Amerikan derin devletinin en derin adamı işaret parmağını oynatarak onu yanına çağırdı.
Ve derin adam, bir pul dan bile hafif olanın kulağına fısıldadı: Ülkeniz de ulusal değerler tavan yapıyor bu da bizim planlarımızın bir kaşık suda boğulması anlamına geliyor. Böyle devem ederse bizim restorandan yediğin yemeğin parasını ödemek zorunda kalırsın..
Gerekeni yapman için sana son bir şans veriyorum…
Duyduklarına inanamadı!
Deliğe süpürülmekten kurtulduğuna çocuklar gibi sevindi. Ülkesine döner dönmez işe koyuldu. Her kesime ama özellikle kendi ordusuna meydan okuyan nutuklar attı.Sihirli bir değnek dokunmuşçasına tüm medya bu nutuklara alkış tuttu. Sanayici ve iş adamları adamlıktan vaz geçti hep birlikte kendi milletinin üzerine abandılar.
Ulusal değerleri yükselten kurum ve kişilerin isim listesi ABD Elçiliğinden geldi. Komplo senaryoları da onların kaleminden çıkmıştı.
Önce senaryoyu sahneye koyacak polisler bulundu. Onlar senaryoyu tiyatral biçimde seslendirdiler.
Siz bunları delillendirin, uysa da koyun uymasa da koyun. Onlar bizim koyduğumuzu anlatana kadar işlerini bitirmiş oluruz, dedi.
Toplama Kampları kurdu, modern cezaevi, dedi.
Burası eskidi, yıkacağız yerine yenisini yapacağız diyerek boşalttığı fabrikaları da cezaevine dönüştürdü. Ülkenin her kesiminden namuslu, onurlu, saygın insanlarını bu zindanlara doldurdu.
Yaptığı vurgunlar gibi her şeyin büyüğünü sevdi. İşkencenin en büyüğünü en vahşi olanını uyguladı: İnsanların aklıyla oynadı !..
Akılsızdı. Amerikan mutfağından yediği yemeğin hesabını ödememek için zorbalığın ve zulmün en büyüğünü yaptı.
Hırsız ve soyguncuların en büyüğüydü. Ülkesinden çaldığı paraları dünyanın çeşitli ülkelerinde 130’u aşkın hesapta istifledi.
Yok yok hayır, bu o değil!
Bu, Hernry KİSSİNGER’in kulağına fısıltıyla konuştuğu ABD’nin mutfak köpeği Augusto PİNOCHET
28.11.2012
Ali ÖZOĞLU
1 No’lu Cezaevi
B 3 Üst Tecrit Hücresi
SİLİVRİ / İSTANBUL
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!