını attı.
Kilis’te Suriyelilerin kaldığı kampları ziyaretinin ardından Slovenya’ya geçen Başbakan Tayyip Erdoğan, İtalya ziyaretinden önce İtalyan gazetesi Corriere della Serra’ya özel röportaj verdi. Gazete, Erdoğan’ın ağzından “NATO’dan Suriye’ye askeri müdahale istemeye hazırım” başlığını attı. Erdoğan, gazetenin “Suriye’deki durum artık çığırından çıktı ve binlerce mülteci de ülkenizde sığınak buldu. Sizce Esad için hâlâ bir gelecek var mı? Askeri seçeneği ciddi olarak düşünüyor musunuz” şeklindeki sorusuna şu karşılığı verdi: “Esad rejimi sona erdi. 10 bin ölü, Türkiye’ye sığınmış 25 bin mülteci var. Eğer bir devlet kendi halkına baskı uygularsa, insanlar kaçarsa adalet bunun neresinde? Durum çok vahim. Şu ana kadar Suriye’ye karşı sabırlı olduk ama hükümet hata yapmaya devam ederse bu artık 5. maddede zikredildiği gibi NATO’nun meselesi haline gelir. Askeri bir müdahale düşünüyor muyum? Bu sadece Türkiye’nin meselesi değil.”

Kötü haber!

Erdoğan’ın çatışma iddialarına karşılık BM ve Arap Birliği’nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan’ın sözcüsü, Suriye’de ateşkesin çiğnendiğine ilişkin haberlere rağmen barış planının rayında ilerlediğini bildirdi. Bu arada, Suriye’de 50 yıldan beri ilk çok partili seçim için oy verme işlemi başladı. Muhalefetin maskaralık olarak nitelediği ve şiddet ortamında düzenlenen seçimler için sandıklar dün sabah açıldı.

“Scudlar Türkiye sınırında” iddiası

Suriye’nin, Scud füze rampalarını Türkiye sınırına kaydırmakta olduğu öne sürülüyor. İsrail medyası tarafından yansıtılan, bir Ürdün sitesinin haberine göre Batılı uydular, Suriye’nin uzun menzilli Scud füze rampalarının Türkiye ve İsrail sınırlarına doğru kaydırıldığını tespit etti.

Uyduların yüzlerce rampanın kuzeye ve güneye doğru hareket ettiğini gösterdiği, bunların sadece uzun menzilli Scud füze rampaları olabileceği iddia edildi.

Türkiye’den büyük kaçış

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın mülteci politikası da çöktü. Suriye Lideri Beşşar Esad’ı uluslararası kamuoyunda zor durumda bırakmak amacıyla bu ülkeden Türkiye’ye göçü teşvik eden Erdoğan, verdiği sözleri tutmayınca 40 bin sığınmacıdan 18 bini geri döndü. CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, “40 bine yakın insan gelmiş, bunun da 17-18 bini geri dönmüş. Elbette bu nasıl iştir diye düşünüyoruz. Bu konuda bizim iktidarımızın değişik vaatlerde bulunduğu yönünde duyumlar var. İş vaadinde bulunduğu, vatandaşlık vaadinde bulunduğu para vaadinde bulunduğu yönünde bir takım duyumlar bulunuyor. Bu şartların bir bölümünün yerine getirilmediğini görenlerin tekrar geri döndüler” dedi.

Sözler tutulmadı

Mültecilerin Türkiye’de hayal kırıklığı yaşadığını anlatan Serindağ sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu insanlar Türkiye’ye sığındıklarını ifade ediyorlar ama oradaki şartlar düzelmeden gidiyor. Bu tavır bugüne kadar rastladığımız bir şey değil.”

3 metrelik duvar

Öte yandan, Erdoğan’ın ziyaret ettiği konteynır kentin etrafına üç metrelik duvar örüleceği ifade edildi. CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, “Konteynır kentin etrafını 3 metre duvarla çevirme kararı aldılar. Bizim duyduğumuz iddialar zaten oradan giden insanların gidip eylem yapıp geldiği yönündeydi” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 7 Mayıs 2012

Türkiye Savaşa İtiliyor

Suriye “iş”ini Türkiye’nin üzerine yıkmak isteyen ABD, gaz verme operasyonunda vites yükseltti. Genelkurmay Başkanı Özel’in ziyareti sürerken Türkiye’nin sırtı sıvazlandı: Siz, yalnız halledersiniz ama biz siz olmadan asla!

Uçuruma sürükleniyoruz

Beyaz Saray, Türkiye’yi Suriye’ye girmeye ikna için psikolojik baskıyı giderek artırıyor. “Yarı resmi” açıklamalar, “Suriye o kadar kritik ki, ABD dahil NATO, Türkiye’yi kılavuz almalı”, “Türkiye, Suriye ile yalnız başa çıkar ama ABD Türkiye olmadan başa çıkamaz” derecesine vardı.

TSK-ABD buzları eridi

Genelkurmay Başkanı Özel’in ziyareti de TSK ile ABD arasındaki buzları eritti. Özel’in ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey ve Savunma Bakanı Panetta ile görüşmesi öncesi bir övgü de Genelkurmay Sözcüsü McIllny’den geldi: Ziyaret, 2 ordu arasındaki köklü ve yakın ilişkinin parçası.

Sınavsız subay alınıyor!

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine karşı TSK’ya dikkat çekici bir biçimde sahip çıkan Başbakan Erdoğan’ın “Esad rejimi bitti” sözü, yaklaşan savaşın işareti olarak yorumlanırken, Askerlik Kanunu da değişiyor. İlginç zamanlamalı yasa tasarısında sınavsız subay alımı da var.

Washington, Türkiye’yi savaşa sokma peşinde!

Türkiye’nin Suriye’ye girmesi için telkinlere yenileri eklenirken, emekli diplomat ve generaller ABD’nin ülkemizi savaşa sokmak için uğraştığına dikkat çekti.

Haber: Ceyhun Bozkurt
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin “Suriye konusu bölge için o kadar kritik ki, Amerika dahil NATO ülkeleri, neyin mümkün olduğu, ne yapılması gerektiği konularında Türkiye’nin değerlendirmelerini kendine kılavuz seçmelidir” açıklaması, ABD’nin Türkiye’ye “Suriye’de önderliği Türkiye yapmalı” mesajı olarak algılandı. Önce kritik MGK toplantısı, daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel arasındaki 3 saatlik zirve ve ardından Özel’in ABD’ye gitmesi, bu yorumları daha da güçlendirdi.

Ziyaret rutin değil

Emekli diplomat Onur Öymen, Özel’in ABD ziyaretinin rutin olmadığını belirterek, “ABD’nin Türkiye’yi Suriye’ye sürmek için provokasyonlar yaptırabileceğine” dikkat çekti. Emekli orgeneral Tuncer Kılınç, “Bizimkilerin yaptığı açıklamalara bakarsak, Türkiye bu konuda hazırlık içerisinde gözüküyor” dedi. Emekli tümgeneral Alaeddin Parmaksız da, Türkiye’nin Suriye’ye çok fazla angaje olduğunu belirterek, “Daha diplomatik bir yöntem uygulanabilirdi” dedi. Hükümetin Suriye politikası, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in ABD ziyareti, ABD’nin konuya bakışı ve 28 Şubat operasyonlarına Başbakan’ın son çıkışını YENİÇAĞ’a değerlendiren MGK eski Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, “Suriye konusunda haliyle Türkiye hem komşu, hem hudut, hem mücavir alan\’85 Güç kullanmasa bile Türkiye’nin toprakları başkaları için istasyon vazifesini görür. Öteden beri bizimkilerin yapmış olduğu açıklamalara bakarsak, bir şekilde Türkiye bu konuda hazırlık içerisinde gözüküyor. Hangi inisiyatifle bu açıklamaları yaptığını bilemem. Siyaset kurumunun sözlerine çok fazla itibar etmemek lazım. Belki de tavşana kaç tazıya tut demek isteyebilirler. Belki de halkın nabzını tutuyorlarsa, bu tutuklamalardan halk tedirgin oluyorsa o bakımdan da belki ’Artık bu işi bağlayın, kesin’demek de istemiş olabilir. Açıklamaya anlam veremedim” dedi.

Türkiye’nin aklı yok mu?

Emekli Tümgeneral Alaeddin Parmaksız ise “ABD Türkiye’yi Suriye’ye sürüklemeye çalışıyor diyorlar. Türkiye’nin aklı yok mu? İtilmemesi lazım” dedi. Parmaksız, şöyle devam etti: “Genelkurmay Başkanları göreve geldikten sonra periyodik ziyaret gerçekleştirirler. Basına pek yansımaz. ABD Genelkurmay Başkanları da bu ziyareti yapar. Daha önceden planlanmış olabilir. Bu ziyaretlerde de, gittikleri dönemde gündemde olan konularla ilgili gerekli görüşmeler yapılır. Elbette şunu gözden kaçırmamak lazım: Biz Suriye’ye çok fazla angaje olduk. Bu işin dışında, Suriye komşumuz olduğu için kalamayız. Komşuda bir sürü hadiseler varsa etkilenmememiz mümkün değil. Ancak askeri olarak belki gücümüz vardır ancak rejimi ekonomik olarak, siyasi olarak değiştirmemiz mümkün değil. Daha diplomatik bir yöntem uygulanabilirdi. Bu yapılmadı.”

Ordu savaşmaz

Parmaksız, “Başbakan’ın açıklamalarını şu şekilde yorumlamak lazım: Bu iş askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması ile ilgili düzenleme ile başladı. Ardından düğmeye basıldı. Komutanın altına imza attığı bir metni uygulamam diyecek hiçbir merci yoktur. TSK sistemine aykırı. Yarın öbür gün bu insanları savaştıramazsınız. Komutanın verdiği her emre ’yarın bu emir yüzünden başıma bir şey gelir mi’diye bakar. Örneğin bir yerin Ankara bürosunda işi yürüten 8 kişi var. Bunların 4-5’i ayrılsa o sistem aksar. Durum buna benzer” ifadelerini kullandı. Emekli Diplomat Onur Öymen de, “Genelkurmay Başkanlarının, Başbakanların, bakanların ABD ziyareti hiçbir zaman rutin olmaz. Mutlaka özel gündemleri vardır” diye konuştu.

Öymen, “Bugünlerde iki tane öne çıkan konu var ABD için: Suriye ve İran. Burada ABD belli ki seçim dolayısıyla kendisinin yapamayacağı bazı şeyleri Türkiye aracılığıyla yaptırmak istiyor. Bunlar doğrudan askeri harekat değil de, bir şekilde sınırda çatışma çıkartmak, sonra NATO’ya gidip ’5’inci maddeyi işletin, NATO bu sürece müdahil olsun’demek. Çünkü BM Güvenlik Konseyi’nden istediği kararı çıkarttıramadı” diye konuştu. Öymen şunları kaydetti: “NATO’yu devreye sokmanın tek yolu da 5’inci madde. Bu madde doğrudan işlemiyor, oy birliği lazım. Bu nedenle bir saldırı olması lazım. Ancak bilmediği için Başbakan’ın sürekli tekrarladığı bir şey var. NATO tarihinde bu madde sadece 11 Eylül saldırıları sonrası ABD için uygulandı.”

Özel Panetta’yla görüşecek

ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’nin davetlisi olarak ABD’de bulunan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’yla da görüşecek. Orgeneral Özel ABD ziyareti kapsamında, dün Virginia eyaletinde Langley Hava Kuvvetleri Üssü, Florida eyaletinde Key West’teki Deniz Hava Üssü, Tyndall Hava Kuvvetleri Üssü ile Valparaiso’daki Eglin Hava Kuvvetleri Üssü dahil olmak üzere bazı Amerikan üsleri ve komutanlıklarında temaslarda bulundu. ABD’nin teröre karşı savaş merkezi olarak bilinen Langley Hava Üssü, Pentagon ve CIA’in ortak yürüttüğü operasyonların kumanda merkezi. 4 bin 100 kişinin görev aldığı üssün, 5 milyar dolarlık bir istihbarat bütçesi var ve dünyanın her yerinde insansız hava araçları buradan uçuruluyor.

Dempsey’in evinde akşam yemeği

Orgeneral Özel’in bugün Arlington Ulusal Mezarlığı’nda Meçhul Asker Anıtı’nda çelenk koyma törenine katılacağını ifade eden ABD Genelkurmay Sözcüsü Scott McIllnay, Orgeneral Özel’in daha sonra ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a geçeceğini belirtti. Orgeneral Özel, Pentagon’da, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dempsey’le öğle yemeği yedikten sonra diğer kuvvet komutanlarıyla biraraya gelecek. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel daha sonra ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’yı ofisinde ziyaret edecek. ABD Genelkurmay Sözcüsü McIllnay, Orgeneral Özel’in yarın son olarak, Orgeneral Dempsey ve eşi Deanie’nin evinde verecekleri akşam yemeğine katılacağını sözlerine ekledi.

YENİÇAĞ, 9 Mayıs 2012

---

Tayyip Erdoğan Neyin Peşinde!

Suriye liderinin sağ kolu Buseyna Şaban: NATO bile tehdit etmiyorken, Ankara’nın tutumu tuhaf bir çelişki...

BaŞbakan Erdoğan’ın “Esad rejimi bitti” sözüne sert cevap veren Şaban, “Buna Suriye halkı karar verir. Sorun NATO çağırarak değil iyi ilişkiyle çözülür. Mezhepsel söylem de çok tehlikeli!” dedi.

Esad’dan Erdoğan’a cevap

Suriye Devlet Başkanı Beşsar Esad’ın siyasi ve basın danışmanı Buseyna Şaban, Şam’da CNNTÜRK program yapımcısı Şirin Payzın’a konuştu. Şaban, Başbakan Erdoğan’ın “Esad rejimi bitmiştir” açıklamalarına, “Buna Suriye halkı karar verir” cevabını verirken, sınır ihlali suçlamalarını da reddetti. Şaban, “Sorunlar tehditle çözülmez. İhlal iddialarını yalanladık. Türkiye sınırından ülkemize sızan silahlı çeteler var. Türkiye ile 800 kilometrelik uzun bir sınırımız bulunuyor. Bu sorunlar NATO’yu çağırarak değil iyi ilişkililerle çözülür. Biz, NATO Genel Sekreteri Rasmussen’den bile Suriye’ye saldırmayız açıklamasını duyarken Türkiye’nin beşinci paragraf uyarınca NATO’yu devreye sokarız demesi tuhaf bir çelişki” dedi. Esad’ın danışmanı, Türkiye’ye sığınan Suriyeliler konusunda Ankara’ya yüklendi: “Ürdün’de 120 bin Suriyeli mülteci var. Bir tane bile çadır yok. Türkiye’nin Suriyelileri ülkelerinden ayrılmaya teşvik ettiğine inanıyoruz. Suriyeliler daha gelmeden onca çadır kamp hazırlandı. Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında biz de1.5 milyon Iraklı mülteciye kapımızı açtık hiç lafını etmedik.”

Söylem çok tehlikeli

Şaban, “Suriyeliler birbirlerine dinin, mezhebin ne diye sormaz. Mezhepsel söylemden kısmen Türk hükümeti sorumludur. Üç büyük dinin yaşadığı bir bölge burası. O nedenle mezhepsel bir söylem kullanmak çok tehlikeli” dedi. Beşar Esad’ın danışmanı Suriyelilerin Türkiye’yi anlamadığını da söyledi, Ankara’nın ’Şam’ı uyardık ama dinlemedi’sözü için sert konuştu: “Liderler ülkeleri için en iyisi olduğunu düşündükleri şeyleri yaparlar. Ailece görüştüğünüz kişiler için böyle konuşmazsınız. Bu yüzden onca açıklamaya rağmen Cumhurbaşkanı Esad sessizliğini korudu.”

YENİÇAĞ, 9 Mayıs 2012

Suriye'de kanlı tezgah: 55 ÖLÜ

Yabancı güçlerin organize ettiği işbirlikçiler, Suriye’de yine ölüm kustu. Şam’daki eş zamanlı iki bombalı saldırıda, sabah işe giden kadınlar, okul yolundaki çocuklar hedef oldu. 55 kişinin feci şekilde can verdiği kanlı tuzakta, 375 kişi de ağır şekilde yaralandı.

Provokasyon bombaları: 55 ÖLÜ

Şam’daki istihbarat ve güvenlik birimlerinin bulunduğu binayı hedef alan eş zamanlı iki bombalı saldırıda 375 kişi de yaralandı.

Suriye başkenti Şam, dün sabah şiddetli patlamalarla sarsıldı. İstihbarat ve güvenlik birimlerinin bulunduğu binayı hedef alan ve CIA kaynaklı organizasyon olduğu belirtilen eş zamanlı iki bombalı saldırıda 55 kişi feci şekilde can verdi, 375 kişi de yaralandı. Ölenler arasında bir otobüste bulunann 24 öğrencinin de olduğu bildirildi. Devlet televizyonu, teröristlerin düzenlediği bombalı saldırıların, bir Suriye askeri istihbarat ve güvenlik birimlerine ait binanın bulunduğu Kazaz mahallesinde meydana geldiğini duyurdu. Devlet televizyonu, Şam’da düzenlenen iki saldırıda, ölenlerin çoğunu sivillerin oluşturduğunu bildirdi. Şiddetli patlamalarda tahrip olan binalar ve çok sayıdaki otomobilde bulunan cesetlerin görüntülerini yayımlayan devlet televizyonu, erörist saldırıların Şam’ın güneyindeki otoyolda, insanlar işlerine ve çocuklar okullarına giderken düzenlendiğini vurguladı. Halkın da yardım ettiği yardım ekipleri, yanmış cesetleri araçlardan çıkarırken, bir adam, “İstediğiniz özgürlük bu mu? Okullarına giden çocuklar, işlerine giden memurlar öldü” diye bağırıyordu.

Annan’ın çağrısı

Saldırılarda onlarca kişinin öldüğünü ve yaralandığını duyuran televizyon, ayrıca insan parçaları, karayoluna devrilmiş ağaçlar, patlamayla açılan derin kraterlerin bulunduğu asfaltın görüntülerini yayınladı. BM gözlemcilerinin başkanı Norveçli General Robert Mood, beraberindekilerle saldırıların düzenlendiği yere gelerek, incelemelerde bulundu. Saldırılrı şiddetle kınayan BM ve Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan, taraflara şiddete son verme ve sivilleri koruma çağrısı yaptı. Şam’da en son 27 Nisan’da bir patlama meydana gelmiş, patlamada 9 kişi ölmüş, 26 kişi de yaralanmıştı. Dera kentinde BM gözlemcilerini taşıyan konvoya bombalı saldırıda bulunulmuş, saldırıda konvoyu korumakla görevli 8 Suriye askeri yaralanmıştı. Annan’ın girişimiyle Suriye’de başlayan ateşkes, işbirlikçilerin provokatif saldırılar yüzünden sık sık bozulmuştu. Suriye’nin genelinde 70 kadar gözlemci bulunuyor. Annan, Suriye’nin iç savaşa doğru sürüklenmesinden endişelendiğini söyledi.

İşbirlikçilerden tehdit

Suriyeli Batı işbirlikçisi Özgür Suriye Ordusu komutanı Riyad el Esad, önceki gün saldırıları yeniden başlatma tehdidinde bulunmuştu.

YENİÇAĞ, 10 Mayıs 2012

---

Kürtlerle ahlaksız pazarlık

Suriyeli isyancıları bir çatı altında toplamayı amaçlayan ABD Dışışleri Bakanlığı, Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ni Washington’da ağırladı. Toplantıda, işbirlikçilere yardım karşılığında Kürtlere “özerklik” teklif edildiği ileri sürüldü.

Suriyeli Kürtlerin Washington pazarlığı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin Washington ziyaretiyle ilgili, “Bu heyetin ilk ziyareti ve toplantılar Suriyeli muhalif gruplara geniş yelpazede ulaşmaya yönelik çabalarımızın bir parçası” dedi. Nuland, görüşmede Kürt Ulusal Konseyi’nin diğer Suriyeli muhaliflerle bu ülkenin demokrasiye dönüşümüne nasıl yardım edeceği başta olmak üzere Suriye’deki durumu ele aldıklarını belirtirken, bazı kaynaklar Suriyeli isyancı grupları geniş yelpaze altında toplamayı amaçlayan ABD Dışışleri Bakanlığı’nın, toplantıda işbirlikçilere yardım karşılığında Kürtlere “özerklik” teklif ettiğini öne sürdüler.

YENİÇAĞ, 10 Mayıs 2012

Suriyeli işbirlikçilere kredi kartı!..

Batı’nın kışkırttığı asiler Türkiye’ye gelmeden önce çadır kentleri hazırlayan AKP, gündelik harcamalar için ayda 400 dolar veriyor.

AKP Hükümeti’nin, Suriye’den kaçan sığınmacılara kredi kartı verdiği ortaya çıktı. Russia Today gazetesinin iddiasına göre, devlet tarafından gündelik harcamalarda kullanmaları için mültecilere verilen her bir kredi kartına aylık olarak en az 400 dolar yükleniyor.

Suriyeli işbirlikçilere kredi kartı kıyağı

Russia Today gazetesinin iddiasına göre, devlet tarafından gündelik harcamalarda kullanmaları için mültecilere verilen her bir kredi kartına aylık en az 400 dolar yükleniyor.

Türk hükümetinin, Suriye’den kaçan sığınmacılara kredi kartı verdiği ortya çıktı. Kilis’teki mülteci kampına giren Rus Russia Today gazetesi muhabiri, Suriyeli mültecilere devlet tarafından gündelik harcamalarında kullanmaları için kredi kartı dağıtıldığını yazdı. Gazetenin iddiasına göre, her bir kredi kartına aylık en az 400 dolar yükleniyor. İddialara göre, bazı “sığınmacılar” zaman zaman sınırı geçip Suriyeli güvenlik güçleriyle çatıştıktan sonra geri döndükleri kamplarda dinleniyor ve ardından yine çatışmaya gidiyor. İddaların sahibi gazete muhabiri Nadejda Kevorkova, Türkiye’de resmi olarak mültecilerin değil, “konuklar”ın bulunduğunu vurgulayan Kevorkova, “Gayet iyi ağırlanan ve Türkiye’nin misafirperverliğinden yararlanan Suriyeli konuklar, Batı medyasının ‘şeytani Esad rejimi kendi halkını korkutarak kaçırıyor’ anlatısıyla çelişecek şekilde evlerine dönüyorlar” diyor. Angelina Jolie’nin Türkiye’deki kampları ziyaret ettiği medya şovundan bu yana Kilis’teki kampa girmesine izin verilen ilk yabancı gazeteci olduğunu söyleyen Kevorkova, kampı yöneten insani görev gücünün genel koordinatörüne dayanarak kampta 9627 kişinin kaldığını belirtti. İHH’nin yiyecek yardımı yaptığı kampta işlerin görevli personel tarafından yapıldığını, kamp sakinlerine her gün üç öğün yemek verildiğini, her konteynerda tuvalet, su ve klima bulunduğunu aktardı.

Silahlı militanlar

Kampta kalanlarla yaptığı röportajlara da haberinde yer veren Kevorkova, kampta kalan ve kendisini Ebu Amin’in ordudan kaçtığını ve daha sonra üç ay boyunca 240 kişilik bir muhalif silahlı birliğin liderliğini yaptığını söyledi. 15 adamının çatışmalarda öldüğünü belirten Amin, NATO müdahalesinden yana olduğunu belirtti.

CHP’li Düzgün’den soru önergesi

Cumhuriyet Halk Partisi Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “Suriyeli mülteciler için bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin 163 milyon dolar harcadığı bilgisi doğru mudur” diye sordu. CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, TBMM Başkanlığı’na, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Düzgün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a şu soruları yöneltti: “Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından, Suriyeli mültecilere günlük harcamaları için kredi kartı dağıtıldığı doğru mudur? Söz konusu kredi kartlarına aylık 300-400 dolar yatırıldığı doğru mudur?” Yabancı medyada çıkan haberlerde, “Gayet iyi ağırlanan ve Türkiye’nin misafirperverliğinden yararlanan Suriyeli sığınmacı konukların kredi kartılarına aylık en az 400 dolar yükleniyor” denilmişti.

YENİÇAĞ, 15 Mayıs 2012

Katliamı Esad’a yıkan
Batı, düğmeye basıyor

Surİye’ye müdahale için dünya kamuoyunu hazırlamaya çalışan ve bu amaçla asparagas haberler yaptırmaktan bile çekinmeyen Batı, Hula’da 108 kişinin öldüğü olayları da Beşşar Esad’ın üzerine yıkarak “müdahale” sinyali veren adımlar attı. Fransa ve Almanya; Suriye büyükelçilerini, İngiltere ve Avustralya ise diplomatları sınır dışı etti.

Katliamı Esad’a yıkan Batı düğmeye basıyor

Suriye’ye girmek için bahane arayan ABD ve Batı, Hula katliamını Esad’ın üzerine yıkarak müdahale sinyali veren adımlar attı.

Suriye’ye müdahale için bahane arayan, dünya kamuoyunu hazırlamaya çalışan ve bu amaçla düzmece ve yalan haberler yaptırmaktan bile çekinmeyen ABD önderliğindeki Hıristiyan koalisyon, Hula’da 108 kişinin öldüğü olayları da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın üzerine yıkarak müdahale sinyali veren adımlar attı. Suriye’de yönetime karşı silahlı ayaklanmayı yürüten Batı işbirlikçisi muhalefet de hem Esad’ı hem de Arap Birliği ve BM’nin özel temsilcisi Kofi Annan’ı suçluyor.

- Varan 1: BM, Hula’daki katliamdan Esad yönetimini sorumlu tuttu. BM, ilk belirlemelere göre, katliam kurbanlarının çoğunluğunun rejim yanlısı milisler tarafından infaz edildiğini bildirdi.

- Varan 2: İnggiltere, Almanya, Frnsa, Avustralya, İtlya, İspanya ve Kanada, Şam üzerindeki baskıyı artırmak amacıyla Suriyeli büyükelçi ve diplomatları sınırdışı etme kararı aldı. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Suriye’nin Dostları toplantısının Paris’te yapılacağını söyledi.

- Varan 3: Bulgaristan Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov’un himayesinde Pravetz’de yapılan toplantıya Suriye Ulusal Konseyi, Suriye Kabile Temsilcileri Birliği ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ni temsil eden 40 yetkili katıldı. Mladenov, “Dünyayı daha aktif rol oynamaya ikna etmek için çalışacağız” dedi.

YENİÇAĞ, 29 Mayıs 2012

---

SKYTÜRK
Muhabir Belgeseli 22 Mayıs 2012
SURİYE'DE ŞİDDET (TERÖR)

Türkiye Suriyeli diplomatları sınır dışı ediyor

Dışişleri Bakanlığı Suriye'ye seyahat edecek Türk vatandaşları bir kez daha uyardı. Batılı ülkelerin ardından Türkiye de 30 Mayıs'tan itibaren 72 saat içinde Suriyeli diplomatların ülkelerine geri dönmelerini istedi. Türkiye'nin Halep Konsolosluğu'nun boşaltılmaya başlandığı, beş Türk diplomatın geri döndüğü bildirildi.

Hula katliamının ardından Suriye üzerindeki diplomatik baskıyı artıran ülkeler arasına Türkiye de katıldı. Türkiye, Suriyeli diplomatların 72 saat içinde ayrılmalarını isterken, Halep Konsolosluğu da boşaltılmaya başlandı.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Suriye'de 50'si çocuk en az 110 sivilin hayatını kaybettiği katliam "insanlığa karşı suç niteliğinde bir eylem" olarak nitelendirildi ve bu eyleme karşı sessiz ve tepkisiz kalınması söz konusu olamayacağı vurgulandı.

Açıklamada, "Bu anlayış doğrultusunda, ülkemiz tarafından da Suriye Yönetimi’ne karşı yeni tedbirler alınması gerekli görülmüştür. Ev sahibi ülke olarak, Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi’nin 9'uncu Maddesi uyarınca, Suriye’nin Ankara’daki Maslahatgüzarı ve Büyükelçilikteki diğer tüm diplomatik personelin 30 Mayıs 2012 tarihinden itibaren 72 saat içinde ülkemizden ayrılması talep edilmiştir" denildi.

Son gelişmeleri değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan da gazetecilerin tampon bölge kurulmasının gündemde olup olmadığına ilişkin bir soru üzerinde, "Bunların hepsi gelişmelere göre atılacak adımlar ve bu adımların bütün ilgili birimlerimizle görüşüp karar bağlayacağız" yanıtını verdi.

Erdoğan, Suriye'de yaşananlar karşısında şu anda bu ülkenin yanında görünenlerin bile bundan sonra bu ülkenin yanında kalmasının mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.

"YANINDA OLANLAR BİLE YANINDA KALAMAYACAK"

Son gelişmeleri değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan da gazetecilerin tampon bölge kurulmasının gündemde olup olmadığına ilişkin bir soru üzerinde, "Bunların hepsi gelişmelere göre atılacak adımlar ve bu adımların bütün ilgili birimlerimizle görüşüp karar bağlayacağız" yanıtını verdi.

Erdoğan, Suriye'de yaşananlar karşısında şu anda bu ülkenin yanında görünenlerin bile bundan sonra bu ülkenin yanında kalmasının mümkün olmadığını da sözlerine ekledi.

DİPLOMAT SAYISI AZALTILDI

Suriye'nin de aynı şekilde karşılık verme ihtimaline karşılık, Türkiye ilk adımı atıp, Halep'teki TC Başkonsolosluğu'ndaki görevli sayısını azalttı. Bu çerçevede, Halep Başkonlosoluğu'nda görevli 5 kişi bu sabah Türkiye'ye giriş yaptı.

Türkiye'nin Halep'teki Başkonsolosu Adnan Keçeci'nin ise, ülkede "kalabileceği kadar kalmasına" karar verildi. Bunun nedeni, Suriye'de hala Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bulunması, ülkeye girip çıkışların devam etmesi.

BASKI ARTIYOR, RUSYA'DAN TEPKİ

Suriye’nin Hula kasabasında yaşanan katliamın ardından ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya ve Kanada Suriyeli diplomatları sınır dışı etme kararı aldı.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Temsilcisi Kofi Annan da dün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yaptığı görüşmede, uluslararası kamuoyunun "derin kaygılarını" iletti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı ise büyükelçileri sınır dışı etme kararlarına tepki gösterdi. Bakanlığın resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Suriye'de çözüme dönük uluslararası çabalar göz önüne alındığında Batılı ülkelerin Suriyeli büyükelçileri sınır dışı etme kararları zarar verici" denildi.

ŞAM'DAN KARŞI HAMLE

Batılı ülkelerin bu hamlesine karşılık, Suriye'nin de bugün öğlen saatlerinde Hollanda maslahatgüzarını sınır dışı etme kararı aldığı bildirildi.

Suriye'nin El Ahbariye televizyonunun haberine göre, Suriye Dışişleri Bakanlığı, Hollandalı diplomatların ülkeden ayrılması için 72 saat süre tanıdığını duyurdu.

HÜRRİYET, 30 Mayıs 2012

Şeytan yine Şam'da... Gözü yine burada!

Kilis Terör Kampı Oldu

CHP’li Mehmet Şeker Kilis’teki kampta çıkan kavga sonrası yapılan sayımda eksik çıkan bin kişi için “Suriye’ye eyleme gidiyorlar” dedi.

AKP buna açıklık getirsin

Kilis'te mültecilerin kaldıkları kampta yaşanan kavga sonrası olaya müdahale eden polisin yaptığı sayım, kampta 12 bin 500 sığınmacının barındığı sanılırken, kalanların 11 bin 500 kişi olduğunu ortaya çıkardı. CHP’li Mehmet Şeker, “Bu bin kişi nereye gitti? Buna yetkililerin bir cevap vermesi gerekiyor. Demek ki, buradaki sığınmacılar sınırın öbür tarafına geçip eylem yapıyorlar” diyerek duruma tepki gösterdi.

Kilis mülteci kampından bin kişi eksik çıktı!

Sığınmacıların bulunduğu kampta yaşanan kavganın ardından yapılan sayımda eksik çıkan bin mültecinin Suriye’ye geçip eylem yaptıkları iddia ediliyor.

Kilis’teki mülteci kampında yaşanan namus kavgası büyük bir skandalı ortaya çıkardı. Olaya polis müdahalesinin ardından yapılan sayımda kampta 12 bin 500 sığınmacının barındığı sanılırken, kalanların 11 bin 500 kişi olduğu ortaya çıktı. CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, “Bu bin kişi nereye gitti? Buna yetkililerin cevap vermesi gerekiyor. Burada daha önce de söylediğimiz gibi sınırın öbür tarafına gidip gelenlerin varlığı söz konusu. Demek ki buradaki sığınmacılar sınırın öbür tarafına geçip eylem yapıyorlar” dedi.

Eyleme gidiyorlar

YENİÇAĞ’ın konu ile ilgili sorularını yanıtlayan Şeker, sığınmacıların sayısının sürekli değişmesine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Kampta kalan sığınmacılar arasında namus kavgası çıkıyor.Kavga büyüyor bunun üzerine polis müdahale ediyor. Bu olayların ardından kampta nüfus sayımı da yapılıyor. Bu nüfus sayımında da kampta iki rakam birbirini tutmuyor. Demek ki burada kalanlar gidip orada eylem yapıyorlar. AKP iktidarının artık bunlara açıklık getirmesi gerekiyor. Ortada ciddi bir durum var. Yapılan sayımdaki bu eksiklik tabloyu da ortaya koydu. Son günlerde kamplara giden BM gözlemcileri de bu durumu gözlüyor.”

YENİÇAĞ, 1 Haziran 2012

BM, Rolünü Yaptı Sıra Müdahalede

Suriye’de çözümden çok Batı’nın planlarına zemin hazırlayan BM, özel temsilcisi Annan’ın ağzından finali açıkladı: Uluslararası toplum harekete geçsin.

Annan: Savaş kaçınılmaz

Surİye’de savaşın ayak sesleri artık çok daha yakından duyuluyor. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, “Sözleriyle işleri birbirini tutmuyor” diyerek Suriye lideri Esad’ı suçladı ve ‘müdahale’ istedi: Mezhepler arası çatışma ortamı oluştu. Uluslararası toplum harekete geçmeli.

Esad: Artık siyaset yok!

BEŞŞAR Esad ise parlamentoda yaptığı ve devlet televizyonundan canlı yayımlanan konuşmasında şunları söyledi: Dış güçler gençlerimizi parayla kandırıyor. Teröristleri durdurmak artık siyasetle olmaz, silahla olur! Milli güvenlik kırmızı çizgilerde, ona dokunanı affetmeyeceğiz.

Annan’ın çıkışı sonrası Suriye lideri Esad “Dış güçlerin yönettiği gerçek bir savaşın içindeyiz” dedi.

BM misyonunu bitirdi artık savaş günleri...

Suriye’de ipler koparıldı: Önce Annan, ardından Esad “savaşın kaçınılmaz olduğunu” dile getirdi. Hatta Esad, gerçek savaşın içinde olduklarını söyledi.

Suriye’de “savaş” sesleri artık her iki tarafça net bir şekilde telafuz edilmeye başladı. Birleşmiş Milletler’in Suriye özel temsilcisi Kofi Annan, Suriye’nin her geçen gün topyekun savaşa yaklaştığını ve krizin komşu ülkelere sıçramasının önlenmesi gerektiğini bildirdi. Arap Birliği üyeleriyle görüşmek üzere Doha’da bulunan Annan, Suriye’de tehlikeli boyutlarda mezhepler arası çatışma ortamı oluştuğunu kaydetti. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ise, ülkesinin “gerçek bir savaş ve yok etme planı” ile karşı karşıya olduğunu belirterek, bu durumdan dış güçleri suçladı. Esad, parlamentonun açılışında yaptığı, devlet televizyonundan canlı yayımlanan konuşmasında, “sivil ya da asker tüm şehitleri saygıyla andığını ve bu kişilerin kanının yerde kalmayacağını” belirtti. Beşşar Esad, “teröristlerin ülkenin gelişimini ve yapılan reformları engellemeye çalıştığını ve bu krizi aşacakları”nı söyledi.

“Artık siyasetle olmaz”

“Kimseden intikam almıyoruz ve kriz bittikten sonra da almayacağız” diyen Esad, “Teröristleri durdurmamız sadece silahla olur, siyasetle olmaz” ifadesini kullanarak bir bakıma savaşa hazır olduklarını dile getirdi. Esad, rejimin tüm siyasi yolları denediğini, ancak bu çabaların boşa çıktığını belirterek, “dış güçlerin yönettiği gerçek bir savaşla karşı karşıya olunduğu ve bunlarla başa çıkma yollarının farklı olduğunu” vurguladı. Beşşar Esad, “İlk günden beri krizi aşmamızda siyasi sürecin bir çözüm yolu olmadığını biliyorduk. Yakın zamanda yeni hükümet kurulacak” diye konuştu. Esad, Suriye’nin görüşü ne olursa olsun, tüm Suriyelilere açık olduğunu ancak terörün siyasi sürecin bir parçası olamayacağını, ülkeyi iyileştirmek için terörle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Ülkede güvenlik durumunun alarm verdiğini belirten Esad, “Milli güvenlik kırmızı çizgilerde, ona dokunanı af etmeyeceğiz” diye konuştu. Esad ayrıca, gençlerin para karşılığında kandırıldığını da ifade etti.

Annan: Yetersiz kaldık!

Öncülük ettiği 6 maddeli planın Suriye’de şiddeti durdurma konusunda yetersiz kaldığını kabul eden Annan, Suriye Cumhurbaşkanı’nın sözleriyle yaptıklarının birbirine uymamasından sıkıntı duyduğunu bildirdi. Suriye’deki sorunun ülke dışına yayılabileceği uyarısında bulunan Annan, “Hedeflerimizden şaşmamamız gerekiyor. Ölümler durdurulmalı, siyasi geçiş sağlanmalı ve krizin komşu ülkelere sıçramaması sağlanmalıdır. Bunun için uluslararası toplumun ortak hareket etmesi gerekir” dedi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da, Suriye’ye askeri müdahaleye ülkesinin, sadece BM’nin buna izin vermesi halinde katkı verebileceğini söyledi. Le Drian, uluslararası toplumun Esad’ı devirme çabaları çerçevesinde yaptırımları ve baskıları artırması gerektiğini vurguladı.

İran’dan Ankara’ya taşeronluk suçlaması

Türkiye’nin, Suriye’ye yönelik Batılı güçlerin uyguladığı baskıda taraf olan tavrı, bölgede rahatsızlık yaratıyor. Bu konuda en ciddi tepkiyi koyan ülke olan İran, Türkiye’yi Batılı devletlerin taşeronluğuyla suçluyor. Dün de, İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in askeri danışmanı General Yahya Rahim Safevi, Suriye krizi konusunda Türkiye’yi suçlayan üst düzey İranlı yetkililer arasına katıldı. Safevi, “Amerikalılar, İsrailliler ve Avrupalılar ile Körfez ülkelerinin bir kısmı, özellikle de Katar ve Suudi Arabistan, Beşşar Esad yönetimini devirme veya teslim olmaya zorlama amaçlarına ulaşmak için görevi Türkiye’ye havale etti” dedi. Eski Devrim Muhafızları komutanı Safevi, “Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye, ABD ile siyonistlerin İran, Suriye ve Hizbullah’tan oluşan direniş eksenini zayıflatma çıkarlarına hizmet ediyor” diye konuştu. İranlı yetkililer, yine de Türkiye’nin tavrını değiştireceğini ve bölgedeki barışı korumaya katkı sağlayacağını umduklarını dile getiriyorlar.

YENİÇAĞ, 3 Haziran 2012

'Suriye'de 80 asker öldürüldü'

Suriye’de hafta sonu yaşanan çatışmalarda en az 80 askerin öldürüldüğü bildirildi.

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün, isyancıların iddialarına dayanarak yaptığı açıklamaya göre, hükümet komutasındaki askerlerle, isyancılar arasında İdlib’de yaşanan çatışmalarda ve ordu karakollarına düzenlenen saldırılarda 100’den fazla Suriye askeri öldürüldü.

Çatışmalarda, tanklar ve ağır silahlar da yok edildi.

Örgüt, bölgedeki hastane kayıtlarına dayanarak, 80 askerin öldürüldüğünün kesinleştirildiğini ve kimliklerinin tespit edildiğini duyurdu.

AB VE RUSYA'DAN İŞBİRLİĞİ SÖZÜ

Açıklamanın yapıldığı saatlerde, St. Petersburg’da bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Suriye’de bir iç savaşı önlemek için en iyi yolun Kofi Annan’ın barış planı olduğu konusunda anlaştı.

Van Rompuy, yaptığı açıklamada, “Annan planının Suriye’deki şiddet çemberini kırmak için en iyi fırsat olduğu konusunda tamamıyla aynı fikirdeyiz. Bunu gerçekleştirmek için çabalarımızı birleştirmemiz gerek” diye konuştu.

DHA, 4 Haziran 2012

---

Suriye’deki vahşetin şifreleri

Suriye’de meydana gelen bütün olayların faturasının peşinen Suriye rejimine kesildiğini biliyoruz. Bomba mı patladı, insan mı öldü, katliam mı oldu hepsinin sorumlusu Suriye rejimi. Oysa şu anda Suriye rejimi için en ideal yol ülkede en küçük bir olayın meydana gelmediği bir istikrar ortamı sağlamak. İnsanları habire öldürüldüğü ülke imajı her şeyden önce Esad’ın ipini çekecek sonuçları beraberinde getiriyor.

Hula’da meydana gelen ve çoğu çocuk 100 kişinin öldürüldüğü katliamın sorumlusu olarak da batılı ajanslar tarafından Suriye ordusu gösterildi. Suriye güvenlik birimleri hazırladıkları raporlarda katliamı en ince ayrıntılarına kadar anlatıp “bu işi biz yapmadık, muhalif isyancı gruplar yaptı” dese de nafile.

Başta Türkiye’nin resmi kanalı TRT olmak üzere Arap Baharı yanlısı haber kanalları işaret parmaklarını sallaya sallaya “katiiil!” diye Esad’ı gösteriyorlar.
Tam bu esnada Rusya’da yayın yapan Rusian Chanels 24’de çıkan bir haber tüyler ürperticiydi. Haberde Suudi Arabistan’da bir otel odasında, sözde İslamcı bir militan ile yapılan gizli bir görüşme aktarılıyor. El Kaide militanı, “Suriye’de yapacağı intihar eylemi için 400 bin dolar” istiyordu. Paranın verilmesi halinde intihar eyleminin seve seve yapacağını söylüyordu.

Çok ilginçtir bu haberi geçtiğimiz Cuma günü TRT’nin radyo yayınına telefonla katılan strateji uzmanı Kürşat Yüce de aktarıyor ve şaşkınlığını dile getiriyordu. Yani eskiden “din-ü iman!” uğruna cennete kavuşmak için beyinleri yıkanan intihar eylemcileri bu işi artık geride bıraktıkları yakınlarının rahat bir hayata kavuşması için para karşılığı yapıyorlardı.

Suriye’de her gün başka bir yerde patlayan bombalar ve ölen insanların arkasında yabancı istihbarat örgütlerini aramak gerekirken küresel işgalci koroların safına geçerek “seni gidi katil Suriye” diye bağıran koroya dâhil oluyoruz.

Türkiye bu koronun baş aktörü.

Suriye’de dış ülkelerden gelen yüzlerce örgüt mensubu bir mahallede bomba patlatmak, bir kalabalığı havaya uçurmak için “belli merkezlerin emrini” bekliyor.

Bombalar patlayınca da Türk Hariciyesi ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere “malum medya” Esad’ın katliamlarının bir tanesinin daha gerçekleştiğine dair çığlıklar atmaya başlıyor.

Böylece küresel oyunların figüranı olduğumuzu bir kez daha ortaya koymuş oluyoruz.

Hem de patlayan bombalar üzerinden.

Muharrem BAYRAKTAR - 4 Haziran 2012
Yeni Mesaj