Özkök Paşam'a Neden Nur Yağdı?

Tartışma Alanı

Özkök Paşam'a Neden Nur Yağdı?

İletigönderen Türk-Kan » Sal Tem 15, 2008 23:02

Özkök Paşam'a Neden Nur Yağdı?

Oysa, "Ben artık huzurlu bir emeklilik yaşamak istiyorum, hiç bir makam ve mevkide gözüm yok" deyip pijama ve terlikleriyle birlikte aile ortamına çekilmişti...

Kendisinden, Genelkurmay Başkanlığı döneminde ziyadesiyle memnun kalan AKP ve cemaat kanadı, anlaşılan Paşa'yı huzurlu emeklilik günlerinde de sık sık yokluyorlar. "Nasılsınız hürmetli Paşam? Bir arzunuz, ihtiyacınız var mı? Eşinizin yüksek meblağla istimlak edilmesi gereken gayr-ı menkulü falan var mı?" diye sık sık halini hatırını soruyorlardır herhalde...

Soruyorlardır diyorum; çünkü Özden Örnek Paşa'nın eşine arazi işinde yardımcı olmalarından da anlıyoruz ki bu kesim son derece kadirşînas ve vefâ ehli insanlardan terkip etmektedir...

Evet, Sayın Paşam'a bir dönem, "Cumhurbaşkanı olacaksın" umutları zerkedilip, fırfırlı elbiseli sevimli kız bebek torunu kucağında olmak üzere "Reis-i Cumhur pozları" verdirilip, sonra da Emin Çölaşan'ın, "Paşa! Paşa! AKP'nin cumhurbaşkanı olacaksan açık söyle de bilelim.." şeklinde 'saygısızlık' yapması üzerine ve de o mûnis zannedilen Abdullah Gül'ün pek cevval çıkarak Çankaya Köşkü'nü kimselere kaptırmamasıyla...

Paşa'm ortada kalıvermişti ama, olsun...

Paşa'm ile "BOP Eşbaşkanı AKP" arasındaki gönül bağı, öyleufak tefek koltuk meselelerinden dolayı zarar görecek türden değildir...

Paşa'ma, Ergenekon komedisinin fena halde ele yüze bulaşması karşısında yine ihtiyaç duyuldu...

"Paşa'm yetiş! 49 adet Ergenekoncu bulduk ama darbe yapacak adam bulamıyoruz!"

"Paşa'm yetiş! Seni cumhurbaşkanı yapamadık ama gel 'akil adam' yapalım..Yan bastık Paşam, kurtar bizi"

(Bu arada Baykal'ın, "Siz ülkeyi yönetenler olarak 'akil adam' değil misiniz ki, akil adam arıyorsunuz?" şeklindeki harika nüktesi arada kaynadı..)

Paşa'm da hiç kırmadı sağolsun, her gün bir gazenin manşetine konuk olup başladı "karışan kafaları berraklaştırmaya"...

"Paşam, size rağmen bir darbe girişimi yapıldı mı?"

"Yapılsaydı, askeri savcılık el koyardı..."

(Ertesi gün: )

"Paşam, size rağmen askeri darbe yapılmak istendi mi?"

"Yapıldı da diyemem, yapılmadı da diyemem"

"E Paşa'm yapıldıysa ve siz olayı askeri yargıya intikal ettirmediyseniz, görevi ihmal suçu işlemiş olmaz mısınız?"

"Kasaptaki ete soğan doğramam ben.."

"Paşam, Eruygur ve Tolon Paşalar 2004'te planlandıkları söylenen Ayışığı ve Sarıkız'dan yargılanacaklarsa bu yargılamanın sivil mahkemede yapılması caiz midir? Sivil mahkemede yargılanacaklarsa, siz o mahkemede 'tanık' olarak mı, yoksa 'sanık' olarak mı arz-ı endâm edeceksiniz?"

"Eeee... kasaptaki ete sos da hazırlamam ben...

(Paşam'ın 'akil adamlığı' tam bu noktada sarpa sarmıştı ki, sağolsun imdada Taraf gazetesi yetişti ve "Emekli olduktan sonra da ELDİVEN darbesi hazırladılar!" diye bir manşet attı. Artık ihtiyaca göre suç yaratılıyor nasıl olsa.. Sivil mahkemede yargılanmaları icap ederse Eldiven'den, askeri mahkemede yargılanmaları münasip görülürse "Sarıkız"dan yargılanırlar artık. Taraf'ın canı sağ olsun, her çap ve ebatta iddia, itinayla imal edilir..)

Şimdi Paşa'm, bütün bu yalpalamalara rağmen AKP ve cemaat medyasında baştacı!

"Ne güzel söyledin!" diyenden, "Hay ağzını öpeyim!" diyenden, "İşte paşa dediğin böyle olur!" diye yağlayandan geçilmiyor...

Geçilmiyor da...

Arada bir şey çok fena kaynadı...

Paşam, Sayın mütebessim Cumhurbaşkanı'mızla memleketin en 'akil' iki adamı olarak yaptığınız o görüşmede, meselâ Yüksek Askeri Şura'da yapılacak terfi ve emeklilik işlemlerini hiç ele aldınız mı?"

"Niye alalım ki, biz sadece mantı yedik" demeyin...

YAŞ kararlarını en son onaylayacak makam Cumhurbaşkanlığıdır saygıdeğer Paşa'm...

Ülkemiz bu derece tarihi günlerden geçerken, iktidar medyasının deyimiyle "Ulusalcı kalıntılar, devlet aygıtından temizlenirken," (Ulusalcılık ideali olmadan devlet ayakta tutulabilirmiş gibi..) 2020'li yılların komuta kademesinin nasıl şekillendirileceğine el atılmamış olması mümkün mü Paşam?

Hangi "ulusalcı" subaylar emekli edilecek, hangi "ulusalcı olmayanlar" terfi ettirilecek, bunları kim bilebilir Paşam?

Bunları Paşam; yani komuta kademesinin 'sicillerini' Sayın Cumhurbaşkanımız bilemez...

Sayın Başbakanımız, hatta Sayın Milli Savunma Bakanımız da bilemez...

Ama meselâ, siz bilebilirsiniz Paşam...

Bir de... Geçtiğimiz günlerde Başbakan'la başbaşa uzuuun bir görüşme yapmış olan ve genelkurmay başkanlığını garantilediği anlaşılan Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı'mız da bilebilir...

Ne dersiniz Paşa'm? Siz "demokrat" bir paşasınız...Yanlış bir mantık yürütüyorsam, Allahaşkına söyleyin hürmetli paşam...

Şu huzurlu emeklilik günlerinizde size asıl bunun için 'nur yağmış' olabilir mi Paşa'm?

Dolmabahçe'de başlayan 'Büyük Uzlaşı'da son adımlar atılıyor olabilir mi Paşa'm?
Ama 'aktörler' değişmiş olarak...yani, Sayın Erdoğan ve Büyükanıt'la değil de...

Siz, Cumhurbaşkanı ve Sayın İlker Başbuğ arasında tamamlanıyor olabilir mi "Büyük Uzlaşı" Paşa'm?



Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Dolambaçli ve muglak konusma sanati

İletigönderen mustafat » Cmt Ağu 09, 2008 16:18

Aydinlar ve akademisyenler, en azindan dürüstleri genellikle net konusur. Bu çevrelerde bir seffaflik, elestiri ve netlik kültürü hakimdir. Herkes ne demek istiyorsa zaman kaybetmeden açik ve net söyler.

Sade halk, köylü vs. de genelde açik ve net konusur.

Birkaç grup var ki benim gözlemim, dolambaçli, kivirtkan, muglak ve sifreli konusmayi çok sever. Basit halk da bazen bunlara "vay be, ne kadar derin konustu" diye saygi duyar.

1) firsatçi politikacilar. en iyi örnek Demirel

2) tarikatlerin elinden geçip beyni dini dogmalarla yikanmis okumus ve yari okumus tipler.

ilkel dini dogmalari bilim ve mantikla bagdastirmak zordur. O yüzden benim hipotezim, bu insanlar (2. grup) biribiriyle çelisen kavramlari ayni kafada barindirabilmek için kendine has ilkesiz bir muglakliga yöneliyorlar. En abuk sabuk safsatalari siirsel ifadelerin altina saklama gibi tuhaf yetenekler gelistiriyor, buna da konusma sanati diyorlar. Hedefe götüren her yöntem mübahtir anlayisi da çogu zaman otomatikman beraberinde geliyor.

Yani tuhaf bir çeliski. Siz çocuk ilkeli, etik büyüsün diye onun beynine dini dogmalar ve korkular pompaliyorsunuz, çocuk da müslüman görüntülü sahtekarin teki olup çikiyor.

Konusma tarzina bakilirsa pasamiz da tarikatlerin elinden geçmis bir müslüman.
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 11 konuk

x