Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

Genel & Güncel Konular

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Haz 05, 2012 0:12

Yeni 'Çekiç Güç' Kumpası

Suriye için sabırsızlığı artan ABD, senaryoyu Senatör Lugar’la ortaya koydu: Sığınmacılar için Türkiye’de güvenli bölge oluşturalım, koruma işini de Türklere bırakalım.

TV’de halkla ilişkiler!

Surİye’ye Batı müdahalesi olasılığı her geçen gün biraz daha artarken, ABD’nin en kıdemli senatörlerinden Richar Lugar, CNN’de önemli açıklamalar yaptı. ABD yönetimine öneride bulunuyormuş tavırlarına bürünen Lugar, Suriye rejimi üzerindeki baskı ve yaptırımların artırılması gerektiğini savundu ve Türkiye’nin başını ağrıtacak baklayı ağzından çıkardı.

Tıpkı Irak senaryosu

Irak’ı bölmek için kullanılan Çekiç Güç senaryosunun tekrarını isteyen Lugar, Suriye ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, şunları söyledi: Amerika, Suriye’deki şiddet olaylarından kaçanların sığınabileceği güvenli bölgeler oluşturulması için Türkiye ile birlikte çalışmalı. Türk topraklarında güvenli bölgeler oluşturulabilir, korunması da Türkler tarafından sağlanabilir.

ABD’li senatörden güvenli bölge önerisi

Suriye’ye Batı müdahalesi olasılığının giderek güçlendiği bir dönemde ABD Kongresi’nin en kıdemli senatörlerinden Richard Lugar, ülkesinin, Suriye’deki şiddet olaylarından kaçan Suriyelilerin sığınabileceği üvenli bölgeler oluşturulması için Türkiye ile çalışması gerektiğini söyledi. Lugar, CNN’de katıldığı bir programda Suriye ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, söz konusu güvenli bölgelerin Türk topraklarında oluşturulması ve Türkler tarafından korunması önerisini ortaya attı. Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin Cumhuriyetçi üyesi Lugar, “Türk topraklarında, Suriyelilerin sığınabileceği ve Türkler tarafından korunacak bazı güvenli bölgelerin oluşturulması için Türklerle çalışmalıyız” dedi. Lugar, Suriye rejimi üzerindeki baskı ve yaptırımların artırılması gerektiğini de kaydetti.

Esad’ın sözleri

Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad hükümet güçlerinin Hula katliamında rolü olduğu suçlamasını reddetti. Esad, Hula’da meydana gelenleri “Canavarların dahi işlemeyeceği çirkin bir suç” diyerek kınadı. Esad, parlamentoya yaptığı konuşmada, Suriye’deki şiddetin arkasında dış mihrakların bulunduğunu yineledi. Suriye’de bir başkaldırı projesine yön veren dış güçlerin toplumsal huzursuzluk çıkarmak için teröristlere destek verdiğini söyleyen Esad, ülkesinin egemenliğine göz diktiklerini belirtti. Beşar Esad, krizin çözümü için tek yolun siyasi diyalogtan geçtiğini, fakat Suriye halkının iradesini temsil etmeyenlerle pazarlık masasına oturmayacağını söyledi.

Ölen askerler

Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye’de haftasonundan bu yana yaşanan çatışmalarda Suriye ordusuna bağlı 80 askerin öldürüldüğünü duyurdu. Öte yandan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Suriye’de iç savaşı önlemek için en iyi yol Annan planı “ dedi.

İsrail’den provokasyon çabası

İsrail istihbaratına yakın Debka sitesi, Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirdiğini iddia etti. Debka’ya göre Ankara, Suriyeli muhaliflerden desteğini çekerek, Rusya’nın politikalarına yaklaştı. Türk yetkililer özgür Suriye Ordusu’nun liderlerine bundan böyle Türk toprakları üzerinden Esad rejimine yönelik operasyonlara izin verilmeyeceğini bildirdi. Haberde aynı gün, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye kriziyle ilgili sözlerine de dikkat çekildi. Davutoğlu, “Suriye Ulusal Konseyi’ne de Suriye hükümetine de silahlı mücadele telkininde bulunmadık. Yönetimi devirecek olan Suriye halkıdır. Esad, halkın isteğiyle gidecektir” demişti. Debka, Davutoğlu’nun bu sözlerinin, Putin’in dış müdahale ve ambargoyu dışlayan sözleriyle paralel olduğunu belirtti.

YENİÇAĞ, 4 Haziran 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Pzt Haz 11, 2012 2:06

"Suriye'ye müdahale edin"

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz, Suriye’de devam eden şiddeti zulüm olarak nitelendirdi.

Netanyahu, İsrail karşıtı müttefikleri Suriye’deki Beşşar Esed yönetimine destek olmakla suçlayarak, Suriye’deki katliamı Suriye hükümetinin tek başına yapmadığını, bunda İran ve Hizbullah’ın yardımı olduğunu söyledi.

Binyamin Netanyahu, haftalık kabine toplantısının başında yaptığı konuşmada, "Dünya şer eksenini tanımalı: İran, Suriye ve Hizbullah" dedi.

Başbakan Yardımcısı Mofaz da Hizbullah ve İran’ın çatışmaları Suriye sınırının ötesine taşıyabileceği uyarısında bulunarak, Suriye’de insanlığa karşı suç işlendiğini, soykırım yapıldığını belirtti.

Mofaz Ordu Radyosu’na verdiği demeçte, dünya güçlerini, Suriye yönetimine gerekli cevabı vermekte "gevşek" davranmakla suçladı, ancak Suriye’yi silahlandırdığını söylediği Rusya’yı bu ülkelerin dışında bıraktı.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez de uluslararası toplumun Suriye ile ilgili olarak gerekeni yapmadığını ifade ederek, müdahale çağrısında bulundu.

Millyet, 10 Haziran 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Pzr Haz 17, 2012 16:44

Özgür Suriye Ordusu: PKK ile görüşüyoruz

Rejim karşıtı askerlerin kurduğu Özgür Suriye Ordusu’nun Esad yönetimine karşı PKK ile görüştüğü iddia edildi. The Times’a konuşan ordunun üst düzey komutanı Hacı Abdülkadir el Salih, “Görüşmeler yaptık, fakat PKK kararsız” dedi.

İngiliz The Times gazetesi, rejim karşıtı saflara geçen askerlerin kurduğu Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO), Beşar Esad yönetimine karşı başlatılan isyana katılmaları konusunda terör örgütü PKK ile görüştüğünü öne sürdü.

ÖSO’nun üst düzey komutanı olduğu belirtilen Hacı Abdülkadir el Salih, “Görüşmeler yaptık, fakat PKK bir karar vermiş değil. Kendi devletleri için ÖSO’dan garanti istiyorlar, böyle bir garanti vermeyeceğiz. Pozisyonları net değil” dedi.

Esad’ın kuzeyde kontrolü kaybetmeye başlaması yüzünden bugüne dek rejimi destekleyen PKK’nın şimdi seçenekleri gözden geçirdiği savunuldu. ÖSO komutanlarının tahminlerine göre Türkiye sınırında yaklaşık 4 bin kişiden oluşan muhalif kuvvetlerin yüzde 80’inin komutası, Halep’teki Devrim Konseyi’nde.

Ülkenin kuzeyi büyük ölçüde Sünni olmasına rağmen Konsey Başkanı Hacı Abdülaziz el Selami’nin iç savaşı önlemeye çalıştığını, Esad’ın ise iç savaştan çıkar sağlayan taraf olduğunu yazan gazete, El Selami’nin “Şiilerin ve Sünnilerin birbirini öldürdüğü yeni bir Humus istemiyoruz” şeklindeki sözlerini aktardı. Bu arada Suriyeli muhalifler dün Humus’ta “1000 ailenin kuşatma altında olduğunu” açıkladı.

Müdahale olacak

Daily Telegraph da ÖSO’dan üst düzey bir isimin, geçen hafta Washington’a giderek ABD Dışişleri Bakanlığı’nda ABD’nin Suriye Büyükelçisi Robert Ford ve Ulusal Güvenlik Konseyi’nden üst düzey isimlerle bir araya geldiğini yazdı. Gazeteye konuşan Ortadoğulu diplomatik kaynaklara göre rejime karşı dış müdahale gerçekleşecek, ancak zamanı konusunda netlik sağlanmadı.

Hürriyet, 17 Haziran 2012


'Küresel Memur' Türkiye'nin Suriye'yle Savaşması İçin Yol Haritası Veriyor! / Banu AVAR
"El Kaide, Özgür Suriye Ordusu, Libya İslami Cihad gibi terör imalatçılarına PKK da katılmalıdır ve Türkiye’ye Suriye üzerinden saldırılar yapmalıdır!"



"Taşeron" PKK Suriye işinde

Ankara’nın büyük destek verdiği Esad muhalifleri, PKK ile masaya oturdu; muhalefet “AKP’nin niye mücadele etmediği anlaşıldı” dedi.
Dışişlerİ Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Batı işbirlikçilerine “Bölünmeyin, birlik olun” uyarısı yapması da büyük tepki çekti.

CHP’li Mehmet Şeker, “Suriye’de 24 Mayıs’ta aralarında çocukların da bulunduğu 30 kişinin öldüğü olayın sorumluluğu Türkiye’de” diye konuştu.

Esad’ı devirmek için PKK “taşeron” oldu

Suriye liderinden kurtulmak için her yolu deneyen Erdoğan, umudunu terör örgütüne bağladı. PKK, sözde Özgür Suriye Ordusu ile pazarlık masasına sürüldü.

Haber : Fatih Erboz

Suriye lideri Beşşar Esad’ı devirmek için her yolu deneyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şimdi de umudunu terör örgütü PKK’ya bağladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Esad’a karşı muhalefete “bölünmeyin, birlik olun” uyarısı yaparken sözde Özgür Suriye Ordusu da, rejime karşı işbirliği yapmak için PKK ile pazarlık masasına oturdu. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, AKP’nin PKK ile mücadele etmediğini, aksine Suriye’ye karşı kullanmak istediği iddia etti. Vural, “AKP’nin PKK ile neden mücadele etmediği şimdi daha iyi anlaşılıyor” dedi. Muhalefet partisi temsilcilerinin konu ile ilgili görüşleri şöyle:

Silahlar Türkiye’den iddiası

Oktay Vural (MHP Grup Başkanvekili):

Bu gelişmelerin amacı Suriye’de de ‘Özel Kürdistan Bölgesi’ kurulması. Bunun aynı zamanda Türkiye’de de kurulması. Bölgede uygulanan siyasal projenin hedeflerinden biridir. Terör örgütüyle birlikte dış politikanın aracı olarak kullanılmasını meşrulaştırıyor. Bu da AKP’nin terör örgütü PKK ile neden mücadele etmediğini gösteriyor. Elbirliği ile kendi ülkesini bölmek isteyen terör örgütü PKK’yı bir başka ülkede de aynı safa çekme gayreti Türkiye’de de PKK’nın istekleri konusunda bir anlaşma olduğunu ortaya koyuyor. Utanç verici, tüyler ürperticidir. Maalesef silahlar Türkiye’den gidiyor.

Türkiye bu yönüyle belki terör örgütünü de silahlandırıyor. O silahlar da bizi vuruyor. PKK ile yapılan yol arkadaşlığı dışarıda da devam ediyor. Amaç Türkiye’ye yönelik dönüşümü sağlamak. Böyle ahlaksızca bir şey olamaz. Türkiye kendi eliyle kendine kurşun sıkanları besleyen, onlara siyasi güç verilmesini isteyen bir duruma soyunmuştur. Türkiye tarafından meşru bir örgüt olmuştur.

Terör örgütü umut oldu

Mehmet Günal (MHP Antalya Milletvekili):


Türkiye’nin bu kadar hevesli olmasını anlamak mümkün değil. Başbakan, orada Müslümanlar ölüyor diye ’bıçak kemiğe dayandı’diyor. Irak’ta ölen milyonlarca insanı saymıyor demek ki. Daha düne kadar kardeşim dediği adamla ters düşüyor. Bu derece taşeronluk yapılmasını anlamıyoruz. Türkiye sınırında dahi meşrulaştırmaya giderken dışarıda terör örgütü PKK’dan medet umması çok normal. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın sözleri yenilir yutulur şeyler değil. Biri iyi polis diğeri kötü polis olmaya çalışıyor. Türkiye’nin bölünmesine yol açacak çabalardır.

ABD piyonu hükümet teröristlerle “müttefik”

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, PKK, dışişleri siyaseti ve Esad’ı devirmeye çalışan gücün arkasında Amerika’nın olduğunu söyledi. Gök, PKK-Özgür Suriye Ordusu birlikteliğini şöyle değerlendirdi: “Türkiye’de bağımsız, vatansever, yurtsever bir politikanın güdülememesi, ABD’nin piyonu olunması ne yazık ki devletimize PKK ile işbirliği yapmaya, düşmanımız görünen PKK’nın Suriye’de müttefikimiz görünen Özgür Suriye Ordusu olan Amerikancı güçlerle ittifakına bakıldığında görünen şudur: Emperyalizm ülkemizin içerisinde bulunduğu yeni sınırlar yeni devletçikler, yeni güçler yaratmak istiyor. PKK Türkiye’de, İran’da, Irak’ta ve Suriye’de bir Kürdistan devleti kurmak için Amerika himayesinde bize karşı savaşıyor.

Suriye’de Esad’a karşı oluşturulan ordu da Amerika’nın desteği ile saldırılar yapıyor. Bu ülkede milli bir hükümet var ise vatanımızın ve milletimizin birliği düşüncesinde, Amerika menfaatleri için değil Türkiye menfaatleri için politika üretmeli. PKK ile işbirliği Türkiye içerisinde güya Meclis’te bulunan ve Meclis dışı akil adamlar türünden nitelemelerle oluşturulacak olan PKK anlaşmaları da doğrudan Amerikan çalışmalarının ürünüdür. Büyük resmin parçalarıdır. Son dönemde yeni CHP adıyla ortaya çıkan bir takım insanları da dahil ederek Türkiye üzerinden PKK konusu da yaratılmak istenen bir çeşit Arap baharı Türkiye’yi karanlığa götüren planların bir aşamasıdır. Suriye olayından Kuzey Irak’taki devletçikten, Yugoslavya ve Sudan örneğinden ders almak ayrışmayı, bölünmeyi ve federatif sistemi savunmayı derhal reddedip birlik ve bütünlük içinde sözde değil terörle hakikaten mücadele etmek zorunluluğu vardır. Amerika ile işbirliği ile terörle mücadele edildiğini söylemek tam bir cahilliktir.”

Emperyalizme aracılık

CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç da, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte Türk dış politikasının korkunç bir sürükleniş içerisinde olduğunu iddia etti. Koç, “Hükümet, Suriye ile ilgili bir takım emperyalist taleplere aracılık yapmaktan beis duymayan bir yönetim anlayışı sergiliyor. Camdan evi olan komşunun damına taş atmaz. Bu deyim birçok şeyi özetliyor” diye konuştu.

CHP’li Şeker’den korkunç iddia!

CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, Suriye krizinde Türkiye’nin izlediği politikanın önemli bir payı olduğunu söyledi. Suriye’de 24 Mayıs’ta aralarında çocukların da bulunduğu 30 kişinin öldürüldüğü olayda Türkiye’nin de rolü olduğunu iddia eden Şeker, “Sınırın sıfır noktasındaki adamlar gidip eylem yapıyor. Eylem yaptığını nereden biliyoruz, yaralı dönüyorlar buraya. Kamptaki adam sandalyeden düşer, merdivenden düşer yaralanır ama kurşun yarası olmaz. Demek ki bu adamlar gidiyor, eylem yapıyor geliyor burada da tedavi oluyor. Şu anda orada ölenlerin özellikle de çocuk ölümlerinin altında maalesef Türkiye Cumhuriyeti devletinin imzası var” dedi. Katar’dan gönderilen silahların Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) aracılığıyla Suriyeli muhaliflere dağıtıldığını iddia eden Şeker, sözlerini şöyle sürdürdü:

MİT’e itham

“MİT aracılığıyla gönderiliyor deniyor. Eğer orada bir çocuk bizim aracılığımızla ölüyorsa bu ülke için utanç kaynağıdır. Şimdiye kadar mazlum uluslara ulusal bağımsızlık önderliği yapmış bir ülkeyiz ama burada yanlış yolda olduğumuza inanıyorum. Eğer bir başka ülke PKK’ya gelip silah teslim ediyorsa nasıl buna karşı tepkili ve duyarlıysak burada da bunu yapmamız lazım.”

Yeniçağ, 17 Haziran 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Cmt Haz 23, 2012 1:58

Türk F-4 savaş uçağı Suriye hava sahasını ihlal etti
AKDENİZ’DE SICAK GELİŞME

Malatya’dan havalanan F-4 Türk savaş uçağı Suriye karasularında düştü

Radardan kayboldu

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Malatya’dan kalkan görev uçağıyla 11.45 itibariyle telsiz bağlantısının kesildiği ve radardan kaybolduğu bildirildi.

“Suriye vurdu” iddiası

Olay Türkiye’de şok etkisi yaparken günboyu değişik iddialar ortaya atıldı. Lübnan’dan yayın yapan el Manar televizyonu, uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünü öne sürdü.

Güvenlik zirvesi yapıldı

Yetkililer 2 pilotun sağ olduğunu bildirirken, askerlerimizin Suriye’nin elinde olduğu iddiası doğrulanmadı. Brezilya’dan dönen Erdoğan acilen güvenlik zirvesi yaptı.

Türk savaş uçağı Akdeniz’e çakıldı

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı, Malatya’dan havalandıktan sonra Akdeniz üzerinde kayboldu. Pilotlarla iletişim kesildi, bölgede arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Arama çalışmaları neticesinde pilotların yerlerinin belirlendiği ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarına devam ettiği belirtildi.Uçağın kesin düşüş nedeniyle ilgili açıklama ise yapılmadı. Saat 11:58’de gerçekleştiği belirtilen olay Genelkurmay’ın internet sitesinden saat 14:45’te kamuoyuna duyuruldu. Yapılan açıklamada, “Malatya Erhaç Meydanı’ndan kalkış yapan bir uçağımız ile bugün saat 11.58’de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir” denildi.

Arama çalışmaları

Radardan kaybolan ve telsiz bağlantısı kurulamayan savaş uçağını aramak için Malatya Erhaç’taki 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı ile Ankara Etimesgut Askeri Havaalanı’ndan kalkan askeri uçaklar bölgeye sevk edildi. Uçakların arama kurtarma çalışmaları sürerken, Adana İncirlik’ten de askeri helikopterler destek için bölgeye gitti.

Suriye düşürdü iddiası

Lübnan’daki Hizbullah televizyonu El Manar ise Suriye güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Türk askeri uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünü iddia etti. Beyrut merkezli El Manar, “Suriyeli güvenlik kaynakları, Manar’ın Şam’daki muhabirine, Türk askeri uçağının Suriye güçleri tarafından düşürüldüğünü doğruladı” denildi. Rusya’nın Arapça yayın yapan Russia Today televizyonunun görgü tanıklarına dayandırdığı haberinde ise Türk askeri uçağının, Suriye güçleri tarafından vurulduğu ve iki Türk pilotun yakalandığı iddia edildi. Başka bir iddiaya göre ise, Türk savaş uçağının Suriye hava sahasını ihlal etmesi sonrasında düşürüldüğü yönünde.

Güvenlik zirvesi

Savaş uçağının düştüğün haberinin ardından Brezilya ziyaretini bir gün önce bitiren Başbakan Erdoğan dün yurda döndü. Başbakan Erdoğan, İstanbul Atatürk Havaalanı’nda Ana uçağından inerek kendisini Ankara’ya götürecek uçağa bindi. Esenboğa Havaalanı’nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, uçağın düşürüldüğü iddialarıyla ilgili kesin bir bilgileri olmadığını ancak güvenlik zirvesinde bunların ele alınacağını söyledi. Erdoğan, iki pilotumuzun Suriye’nin elinde olduğu iddialarının da doğru olmadığını söyledi.

Güvenlik zirvesi toplandı

Erdoğan, basın toplantısının ardından Başbakanlık Resmi Konutu’na geçti. Buradaki güvenlik zirvesine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan katıldı.

YENİÇAĞ, 22 Haziran 2012


ABD Dışişleri "Konu henüz NATO'nun gündemine getirilmedi"


NATO 5. maddeyi devreye sokabilir

Suriye, Türk savaş uçağını düşürdü!

Başbakanlık'ta düzenlenen zirve sonrası yapılan açıklamada ''Uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğü anlaşılmıştır'' denildi

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir F-4 tipi savaş uçağı, Malatya’dan havalandıktan sonra Akdeniz üzerinde düştü. Uçakla ilgili uluslararası ajanslar “Suriye düşürdü” haberini geçti. Dün gece Başbakan Erdoğan başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinde sonrası yapılan açıklamada da uçağın Suriye tarafından düşürüldüğü doğrulandı.

Dün Türkiye Phantom kriziyle sarsıldı. Malatya’dan kalkan silahsız bir savaş uçağıyla iletişim kesildi. Saat 11.58’de gerçekleştiği belirtilen olay Genelkurmay’ın internet sitesinden 14.45’te duyuruldu. Haber o dakikadan itibaren Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Uluslararası haber ajansları “Uçağı Suriye düşürdü” haberlerini geçerken gece saatlerinde de Ankara’da yapılan güvenlik toplantısı sonrası yayınlanan bildiride uçağı Suriye’nin düşürdüğü doğrulandı.

Firkateynler pilotları arıyor

Genelkurmay’ın açıklamasında, “Malatya Erhaç’-tan kalkış yapan bir uçağımız ile bugün saat 11.58’de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir” denildi. F-4 savaş uçağını aramak için askeri uçaklar bölgeye sevk edildi. Uçakların arama kurtarma çalışmaları sürerken, Adana İncirlik’ten de askeri helikopterler destek için bölgeye gitti.

RF-4E Phantom tipi savaş uçağının, Suriye’nin Lazkiye kentine 8 mil (15 km) mesafede denize düştüğü bilgisi geldi. Hatay’ın Samandağ ilçesinin güney batısında Akdeniz’e düştüğü belirtilen uçağı arama çalışmaları başlatıldı. Mersin ve İskenderun’dan da 2 firkateyn ve 1 Sahil Güvenlik botu bölgeye hareket etti. Arama kurtarma çalışmaları neticesinde pilotların sağ olduğu ve yerinin belirlendiği iddia edildi. Kurtarma ekipleri F-16’lar eşliğinde bölgeye gitti. Pilotların sağlık durumları hakkında net bilgi alınamadı.

‘Rus hava koruma sistemi düşürdü’

Bilmece sürerken çok sayıda yabancı haber sitesi ve ajansı, uçağı Suriye’nin düşürdüğünü iddia etti:

SURİYELİ HABER SİTESİ: Suriye hükümetine yakınlığıyla bilinen Aks Alser isimli internet haber sitesi, iki savaş uçağının Lazkiye kenti yakınlarında deniz kıyısının üzerinde uçtuğunu, Suriye ordusunun bu uçaklara ateş açtığını öne sürdü. Haberde Suriye Savunma Bakanlığı yetkililerin, sivil can kaybından endişe ettiği için vatandaşların deniz kıyısından uzaklaşmaları uyarısında bulunduğu ifade edildi.

RUSSIA TODAY: Uçağın Suriye’de, Rusya’nın kurduğu kalkan sistemi tarafından kilitlenerek düşürüldüğü iddia edilen sitede pilotların da Suriyeli yetkililerce tutuklandığını öne sürüldü. Fransız Le Figaro gazetesi, Rusya’nın, Türk sınırına yakın Kesap bölgesinde bir radar tesisi kurduğunu bildirmişti.

BBC ARAPÇA: BBC Arapça servisi ise, Lazkiye’den görgü tanıklarına dayandırdığı haberinde, kimliği belirsiz bir uçağın Suriye savunma güçleri tarafından düşürüldüğünü iddia etti.

DAMPRESS HABER SİTESİ: Suriye’den yayın yapan Dampress haber sitesi de Suriye hava sahasını ihlal eden iki yabancı savaş uçağından birinin Suriye ordusu hava savunma sistemleri tarafından düşürüldüğünü, diğer uçağın ise kaçtığını iddia etti.

‘Suriye özür diledi’ iddiası

Tüm bu iddiaların üzerine Brezilya’dan gelen Başbakan’ın uçağında bulunan Fatih Altaylı’nın yaptığı açıklama ‘uçağın düşürüldüğü’ iddialarını güçlendirdi: “Başbakan, ‘Pilotların Suriye’nin elinde olduğuna dair bizim bilgimiz yok’ dedi. ‘Olduğunu da zannetmiyoruz. Şu an hem Deniz hem Hava Kuvvetleri arama çalışmaları yapıyorlar ve çok şükür ki pilotlarımız hayatta, sadece bir uçak kaybımız var’ dedi. Ayrıca, Suriye’den de bu olayla ilgili anında çok ciddi şekilde özür geldiğini, çok üzgün olduklarını, hata olduğunu Suriye’nin belirttiğini söyledi. Biz “Büyük bir kriz olur mu?” diye de sorduk, “Göreceğiz, bakacağız dedi.”

Suriyeli Bakan: Sınırı 1 km ihlal etti

Öte yandan Suriye Savunma Bakanlığı, dün gece geç saatlerde yaptığı açıklamada, Türk jetinin sınırı 1 kilometre ihlal ettiğini iddia etti. Açıklamada, jetin düşürdükten sonra Türk uçağı olduğunun anlaşıldığı ve arama kurtarma çalışması başlatıldığı da öne sürüldü.

1974 yılında Hava Kuvvetleri’ne katıldı

DÜŞEN RF-4E uçağı, Malatya Erhaç 7. Ana Jet Üs Komutanlığı’n-da konuşlu 173. Filo’ya ait. F-4E Phantom II uçağından geliştirilen bu model, İngilizce’de ’reconnaissance’ yani ’keşif’ anlamını taşıyan kelimenin baş harfi R’yi taşıyor. Burun bölümünde ’makineli top’ yerine ’kameralar’ bulunuyor. RF-4E uçakları, ASELSAN tarafından modernize edildi. Phantom uçakları 1974’te Hava Kuvvetleri bünyesine katıldı. Türk Hava Kuvvetleri’nde 236 F-4E ve RF-4E uçağı bulunuyor. Bunlardan 54’ü keşif özelliğine sahip olan RF-4E. Dünkü olayla birlikte 1974’ten bu yana düşen Phantom’ların sayısı 56’ya yükseldi. 58 pilot ve silah sistem subayı şehit oldu.

NATO 5. maddeyi devreye sokabilir

ABD’DE 1949’da imzalanan Kuzey Atlantik Asamblesi Antlaşması’nın (NATO) 5’inci maddesine göre üye ülkelerden birine yöneltilecek silahlı bir saldırı hepsine yöneltilmiş olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Suriye’nin dün Türk jetini düşürmesi, NATO’ya yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirilirse NATO’nun o ülkeye müdahale hakkı doğuyor. NATO Antlaşması’nın 5. maddesi şöyle:

“Taraflar, Amerika veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa Birleşmiş Milletler Yasası’nın 51’inci maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerler ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güven Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.”

Suriye 23 yıl önce de uçağımızı düşürmüştü

21 Ekim 1989’da da Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne ait BN-2A-3 Islander tipi uçak, Suriye sınırında kadastro çalışmaları yapmak üzere kalktıktan sonra Suriye’ye ait 2 Mig-21 savaş uçağı tarafından düşürülmüş, pilotlar Talat Gencer, Faik Aytan ile teknisyenler Yusuf Gören, Selahattin Çelik ile Fikri Köşker şehit olmuştu. Olay sonrasında Suriye yetkilileri Türk uçağının 20 kilometre sınırı ihlal ettiğini iddia etmiş ancak bir yıl sonra Türkiye’ye ailelere verilmek ve düşürülen uçak için 3 milyon 430 bin dolar tazminat ödemişti.

Görgü tanığı: 3 patlama sesi duydum

Hatay’ın Samandağ ilçesinin Çevlik sahilinde balıkçılar yapan Ali Terzi (31) dün saat 11.40 sıralarında bir savaş uçağının Samandağ üzerinden Akdeniz’e doğru geçtiğini belirterek şunları söyledi: “Kısa süre sonra deniz tarafından ardı ardına 3 kez patlama sesi duyuldu. Sanki dinamit patlaması gibiydi. Daha sonra savaş uçağının düştüğünü öğrendik.”

BAŞBAKANLIK’TAKİ GÜVENLİK ZİRVESİNDEN SERT BİLDİRİ

Atılması gereken adımlar kararlılıkla atılacaktır!..


ANKARA- Yüksekova’da 8 askerin şehit olduğu Yeşiltaş Karakolu baskını sonrası Brezilya’dan Türkiye’ye erken dönme kararı alan Başbakan Erdoğan, hafta sonunu İstanbul’da geçirecekti. Ancak Başbakan, Suriye’nin Türk savaş uçağını düşürmesi sonrasında İstanbul programını da değiştirdi ve Ankara’ya geçti. Başbakan Esenboğa Havaalanı’nda düzenlediği basın toplantısından sonra Başbakanlık Resmi Konutu’na geçti. Ve burada son gelişmelerin ele alındığı güvenlik zirvesini topladı. Saat 20.30’da başlayan toplantıya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan katıldı. 2 saat 10 dakika süren toplantı sonrasında sert bir açıklama yapıldı:

Suriye düşürdü

“22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu için Malatya Erhaç Meydanı’ndan kalkış yapan uçakla, radar ve telsiz temasının kesilmesinin akabinde yaşanan gelişmeler, yapılan toplantıda ele alınmıştır. İlgili kurumlarımızın sağladığı verilerin değerlendirilmesi ve Suriye ile yürütülen ortak arama kurtarma faaliyetleri çerçevesinde elde edilen bilgiler neticesinde uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğü anlaşılmıştır. Pilotlarımız dahil arama kurtarma çalışmaları halen devam etmektedir. Türkiye olayın tam olarak aydınlatılmasının ardından, nihai tavrını ortaya koyacak, atılması gereken adımları kararlılıkla atacaktır.”

Başbakan’ın rotasında çifte değişiklik yapıldı

Uçak krizi Başbakan’a da rota değiştirtti. Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen “BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi”ne katılan ve bir gün önceden Türkiye’ye dönme kararı veren Erdoğan’ın İstanbul’a inmesi ve bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyordu. Başbakan ve heyeti için İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde hazırlıklıklar yapıldı. Başbakanın her yurt dışı gezisinde dönüşte yaptığı gibi yapacağı basın toplantısı için canlı yayın araçları yerini aldı. Ancak Rio‘dan Türkiye saatiyle 02.15’te hareket eden Ana uçağı, Senegal’in başkenti Dakar’da yakıt ikmali yaptıktan sonra Tunus üzerinden, İtalya, Yunanistan rotasını izleyerek İstanbul’a yöneldiği sırada, saat 16.00 sularında rotasını Ankara’ya çevirdi. Başbakan Erdoğan’ın bu rota değişikliğinin Suriye’de düşen Türk savaş uçağıyla ilgili olduğu iddia edilirken düşen uçakta bulunan iki pilotun sağ olarak kurtarıldığı haberinin gelmesinin ardından yeni bir bilgi ajanslara düştü ve Erdoğan’ı taşıyan Başbakanlık uçağının İstanbul Atatürk Havalimanı’na ineceği açıklandı.

Zirveden sonra açıklarız

Başbakan Erdoğan’ın uçağı İstanbul’a inip, gazetecileri bıraktıktan sonra tekrar Ankara’ya hareket etti. Ardından da Başbakan basın toplantısı düzenledi. Başbakan, Akdeniz’de düşen uçağımızla ilgili sorulara şu yanıtı verdi: ”Hatay’ın güneyinde, Lazkiye’ye yakın 8 mil uzaklıkta olduğu söyleniyor. Pilotlarımızla ilgili bir haber yok, ama şu anda 4 tane hücum botumuz, bunun yanında helikopterlerimiz, Suriye’nin aynı şekilde hücum botları müşterek arama sürdürüyor. Detay bilgileri, yapacağımız toplantıdan sonra açıklarız.”

Suriye’nin özür dilediği iddialarıyla ilgili de Erdoğan ”Bende kesin bilgi yok, yapacağımız görüşmeden sonra özür dilenmiş mi, dilenmişse ne için dilenmiş bunların hepsi ortaya çıkar, net açıklamayı toplantıdan sonra yapacağımız basın açıklamasıyla bildiririz” dedi.

Gül: Takip ediliyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise Kayseri’de düşen uçakla ilgili basın mensuplarının soruları üzerine ”Takip ediliyor, arayıp bilgi veriyorlar. Kesinleşince her şeyi söyleyecekler” açıklamasını yaptı.

VATAN, 22 Haziran 2012


Vurduk sonra Türk olduğunu anladık

Suriye Savunma Bakanlığı, düşürülen Türk F-4 savaş uçağı ile ilgili bir açıklama yaptı.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada: "Kimliği belirsiz bir hava aracı alçak uçuşta ve yüksek hızla Suriye karasularına girdi. Bunun üzerine Suriye savunması hava aracını karadan 1 km ötedeyken vurdu. Vurduktan sanra cismin Türk uçağı olduğu belirlendi. Uçak Lazkiye sahilinin 10 km ötesine düştü. Yasalara göre uygun olan prosedürler uygulandı. İki ülkenin deniz kuvvetleri ortaklaşa pilotları arama çalışmasına başladı." denildi.denildi.

Hürriyet, 22 Haziran 2012

Amerika'dan ilk açıklama

Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi konusunda açıklamada bulundu.

Sözcü, "Konu henüz NATO'nun gündemine getirilmedi. Şu noktada tüm gelişmeleri izliyoruz, Türkiye'nin açıklama yapması daha doğru. Talep olursa arama çalışmalarına katılırız" dedi.

Hürriyet, 22 Haziran 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Sal Haz 26, 2012 2:37

MUHTEMELEN SURİYE SAVUNMASINI TEST EDİYORLARDI

NATO pilotu havacılık sitesine konuştu ve...

Uluslararası havacılık sitesine konuşan bir NATO pilotu, Türkiye'nin Suriye hava savunma sistemlerinin savaşa hazırlık kapasitesini test etmek için hava sahasını kasten işgal etmiş olabileceğini söyledi

NATO pilotu havacılık sitesine konuştu ve...

Uluslararası havacılık sitesi theaviationist.com'da bir makale kaleme alan David Cenciotti, bir ara Türkiye'de de uçmuş bir NATO pilotuna dayandırdığı sözlerinde, Türkiye'nin, Suriye hava savunma sistemlerinin savaşa hazırlık kapasitesini test etmek için hava sahasını kasten işgal etmiş olabileceğini, bunun ihtimallerden biri olduğunu yazdı.

Dün Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı "Uçak Türkiye radar sistemini test ediyordu" sözlerini hatırlatan yazar, Suriye'nin "kıyıdan 1 kilometre açıkta vurduk" sözlerini doğru kabul ederek yaptığı değerlendirmede, "Hala açıklanamamış bir şey var ki o da, bir (R)F-4'ün Suriye kıyılarından sadece 1 kilometre açıkta neden yüksek hızda alçak uçuş yaptığı... Önümüzde 3 seçenek var: Sürüş hatası, hava durumu veya hava savunma sistemleri hazırlık seviyesini test etmek için kasıtlı hava sahası ihlali...

Sürüş hatası ihtimali hiçbir zaman yanlışlanamayacak olsa da, uçağın taşıdığı ekipmanlar, uçağın 2 pilot tarafından uçurulduğu gerçeği ve uçağın "tehlike bölgesi" yakınında uçtuğunu göz önüne aldığımızda, uçaktaki iki pilotun pozisyonlarının gayet farkında olduklarına inanmamız için yeterli neden var" dedi

NATO PİLOTU: MUHTEMELEN SURİYE SAVUNMASINI TEST EDİYORLARDI

"Uçağın Suriye hava sahasını ihlal ettiğindeki irtifası oldukça ilginç" diyen yazar, "Uçak aşırı alçaktan uçuyordu (ve muhtemelen optik olarak, radar kilidi olmaksızın vuruldu)" ifadesini kullandı. Yazar, bir NATO pilotunun kendisiyle görüşmesini şu sözlerle aktardı:

"Yüksek hız-alçak uçuş yaptığınızda, ya düşman hava sahasına girip uçak üstündeki sensörleri (kayıt cihazlarını) kullanmak için garip bir deneme yapıyorsunuzdur, ya da bulutlar aracılığıyla gizlenmeye çalışıyorsunuzdur. Öte yandan, İstihbari Gözlem Keşif Uçuşu yaptığınızda 12 deniz mili mesafede uçmak oldukça saçma olsa da, bence Suriye hava savunma sistemlerini test ediyorlardı.Sanırım şimdi net bir fikre sahipler ve olaydan öğrendiğimiz en ilgi çekici ayrıntı da bu."

"ÜRDÜN'E KAÇAN SURİYE UÇAĞI GİBİ BAŞKA BİR UÇAĞIN TÜRKİYE'YE KAÇTIĞINI SANMIŞ OLABİLİRLER"

Makaleyi kaleme alan Cenciotti, Suriye'nin uçağın Türk uçağı olduğunu büyük ihtimalle bildiğini yazdı. Ancak eğer bilmiyor idiyse,farklı bir durumun söz konusu olabileceğini aktaran yazar, "Uçağı Suriye'den kaçan bir Suriyeli pilot sanmış olabilirler ve Ürdün'e kaçan uçak gibi yeni bir utanç yaşamamak için Türkiye'ye varmadan düşürmek istemiş olabilirler" şeklinde yazdı. "İnsanlar, radar sistemini veya tepki süresini test etmek için hava sahasını ihlal etmeyi nadir görülecek bir olay olarak düşünse de, Türkiye ve Suriye için bu pek de nadir değil" diyen NATO pilotunun sözlerini aktaran yazar, NATO pilotunun daha önce 2. pilot olarak bir Türk F-16'sının arka koltuğunda uçtuğunu yazdı ve onun sözlerini şu şekilde aktardı:

"Birkaç yıl önce, bir Türk jetiyle Diyarbakır'dan ikinci pilot olarak havalanmıştık. Rotamız bizi Suriye sınırına getirdi ve kol uçuşu sırasında radyo iletişimimiz bir anda bozuldu. Radyo sinyalimizin bozulması, görevin bir parçası değildi ve muhtemelen Suriye Silahlı Kuvvetleri'nin direkt bir eylemiydi. (Zete)

Vatan, 25 Haziran 2012


Suriye Basını "Türkiye yalnız kalacak"
NATO Türkiye için Suriye ile savaşa girmez
Francis Ricciardone: Suriye'nin hareketleri hayasızca
ABD Savunma Bakanlığı "Suriye, Türk uçağını kasıtlı düşürdü"
Çin ve İran Ankara'yı Uyardı!


Johnson Mektubu’nun Suriye İle Ne İlgisi Var? / Ceyhun BOZKURT
Türk Halkı Haksız Savaş İstemiyor / Neval KAVCAR
Siz devlet yönetmekten ne anlarsınız! / Muharrem BAYRAKTAR
Suriye İle Savaşa Karşı Olmak ve Suriye’den Hesap Sormak / Ümit ÖZDAĞ
Suriye ve cevap arayan sorular / Orhan KARATAŞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Prş Haz 28, 2012 1:49

NATO komplonun bir parçası

Ufuk Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Saadet Partisi Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Oya Akgönenç ile başta Suriye tarafından düşürülen uçağımız olmak üzere, Türkiye'nin krizi NATO'ya taşıması ve sonrasında yaşanacak muhtemel olayları konuştuk. Bizi kendi evinde ağırlayan Akgönenç, Türkiye ile Suriye'yi karşı karşıya getirmeyi amaçlayan uluslalar arası bir yapıdan söz ederek, uçağı düşüren Suriye'de, Batılıların satın aldığı bazı askeri yapılanmaların olabileceğini söyledi.

Komplo Hazır... Suriye Uçağı Düşürür... Türkiye NATO'ya Gider... NATO İkinci Saldırı Olursa Müdahale Ederiz Der Ve İkinci Saldırı Olabilir...

NATO komplonun bir parçası


Hocam öncelikle Arap Baharı'ndan başlamak istiyorum. İki yıldır yaşanan bu süreç içinde gelinen nokta iç açıcı mı?

Hemen şunu söyleyeyim. Ben Arap Baharı yerine Arap Halk Ayaklanmaları diyorum. Çünkü Bahar dediğiniz zaman bundan müspet bir sonuç doğacak yaz gelecek anlamı çıkıyor. Halbuki bir çok ülkede yaz yerine adeta sonbahar geldi.

Hazan rüzgarları esiyor. Mısır'da hala ne kazanıldığı belli değil. Bahar kelimesini batılı medya bir klişe haline getirdi.

Bütün Arap ülkelerinde başlayan halk ayaklanmaları, kendi içinde yaşanan gelişmelerden kaynaklanan ayaklanmalarıdır. Başka birilerinin olayı karıştırmalarından ziyade ülkelerde yaşanan ekonomik krizler siyasi baskılara yapılan tepkilerdir. Tunus'ta Cezayir'de insanlar bütün ömürlerini günde 2 dolara geçinmek zorundalar. Yani 8 TL ile. Düzelme ümidi de yok.

Buna karşı duyulan bir infialin sosyal ve ekonomik patlaması şeklinde kendini göstermiştir. Olaylar başladıktan sonra dışarıdan müdahaleler başladı. En çok Avrupa karıştı. ABD burada ikinci bir cephede kaldı. En büyük müdahaleleri Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar yaptı. Çünkü hem Arap ülkelerine yakınlar hem de eski sömürgecilik dönemlerinden kalma alışkanlıkları var. Hala oraya geri gitme hevesi var. Neden gitmek istiyorlar. Çünkü dünyanın en iyi petrol ve doğalgaz kaynakları var. Bir kazanç ve çıkar uğruna buralara göz dikiyorlar.

ABD ise daha öne BOP'tan söz etmişti. Bunun boyutu başkaydı. Bu bölgelerde belki de bir düzenleme yapmayı öngörüyordu. Ama ABD farklı bir şeyle karşılaştı. ABD'nin kontrolü ile olmadı ama ABD duruma göre pozisyon aldı. 'Bundan nasıl faydalanırım' girişimlerine başladı.

İki yıldır yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İki yıldan öneki durumdan fazlada bir fark yaratılamadı. Ne Tunus'ta, ne Mısır'da. Bu kadar kan döküldüğü ve can yakıldığı halde. Daha iyi bir seviyeye ulaştılar diyemiyoruz. Daha başlamadan biten acayip bir durum ortaya çıktı. Peki neden. Dünyadaki konjonktür sebebiyle. Buralardaki ciddi değişimleri ne ABD ve ne de AB kaldıramazdı. Onun için mümkün olduğu kadar durumun muhafazası yoluna gittiler. Mısır bunca mücadeleyi yaptı. Demokratik seçimlerden geçti. Ama ordu bir müdahale yaptı Cumhurbaşkanının bütün yetkilerini eline aldı ve boş bir kabuk bıraktı. Bunun neresi bahar, neresi kazanç. Sıfıra sıfır bir durum ortaya çıktı. Mısır'da ordu o kadar çok yemeye alışmıştı ki, bundan vazgeçemedi. Onlar için hayat boyu lüks bir hayattı. Ordunun arkasına bakmak da gerekir. Ordu ile en çok irtibatlı olan ülke ABD'dir. Bu durum ise ABD'nin de işine geldi. Bir yenilik istenmiyordu.

Daha sonra Suriye'de de halk taleplerini açıkça dile getirmeye başladı. Ancak gelinen noktada Suriyeliler için zor günler kapıda. Bu bağlamda Suriye'deki gelişmeler hakkında neler söyleyeceksiniz?

Suriye'nin kayıtsız kalması düşünülemezdi. Suriye'nin diğer ülkelerden yapısı farklıydı. Yüzde 90'lık bir Müslüman halk ve yüzde 9'luk bir Nusayri gurubun hakimiyetinde. Özellikle de Rusya'nın yardımıyla 40 yıldır insafsız bir diktatörlük şeklinde idareyi sürdüren bir grup. Bunu küçümsememek lazım. Hristyan grupların çok büyük etkisi vardır. Osmanlı döneminde de isyan bayrağını ilk çeken ve İngilizler ile anlaşan bu Suriye'deki Hristiyan gruplar olmuştur. Tarihe bir kez daha dikkatle bakmak gerek. Suriye'de de bir orta yol bulma şansı yoktu.

SAADET PARTİSİ HEYET GÖNDERMİŞTİ

Peki Suriye'de neden böyle bir durum ortaya çıktı?

Suriye'de 'sen biraz taviz ver ben biraz taviz vereyim orta yerde bir idare kuralım' anlayışı yok. Yok böyle bir şey. Ya sen ya ben. Ya Esad olacak ya karşı taraf olacak. Ortak hiçbir şey yok. Bu korku 'yani kaybedersek korkusu' o kadar derin ki, hepsinin sonu ve ölümü demektir. O zaman ben ölmeden karşıdakini öldüreyim mantığı var. Türkiye ise bu süreçte hükümet olarak pek çok tavsiyede bulundu. Orta yol bulun çağrısını hep yaptı. Sadece hükümet değil. Birçok grup bunu yaptı. Akrabamız, dostumuz orada diye. Hatta Saadet Partisi bir heyetle gitti. Tavsiyede bulunmak istiyorsan adamın karşısına oturup durumu anlatmak gerekir. Bu onu tasvip ediyorsun demek değildir. Sen onu uyarıyorsun. Bir bakıma bir tebliğ yapıyorsun. Bir kavgayı durdurmak istiyorsan kapının arkasına saklanarak mı durduracaksın. Türkiye ve Saadet Partisi bunu yaptı. Esad ile maliklerle konuştu. Bunu durdurmaya çalıştı.

Sonuç itibariyle bir iç karışıklık yaşanmaya başladı. Bu duruma uluslararası kuruluşları da harekete geçirdi fakat herhangi bir çözüm bulunamadı. Arap Ligi ve BM'nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye farklı bir ülke. Hal yolu bulunamazdı. Arap Birliği hiçbir şey yapamadı. İslam Teşkilatı hiçbir şey yapamadı. Bizzat ülkeler uğraştı bir şey olmadı. BM grubu gitti ve yine bir netice olmadı. Olayın bünyesi o kadar hastalıklı ki hiç bir metod, yaklaşım bunu düzeltemiyor. Oraya girmenin dışında her şeyi yaptı Türkiye. Bunu da yapsaydı o zaman komşusunu işgal etmiş ülke konumuna düşerdi. Hatta sınırda kamplar açtı ve kaçan insanlara bir sığınık olsun diye. Türk insanı olarak herkes üstüne düşeni yaptı.

Tamda burada sormak istiyorum. Evet Türkiye üstüne düşen birçok şeyi yaptı ama uçağımızı da Suriye düşürdü. Bu noktaya nasıl geldik?

Suriye'nin içinde inanılmaz bir dedikodu ve dezenformasyon var. Birileri bir hikaye uyduruyor ve gün bitmeden hikaye sınırın ötesine taşınıyor. 'Türkiye bizi yıkmak için gayret ediyor. Türkiye bizi zayıflatmak için çalışıyor' propagandası yayılmaya başladı. Bu da garip. Bunun mutlaka dış kaynaklı olduğuna inanıyorum. Türkiye o kadar yardım eli uzatmıştı, vizeleri kaldırmıştı. Bundan hoşlanmayan gruplar oldu. Türkiye-Suriye ile anlaşır bölgede bir barış havzası olursa. Bunu birçok ülke istemiyor. Bunun çünkü başka bir yorumu yok. Suriye'deki malik gruplar içinde de çok aşırı olanlar var. 'İsrail gelsin onlar İran'dan daha iyi' diyen bile var. Fakat bu hengâme arasında bizim keşif uçaklarımız da çalışmak zorunda. Çünkü hududun ötesinde çatışma var. Sürekli hareketli bir PKK var. Keşif uçakları Fantom 4 olarak bilinen uçaklardır. Bunlar bir bizde bir de İsrail'de var. Suriye için bilinen bir durum. Bu uçalar ya İsrail'in ya da Türkiye'nin. Bu uçaklar çok hızlı uçtuğu için birkaç saniye için bir sınıra girmek ve çıkmak normal. Trafikte giden arabalar bile kendi çizgisi içinde duramıyor. Birkaç saniye içinde bir kilometre girer ve hemen çıkar. Böyle durumda hemen uçak vurulmaz, düşürülmez.

Suriye gazeteleri Türk uçağı nerden girdi, nerde vuruldu, nerde düşürüldü şeklinde ilan yaptı. Açık bir provokasyon var. Ben seni böyle vururum. Bu çok garip bir olay. Bunu diyebilmek için resmen meydana çıkıp dövüş ilan etmek gibi bir söz. Evet vurabilirsin. Bu senin üstün olduğunu göstermez. Sadece o olayı yapacağın kadar kafasız olduğunu gösterir. Asıl sorulmak istenen nokta biz ne yapacağız.

Bu nokta da vatandaşımız itidalli olmasına rağmen hesabın sorulmasını da istiyor. Sizce neler yapılabilir?

Sakın ha! Soğukkanlı olacağız. İtidalli çağrılar doğrudur. Çünkü kızmak kolay ama kızmaya rağmen mantığa hakim olmak zor. Bu olayı unutmayacağız, kızacağız bütün öfkemize rağmen soğukkanlı olmalıyız. Başarmazsak herkesin beklediği tuzağa düşmüş olacağız.

BATILILAR SÜREKLİ KIŞKIRTIYOR

Rasmussen ve Clinton ise sürekli kışkırtan açıklamalarda bulunuyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?


Bundan iki hafta önce Rasmussen geldiğinde dedi ki, 'Türkiye her zaman 5'inci maddeyi kullanabilir' dedi. Arkasından Clinton 'Türkiye icap ederse 5'inci maddeyi kullanabilir' dedi. Bunu bizde biliyoruz. Sizin söylemenize gerek yok. Her ikisi de Türkiye'ye sürekli 5'inci maddeyi hatırlatıyor. Bir an önce NATO'yu toplantıya çağır da kararı verelim diye bir şey bu. Bütün bunları bilen Suriye hangi akla hizmetten bu uçağı düşürdü. Neden böylesine provokasyon yaparcasına durumu böyle izah etti.

O zaman birileri Türkiye'yi zorla savaşa mı sokmak istiyor?

Türkiye'nin oraya saldırmasını sağlayabilirler. Bu cümleyi tesadüfen kullanmadım. Bence birileri böyle bir şey istiyor. Suriye'de muhalefet 6-7 gruba bölünmüş. Paraları körfez ülkeleri tarafından ödeniyor. Liderleri Avrupa'dan geldi. Sormak lazım. Niye bizim uçağımız düşürüldü. Çünkü hedef Türkiye. Esad ve Saray'da Türkiye'yi vurmaz ama istihbaratın başında olan kardeşi bunu der mi der. Ordunun çeşitli gruplarında akrabaları var. Asıl olayları da yapanlar bunlar.

Bunlar emri vermiş olabilirler mi olabilirler. Bunu niye yapsınlar. Ya batılı güçler onları satın aldı. 'Türkiye'yi provoke edeceksin Türkiye burayı vuracak. Sonrasında NATO girecek' Ya da Esad'dan ümidini kesenler 'hem onun yanında görünelim hem de Türkiye'yi provoke edelim' ve böylece Batı'nın saldırısını planlayan bir grup çıkabilir. Bu şartlar altında böyle saçma bir şey yapabilirler. Çünkü bunun dışında hiçbir mantığı yok uçağımızın düşürülmesinin.

RUSYA ARTIK 'BEN DE VARIM' DİYOR

İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya yeniden bir soğuk savaş dönemine mi giriyor. Düşürülen uçak bunun göstergesi mi acaba?

Suriye'nin bütün silahları Rusya'dandır. Rusya oraya her zaman hakimdir. Rusya oradadır açıkçası. Dünya yeniden iki kutuplu olmak üzere. Eskiden SSCB ve ABD vardı.

Putin'in yeniden seçilmesiyle Putin'de artık 'bende varım' diyor. Bu gözden kaçmayacak bir mesaj. Sadece ABD'nin istediği olmayacak dengede Rusya'da var. Bu çok önemli. Putin 'Ben Rusya'yı güçlü ordu yapacağım' iddiası ile geldim diyor.

Putin hem Ortadoğu'da hem de Afganistan politikası konusunda önemli gelişmeler yapıyor. Putin'in önümüzdeki günlerde yapacağı ziyaret bu noktada önemli. Türkiye ziyareti sonrası Pakistan'a da gidecek. Çünkü ABD bu günlerde Pakistan'ı neredeyse ezmek üzere.

HESAP İÇİN DE HESAP VAR

O zaman ortada çok problemli bir denklem mi var?


Bu uçağın düşürülmesinde hesap bir değil. Türkiye'nin ekonomik anlamda durumu. PKK meselesi. Bölgesel güç olma durumu ve diğer gelişmeler. Bütün bunları ele alınca hesap bir değil. Başka hesaplar da var işin içinde.

Bütün bunları kim planlayabilir?

Batı. her zaman olduğu gibi yine Batı. Sırf ABD değil. ABD de var AB'de var. Dünya yeniden şekilleniyor. 1990'da tek kutuplu bir dünya oldu. Şimdi tekrar iki kutuplu hale geliyor. Resmen bu bir güç çekişmesi. Bu çekişmede biz de varız. Çünkü biz ülke olarak Orta Siklete oynuyoruz. Ayağımızın kaymaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Türkiye dengeyi gözetmesi gerekir. Uluslar arası anlaşmalara bağlı olduğu durumlar ve bölgesel gücü de önemli. Türkiye'de bir sarsıntı olursa arkasından İran gelir. Böyle olursa arkasından bölge ateş topuna dönüşür.

Türkiye, uçağın düşürüldüğü gün savaşın eşiğine getirildi. Ancak aklı selim hakim oldu ve pozisyonunu korudu. Ancak şimdi NATO'yu toplantıya çağırması uygun mu?

O kadar saçma bir durum ile karşı karşıya kaldık ki. Arap Ligini çağırsa hiçbir şey yapamıyor. BM'ye götürse hiçbir şey yapılamıyor. Son çare olarak 'bana bak sen bana bunu yaparsan bende en son şeye başvururum. Sana haddini bildiririm' Söylenmeyen ama anlaşılan mesajlar. Bu ise çok tehlikeli. Toplantı da gündeme biz mi hakim olacağız yoksa sürekli savaş diyenler mi hakim olacak. Onu göreceğiz. NATO'nun şahin kanadı gelip savaş isteyecek. Erdoğan'a büyük iş düşüyor. Gündeme biz hakim olmalıyız. Kızgınız ama Türkiye beklemeyi tercih ediyor demesi gerekir. Temennimiz odur ki, Türkiye mutedil durumunu muhafaza edebilsin.

NATO'yu çağıracak derecede bir olay değildir. Her şeyin bir durumu sözkonusudur. Türkiye bununla başa çıkacak güçtedir. Rasmussen ve Clinton'un kışkırtması acaba işe yaradı mı?

Keşke NATO'yu çağırmayı biraz daha ilerde bıraksaydık. Türkiye NATO'yu çağırmakta acele etti. Çok riskli bir noktada duruyoruz. Ya NATO'yu tam kontrolde tutacağız ya da sürükleneceğiz bilinmez bir yere. Sakın ha bu yanlış adımı atmayın. Türkiye için bir felaket olur. Bütün gücümüzle soğukkanlı olmalıyız. Türkiye katiyen savaşı düşünmemelidir.

Milli Gazete, 27 Haziran 2012


Prof. Dr. Oya Akgönenç: NATO'nun şahin kanadı gelip savaş isteyecek. Erdoğan'a büyük iş düşüyor(!)
Tayyip Erdoğan: NATO'dan Suriye'ye askeri müdahale istemeye hazırım


Türkiye'ye 'yeter ki savaş' gazı

Suriye süreci açıkça gösteriyor ki, ABD ve NATO başta olmak üzere Batı dünyası olası bir Türkiye-Suriye çatışmasını sinsice kışkırtıyor. ABD, Esad rejiminin eylemlerini bahane ederek Irak ve Afganistan'da olduğu gibi 'demokrasi' bahanesiyle bölgeyi sömürme planını yürürlüğe koymuş durumda.

Türkiye'ye 'yeter ki savaş' gazı -


Başbakan Erdoğan'ın 'gazap' açıklamasının ardından ABD'den ilk yorumlar geldi. ABD'li yetkililer, bugüne kadar Türkiye'nin karşılaştığı sorunlara gösterdiği millî refleksin neredeyse en sertini gösteren Erdoğan'ın tepkisi 'ölçülü ve yerinde' buldu! Her açıklamalarında 'müttefikimiz Türkiye'yi destekliyoruz' diyen ABD, parmağında oynattığı NATO gibi temkinli davranıyor ve pusuda bekliyor. Pentagon Sözcüsü John Kirby, ''ABD Hükümeti, Suriyeli muhaliflere yardımları kesin surette ölümcül olmayan yardımlarla sınırlamıştır'' diyerek iç çatışmayı körüklediklerini inkâr etti.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, ''ABD'nin Türkiye üzerinden Suriyeli muhaliflere silah gönderdiği'' yönündeki haberleri yalanlayarak, ''ABD Hükümeti, Suriyeli muhaliflere yardımları kesin surette 'ölümcül olmayan' yardımlarla sınırlamıştır'' dedi. Kirby, günlük basın brifinginde bir gazetecinin, ''ABD Hükümeti ya da ordusu, herhangi bir şekilde Türkiye üzerinden Suriyeli muhaliflere silah sevkiyatının içinde yer alıyor mu?'' yönündeki sorusu üzerine, ''Bu türden haberleri gördük ama hayır, şu noktayı çok net şekilde belirttik; ABD Hükümeti'nin sağladığı tek destek, 'ölümcül olmayan' bir yapıyı içermekte ve bu ABD Dışişleri Bakanlığı üzerinden yapılıyor. ABD Savunma Bakanlığı, Suriye muhalefetine destek konusunda müdahil konumda değil'' diye konuştu.

Kirby, ''Türkiye sınırı üzerinden silah akışından haberiniz var mı?'' yönündeki bir soruya karşılık da şunları söyledi: ''Suriye muhalefetine destek sağlamanın derecesi konusunda kendi kararlarını veren diğer ülkeler olduğunu farkındayız. Bunlar, bu ülkelerin kendi başlarına aldığı kendi ulusal güvenlik kararları. Bizim açımızdan bakarsak, ABD Hükümeti, muhalefete yönelik yardımları kesin surette ölümcül olmayan yardımlarla sınırlamıştır ve bu ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı, ölümcül olmayan desteğin sağlanmasına yardım etmede bile işin içerisinde değildir.''

"Türkiye'yi destekliyoruz"

Suriye'nin eylemini kabul edilemez bulduklarını yineleyen Kirby, ''Bu konuyu ele almada müttefikimiz Türkiye'yi destekliyoruz ancak olayla ilgili spesifik detaylar konusunda bizim konuşmamız doğru değil'' ifadesini kullandı.

Pentagon'un diğer sözcüsü George Little da bir gazetecinin, Suriye konusunda, ''Türk Silahlı Kuvvetleri'nin angajman kurallarının değiştirilmesine'' ilişkin görüşünün sorulması üzerine, Türkiye'nin Suriye konusundaki duruşu ve kararlarına dair bir yorumda bulunamayacağını, bunun Türklerin ele alması gereken bir konu olduğunu söyledi.

Türkiye'den bir kıvılcım bekliyorlar

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, ''Güvenliğiyle ilgili endişeleri konusunda, her zaman olduğu gibi Türkiye ile yakın temas halinde kalmaya ve müttefikler olarak sağlam durmaya devam edeceğiz'' dedi. Nuland, Türk askeri uçağının Suriye tarafından düşürülmesine dair soru üzerine, NATO'da konuyla alakalı toplantı düzenlendiğini ve Türkiye ile sözde 'güçlü dayanışma' mesajı verildiğini, Suriye'nin eyleminin kabul edilemez bulunarak, en güçlü ifadelerde kınandığını hatırlattı.

Nuland, Başbakan Erdoğan'ın, ''Suriye sınırındaki tüm ihlallere karşılık verilecek'' yönündeki sözüne ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine ise ''Erdoğan'ın açıklamalarıyla ilgili doğrudan bir yorum yapmayacağım. NATO'nun 28 üyesinin onayıyla yapılan, Türkiye ile dayanışmamızı ve bir müttefik olarak ona bağlılığımızı ortaya koyan açıklama, hepimizi temsil etmektedir'' ifadesini kullandı. Nuland, ''ABD bu aşamada, Suriye sınırında yeni bir saldırı ya da olay ihtimaline karşı Türkiye'ye silah yardımında bulunmaya hazır mı?'' sorusuna karşılık ise ''Türkiye bizim müttefikimiz. Bugün NATO ve Genel Sekreter'in söylediği gibi, Türkiye'nin bulunmak isteyebileceği herhangi bir talebi gözden geçirmeye hazırız'' dedi.

Erdoğan'ın tepkisi ölçülüymüş!

Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, Türkiye'yi, askeri uçağın düşürülmesi konusunda şu ana kadar verdiği ''ölçülü yanıttan'' dolayı takdir ettiklerini belirtti ve ''Bence açıklamalar, tarif edilenden daha ölçülüydü. Kuzey Atlantik Konseyi'nin açıkça belirttiği gibi bu, kabul edilemez bir eylemdi. ABD, Türkiye olayı incelemeye ve BM Güvenlik Konseyi içerisinde dâhil, vereceği yanıtı belirlemeye devam ederken, Türkiye ile Türk yetkililer ile yakın temas halinde kalmaya devam ediyor.

Suriye'de demokratik değişimi destekleme gayretlerimiz çerçevesinde ve Esad rejimini sorumlu tutmak için Türkiye ve diğer ortaklarımızla çalışacağız. Türkiye'yi şu ana kadarki ölçülü yanıtından dolayı takdir ediyoruz'.'

Milli Gazete, 28 Haziran 2012


NATO, Türkiye'nin Suriye'ye saldırmasını bekliyor

Suriye'de de Afganistan modeli bir işgal planladığının sinyallerini veren NATO, Türkiye'yi maşa olarak kullanmayı amaçlıyor. Önce Türkiye Suriye'ye saldıracak, ardından NATO ülkeye Afganistan'daki gibi bir 'barış' getirecek!

Belçika'nın başkenti Brüksel'deki NATO karargâhında Genel Sekreter Anders Fogh Rasmussen'in başkanlığında 2 saate yakın toplantı yapan 28 ittifak üyesinin daimi temsilcisinin onayladığı ortak açıklamada Suriye şiddetle kınandı. Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye başka hiçbir olayda (örneğin Mavi Marmara saldırısı) olmadığı kadar ivedi ve şiddetli bir kınama gelmesi düşündürücü. Bu toplantı da NATO'nun görünenin aksine Türkiye'yi gerçekten müttefik olarak görmediği, tüm sorumluluğu Türkiye'ye yıkarak kendi çıkarını elde etmekten başka şey düşünmediğini gösterdi.

"Gelişmeleri kontrol edeceğiz"

Genel Sekreter Rasmussen'in basın toplantısında okuduğu NATO açıklamasında "Durumu yakından ve büyük endişeyle izlemeye devam ediyoruz ve NATO'nun güneydoğu sınırındaki gelişmeleri kontrol altında tutmaya devam edeceğiz" denildi. Rasmussen, "NATO'nun güvenliği ayrılmaz bir bütündür. Türkiye ile güçlü dayanışma içindeyiz" dedi.

Rasmussen, Türk askeri uçağının düşürülmesi konusunda yapılan toplantıda, ittifak üyelerinden her hangi birine yapılan saldırının üye ülkelerin tamamına yapıldığını belirleyen 5. maddeyi tartışmadıklarını söyledi.

ABD, pusuda bekliyor

Ayrıca Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, askeri uçağın düşürülmesi konusunda, Türk yetkililerle yakın temas halinde olduklarını belirterek, ''ABD'nin 'kilit müttefiki' Türkiye ile dayanışma içerisindeyiz'' dedi.

Carney, ''Olay, askeri misilleme de dâhil olmak üzere Türkiye tarafından bir misillemede bulunulmasını gerektirir mi?'' yönündeki soruyu şöyle yanıtladı: ''(Türk yetkililer) Türk F-4 askeri uçağının 22 Haziran'da Suriye tarafından düşürülmesine Türkiye'nin vereceği yanıtı belirlemek için olayı incelerken, Türk yetkililerle yakın temas halindeyiz.

ABD'nin kilit bir müttefiki olan Türkiye ile dayanışma içerisindeyiz. Esad rejimini sorumlu tutmak için Türkiye ve diğer ortaklarla birlikte çalışacağız.'' ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland ise, Suriye'nin hiçbir uyarıda bulunmadan Türk uçağını düşürmesinin uluslararası normlara uymadığının açık olduğunu söyledi.

Milli Gazete, 27 Haziran 2012


Suriye artık 'düşman' ülke
Meclis, Suriye için teyakkuza geçti
The Taraf Yazarı Emre Uslu Kosova modeli müdahale
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 29, 2012 3:52

ABD DÜĞMEYE BASTI

Suriye’ye savaş açtığını dünyaya ilan ederek, müdahale için hazırlığa başladı

Senatör McCain: NATO Suriye’yi havadan vursun Türkiye-Suriye sınırında tampon bölge kurulsun


ABD’li Cumhuriyetçi senatör John McCain, Washington’daki düşünce kuruluşu Middle East Enstitüsü tarafından düzenlenen “3. Yıllık Türkiye Konferansı”nda Suriye’ye açıkça savaş ilan ederken, Türkiye’yi kışkırtmaktan geri durmadı...

Nisan ayında Türkiye’deki kampı ziyaret ettiğini hatırlatan McCain’in, “Türkiye ve ABD’nin, hayati önemdeki bölgenin geleceği için paylaştığı ortak vizyonu harekete geçirme yeteneğinin, tüm bölge genelinde ama en fazla Suriye’de test edildiğini” söylemesi, “taşeron” polemiğini yeniden ateşleyecek gibi.
Suriye’deki vaziyet, ABD’nin liderlik etmesi için haykırıyor. Suriye’deki ihtilaf, Türkiye’ye stratejik bir tehdit haline gelmekte. Ülke zaten dev boyutta sığınmacı akışıyla yüz yüze ve onların binlercesini kabul ediyor. Şimdi Türk pilotları uluslararası suların üzerinde vuruluyor.

Suriye’deki muhalefetin liderliği bir bütün değil, bu bütünlüğü sağlamak ve muhalefetin organize olabilmesine olanak sağlamak için Türkiye-Suriye sınırında “güvenli bölge” oluşturulması gerekiyor.

ABD, Türk halkı ve hükümetinin güvenliği için riskler üstlenmeye hazır olduğunu, Türkiye’deki bazı çevrelerin iddiasının aksine, güvenilmez bir müttefik ya da düşüşteki bir güç olmadığını göstermeli.

NATO, 1990’larda Bosna ve Kosova’da yaşananlara yaptığı gibi şimdi Suriye’de de müdahil konuma geçmeli. NATO Genel Sekreteri ve ittifak üyelerinin bu konudaki “isteksiz” tavırları bende hayal kırıklığı yarattı. ABD’nin liderlik etmesi halinde bu durum bir ölçüde değişebilir.

ABD Türkiye’yi kışkırtıp Suriye’ye savaş ilan etti!


Senatör McCain, Türkiye ve ABD’nin bölgenin geleceği için paylaştığı ortak vizyonu harekete geçirme yeteneğinin Suriye’de test edildiğini söylerken yeniden “taşeron” polemiğini ateşledi.

ABD’li Cumhuriyetçi senatör John McCain, Türkiye’yi kışkırtıp, Suriye’ye savaş ilan etti. Washington’daki düşünce kuruluşu Middle East Enstitüsü tarafından düzenlenen konferansta, bir süre önce Türkiye’deki sığınmacı kamplarını ziyaret ettiğini vurgulayan McCain’in, “Müttefikimiz Türkiye ve ABD’nin, hayati önem taşıyan bölgenin geleceği için paylaştığı ortak vizyonu harekete geçirme yeteneğini Suriye’de test ettik” sözleri, “taşeron” tartışmasını yeniden gündeme getirdi.ABD yönetimi ve NATO’nun Suriye konusunda daha etkin rol üstlenmesi gerektiğini söyleyen McCain, Türkiye-Suriye sınırına da güvenli bölge istedi.

Konuşmasında öncelikle Türk askeri uçağının Suriye tarafından düşürülmesi olayına değinen McCain, halen kayıp olan iki Türk pilotunun sağ bulunması için dua ettiğini söyledi. Suriye’nin eylemini, “gereksiz ve kabul edilemez bir saldırı” olarak niteleyen McCain, “Türkiye ve Suriye arasındaki gerilim artmaya devam ederken, Türk hükümeti ve halkı şunu bilmeli ki müttefikleri ABD, sağlam bir şekilde onların yanında yer almakta” dedi.

İran ve Rusya’yı suçladı

McCain, Türkiye ve ABD’nin, hayati önemdeki bölgenin geleceği için paylaştığı ortak vizyonu harekete geçirme yeteneğinin, tüm bölge genelinde ama en fazla Suriye’de test edildiğini de vurguladı.

Türk askeri uçağının düşürülmesinin, Esad rejiminin şiddeti hâlâ tırmandırmasının bir ürünü olduğunu ileri süren McCain, Esad’in katliam yapmasına Rus ve İran silahlarının imkan sağladığını ve hatta Suriye’de İranlı ajanların görev yaptığına dair haberler olduğunu kaydetti.

En büyük tehdit Suriye

“Bu adil bir savaş değil” ifadesini kullanan McCain, Senatör Joe Lieberman ile geçen Nisan ayında Türkiye’de Suriyeli sığınmacı kampını ziyareti sırasında gördüklerini unutamadığını anlattı ve sözlerine şöyle devam etti: “Suriye’deki vaziyet, sadece Suriyelilerin hayatlarını kurtarmak için değil, desteğimize en fazla ihtiyaç duyduğu anda müttefikimiz Türkiye’ye destek vermek için ABD’nin liderlik etmesi için haykırıyor. Suriye’deki ihtilaf, Türkiye’ye stratejik bir tehdit haline gelmekte. Ülke zaten dev boyutta sığınmacı akışıyla yüz yüze ve onların binlercesini kabul ediyor. Şimdi Türk pilotları uluslararası suların üzerinde vuruluyor ve bu ihtilaf uzadıkça, daha kötü bir hale geliyor, mezhepsel bölünmeler artıyor, El Kaide daha fazla etki kazanıyor, Suriye devleti daha fazla bölünüyor ve Türkiye sınırında daha şiddetle kaosla karşı karşıya kalıyor.”

Sınırda “güvenli bölge”

McCain, ABD’nin Suriye’deki ihtilafı mümkün olduğu kadar erken sona erdirmeye yardım etmek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini vurgularken, Türk halkına ABD’nin onların güvenliği için riskler üstlenmeye hazır olduğunu, Türkiye’deki bazı çevrelerin iddiasının aksine, güvenilmez bir müttefik ya da düşüşteki bir güç olmadığını gösterebileceğini belirtti.

McCain, Türkiye’nin geniş yelpazede bir dizi daha ileri düzeyde savunma kapasiteleri edinme taleplerini dile getirdiğini, ABD’nin de, askeri modernizasyonunda Türkiye’nin doğal ortağı olduğunu ifade ederek, “Bunu, askeri kapasitelerimizi uyumlaştırmada, birlikte çalışabilir hale gelmede ve savunma sanayilerimiz arasında işbirliğine rehberlik etmek için ortak stratejik çerçeve oluşturmada bir fırsat olarak kullanmalıyız” dedi. Türkiye-Suriye sınırında “güvenli bölge” oluşturulması gerektiğini vurgulayan McCain, NATO’nun 1990’larda Bosna ve Kosova’da yaşananlara müdahalelerini hatırlatarak, ittifakın şimdi Suriye’de de müdahil konuma geçmesi gerektiğini, ittifak üyelerinin “isteksiz” tavırlarının kendisinde hayal kırıklığı yarattığını belirtti. McCain, ABD’nin “liderlik” etmesi halinde ise bu durumun değişebileceğini ifade etti.

İskenderun ve Mersin limanında “derinlik” ölçmüşlerdi

Suriye’deki ayaklanmadan önce Türkiye’deki bazı üs ve limanlarda keşif yapan ABD ordusuna bağlı askeri uzmanlardan oluşan bir grup önce Mersin Limanı’nda daha sonra Silifke’ye bağlı Taşucu beldesindeki NATO Limanı’nda incelemeler yapmıştı. ABD’li yetkililerin İskenderun’daki faaliyetlerinden Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi olmadığı ileri sürülmüş, bu iddia yalanlanmamıştı. Liman’da derinlik ölçümü yapılması ABD’nin bölgeye büyük gemiler yanaştıracağı yorumlarına neden olmuştu. Bu arada, ABD’lilerin limana yakın bölgelerden toprak almak için de girişimde bulunduğu ileri sürülmüştü.

ABD’nin Adana’daki İncirlik Üssü’nden gelen askeri heyetin İskenderun Limanı’nda “derinlik ölçümü” ile liman içi ve liman ağzında “akıntı analizi” yaptığı gözlemlenmişti. Kaynaklar, “ABD, limanın kapasitesini aşacak büyüklükte gemilerini buraya yanaştırmak istemeseydi, böyle bir incelemeye gerek duymazdı” görüşünü dile getirmişlerdi. Diplomatik kaynaklar “konunun iki ülke askeri yetkilileri arasında yürütülmüş olabileceğini, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından Dışişleri’ne bilgi verilmesinin söz konusu olabileceğini” dile getirmişlerdi.

YENİÇAĞ, 29 Haziran 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Cmt Haz 30, 2012 20:08

Türkçe savaş çığırtkanlığı

Önceki gün Mersin’de “ticaret” bahanesiyle liman keşfine çıkan Amerika’nın Ankara Büyükelçisi
Ricciardone, dün de Adana’da Türkçe konuşup “halkla ilişkiler” yaptı: Suriye’de diktatörlük değil
demokratik hükümet istiyoruz!..
Şirinlik muskası!
Adana’da saha çalışması yapan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, Tarihi Saat Kulesi ve Kazancılar Çarşısı’nı gezdi, kebap ve lokum yedi, esnafla sohbet etti. Elçinin şifreli bir sandığı açmaya çalışması dikkat çekti.
Net mesajlar verdi
TÜrkçeye hakimiyetiyle dikkat çeken elçi, şunları söyledi: Yüzde 100 ortak, müttefik, dost olarak Türkiye ile beraberiz. İnanıyorum ki, Suriyeliler hak ettikleri rejimi bulacak. Türk hükümeti, ABD ile aynı şeyleri istiyor.

ABD elçisinden Türkçe savaş çığırtkanlığı!

Önceki gün Mersin Limanı’nda inceleme yapan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone dün de Adana’daydı. Türkçe konuşan büyükelçi Suriye’de diktatörlük değil demokratik hükümet istiyoruz” dedi.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Suriye’deki olaylara ilişkin, “Suriye’de bir diktatörlük değil, demokratik, hukuka saygılı bir hükümet görmek istiyoruz” dedi. Önceki gün “ticaret” bahanesiyle Mersin Limanı’nın keşfine çıkan Ricciardone, dün de ABD’nin bağımsızlığının 236. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen “Bağımsızlık Günü” resepsiyonuna katılmak üzere Adana’ya gitti. Ricciardone, eşi Marie Ricciardone ile kentin tarihi mekanlarını gezdi. Ricciardone çifti, önce tarihi Ulucami’yi gezerek, kendilerine eşlik eden Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Kurucusu Dr. Haluk Uygur’dan bilgiler aldı.

Kasket taktı, lokum yedi

Tarihi Büyük Saat Kulesi civarındaki esnafla sohbet eden Büyükelçi Ricciardone, şalvar ve kasket satan bir işyerine girdi. Ricciardone, burada kendisine hediye edilen kasketi taktı. Ricciardone, daha sonra Kazancılar Çarşısı’nı gezdi, lokum ve kebap yedi. Bir bakırcı ustasıyla bir süre sohbet eden Ricciardone, ardından bakır ürünler satan bir işyerini gezerek bilgiler aldı. Gezisi sırasında Türkçe konuşan Ricciardone, bir ahşap sandık ustasının yaptığı el işi ürünleri inceledi. Ricciardone ve eşi, şifreli bir sandığı açmaya çalıştı. Tarihi bir kebap restoranını ziyaret eden Ricciardone, gezinin ardından yaptığı açıklamada, 32 yıl önce Adana’da görev yaptığını anımsatarak, o zamandan güzel hatıralar kaldığını söyledi.

Türkiye’nin yanındayız

Ricciardone, Suriye sınırına Türkiye tarafından füze rampalarının yerleştirildiği iddialarıyla ilgili soru üzerine, “O konuda hiç haberim yok. Stinger füzeleriyle ilgili bilgim yok” dedi. İki ülke arasında gerginliği nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruyu da cevaplayan Ricciardone, şunları söyledi: “Biz Türkiye’nin yanında duruyoruz. Mutlaka, şüphesiz, yüzde 100 ortak, müttefik, dost olarak Türkiye ile beraberiz. Her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye çok provokatif, tehlikeli bir duruma çok temkinli, dikkatli, disiplinli şekilde yaklaştı. Yine inanıyorum ki Suriyeliler hak ettikleri rejimi bulacaklar. Böyle demokratik bir geçişi hak ediyorlar. Türkiye hükümeti ve halkı bu konuda, ABD hükümeti ve halkı gibi aynı şeyleri istiyor. Suriye’de bir diktatörlük değil, demokratik, hukuka saygılı bir hükümet görmek istiyoruz. Bizim buradaki acil hedefimiz, oradaki ölümlerin, cinayetlerin durması.”

YENİÇAĞ, 29 Haziran 2012
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Prş Tem 05, 2012 2:22

Erdoğan'dan Obama’ya
’Suriye’ye girelim’


“ Erdoğan’ın, Suriye’nin Türk jetini düşürmesi üzerine ABD Başkanı Barack Obama’ya “Suriye’ye girelim” diye bir talepte bulunduğu ancak Obama’nın bu teklifi reddettiği iddia edildi. „

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Suriye’nin Akdeniz’de bir Türk jetini düşürmesi üzerine ABD Başkanı Barack Obama’ya “Suriye’ye girelim” diye bir talepte bulunduğu ancak Obama’nın bu teklifi reddettiği iddia edildi.

İsrail istihbarat kurumlarına yakınlığı dolayısıyla “Gölge Mossad” olarak da anılan DebkaFILE sitesinin askeri kaynaklar ve istihbarat kaynaklarına dayandırdığı iddiaya göre, Erdoğan, 26 Haziran tarihinde Obama’yla bir dizi telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Görüşmelerde, Türk uçağının düşürülmesinin, Batılı ülkeler ile Arap ülkelerinin ve Türkiye’nin düzenleyeceği bir askeri operasyon için mükemmel bir fırsat sağladığını belirten Erdoğan, böylece Suriye’de uçuşa yasak bölgeler ilan edilebileceğini, rejime ve orduya ait hedeflere saldırılar düzenlenebileceğini ve isyancılar ile sığınmacılar için güvenli bölgeler oluşturulabileceğini söyledi.

Hatta Erdoğan, Türkiye’nin kara, hava ve deniz kuvvetleriyle derhal harekete geçmeye hazır olduğunu ancak ABD’nin operasyonun liderliğini yapması gerektiğini belirtti. Erdoğan, bu liderliğin Libya’daki gibi “arkadan” olmaması gerektiğini de söyledi.

ERDOĞAN İLE NEDEN BOZUŞTUK

DebkaFILE kaynaklarına göre, Obama Erdoğan’a, ABD’nin Suriye’ye doğrudan askeri müdahalesi için henüz doğru zamanın gelmediğini, ABD, İngiltere, Türkiye ve Fransa özel kuvvetlerinin, bu ülkede yürüttüğü gizli operasyonların devam etmesi gerektiğini söyledi.

Erdoğan, Obama’ya yanıt olarak gizli operasyonların Suriye’de dökülen kanın ve Esad rejiminin sonunu getirmeyeceğini belirterek, sadece ABD’nin askeri gücünün, lojistik ve askeri kapasitesinin işe yarayacağını, ABD olmadan Türkiye’nin kendi kendine adımlar atma konusunda kısıtlı olduğunu belirtti.
DebkaFILE, bu anlaşmazlığın Ankara’nın bir yandan “Şam cezalandırılmalı” bir yandan da “Savaş istemiyoruz” diyerek verdiği karışık mesajların arkasında yatan neden olduğunu da ifade etti.

haberiniz.com, 4 TEMMUZ 2012

Pilotlarımızın naaşlarına 13. günde ulaşılabildi


Erdoğan ABD’nin taşeronu gibiydi...

Suriye lideri Beşşar Esad da CHP lideri Kılıçdaroğlu gibi Başbakan’ı taşeronlukla suçladı:

O ve Davutoğlu bize ABD’nin mesajlarını getiriyorlardı. ABD’nin dillendirdiği konuları detaylandırarak getiriyorlardı. Tehdit ve korkutmanın ötesinde yeni şeyler değildi getirdikleri.


Mavi Marmara’da sadece bağırdı!

ErdoĞan, Mavi Marmara olayında bağırıp çağırmak dışında adım atmadı. Bu kadar kafa tutmasına rağmen neden onu koruyacak füze kalkanının topraklarında konuşlanmasına izin verdi. Tabii ki İsrail’i korumak için. İlişkileri Erdoğan’ın “mezhepçi duruşu” kopardı.

İsrail’in muhafızı Erdoğan!

Başbakan’la köprüleri atan Esad, “Mavi Marmara olayında sadece bağırıp çağırdı. İsrail’e kafa tutmasına rağmen neden füze kalkanına onay verdi” dedi

Suriye lideri Beşşar Esad, yakın zamana kadar çok yakın olduğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile olan ilişkilerinin durumunu Cumhuriyet gazetesine değerlendirdi.

Erdoğan’ı, “İsrail’in muhafızı” olmakla suçlayan Esad, “Mavi Marmara olayında bağırıp çağırmak dışında bir adım atmadı. Bu kadar kafa tutmasına rağmen neden onu koruyacak füze kalkanının topraklarında konuşlanmasına izin verdi. Bu radarı ABD kendisine yönelik bir tehdit için mi oraya koydu sanıyorsunuz. Tabii ki değil. Yanıt İsrail’i korumak için” dedi.

Vahiy mi geldi?

Erdoğan’ın “mezhepçi duruşunun” ilişkileri kopardığını ileri süren Esad, “Ailelerinizle birlikte tatil yapacak kadar yakındınız. Bu hale nasıl geldiniz” sorusuna, “Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin seyrine bakın, anlayacaksınız. Tüm bu ülkelerle Ankara’nın arası açıldı. Demek ki değişen Erdoğan” yanıtını verdi.

Esad, “Erdoğan’a ne söz verdiniz” sorusuna da, “Bir söz vermedim. Bize reform tavsiyesinde bulunuyor. Ama 2004’te reform demiyordu. Sonradan vahiy mi geldi kendisine” cevabını verdi. Esad’ın Erdoğan’ı kızdıracak sözleri şöyle:

İçişlerimize müdahale

“Erdoğan, bizimle ilişkilerinde dostluk ve kardeşlik ilişkisinin ötesine geçerek içişlerimize karışma yönüne gitmiştir. Oysa biz egemen bir devletiz. İnsanlarımızı öldüren teröristlere Türkiye tarafından her türlü lojistik destek verildi. Yaptığı açıklamalarda her türlü terbiye sınırlarını aştı. Kendi özel ajandası var. Teröristlerin Suriye’de özgür olmasını, onlara baskı yapılmamasını, tutuklanmamalarını istiyordu.

ABD’den mesaj getiriyordu

Erdoğan ve Davutoğlu bize Amerika’nın mesajlarını getiriyorlardı. ABD’nin dillendirdiği konuları detaylandırarak getiriyorlardı. Genelikle tehdit etmenin ve korkutmanın ötesinde yeni şeyler değildi getirdikleri.

Erdoğan’dan çok koşullar değişti. Ve bu yeni koşullar Erdoğan’ın gerçek yüzünü ortaya çıkardı.İsrail, Gazze’ye saldırdığında Erdoğan’ın tavrını hepimiz biliyoruz. Ancak benzer bir saldırıyı aynı İsrail 2006’da Lübnan’a yaptığında Erdoğan aynı tonda tepki göstermedi.

Mezhepsel dürtü

Oysa hem Gazze hem de Lübnan’dakiler tek düşman olan İsrail’e karşı savaşıyor. İsrail iki tarafta da neredeyse eşit sayıda, yaklaşık 1600 kişi öldürdü. Neden işin içinde Hamas olunca Gazze’ye sahip çıkıyor, bağırıp çağırıyor da, konu Hizbullah’ın bulunduğu Lübnan’a gelince hiç sesi çıkmıyordu. Çünkü mezhepsel dürtülerle hareket ediyor da onun için. Çünkü Hamas ile Hizbullah arasında mezhepsel farklılık var.

YENİÇAĞ, 4 TEMMUZ 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Pzr Tem 08, 2012 19:58

Esad: AKP rol kapma peşinde

Esad, Türkiye’deki muhalefet partilerini Suriye’ye gelerek durumu kendi gözleriyle görmeye davet etti.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketlerini “Arap Baharı bu bölgeye sadece gözyaşı, kan ve ölüm getiriyor” diye yorumladı. Bölge haritasının yeniden çizilmekte olduğunu belirten Esad, “Eskiden Arap dünyasında bir tane Lawrence vardı. Şimdi sayısız Lawrence’lar var” dedi. AKP hükümetinin de bölgede “İslamın siyasallaşması” rolüne soyunduğunu ileri süren Esad’ın Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamalar şöyle:

Terörle devrim olmaz

“Bahar kelimesi iyi ve güzel şeyleri çağrıştırır. Oysa bölgemizde bahsi geçen ’bahar’bize sevimsiz şeyler yaşattı, yaşatıyor. Bu coğrafya hayata değil ölüme götürülüyor. Devrimleri halklar yapar, teröristler yapmaz. Devrimler ülkeleri ileri götürmek için yapılır. Toplumları geriye götüren süreçler devrim olamaz. Tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bölgemizde harita yeniden şekilleniyor. Eskiden bir tane Lawrence vardı. Şimdi sayısız Lawrence’lar çıktı.”

Türk halkına saygılıyız
Bölgedeki son durumun, laik sistemleri ortadan kaldırmayı hedeflediğini savunan Esad, “Laiklik ortadan kaldırıldığında büyük devletler bölgede istedikleri her şeyi daha kolay yapacak. Biz bu sürece kuşkuyla bakıyoruz. Çünkü dinin politize edilmesinin nasıl tehlikeli olduğunu bilmekteyiz. Bu nedenle Suriye’de dinin politize edilmesini kabul etmeyiz. Bu söylemi dillendiren ve bu konuda adım atan herkese de kuşkuyla bakarız” dedi. Esad, “Çizdiğiniz bu çerçevede Türkiye’nin yeri neresi” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Hükümet ile halk arasında bir fark var. Ben Türk halkını çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. Türk halkı çağdaş ve aydındır. Türk hükümeti ve içinde bazı yöneticiler ise daha bağnaz bir tutum sergiliyor. Tek ve dar bir bakış açısıyla hareket ediyorlar. Bu hükümet de anlattığım bu büyük oyunun içinde bölgede kendine bir rol kapma peşinde. Bu rolün adı da İslamın siyasallaşmasıdır. Ben Türk halkının sağduyusuna ve dostluğuna güveniyorum. Hükümetin, kendisini düşmanca maceralara, savaşlara sürüklemesine izin vermeyeceğini düşünüyorum. Türk hükümeti benimle ilgili ne düşünürse düşünsün, ben ve halkım Türk halkına saygı duyuyoruz.”

YENİÇAĞ, 7 Temmuz 2012
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen r59 » Sal Ağu 28, 2012 1:13


Suriye Savaşında Rol alınması çok zor Esad doğru açıklama yapıyor Savaş o kadar büyük bütün Dünya'ya etki edecek cinsten. Şimdiye kadar verilen Sınav Bopcu duruşu olduğundan alınan Rol Emperyal ve Esad'ın tatmin olması ve buna kafa yormasına zamanı yok velakin durumun Ulusal Güvelikle Alakası düşünülürse Askerin tasfiye edilmesi ve içerde ki huzursuzluğun Komşulara riayet etmesi ve bütün taleplere rağmen Hükümetin görevde kalması birilerini çok düşündürmeli hem içerde hemde dışarda Mason Yuvarlak Masa ile başımıza musalat edenler.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
r59
Üye
Üye
 
İletiler: 18
Kayıt: Pzr Tem 08, 2012 8:59

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eyl 16, 2012 17:10

El Kaideli teröristlere Hatay’da korsan hastane

HİV virüsü taşıyan Afrikalı kökenli El Kaide militanları, Antakya’da yasadışı oluşturulan hastanelerde tedavi ediliyor. Hijyenik olmayan korsan hastanelerin atıkları ise yönetmeliklere aykırı biçimde belediyenin çöp kamyonları tarafından alınıyor.

Antakya Merkez’de bulunan ve yalnızca ‘yabancılar’a hizmet veren korsan hastanelerin bulaşıcı hastalık riski taşıdığı ve kenti tehdit ettiği ortaya çıktı. Suriye’de çatışmalarda yer alan yaralıların tedavi edilmesi için devlet hastanelerin kullanılmasına dönük tepkilerin artması üzerine yeni binalar kiralanarak hastane haline dönüştürüldüğü iddia ediliyor.

HATAY TEHDİT ALTINDA

Hatay/ Antakya Merkez’de Akasya Mah. 66. sok. No:7 de 3 katlı bir binanın (pembe köşk diye bilinir) hastane olarak kullanıldığı, burada çoğunluğu Afrika kökenli olan El Kaide militanlarının tedavi edildiği bildiriliyor. Vatandaşın içeri sokulmadığı, Özel Hastane statüsünde olduğu belirtilen bu yasadışı hastanede bulunan yabancıların bulaşıcı hastalık taşıdığı ve Hatay halkını tehdit ettiği iddia ediliyor.

Bu yasadışı oluşturulan hastanelerde Suriye’de çatışmalarda yaralanan Afrika kökenli El Kaide militanları tedavi ediliyor. Burada tedavi edilen yabancı uyruklu Afrikalıların (Libyalı, Tunuslu, Mısırlı, Cezayirli) pek çoğunun HIV virüsü taşıdığı iddia ediliyor.

DOKTORLARI DA YASADIŞI

Ameliyathane ve hastaneye dönüştürülen bu binaların hastane olarak kullanılmasının yasal bir dayanağının olmadığı ve bulaşıcı niteliği nedeniyle özel tedavi gerektiren HIV virüsü taşıyan hastaları tedavi etme yetkisinin bulunmadığı iddia ediliyor.

AIDS’li bu Afrikalılar’ın kim oldukları ve nasıl buraya getirildikleri konusunda ise yetkililer bir açıklama yapmaktan kaçınıyorlar. Ayrıca bu hastanede ameliyatları yapan yabancı doktorların da çalışma izinleri olmadığı, mesleki konumlarının Sağlık Bakanlığı’nca onaylanmadığını iddia ediliyor.

ÖZEL AKADEMİ HASTANESİ BASKILAR SONUCU VAZGEÇTİ

Antakya Merkez’de bulunan Özel Akademi Hastanesi ameliyathanelerini bir süre önce Suriyeli doktorlara kiralamışlardı. Bu hastanede Suriyeli ve Libyalı doktorlar yaralı militanları ameliyat ediyorlardı. Hastane çalışanları, doktorları, hissedarları, yerel halk ve siyasilerin baskıları sonrasında hastane yönetimi bu duruma son verdi. Şimdi o hastane yerine Antakya'da aparatlar ve özel binalar yüksek ücretle kiralanıp hastane/ameliyathaneye çevrilerek tedavilere bu binalarda devam edildiği belirtiliyor.

YURT, 16 Eylül 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Başkomutan » Çrş Şub 20, 2013 20:33

Resim

Haçlı Sofrası


İnsanlığın sessizliği Afrikanın çığlığını bastırıyor... Kıta, adım adım haçlı ittifakının sofrası için kıvama getiriliyor

Sömürü ve kanla beslenen Yahudi-Haçlı ittifakı, yüzyıllarca iliğini kemiğini emdiği Afrika’nın bir kez daha başına üşüşmüş durumda. Yaşadıkları ekonomik krizden kurtulabilmek ve kendilerine ait olmayan zenginliklere el koyarak sürdürdükleri tatlı hayatı devam ettirebilmek için “Kara Kıta’nın başına çökmüş, kendilerine düşecek dilimi bekliyorlar.

Zalimler, yeni işgallerin ve yağmaların yolunu açmaya uğraşırken, Müslümanlar her zamanki gibi boynu bükük ve sessizce olan biteni izliyor. Birkaç cılız tepki ve uyarı dışında ses seda yok. Arakan’da Budistlerin katliamları ve yaşanan acılar “ışık hızıyla” unutulurken, sıcak bir gündem olarak Mali’deki işgal bile yapay gündemlere ve polemiklere kurban edilmiş durumda.

İsrail, Sudan’da iç savaşı destekledi

İsrail uzun yıllar Güney Sudan’daki ayrılıkçı hareketleri destekledi. Ayrılıkçı gruplara her türlü lojistik desteği veren İsrail sonunda Sudan’ı ikiye bölmeyi başardı. İsrail, 9 Temmuz 2011 günü bağımsız bir devlet olan Güney Sudan’ı ertesi günü tanıdı. Güney Sudan’ın gelirinin yüzde 98’i petrol satışından elde ediliyor. Sudan’da iç savaşı destekleyerek, ülkeyi kaosa sürükleyen İsrail şimdiden yağma peşinde. İsrail, Güney Sudan’da hava üssü inşa ederek kendisine operasyonel merkez hazırlıyor.

İngiltere’nin askeri Afrika’nın her yerinde

Afrika’yı sömürmeye devam eden İngiltere’nin de Güney Afrika, batı Afrika ülkesi Sierra Leone ve Kenya’da askeri bulunuyor. Kenya’da, Nairobi’nin 200 kilometre kuzeyinde bulunan İngiliz üssünde, 166 asker görev yapıyor. Kenya hükümeti ile yapılan anlaşma kapsamında faaliyet gösteren İngiliz askeri, bu bölgede her yıl tatbikatlar düzenliyor. İngiltere, Fransa’yı desteklemek için Mali ve Batı Afrika’ya yaklaşık 350 askeri personel gönderme kararı almıştı.

Fransa katliama devam ediyor

Fransa Mali’deki işgalinin ardından katliamlarına aralıksız devam ediyor. Kıtadaki askeri varlığını artırmaya çalışan Fransa’nın en büyük üssü Cibuti’de bulunuyor. Fransa’nın, bu ülkede 2 bine yakın askeri görev yapıyor.

Afrika ülkelerinden Gabon’da 900, Çad’da 1000, Senegal’de 350, Fildişi Sahili’nde 500, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 600’e yakın Fransız askeri var. Fransa operasyonda bu ülkelerdeki üslerini de kullanıyor. Fransa’nın Mali’de başlattığı operasyonda on binlerce kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

ABD kendi gidemezse para gönderiyor

Obama, Pentagon’un bütçesinden Mali’de işgali sürdüren Fransa ve Çad’a, askeri ihtiyaçları için 50 milyon dolarlık askeri destek sağlayacaklarını açıkladı. ABD, “terörizmle mücadele” adı altında Afrika genelinde darbe yapıp iç savaş çıkarıyor. Mali’de askeri darbe yapan cuntanın lideri konumundaki Yüzbaşı Amadou Sanogo’nun ABD’de eğitim aldığı ortaya çıkmıştı. ABD’nin Burkina Faso, Fas, Nijerya, Mali, Cezayir, Çad, Moritanya, Nijer ve Senegal’de çok sayıda askeri bulunuyor.

Milli Gazete - 20 Şubat 2013
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Mar 24, 2013 20:53

Dayatılan barıştan savaş çıkarılacak!

Kürt kartını kullanıp 'çözüm süreci'ni dayatan, hemen ardından Türkiye-İsrail krizini aşan ABD, Tel Aviv’le “İran’a 3 ay süre” için anlaştı. Kapsamlı savaş planları hazır! Ağırlıklı senaryo ise İsrail uçaklarının Türkiye üzerinden vurması... Patriotlar tetikte!

Savaş senaryoları, ABD Dışişleri ve Savunma bakanlıklarıyla CIA’in fonladığı düşünce kuruluşundan...

İran’ı nükleer silah bahanesiyle hedefe koyan, etrafında oluşturduğu Sünni eksenle kıskaca alan ve Ankara ile Tel Aviv’i barıştırarak son pürüzü gideren ABD, müdahale için gün saymaya başladı. Kapsamlı planlar ve savaş senaryoları, stratejik planlamayla ünlü düşünce kuruluşu CSIS tarafından hazırlandı.

Diğer seçeneklerin şansı azalırken “İsrail uçakları Türkiye üzerinden vurmalı” senaryosu güç kazandı!..

CSIS adlı kuruluşun üst düzey yöneticisi Anthony H. Cordesman’ın hazırladığı senaryolarda İran’ın nükleer tesislerine ABD ve İsrail’in tek tek ya da birlikte saldırma seçenekleri ele alındı. Obama ile Netanyahu’nun anlaşmasıyla İsrail’in Türkiye üzerinden, Patriotların korumasında saldırma seçeneği ağırlık kazandı.

“Patriotların konuşlandırıldığı o noktalar ve Türkiye’yi ikiye bölen haritalar şimdi anlamını buldu!”

PlanlarI yorumlayan emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, şu değerlendirmeyi yaptı: Cordesman, tam bir uzman. İsrail, Obama ziyareti sonrası aniden tutum değiştirdi. Aniden dilenen özrün İsrail’in İran’a müdahale konusunda Türkiye’ye ihtiyacının artmasıyla ilişkili olduğu ortada. O bölücü haritalar da netleşmiş oldu.

İran böyle vurulacak

CSIS’ın çalışmasında; İran’ın nükleer tesislerinin Türkiye üzerinden İsrail uçaklarıyla vurulması öne çıkarıldı. İsrail uçaklarının Doğu Akdeniz’de izleyeceği güzergâh 22 Haziran 2012’de Suriye tarafından düşürülen uçağımız ile aynı! Bu rotada Türkiye’deki Patriotların tam koruması söz konusu olacak. İsrail Suriye sınırındaki mayınları temizleme işini de çok istemiş ancak yoğun tepkiler üzerine alamamıştı

''Zoraki barış''tan İran'a savaş çıktı

İran'da nükleer silah bahanesiyle işgale hazırlanan ABD, Türkiye ile israil'i barıştırıp gün saymaya başladı. Plana göre İran, Türkiye üzerinden vurulacak

ABD ve İsrail’in İran’a yapmayı düşündükleri askeri müdahalenin çok kapsamlı planları ortaya çıktı. Planlarla ilgili bilgiler, ABD Dışişleri ve Savunma bakanlıkları ile CIA tarafından fonlanan CSIS (Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi) adlı kuruluşun yayınladığı çalışma içinde yer aldı. Planların ayrıntılarının bulunduğu çalışmada, ABD’nin en ünlü staratejik planlama uzmanlarından CSIS’ın üst düzey yöneticisi Anthony H. Cordesman’ın imzası bulunuyor. Buna göre, İran’ı ABD veya İsrail’in ayrı ayrı veya hep birlikte vurması planlanırken, ABD müttefiki Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin kullanılması da organize edilmiş. İran’ın nükleer tesislerinin Türkiye üzerinden geçecek İsrail uçakları tarafından vurulması öne çıkarılmış. İsrail uçaklarının Doğu Akdeniz’de izleyeceği güzergâh 22 Haziran 2012’de uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen uçağımız ile aynı.

Obama’nın oyunu

ABD ve İsrail’in İran’ı vurma planlarını yorumlayan emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, şu değerlendirmeyi yaptı: “Çalışmayı hazırlayan Anthony H. Cordesman, yıllarca Pentagon’da çalışmış, istihbarat, güvenlik analizleri ve askeri starateji konusunda uzman. ABD Başkanı Obama, ’Bir yıla kadar İran nükleer silah yapma kapasitesine erişebilir. Bütün seçenekler masada’demişti. Şimdi ikinci kez başkan seçilmesinin ardından öncelikli ziyaretlerinden birini İsrail’e gerçekleştirip, öncelikle İran konusunu masaya yatırdı. Obama’nın ziyaretinden sonra İsrail aniden tutum değiştirip, Mavi Marmara konusunda Türkiye’den özür diledi. Bu özrün İsrail’in İran’a müdahale konusunda Türkiye’ye olan ihtiyacının artması hususu ile ilişkili olduğu akla geliyor.”

Türkiye’den vuracak

Cordesman’ın çalışmasında İsrail’in İran’ı vurması ile ilgili ilginç haritalar ve planlara yer verildiğini söyleyen Eslen, “Planlara göre İsrail’in elinde 3 seçenek var. Birincisi, İsrail uçaklarının S. Arabistan üzerinden İran’a girip nükleer tesislerini vurması. İkincisi, İsrail uçaklarının Ürdün-Suriye sınırından Irak’a girip buradan İran’ı vurması. Üçüncü seçeneğe göre uçaklar İsrail’den havalanıyor, Doğu Akdeniz’den Adana’ya ilerliyor, Suriye-Türkiye sınırına paralel uçarak İran’a giriyor. İsrail uçaklarının Suriye ve Irak’taki füze sistemlerinden etkilenmesi mümkün. Türkiye içinden geçen seçenek İsrail açısından en güvenli yol” dedi.

İlk hedefleri Kürecik ve İncirlik

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, harita ve planlardaki verilere göre, Türkiye üzerinden İran’a yapılacak olası bir saldırıda İsrail uçaklarının hem gidişte, hem dönüşte havadaki yakıt ikmallerini Türkiye sınırları içerisinde yapacağını ifade etti. Eslen, “NATO kararıyla ABD, Almanya ve Hollanda’dan Türkiye’ye gönderilen Patriotların da tam bu bölgede konuşlandırılması bir tesadüf mü acaba. ABD Başkanı Obama’nın açıklamaları, Patriot füze bataryaları ve Malatya Kürecik radarı beni oldukça tedirgin ediyor. Türkiye’nin bu konuda çok dikkatli olması lazım. Olası bir İsrail-İran savaşı Türkiye’nin savaşı değildir. ABD harp oyunu ile bu senaryoyu daha önceden test etti. Eğer bu plan uygulanırsa ve İran misilleme olarak Kürecik Radar Tesisleri ve İncirlik Üssü’nü vurursa Türkiye toprakları savaş alanına dönüşür” diye konuştu.

Kürtleri birleştirip Türkiye’yi bölmüştü

ABD Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye’yi bölerek Kürtleri birleştirdiği “Coğrafi Birleşik Kumanda Planı” haritasını hatırlatan Nejat Eslen, “Haritada Türkiye, ABD Silahlı Kuvvetleri’nin Avrupa Komutanlığı (EUCOM) görev alanında gösterilirken, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bir kısmı Merkez Komutanlığı (CENTCOM) görev alanında yer alıyordu. YENİÇAĞ Gazetesi, Türkiye’yi bölen bu haritayı 6 Mart tarihli nüshasında manşetten duyurunca, ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı harita ertesi gün internet sitesinden kaldırmıştı. İsrail’in bu planı uygulanacak olursa bu durum harekatın CENTCOM sorumluluk sahasında cereyan edeceğini gösteriyor. Böylece bu haritalar da ayrı bir anlam kazanıyor” dedi.

YENİÇAĞ, 23 Mart 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Ortadoğu Operasyonları (Türkiye'den Yürütülüyor)

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Mar 26, 2013 12:17

'Silah nakliyatını CIA ve Türkiye koordine ediyor'

Amerikan New York Times gazetesi, ismini gizlediği Türk ve yabancı yetkililerle muhalif komutanlara dayandırdığı haberinde CIA-Türkiye-Suriye üçgenini masaya yatırdı.

Ankara Esenboğa Havalimanı'ndaki Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün askeri kargo uçaklarına dikkat çeken gazete, CIA'in silah trafiğini Türkiye ile organize ederek denetlediğini yazdı. Ayrıca NYT, CIA'in Hırvatistan üzerinden Arap ülkelerine silah sağladığını da haberinde belirtti.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nden Hugh Griffiths yaptığı açıklamada 3500 ton kadar askeri techizatın Türkiye üzerinden Suriye'te gönderildiğini belirtti.

Griffiths, 'yapılan uçuşların yoğunluğu, bunun iyi planlanmış ve koordine edilmiş bir operasyon olduğunu gösteriyor' ifadelerini kullandı.

Gazetenin konuyla ilgili ulaştığı CIA yetkilileri konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı. 'Suriye'nin geleceğini paylaşmak için bir yarış' yorumu yapılan haberde Katar'dan yapılan son teslimatın Pazar günü Esenboğa Havalimanı'na indiği belirtildi.

'SİLAH NEHRİ OPERASYONU'

NYT, Türkiye ve Arap hükümetlerinin savaşın uzaması ve muhaliflerin herhangi bir güç elde edemediği için sabırsızlandığını ifade ediyor.

Amerikalı bir yetkilinin kendi ifadesiyle 'Silah Nehri Operasyonu' özellikle 2012 kış aylarından beri yoğunluk kazandı. İlk olarak 3 Ocak'ta başladığı belirtilen muhaliflere silah sevkiyatı Katar askeri kargo uçaklarının İstanbul'a hareket etmesiyle somutlaştı.

Hava kayıtlarına göre Katar Emiri'ne ait iki Air Force C-130 tipi kargo uçağı İstanbul'a iniş yaptı. Bu olaydan bir kaç hafta sonra ise Suriyeli muhalifler Humus'u kuşattı.

26 Nisan ve 4 Mayıs tarihleri arasında yine Katar Emirliğine ait uçaklar Ankara Esenboğa Havalimanı'na tam 6 kez iniş yaptı.

Gazeteye bilgileri sızdıran Amerikalı yetkiliye göre ABD olaya bir noktada zaten müdahil olmayı bekliyordu çünkü diğer ülkelerin muhaliflere silah gönderdiğine emindi. Yetkili Ekim ayında Ürdün'ün de muhaliflere yardım etmeye başladığı açıklıyor ve Türkiye'nin bu trafik üzerinde CIA ile birlikte kontrol görevini üstlendiğini ekliyor.

Ürdün'den gelen kargo uçaklarının kayıt bilgilerinin Güney Kıbrıs'ta hava kontrol yetkilileri tarafından kayıt altına alındığı da iddialar arasında. Ürdün ve Türkiye'den konuyla ilgili görüşü sorulan yetkililer iddiaları kesin bir dille yalanladı.

TÜRKİYE'DEN İLK TEPKİ

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü, “Elimizde bu tür haber ve iddiaları doğrulayacak resmi bilgi bulunmuyor” açıklaması yaptı.

VATAN, 25 Mart 2013



Ergin, üçgenin çapını mı hesapladı?..

Amerika’nın meşhur New York Times gazetesinde çıkan analiz-haberi görünce ancak ayıkabildim!..

Haberin başlığı; ‘CIA ve Türkiye koordine ediyor’...

Haber sitelerinde, haberin çarpıcı özeti ise şöyle aktarıldı;
Amerika’nın ünlü New York Times gazetesi, ismini gizlediği Türk ve yabancı yetkililerle muhalif komutanlara dayandırdığı haberinde CIA-Türkiye-Suriye üçgenini masaya yatırdı. Ankara Esenboğa Havalimanı’ndaki Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün askeri kargo uçaklarına dikkat çeken gazete CIA’in, silah trafiğini Türkiye ile organize ederek denetlediğini yazdı. Ayrıca NYT, CIA’in Hırvatistan üzerinden Arap ülkelerine silah sağladığını da haberinde belirtti.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nden Hugh Griffiths yaptığı açıklamada, 3500 ton kadar askeri teçhizatın Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderildiğini belirtti. Griffiths, ‘yapılan uçuşların yoğunluğu, bunun iyi planlanmış ve koordine edilmiş bir operasyon olduğunu gösteriyor’ ifadelerini kullandı.”

Aklıma birden 9 Şubat Cumartesi günü yazdıklarım geldi. Yazımda, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in sır gibi Türkiye’den kaybolduğunu belirtip şunları iletmiştim;

“Sadullah Ergin, sır gibi sessiz sedasız Perşembe günü Hırvatistan’a gitti, bugün dönmesi bekleniyor. Adalet Bakanı’nın bu sıcak süreçte Hırvatistan gezisi hakkında tek satırlık bir açıklama yapılmadı. Yalnızca Resmi Gazete’de yerine Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in vekalet edeceği yer aldı. Bu da olması gereken yasal süreç. Yoksa Bakanlar yurtdışına çıkamaz. Sadullah Ergin’in, Hırvatistan’da ne yapacağı ve programı sır gibi saklanıyor. İnanırsan; özel kalemi “bizde program yok” diyor.

Bu, sizlere rutin bir işleyiş gibi gelebilir. O zaman birinci soru;
Ergin’in Hırvatistan gezisi sıradan bir programsa neden basın ve kamuoyu bilgilendirilmiyor...”

O günden bugüne Sadullah Ergin’in sır Hırvatistan gezisi hakkında tek satırlık bir bilgi kamuoyuna verilmedi. New York Times’ın haberi ile Sadullah Ergin’in Hırvatistan gezisinin uzaktan yakından ilgisi olmayabilir. Kısacık bir açıklama yapıverseler de bizler de inansak. Ne olur?..

Genelkurmay’ın gösterdiği elek

Suriye’den gelen “sığınmacılar” , ilgili valilikler ve kısa adı AFAD olan Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı koordinasyonu ile ülkemizde barındırılıyorlar. Bu işin bilinen kısmı. Gözden kaçan fakat resmi kayıtlara yansıtılan ilginç bir gelişme de var. Şöyle ki; Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde, “Yasa Dışı Sınır Geçişleri” başlığıyla bir bölüm var. Buradan, sınırlarımızda meydana gelen her türlü yasa dışı geçiş kamuoyuna ilan ediliyor. Ağırlık da Suriye sınırımızda olup-bitenlerle ilgili. Yalnızca 1 Mart’tan bu yana olanlara özetle bakalım;

2 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışan 148 Suriye uyruklu şahıs ve 7 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 155 şahıs yakalanmıştır.

4 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 324 Suriye ve 3 İspanya uyruklu olmak üzere toplam 327 şahıs yakalanmıştır.

5 Mart; Türkiye’den Suriye’ye yasa dışı yollardan geçmeye çalışan 3 Suriye, 1 Finlandiya, 1 Amerika Birleşik Devletleri uyruklu şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 1 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 6 şahıs yakalanmıştır. Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 258 Suriye uyruklu şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 1 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 259 şahıs yakalanmıştır.

7 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 200 Suriye uyruklu şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 2 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 202 şahıs yakalanmıştır.

8 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 271 Suriye uyruklu şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 1 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 272 şahıs yakalanmıştır.

9 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 255 şahıs ve 4 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 259 şahıs yakalanmıştır.

11 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 202 şahıs ve 6 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 208 şahıs yakalanmıştır.

13 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 226 şahıs yakalanmıştır.

14 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 292 şahıs yakalanmıştır.

18 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 549 şahıs yakalanmıştır.

19 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen Suriye uyruklu 177 şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 4 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 181 şahıs yakalanmıştır.

20 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 253 Suriye, 2 Almanya uyruklu şahıs ve 3 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 258 şahıs yakalanmıştır.

21 Mart; Suriye’den Türkiye’ye yasa dışı yollardan geçen 209 Suriye uyruklu şahıs ve bu şahıslarla bağlantılı 2 Türk vatandaşı olmak üzere toplam 211 şahıs yakalanmıştır.”

Hepsinin karşısına düşen bilgi notunda ise, “yakalanan şahıslar hakkında yasal işlem başlatılmıştır” diye yazıyor. Girin siteye, “yasa dışı sınır geçişi yüzünden” yakalananların toplamını bulmakta hesap makinesiyle birlikte zorlanırsınız.

Peki!.. Bu kadar adama ve özellikle Suriyeliler dışında yakalanan yabancılara ne oldu?..

Ahmet TAKAN, 26 Mart 2013
ahmethtakan@gmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 3 konuk

x