Tarih: 25.04.2012
BİLİMİ, ÜNİVERSİTELERİ, AYDINLANMAYI, KAMUSAL YARARI ve DEĞERLERİ SAVUNUYORUZ.
Türkiye üniversitelerinde yaklaşan rektör seçimleri nedeniyle, akademik çevrenin önemli örgütlü gücünü oluşturan aşağıdaki kuruluşlar rektör seçimleri konusunda ortak yaklaşım ve tutum belirlenmesi yanı sıra üniversite, bilim ve eğitim dünyasının geleceğini ve varoluşunu yakından ilgilendiren, ülkenin can alıcı sorunları ile ilgili kaygılarının kamuoyuna duyurulmasına karar vermişlerdir.
Yaklaşan rektörlük seçimleri nedeniyle akademik liyakattan ve nitelikli bir akademik ortamdan çokça söz edilmesine karşın, ülkemiz görülmemiş bir baskı ve gericilik döneminden geçmekte, emperyalist bir kuşatma altında bağımsızlığını ve egemenliğini yitirmektedir. Kuruluşlarımız, bu koşullar altında, öğretim üyelerini, rektör adaylarıyla ilgili tercihlerini belirlerken aşağıdaki temel ilke ve düşünceleri savunma kararlılığını göstermeye, ana hatları aşağıda belirtilen düşünce ve ilkeler doğrultusunda davranmaya; rektörlük seçimi süreçlerinde de bu düşüncelere sahip çıkan rektör adaylarını desteklemeye davet etmektedir.
Kuruluşlarımız, siyasi iktidarın üniversite ve bilim kurumlarına doğrudan müdahalelerine, bilimi ve üniversiteleri ilköğretimden başlayarak hurafeler ve dogmalar ile teslim alma girişimlerine; ülkemizin karşı karşıya olduğu emperyalist kuşatmaya ve sürüklenmeye çalışıldığı savaş macerasına; inşa edilmekte olan hukuksuzluğa ve uluslararası sermayenin egemenliği karşısında ülkemizi parçalanmaya itecek anayasa girişimlerine karşıdır.
Kuruluşlarımız, Atatürk ve Cumhuriyet Devrimlerinin bilim ve aydınlanma yolundaki büyük birikimiyle, üniversiteyi ve bilimi savunma ve yüceltmeye; barış, aydınlanma, ülkemizin ve halkımızın refah ve mutluluğu, kamusal yarar ve değerler için mücadele etmeye kararlıdır.
ÜNİVERSİTELERİ BİLİM, AYDINLANMA, ÜLKEMİZİN BAĞIMSIZLIĞI, HALKIMIZIN REFAHI ve KAMUCU DEĞERLERİ SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ.
Üniversitelerin bilim dışında bir “yol göstericiyi” seçme hakkı yoktur. Üniversitenin temel unsuru bilimdir. “Bilimsel özgürlük” üniversitelerin en vazgeçilmez gereksinimidir. Bilimin ülkemizin geleceğinin kurulmasının temel aracı haline getirilmesi, bilimsel bulguların yaşamın her alanında halkın refahı ve esenliğine katkıda bulunan maddi bir güce dönüştürülmesi ve üniversitelerimizin tüm topluma aydınlanma ışığını yayan merkezler olması gerekir.
Baskı altında suskun üniversite modeli kabul edilemez. Siyasal iktidar, üniversiteleri kendine bağımlı hale getirmek için her türlü olanağı kullanmaktadır. 12 Eylül Darbesi'nin ürünü olan YÖK, kaldırılması bir yana, merkeziyetçi yapısı daha da güçlendirilerek “üniversiteleri zapturapt altına alma” işlevi pekiştirilmiştir. Rektörlük ve yönetim kademelerine yapılan atamalarda, bilim yerine iktidar yandaşlığı ve kadrolaşma esas alınmaktadır. Üniversitelerini cemaat ve tarikatların elinden kurtarıp çağdaş bilim kurumları haline getirmeye çalışan rektörler, soruşturmaya uğrayıp tutuklanırken, üniversitelerde sivil polis karargâhları kurularak, bilim karşıtlığının güvenliği sağlanmaktadır. Bütün bu baskılar, dogmayı esas alan iktidarın “bilimden özgür” hale gelme hedefine yöneliktir. Bugün içinde öğrenci, öğretim üyesi, gazeteci, sanatçıların da olduğu binlerce kişi siyasi nedenlerle tutuklu bulunmaktadır. AKP rejiminin her türlü baskısına karşı tutuklu aydınlara, öğretim üyelerine ve öğrencilerimize sahip çıkan rektör adayları desteklenmelidir. Üniversitelerde öğrencilerin düşüncelerini özgürce açıklamaları güvence altına alınmalıdır. Polisiye şiddetlerle ve tutuklamalar ile öğrencilerin eğitim yaşamlarını sona erdirmeye yönelik uygulamalar kabul edilemez.
Bilim ve eğitimin metalaşması çürümeye yol açmaktadır. Yüksek öğretimin ticarileşmesi ile bilim sermayenin hizmetine sunulmuş, üniversitenin özerkliği sorgulanır hale gelmiştir. Bilimin temel güdüsü olması gereken “toplumsal sorumluluk ve toplumsal ilerleme” yerini “piyasanın ihtiyaçlarına” bırakmıştır. Bilimi ve eğitimi, ülkemizin geleceğinin inşasının itici gücü ve birleştirici harcı haline getirmek, ancak insan gücümüzün ulusal bir değer olarak görülüp, bu etkinliklerin kamu eliyle planlanması ve yürütülmesiyle olanaklıdır. Her türlü hizmetin alışveriş konusu haline getirilmesi ve bilimin üniversitenin temel unsuru olmaktan çıkarılmaya çalışılması, bilim ahlâkı ihlallerinin giderek artmasına neden olmaktadır. Piyasacılık yerine, kamusal değerlere sahip çıkan rektör adaylarına destek verilmelidir.
Üniversitelerimizde aklın esaret altına alınmasına izin verilemez. Mutlak itaate dayanan sistemlerde, aklın özgürleşmesinden ve inançların özgürce seçiminden bahsedilemez. İnanç özgürlüğü, toplum düzeninin dinden kaynaklanan kurallarla belirlenmesine son vererek, bireyin inancını kendi vicdanına ve kendi seçimine bırakan laiklikle olanaklı hale gelebilir. Gericiliğin hakim kılındığı yerde bilim yapılamaz. Gericiliğe kararlı bir şekilde karşı koyan ve 4+4+4 yasasına karşı Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkan rektör adaylarına oy verilmelidir.
Rektörlük seçimlerinde seçilenin değil atananın onaylandığı sistemden vazgeçilmelidir. Öğretim üyelerinin iradesini hiçe sayan rektör atamaları siyasidir. Üniversiteleri siyasi iktidarın bir uzantısı konumuna getirmek amacı taşımaktadır. En fazla oyu almaması durumunda rektör adaylığından çekileceğini ilan eden adaylara işaret edilmelidir.
Atama ve yükseltmelerde tek ölçüt bilimsel liyakattır. Atama ve yükseltmelerde bilimsel liyakat dışında ölçütlerin kullanılması, gerici kadrolaşmanın önünü açmakta bilimsel saygınlığı zedelemektedir. Korkular ve süreklileşmiş nicelik baskısı altında bilim yapılamaz.
Bilimsel çalışma ve yüksek öğretimde niteliğe ağırlık verilmelidir. Üniversitelere ayrılan kaynaklar, araştırma altyapısı ve öğretim üyeleri açısından herhangi bir iyileştirme yapılmadan plansız, altyapısız onlarca yeni üniversitelerin açılması ve mevcut üniversitelerin öğrenci kontenjanlarının arttırılması, öğretimin nitel düzeyinde ciddi düşüşlere ve üniversiteler arası farklılıkların artmasına neden olmaktadır. Bugün daha çok öğrenim aşamasında yaşanan bu sorun, özellikle tıp ve halkın yaşamını doğrudan etkileyen diğer uygulamalı alanlarda, büyük sorunlara yol açmaktadır.
Bilim ve eğitim kurumu olarak Üniversite, öğrencisi, öğretim üyesi, idari personeli ve emekçileriyle bir bütündür. Üniversite çalışanlarının özlük hakları güvence altına alınmalıdır.
Üniversiteler Türkiye’nin ABD emperyalizminin arkasından bir savaşa sürüklenmesine karşı koymalıdırlar. Türkiye Kürecik’teki radar üssü ve Suriye’ye karşı düzenlenen uluslar arası komplonun içinde yer alarak büyük bir hızla savaş ortamına ve bir felakete sürüklenmektedir. Rektör adayları üniversitenin emperyalizm karşıtı konum alması için çabalayacaklarını ilan etmelidirler.
AKADEMİ SAMSUN (Samsun Akademik Elemanlar Derneği)
AİBÜÖED (Abant İzzet Baysal Üniversiteli Öğretim Elemanları Derneği)
AÜÖÜD (Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği)
BİLKOOP (Bilim ve Ütopya Kooperatifi)
EGÖDER (Ege Öğretim Elemanları Derneği)
GÜÖÜD (Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği)
OED (Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği)
TÜMÖD (Tüm Öğretim Elemanları Derneği)
Güncel Meydan, 25 Nisan 2012