Öyle Kitaplar Vardır ki, Baş Ucundan Ayırmayacaksın
Gerçekten, öyle kitaplar vardır ki, bir defada okunup bitirilmez. “Tamam, okuyup bitirdim” deyip belki aylar, hatta yıllarca bir daha açmamak üzere kitaplığa kaldırılmaz. Tam tersine, sürekli el altında, başucunda bulundurulur.
Sanki birer ansiklopedi, sözlük gibidirler. Kitaplığın belirli bir yerinde emre hazır asker gibi beklerler. Onlara sık sık ihtiyaç duyulur. Çoğu zaman, ilk sayfadan son sayfaya kadar değil, orasından burasından sık sık, tekrar tekrar okunur, işe koşulur.
Örneğin, Sinan Meydan’ın bazı kitapları böyledir, özellikle “El Cevap” ile “Panzehir”i…
Biri çıkıp Atatürk’e, Cumhuriyetimize mi saldırıyor:
- “CHP, İnönü camileri kapattı, ahır yaptı” mı diyor,
- “Dersim’de katliam yapıldı” mı diyor,
- “İskilipli Atıf Hoca şapka giymedi diye asıldı” mı diyor,
- “CHP âşık Veysel’i Sivas’a sokmadı” mı diyor,
- “Şalcı Bacı, çarşafını çıkarmadığı için asıldı” mı diyor,
- “Atatürk halifeliği İngilizler istedi diye kaldırdı” mı diyor,
- Atatürk’ün soyuna dil mi uzatıyor,
- “Lozan hezimettir” mi diyor,
Ve daha neler neler…
Anında Sinan Meydan’ın El-Cevap’ını, Panzehir’ini açacaksın. Çünkü o rezil iddiaların hepsi yalandır, hepsi çarpıtma, hepsi iftiradır. Ve öyle oldukları o kitaplarda en sağlam şekilde kanıtlarıyla ortaya konmuştur.
Ne var ki, halkımızın çoğu en yaşamsal gerçeklerden habersizdir, kitap okuyamıyor, kim ne derse inanmak durumunda kalıyor. İftiracı yarasaların esas hedefi de odur, halkımızdır.
Bu sebepledir ki, ülkemize Sinan Meydan’a ses olacak daha yüzlerce yurtsever lazım. Daha doğrusu, yüzlerce, hatta binlerce Sinan Meydan lazım.
Örneğin, bunlardan biri de sen olabilirsin!
Yukarda saydığım türden bir yalanı, iftirayı duyduğun anda, El-Cevap’ı ve Panzehir’i rafından indirecek, bir uzman olarak Sinan Meydan konuyu nasıl aydınlatmışsa, bilgini tazeleyip sözcük sözcük daha iyi öğrenip, karşı saldırını yapacaksın. Bir daha, bir daha,… hücumların bitmek bilmeyecek.
O kitaplarda yer alan bilgiler bir okumakla, iki okumakla öğrenilmez. O kitaplar senin silahındır, zırhın ve kalkanındır. Gerektiği anda bir kalkan gibi donanacak, bir kılıç gibi tekrar kuşanacaksın.
Sürekli akınlar, tekrarlar yapacaksın; çevreni, halkını aydınlatıp ortaya iş koyacaksın. İş, evet, iş ki, yüz bin laftan, yüz bin şikâyetten daha etkili, daha verimlidir.
Sinan Meydan’la birlikte 100’ler, binler, on binler olup, Türkiyemizi gerçeklerin ebedî ışıklarına boğacaksın. Hayatın boyunca Birinci Görev’in olan kutsal Cumhuriyetimize sahiplenme görevini, vicdan huzuruyla yerine getirmiş olacaksın.
Öyle ki, yalanların, çarpıtmaların, iftiraların uğursuz yarasaları; karanlık inlerinden burunlarını çıkarma cesaretini bir daha gösteremesinler.
Prof. Dr. Cihan DURA, 14 Aralık 2016