Osmanlı’nın Parçalanma Sebepleri Şu Anda ... / M.PAMUKOĞLU

Tartışma Alanı

Osmanlı’nın Parçalanma Sebepleri Şu Anda ... / M.PAMUKOĞLU

İletigönderen TÜRKK » Sal Ağu 31, 2010 22:58

OSMANLI’NIN PARÇALANMA SEBEPLERİ ŞU ANDA AYNIYLA VAKİ

Osmanlı, Avrupa’daki Rönesans ve Reformasyon dönemlerini izleyen Aydınlanma Çağı’nın her türlü teknolojik buluşları ve bunun sonucu olan endüstri devriminden uzak kalmıştı. Fransız devrimini gerçekleştiren ulusal burjuva Osmanlı’da yoktu. Var olan burjuva, gönül bağı bulunan milletlerle işbirliği içinde olan azınlıkların oluşturduğu burjuva idi. Onlar da vatanı satmak için hazır bekliyorlardı.

Günümüz Türkiyesi’ne baktığımızda Batı’nın icatlarını en fazla tüketen toplumlardan biri olarak üretmeyen, madenlerini peşkeş çekmiş, üretim yapan birimlerini yabancıya satmış, buluşları olmayan, üretim kapasitesini kullanamayan bir ekonomi. Burjuva sınıfı da bir “bertaraf” sözcüğünden hemen tırsan ve ülkenin geleceği ile ilgili kayıtsız kalan bir sınıf haline gelmiş. Bir anlamda işbirlikçi burjuva olmuş. Bu burjuva sınıfı için demek ki vatanın bölünmesi önem arz etmemektedir.

Osmanlı ordusu endüstri devrimi sonucunda kendini yenileyememiş ve Avrupa ordularında gerçekleştirilen büyük teknik ve lojistik başarılara uzaktan bakmıştır. Sultanlar savaşa çıkmamış ve ordunun içindeki ‘milletleri titreten duygu’ yok olmuştur. Bu nedenle de Osmanlı orduları 19’uncu yüzyıl boyunca girdiği her savaştan yenik çıkmıştır.

Bugünkü ordumuzun haline baktığımızda; teknik donanım olarak Batı’ya bağlı, en önemli cihazları kullanmanın teknolojik yöneticisi Amerika. Ancak bizim ordumuzda olan, Osmanlı sultanlarının savaşa çıktığındaki duygu; şehitlik duygusu, Atatürk’ün ordusu olmanın gururu ve ülke sevgisi. Ama teknik bakımdan Batı’ya bağlı ordumuzu bu duygudan koparmak için profesyonel ordu, bedelli askerlik, sayı azaltma gibi önlemler düşünülürken, bir de halkın gözündeki büyük güven ve sevgisini de yok etme gayretleri...

Fransız Devrimi’nin Avrupa arenasına getirdiği milliyetçilik hareketleri, Osmanlı’nın Balkan ve Ortadoğu topraklarında yaşayan ulusların bağımsızlıklarını almalarına yol açmıştır. Ancak bu duruma Fransız devriminin katkısı ne kadar çoksa Osmanlı’nın teokratik devlet olmasına rağmen hoşgörülü yönetiminin de payı büyüktür. Üzerinde egemenlik kurulan bölgelere devletin gerekli maddi ihtiyaçları karşılandığı sürece müdahale edilmemiş, kültürel ve dinsel baskı uygulanmamıştır.

Bugün dünyamızda küreselleşmeye paralel olarak küresel aktörlerin işine gelen milliyetçi akımların oluşturulması, kendi ülkelerinin menfaatleri için yeni dünya stratejisi haline gelmiştir. Kendileri ülkelerinden bir karış toprak vermeyi düşünmedikleri halde başkalarının topraklarına göz dikerken, ulus devlet anlayışını yok etmeye çalışmaktadırlar. Bugün Kürt milliyetçiliği bunun sonucudur. Yarın bir Kürt devleti kurulsa Batı ileride menfaati doğrultusunda bu devleti de Zazaistan ve Kürdistan olarak bölmekten çekinmeyecektir. Bin yıldır aynı kaderi paylaşmış, aynı kazanda kaynaşmış Türk ve Kürtleri bölmek bir yeni milliyetçilik akımıdır. Ülkeyi yönetenler ya bunun farkında değiller ya da gaflet ve delalet içindedirler.

Osmanlı’nın yüksek kademe yöneticileri ülke sorunlarını anlayacak ve çözecek yetenekte ve ruhta insanlar değildi. Bugün de aynı durum söz konusu. Liyakat yerini tarikata bırakmıştır.

Osmanlı’nın parçalanmasının en büyük sebeplerinden biri ekonomik ve mali durumunun bozulması ve büyük dış borçlar idi. Dış borçlar, ülkenin Batı’nın denetimine girmesine yol açmıştı. Ülke bu borç belasından ve kapitülasyonlardan ancak Atatürk’ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı sonucunda kurtulmuştur.

Bugün de borçlarımız neredeyse gayri safi milli hasılamıza ulaşmaktadır. Burada hemen çok bilmiş iktisatçılar “Dünyamızda borçlu olmayan yok, kötü olan borçlu olmak değil, borcu çevirememektir” diyeceklerdir. Ama siz bor madeninizi, krom madenlerinizi çıkartabiliyorsanız, üretici bir toplumsanız borç önemli değil. Tüketen, hem de çılgınca tüketen bir toplumsanız dış borçlar çok ama çok önemlidir.

Osmanlı’nın dinsel bir nitelik göstermesi, devletin dinin içinde olması reform ve yenilikçi hareketleri baltalamıştır. Öte yandan İslamiyetin öğretisi, insana doğayı tanıma, araştırma ve her alanda etkin yaşamayı değil, iç dünyasını zenginleştiren, onun duygularını hoşlaştıran ve iç âlemi süsleyen bir öğreti olduğu için, Osmanlı henüz Aristo devrini bir çöp bile geçmemiş durumda idi.

Bugün iç âlemimize coşku veren güzel dinimiz, din baronlarının elinde güç ve ülkeyi satma ve toplumu kandırma aracı olarak kullanılmakta ve bu da Türk toplumuna büyük zarar vermektedir.

Ülkemizi Osmanlı gibi parçalanma sürecinden geri çevirecek, ülkeyi yönetenlere “Dur bir dakika, Kurtuluş Savaşı’nı yapan millet benim, haddini aştın” diyecek, Atatürk’ün güvendiği halkımız olacaktır.


MUSTAFA PAMUKOĞLU, Cumhuriyet, 31 Ağustos 2010
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x