Otoriter siyasi iktidarların sosyal ağ muhalefeti korkusu

Otoriter siyasi iktidarların sosyal ağ muhalefeti korkusu

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt May 04, 2020 13:22

İnternet teknolojisi çıkalı beri insanların günlük yaşamları bir daha eskisi gibi olmadı.
Resim
Çalışma hayatı, aile içi ilişkiler, iletişim başta olmak üzere hemen her alan köklü bir değişim yaşadı. Yaşamaya da devam edecek gibi görünüyor.

Sıradan insanlar bile sanal kamusal alanda birer aktöre dönüşebiliyor.

Alman filozof Jürgen Habermas’ın deyimiyle herkes kamusal alandaki iletişim ağının birer halkası haline geldi.

Bütün bu gelişmeler arasında olumsuzlukları da unutmamalı.

Sanal dünya, geleneksel sosyal yapıya karşı bir meydan okumadır aynı zamanda. İnsanlar takma isimlerle farklı yüzlerle görünür olabiliyorlar.

Bazen yalan haberler bazen de sosyal medya linç girişimlerine tanık oluyoruz. İçinde yaşadığımız salgın günleri bir yönüyle herkesi ister istemez sanal dünya ile tanışmak zorunda bıraktı.

Gerçekleşen bu köklü değişimin devlet, toplum ve siyaseti etkilemesi kaçınılmaz. Sosyal ağlar o denli etkili hale geldi ki siyasetçiler istemeseler de bu alana yoğunlaşma gereksinimi duydular. Bir yerde de buna mecburlar. İsteyen herkes sosyal ağlar üzerinden kendini anlatabiliyor. Hem de bunda siyasi sınırlar bir engel olmaktan çıkmış durumda.

Sanal dünyanın tüketimi körüklemek için kullanılması dünya çapında rastlanan bir olgu. Fakat bu ortamın siyasal iktidarları eleştirme işlevi üstlenmesi özellikle yasal muhalefetin baskı altında tutulduğu toplumlar için özel bir anlama sahip.

Sosyal ağlar neden bir siyasi muhalefet merkezine dönüşür?

Aynı durum neden basın özgürlüğü sorunu yaşamayan toplumlarda yok?

Zaman zaman yabancı meslektaşlarıma sosyal medya ağı kullanıp kullanmadıklarını sorarım. Ama onların hemen hiçbiri sanal ortamı elektronik mesajlaşma ve akademik ihtiyaçları dışında kullanmıyorlar.

İçinde bulunduğumuz günlerde sosyal medyada takma isimle dolaşmayı yasaklama yönünde bazı hazırlıklar yapıldığı gözleniyor. İktidar geleneksel basın kuruluşlarının neredeyse tamamını kontrol ediyor. Anlaşılan bir ileri aşamayı da denemek istiyor. Bu tür girişimlerin ilk adım olarak toplumsal ahlakı koruma bahanesiyle getirileceğini tahmin zor değil.

Baskıcı rejimler her paylaşımın ışık hızıyla dünyanın her köşesine ulaştığı sosyal medyanın kontrolünü ceza tehdidiyle yapmaya çalışıyorlar. Singapur, Rusya gibi ülkeler küresel ağ sağlayıcılarına ve ulusal ölçekte ziyaretçisi yoğun adreslere ağır vergiler getiriyorlar.

Aslında suç işlemeye teşvik dışındaki sosyal medya mesajlarını kontrol etmeye çalışmak nafile ve gülünç bir çabadır. Son Çin virüsü salgınından da görüldüğü gibi en gelişmiş baskıcı rejimler bile sosyal medyayı tam olarak engelleyemiyor.

İşin gerçeği sosyal ağlar Türk toplumu için bir bakıma nefes almasına hizmet ediyor. Takma isimlerin yaygınlığı Türkiye’de insanların devletin takip ve baskısına karşı geliştirdikleri bir savunma mekanizması. İnsanların eleştiri amacıyla takma isim kullanmaları toplumdan çok iktidarın sebep olduğu bir anormallik. Bu durum hemen bütün baskıcı rejimlerde gözlemleniyor.

Otoriter rejimlerde siyasal iktidarın meclisi ve muhalefet partilerini pasifleştirmesi bir çare olmaktan uzak görünüyor. Gerçek toplumsal kamusal alan ve muhalefet sanal dünyadadır. Milletvekillerinin suskunluğu ya da köşe yazarlarının bilerek eften püften konuları gündeme taşımaları da çare değildir.

Gerçek şudur ki anayasal kurumların soramadığı hesabı sıradan insanlar sanal dünyada talep ediyor. Çünkü bu alan devlet hiyerarşisinin dışında. Yapılan tamamen meşru bir davranış. Gerçekte anayasanın vaat ettiği basın özgürlüğü ve bilgi edinme hakkı, insanların birbiriyle iletişim kurma hakkı kullanılıyor.

Sosyal ağlar özgürlüklerin aşırı kısıtlandığı bir toplumda düdüklü tencerenin kapağının buhar basıncıyla tavana fırlamasını önlemek gibi bir işlev görür.

Kimlik numarasıyla sosyal ağlara giriş yapma şartı getirilmesi öngörülemez siyasal ve toplumsal kopuşlara kapı aralama tehlikesi içeriyor.

Ne dersiniz?

Devlet gücünün açıkça yenilgi yaşayacağı sosyal ağları baskı altına alıp Kuzey Kore modeline öykünmek yerine bireylere, anayasal özgürlükleri kullanma yolunu yeniden açmak daha akılcı bir çözüm olmaz mı?

https://www.aykiri.com.tr/yazarlar/prof ... orkusu/21/
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: Otoriter siyasi iktidarların sosyal ağ muhalefeti korkusu

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Sal May 05, 2020 10:39

Tebrikler sayın hocamız Prof.DOĞAN. Teşekkürler sevgili İlteriş. Tüm ulusal ve uluslararası, yerel ve küresel SOSYAL AGLAR, sonsuza dek yaşayacaklar ve yaşatılacaklardır. Onları susturmaya, yasaklamaya ve yok etmeye yeltenen ve yeltenecek olan her zalimin ve diktatörün, faşistin ve neo-faşistin hevesi ise kursağında kalacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Google [Bot] ve 3 konuk

x