4 Aralık 2010
OYUN İÇİNDE OYUN...
İrfan Tuna
Fıkrayı 27 Kasım 2010 tarihli Milliyet’teki köşesinde sevgili Hasan Pulur ağabey aktarmıştı.
Şeytan, bir yaz günü sıcaktan bunalmış, ’’Bugün biraz dinleneyim’’ demiş, bir ağacın altına uzanmış...
Bakmış ki, uzakta bir kadın, inek sağıyor, ineğin yavrusu buzağı da ileride kazığa bağlanmış duruyor.
Şeytan bu, hiç rahat durur mu?
Sessizce yanaşmış, buzağının ipini gevşetip dönmüş, olacakları seyretmeye başlamış.
Biraz sonra ipten kurtulan buzağı koşup annesinin memesine saldırınca süt dolu kovaya çarpıp kovayı devirmiş...
Süt sağan kadın, emeğinin boşa gittiğini, sütün ziyan olduğunu görünce, kazığı kaptığı gibi buzağının kafasına kafasına indirmiş.
Çocuğunun dayak yediğini gören inek, kadını bir tekmeyle yere yıkıp, öldürmüş...
Uzaktan geçen kadının kayınpederi, ineğin gelinini yere serdiğini görünce, o sinirle av tüfeğini kapıp ineği öldürmüş.
Silah sesine koşup gelen koca, karısının ve ineğin yerde cansız yattığını, babasının da elinde av tüfeğiyle öylece durduğunu görünce, belinden tabancasını çekmiş, babasını öldürmüş...
Babasını öldüren adam, bir süre sonra gerçeği öğrendiğinde ise “Ben ne yaptım?” diyerek babasını öldürdüğü tabancayı kafasına dayamış, intihar etmiş.
Bütün bunları seyreden şeytan, başını iki yana sallayarak kendi kendine konuşmuş:
“Şimdi bütün bu olup bitenleri yine benim üzerime yıkarlar... Ben ne yaptım ki, buzağının ipini biraz gevşettim, o kadar!” demiş.
***
Gerçi Hasan Pulur ağabey, bu fıkrayı başka bir konu için aktarmıştı ama WikiLeaks internet sitesinin 28 Kasım akşamından itibaren ABD Dışişleri kaynaklarından ele geçirdiği iddiasıyla ortalığa saçtığı 250 binin üzerindeki belge de fıkradaki şeytanın ipi gevşetmesi gibi bir şey galiba.
Bakıyorsunuz, ‘gizli’ havası verilerek servis edilen ABD Dışişleri kaynaklı belgeleri servis eden internet sitesi, Soros üzerinden ABD bağlantılı bir site... Bu sitenin servis ettiği belgelerin dünyaya yayılmasına öncülük eden New York Times, Der Spiegel, Guardian, CNN ve FOX gibi basın-yayın organları, New York’taki küresel çete CFR’ye (Dış İlişkiler Konseyi’ne) göbekten bağlı organlar...
Servis edilen belgelere bakıyorsunuz, belgeler içinde ABD’nin dünyadaki örtülü sivil darbe tezgâhlarını ortaya çıkaracak bir tek ’’gizli’’ ve önemli belge yok... ABD’nin küresel suçlarını, terör örgütlerine, PKK’ya verdiği desteği ortaya koyacak, İsrail aleyhine, Talabani ve Barzani aleyhine olabilecek bir tek belge yok.
Ya ne var? Bol miktarda gerçeklere uymayan, kafa karıştırıcı dedikodu ve değerlendirme var.
Örneğin, açıklanan belgeler içinde Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan için yapılan şu değerlendirmeye bakın:
"Erdoğan’ın aksine Gül, İngilizce biliyor ve daha demokrat görünüyor. Ancak bu yanıltıcıdır. Gül, Erdoğan’dan daha ideolog biri ve daha batı karşıtıdır.“
Abdullah Gül Ve Tayyip Erdoğan’ın ‘Batı karşıtı’ olduğu konusundaki bu değerlendirme inandırıcı geliyor mu size?
Abdullah Gül ‘ideolog ve Batı karşıtı’ olduğu için mi ’’Son elli yılda dünya barışı için en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir’’ demiştir? ‘Batı karşıtı’ olduğu için mi ’’BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz’’ demiştir...
Recep Tayyip Erdoğan, ‘Batı karşıtı’ olduğu için mi ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne Eşbaşkan olmuştur?
Abdullah Gül, ‘Batı karşıtı’ olduğu için mi, 24 Eylül’de New York’ta Dış İlişkiler Konseyi’nde (Council on Foreign Relations-CFR) yaptığı konuşmada, “Türkiye her zaman ABD'nin güvenilir müttefiki olacaktır…’’ demiştir? ‘Batı karşıtı’ olduğu için mi, bu konuşmasında, Türkiye'nin ABD'nin güvenilir bir ortağı olduğunu, Türkiye ile ABD'nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi olduğunu, Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek “Model ortaklık” haline dönüştüğünü, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını belirtmiştir?
Aynı Abdullah Gül’e ‘Batı karşıtı’ olduğu için mi, daha geçenlerde İngiliz Kraliyet ailesi tarafından CFR bağlantılı bir ödül verildi?
Aynı Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan değil miydi, 19-20 Kasım tarihinde Lizbon’daki NATO toplantısında ABD’ye ait ’’Füze SALDIRI Sistemi’’nin NATO şemsiyesi altında topraklarımıza yerleştirilmesini kabul eden?
***
Açıklanan belgelerde, İsrail aleyhine, Barzani ve Talabani aleyhine bir tek belge yok ama Türkiye’nin Rusya ile İran’la, Azerbaycan’la, bölge ülkeleriyle arasını açacak, doğruluğu tartışmalı bir sürü dedikodu ve değerlendirme var. Bölge ülkelerini birbirine düşürecek bir sürü düzmece bilgi notu var...
Yapılmak istenen aslında önemli ölçüde anlaşıldı dostlar. ABD emperyalizmi, fıkradaki şeytanın yaptığını yapmaya çalışıyor. Pek çoğu dedikodudan ve safsatadan ibaret olan bu kafa karıştırıcı ve önemsiz bilgiler sanki ‘gizli’ ve önemli belgelermiş gibi bizzat ABD denetiminde ortalığa saçılarak fitne fesat tohumları atılıyor. Adı geçen ülkeler birbirine düşürülmeye çalışılıyor.
Aman dikkat dostlar, oyun içinde büyük oyunlar oynanıyor, kimse buzağının ipini gevşetip bir kenarda ortalığın karışmasını bekleyen şeytanın oyununa gelmesin...
GRUP PUSULA - KATİL AMERİKA