‘ÖZEL’ KOMUTANLIK
Ișık Pașa ve arkadașları istifa ederken Necdet Özel hazretlerinin de istifa etmesini beklemiș olmalılar.
‘Komuta kademesini tamamen boșaltmayalım’ sözü saf bir değerlendirmenin sonucu olmalıdır.
Boșaltılmayacak idiyse, kendileri gitmeyebilirlerdi.
Bu Necedet Pașa, denilen hazret, ‘siz gidin ben de geliyorum’ demiș de olabilir.
Ne de olsa ‘psikolojik savaș uzmanı’ mı ne?
Önce komutan arkadașlarına psikolojik bir taktik uygulayacak!..
Bomba gürültüsü ile PKK’yı ‘psikolojik baskı’ altına almaya çalıșmasından belli değil mi?
Göreve geldiğinde ‘kaymakam adayı’ kaçırılmıș, askerler tutsak edilmiș idiler;, Pașa’dan ses yok.
Adamlar yol kesiyor devlet memurlarını dağa çıkarıyorlar, Pașa’nın kulağı ABD’de.
Acaba ABD kaçırılanların enlem-boylamını ne zaman verecek diye bekliyor olmalı.
Bir kulağı ABD’de öbürü ABD’nin Türkiye’deki temsilcilerinde..
Bir Genel Kurmay Bașkanı vardı eskilerde.
ABD çavușunun paltosunu mu ne tutmuștu.
Türk subayları o’nu tutukladılar.
‘Silivri tutukluları’ gibi değil ama, onlar savaș tutsakları.
Ve Türkiye sıcak bir savașın içerisindedir.
Bakıșımsız (eșboyutsuz?) ya da psikolojik falan değil, silahlı ve adam kaçırmalı yani tutsaklı bir savaș bu.
Tek ayırım tutsakların direnmemesinde.
‘Git, öğlenden sonra gel’ diyorlar, onlar da gidiyorlar ve öğlenden sonra geliyorlar.
‘Bizim zamanımızda’, sivil giyimli bir astsubayı polis durdurup kimlik kontrolu yapamazdı.
Astsubay ‘ben askerim’ dediğinde, onu sözüne güvenilir ve askerin askerce denetlenebileceği bilinirdi.
Askerlik ‘en güvenilir kurum’ bellenirdi.
Șimdi polis generalleri dinleyip, ordu komutanlarına kelepçe takabilmektedir.
‘Türk polisi’ değil kușkusuz, El Beșir polisleri bunlar.
Teğmenin cep telefonuna, karakolda pzvnk telefon numaraları yükleyen..
Evindeki buzdolabına belge saklayıp aramada bulunduğunu söyleyen..
Olmayan el bombalarını gidilmeyen bir evin çatısında arayan..
‘Alçak ve namussuz’lukta sınır tanımayan polis Türk polisi olabilir mi?
İște bu El Beșir polisleri, Gül’en savcılarıyla ișbirliği içinde Türkiye’ye kan ağlatmaktadırlar.
‘İmamın yargıçları’ da tutuklama isteklerini onaylamakta.
O kararlarda ne yasa var, ne hukuk ve ne de vicdan oysa.
AB var ABD var; CIA ile MOSSAD var; Abdullah Erdoğan ile Fetullah Gül var; El Beșir ile Ali Dibo var; Abdulkadir ile Sezen Aksu var; Nazlı Ilıcak ile Ahmet Altan var; tüm televizyonlar ve bütün gazeteciler var.
Tümü de var mı?
Evet tümü var: kim ki bu yapılanlar için sokağa çıkmıyor, kim ki gördüğünün yakasına yapıșmıyorsa bu bütünün içindedir.
Kim ki bunları yapanların yüzüne tükürmüyorsa onlarla birliktedir.
Kim ki bunlara ‘topuk selamı’ çakıyorsa onların emrindedir.
Bu Necdet Özel pașa hazretleri, Kuzey Atlantik Örgütünün ‘Özel Kuvvetler Komutanı’ gibi durmaktadır.
Türk Ordusu’nu da, Atlantik Örgütü’nün eșbașkanları gibi ‘babasının malı’ sanmasın sakın.
Türk Ordusu’nun salt askerden olușmadığını unutuyor olmasın.
Türk Ordusu böyle çok ‘Özel komutan’lar görmüștür, çook.
Bu en sonuncusu olacak.
Habip Hamza ERDEM, 10 Eylül 2011