ȪRTÜLÜ ȪDENEK
Șu Türkçe’mizin güzelliğine bakın.
Bașbakan’ın ‘gizli’ harcamaları’na ‘tahsisatı mesture’ yerine ‘örtülü ödenek’ deniyor.
Hem ‘gizli’ ve hem de ‘gizemli’ olan bu ‘harcama kalemi’nden yapılan harcamaların ‘hesabı’nı bașbakan kendisi ile birlikte mezara götürebiliyor.
Bu paralar bașbakanın ‘sorumluluğu’na ya da ‘vicdan’ına teslim edilmiș oluyor.
‘Süt’üne de denilebilir.
Çünkü kızına çikolata, oğluna akide șekeri alması için değil; ‘ulusal çıkar’lar için ‘tahsis’ ediliyor ve ulusal çıkarlar yararına kullanılması bekleniyor.
Dr Recep hükûmetleri döneminde ise, ‘örtülü ödenek’ harcamalarının tüm cumhuriyet hükûmetleri dönemine oranla ‘olağandıșı’ bir artıș gösteriyor.
Ekonomiden sorumlu bașbakan eski yardımcısı Nazım Ekren bu artıșın ‘istihbarat’ için kullanıldığını söylemiști.
Sen misin söyleyen?
Bakın o gün bugündür profesör Nazım Ekren ortalıkta görünmez olmuștur.
Kendisinin ‘dürüst’ bir insan olduğunu biliyorum.
Ve dürüst olduğu için, o günden buyana görev verilmediğini sanıyorum.
İçinde bulunduğumuz 2012 yılı örtülü ödenek rakamlarının ise aylık yüzmilyon Türk Lirasına ulaștığı söylenmekte.
Yani Dr Recep ayda fazladan 50 milyon dolar harcamaktadır (*).
Yediği, içtiği, maașı, harcırahı ve benzeri harcamalarının dıșında kalan bir harcamadır bu.
Bir kendisi biliyor bir de ‘yukarıdaki’.
Kimse ‘nerede’ ve ‘kime’ verildiğini soramıyor.
Ancak CHP milletvekili Hurșit Güneș’e göre, 2012 yılının ilk dokuz ayında yaklașık 500 milyon dolara varan bu paranın büyük bölümü Libya ve Suriye’deki ‘muhalif gruplar’a verilmiș olabilirmiș.
Hani eșine mücevher, çocuklarına villa-milla almamıș olsun.
Kaldı ki alsa ne olacak?
Vicdanı ya da sütü kaldırıyorsa alabilir de.
Sözgelimi ișadamı Remzi Gür’e ‘Sümeyye’ye 20-25 bin dolar gönderin’ demiș ama bunu ‘örtülü ödenek’ten karșılamamıș olabilir.
Vicdanı kaldırmamıș, sütüne yedirememiș olabilir.
Hem ‘ulusal çıkar’larla bağdaștırmamıș da olabilir.
Pekiyi ama Libya ya da Suriye’deki ‘muhalif gruplar’ı desteklemenin ‘ulusal çıkar’larımızla bir ilgisi var mıdır?
O Kaddafi ki, Türkiye’ye zor günlerinde yardımcı olmuștur.
ABD’nin ambargo uyguladığı yıllarda Türkiye’ye maddi ve manevi desteği veren tek ‘lider’ olmuștur da denilebilir.
Ancak, bir an için, Dr Recep’in örtülü ödenekten verdiği paralarla tutulan canilerce sokak ortasında linç edildiğini düșünelim.
Böyle olduğunu düșünmek bile ‘ulusun vicdanını’ sızlatmaz mı?
Suriye’de Bașer Esad’ı devrirmek için harcanan paralara ne demeli?
Bunun neresi ‘Ulusal çıkar’lardan yanadır?
Tam tersine ‘ulusal çıkar’larımıza bütünüyle aykırı değil midir?
Dr Recep’in ‘örtülü ödenek’ten harcadığı paralarla ‘ülke ekonomisi’ zarara uğratılmakta değil midir?
Açık açık ve göz göre göre...
Bu nasıl ‘örtülü ödenek’miș böyle?
Bu nasıl vicdan?
Bu nasıl süt?
Habip Hamza Erdem
(*) Bu yazı 11 Ekim 2012’de ‘Tahsisatı Mesture’ bașlığıyla yayımlandı. Bir yıl sonra, bugūn, ‘örtūlū ödenek’ rakamının 800 milyon doları geçtiği görūlmektedir. Yani ayda 100 milyon dolara ulașmıș bulunmaktadır. Burada vurgulanması gereken, ‘sūt fiyatları’ndaki ‘niceliksel’ artıștan çok ‘nitelik sorunu’dur. ‘Devlet’in nasıl ‘örtūlū’ yönetildiği de denilebilir