ÖZEL TATMİN AYGITLARI
‘Devletin ideolojik aygıtları’ vardır, biliyorsunuz.
1970’lerde Louis Althusser tarafından toplumsal bilimler yazınına sokuldu.
Devlet ikiye ayrılıyordu: Devlet gücü ve devlet aygıtı.
Devlet aygıtı özünde ‘baskıcı’ olmak durumundadır. ‘Baskın’ olmak için ‘baskıcı olmak’ zorundadır.
Hükûmet, bürokrasi, ordu, polis ve mahkemeler bu ‘baskın gücü’ olușturmaktadırlar.
Ne ki bunlar ‘somut aygıtlardır’, bir de bunların idéolijik olanları vardır:
-Dinsel kurum ve kurulușlar
- Eğitim ve öğretim kurum ve kurulușları
- Aile gibi geleneksel kurumlar
- ‘Yargı’nın dıșındaki ‘hukuk anlayıșı’
-Politika anlayıșı ya da genel olarak ‘siyaset’
- Sendikal kurum ve kurulușlar
- İletișim kurum ve kurulușları (yazın, güzel sanatlar ve spor dahil)
Sondan bașlanacak olursa, ‘Gül’en Devleti’nin basın-yayım kurulușlarından Haber-Türk yayın organları bu ideolojik aygıtlara bir örnek olabilir:
Dr Recep Ağustos ayı içinde ‘araba alma ev al’ mı ne demiș olsun.
Ağustos ayındaki bu habere dayanak olarak, Temmuz ayındaki ev satıșları artıșını sokaktan canlı olarak haberleștirmeyi, Althusser ‘ideolojik’ olarak nitelemektedir.
Basın, iște böylece ‘devletin ideolojik aygıtı’ olmaktadır.
Ve böylece devletin varolan ‘idelojik yapısı’ yeni bir ‘ideolojik kanal’a yönlendirilmiș olmaktadır.
Burada vurgulanması gereken, bu ‘yeni ideoloji’ye yönlendirmenin ‘güç’ içerip içermediğidir.
Çünkü, Althusser’in ‘ideolojik aygıtları’ daha çok ‘șiddet içermeyen’, bir anlamda ‘kendiliğinden’, yavaș yavaș ya da çok söylenildiği gibi ‘ılımlı’ bir biçimde çalıșmaktadır.
Oysa ‘Gül’en Devleti’ bağlamında sözkonusu aygıtlar ‘șiddet’ içermektedirler.
Sözgelimi ‘Gül’en Devleti’nin ‘hukuk anlayıșı’ bir gecede ‘yargı sistemi’nin içine oturtulabilmektedir.
Devleti ‘tebdil, tağyir ve ilga’ya yönelik yasa maddeleri, patates ve hıyarda ‘kalibre ve kategori’ yasasının içine sokulabilmektedir.
Yargıç ve savcıların ‘imam ve hatip’liler dıșından atanmayacakları maddesi de böyledir.
Vali ve kaymakamlar müftü ve vaiz.
Yani ‘din’ devlet aygıtlarının ideolojik olmaması gereken her yerinde ‘baskın ideoloji’ olarak yeralmaktadır.
Örneğin ordu ve polis devletin ‘doğal baskın’ araçları olarak tümden ‘ideolojinin baskı araçları’na dönüștürülebilmektedir.
Louis Althusser ‘Gül’en Devleti’nde olanları görse, yazdıklarını değiștirmek zorunda bile kalabilir.
Özel Genel Kurmay Bașkanlarının Gül’en’i ‘bașkomutan olarak görmek’ istemeleri karșısında ‘ideolojik değișim’in tamamlanmıș olduğunu söyleyebilir.
Ve bașkomutan Gül’en tatmin olmuș olabilir.
Ancak Mustafa Kemal görse tüküresi gelir.
Tükürüp geçmeyeceği ise kesin gibidir.
Habip Hamza Erdem