Ermeniler mi? Özür mü? Dilemek mi? PERİHAN MAĞDEN, Radikal
18/12/2008
Başladı bilumum İşkilli Büzükler, dingildemeye.
Dingil dingil. Müjdeler bizden!
Birkaç Haysiyetli Aydın bir araya gelip Yahu yeter artık bu maskaralık/maskelibalo/sözde palavrasyonları! Aslanlar gibi özrümüzü dileyelim Ermenilerden de;
bizi böyle Bakarkörler Uniform(alı) Topluluğu sanmasın cümle âlem en azından yollu/ruhuyla bir metni imzaya açtılar ya.
Amanin aman! Münazaracılar Konfederasyonuna işş çıktı. Sarıldılar, sarmaşıklanan habire (poison ivy) kalemlerine.
Bir kere Her Kelimenin Ağırlığı Benden Sorulurcular var. Onlar öylesine eczacı/kuyumcu tartılarında tartıp tartıp her kelimelerini (kaç harf? kaç okka?) yazarlar ki müthiş mi müthiş (bir fikirsizliği kamufle etmek için geliştirilmiş teknikleriyle) cümle cümle cümlelerini.
Şimdi: o kelime, bu sekiz harf, ordaki noktalı virgül iyi de; Şu, bu, o tanımlama yerine zırt pırt cırt denseydi çok daha ehven olur, rahvan giderdi- yazarları. Yazıları.
Bunlar Yazar Yazar: Ne Yazar? ekolünden olup, hayatları Kurbağa gibi şişinşişin/Manda san kendini bataklıklarda, halet-i ruhiyesine esir düşmüş (forever&ever) bulunduğundan-
Ayyy bunların İnce Terazilerine/Koca Burunlarına danışmadan kalemlerseniz (kısacık da olsa) bir metni; akıl almadık hassasiyetleriyle kompozisyonlamaları için vesile yaratıklandırmış olursunuz. Burdan buyrun.
Bu aşırı hassasiyet; Akıl Fikir Fukaralığından içeri göçmesine ramak kalmış Bu Diyarlarda, kendini ordinaryüslemek/mandalamak (hangisini uygun bulursanız) hastalığını, köşe köşe/ekran ekran teşhir etmekten bir türlü bunalmayan Bu Tipitipler için, bulunmaz nimet kesildi hani.
Bir de Büyük Türk Tarihçileri ekolü mevcut. Devletin resmi tarihinin ortaokul versiyonundan ötesine gidememiş bu bilumum Akşam Kız Sanat ve Akşam Oğlan Dangalak mezunları, feci vâkıf olduklarından 1915 Gerçeğine-
Ay bir kere çokçok itirazları var: Ermeniler bi kerem bizi nasıl sıradan geçirmişlerdi. Canımızı zor kurtardık ellerinden! Batılılar kışkırttı bunları; bizi arkadan bıçaklamaya kalktılar. Belgeleriyle (Halaçoğlu Belgelenseleri) kanıtlanmış hakikatler bunlar. ASIL onlar bizden özür dilesinler- tarzı on yıllardır topaçlamaya doyamadıkları NE tarihle NE gerçekçilikle alâkası olmayan denyoluk/papağanlıklar.
Sonra tabii ASALAyı unutmayalım: Unutturmayalım Koalisyonu var. ASALAnın öldürdüğü elçilik çalışanlarımız peki? Onların kanı bir türlü yıkanamazken yerlerden (yıkamamamız icap ederken) BİZE Mİ kaldı özür dilemek? ASIL onlar bin nedamet/iki milyon pişmanlık/sekiz yüz bin özürle çıksınlar karşımıza! Biz de ASALAyı unutmayalım. Unutturmayalım. Temcit Pilavı gibi (bilmemkaç on yıldır esamisi okunmayan) bu örgütün yaptıklarını ısıtıp ısıtıp Irkçılık Masamıza koyalım.
Peki, bize Yunan Gâvurunun ettikleri? Peki, Balkanlarda biçtikleri? Peki; orda burda şurda/şu kapı arkasında uğradığımız zulümler? Say say bitmez. Ne kadar özür dilense bizden, devede kulaktır. Fayda etmez ekolü de var pek tabii ki.
Dünya Yüzündeki Ennn Mazlum Millet Ödülüyle bile mükâfatlandırılacak olsak, listelerine katmaya bize yapılanları/edilenleri doymayacak/doyurulamayacak olanlar.
Nefsi Müdafaacılar var pek tabii ki.
Bir de Ufalt ufalt da: Cebime Girsinciler var. Bu temel büyük parçacıkların içindeki adacıklar olarak.
Bir kerem HİÇ DE o kadar çok Ermeni yoktu Anadoluda. Sayıları şöyle az, böyle ufaktı. Hem sonra onlar Ermenistana gitti. Lübnana gitti. Los Angelesa gitti. Hiç de bi kerem O KADAR ÇOK Ermeni öldürmedik biz. Onlar yoklardıcılar var.
Yine Çarpıtalım Çırpalım Tarihi de; Bir Menemen Yapıp Yiyelim Kardeş utanmazlar liginden.
Soykırım NEYE DENİRCİLER? var sonra. Peynir ekmek yemezler: Ermenilere yaptığımıza soykırım demezler ekolü.
Tehciri bile beğenmezler. Sözde gözde fırtta cırtta gibi içini zımbırtıladıkları lafların içine sığınıp koca kafalarıyla, Larousseculuk oynarlar.
Yok soy şuna denir, yok kıyım buna denir. Yok şu şudur da, bu budur. O kelimenin ANLAMINA BAKALIM diyen biri varsa, gazlarım ben o Tartışmamanın Topraklarından.
Bilirim ki: bir Türk Topaççısı, kelimeler ve onların ESAS manaları jonklörlüğüyle göz boyamaya (cahil cühelaya özel güzellik uzmanı) namzet. Dikilmiş münazara şampiyonlarının er-sizlik meydanına.
Ha bir de İmzası Çokçokçok Kıymetli Olanlar Ekolü var, pek tabii ki.
YaralıParmağaİşememek üstüne kurulu, high mı high yaşamları; ONA ÇOK ŞEY öğretmiştir. Bu Öğreten Ağbinin öğrendiklerinin en başında da kıymeti kendinden menkul: pırlantadan imzasını, oraya buraya VERMEMEK gelir.
Ve fakat, işte devran dönmüş: gün gelmiştir. Sakımsıkım saklanan o imza, şimdi kadife
kutusundan çıkartılıp (itirazları olsa da) Hrant için ve başka çok ağır emosyonel nedenlerle, kendini aşırı mühim görme tripleri eşliğinde- İNANMAYACAKSINIZ AMA: VERİLECEKTİR!
Ay bu Kırmızı Halı Şahsiyeti, bu, onsuz hiçbir mühim toplantının değil mühim tırnağım DAHİ sayılamayacağı, herrr Kırmızı Halı Okazyonunun baş konuğu, Başbakanlık Uçağının vazgeçilmez taburesi-
Evet hanımlar beyler; nice entelektüel çekinselerine RAĞMEN som altından imzasını, teslim etmekten imtina etmemiş, edememiştir.
Bizden selam söyleyin Bolu Beyine! Be hey de hey hey! Alkışlar, alkışlar, alkışlar- Valla da billa da bu salonu yıkar.
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx? ... 20MA%D0DEN &Date=19.12.2008&CategoryID=96
Şu dizine dön: Özürlü Kampanya ve Tepkiler!
Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk