Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu'ndan Vakit Gazetesi'ne ilginç röportaj
Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı döneminde gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonları anlattığı kitabı ile üne kavuşan emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, askere yönelik eleştirel yayınlarıyla dikkat çeken ve TSK'ya akredite olamayan Vakit Gazetesi'ne sürpriz bir röportaj verdi.
Vakit GAzetesi'nin; "Pamukoğlu 'Ergenekon terör örgütü sanığı paşalara cezaevinde destek ziyareti yaptıran, muhtıralarla, siyasi beyanlarla gündeme gelen zihniyete' çok sert çıktı" cümlesiyle anons ettiği röportajda ilginç ifadeler kullanıldı.
Geçtiğimiz günlerde siyasete atılan ve Hak ve Eşitlik Partisi'ni kuran Pamukoğlu Vakit Gazetesi'nden Serdar Arseven'i yeni Genel Merkez Binası'nda kabul etti. İşte Pamukoğlu'nun o ilginç açıklamaları..
* Parti kurma fikri nereden çıktı?
- Parti kurmamı ben değil, halk istedi. Halk, yeni düşünce, yeni hayat, yeni ufuklar, yeni konseptler bekliyor. Biraz okuyan, biraz düşünen dinamik bir insan, ülkede kendini umutsuz ve boşlukta hissediyor. Bu da, mevcutların dışında, yeni bir oluşum, yeni bir hareket, yeni bir düşünce bekliyor. Bu istek 4-5 yıldır vardı ama son 1,5 yıl içerisinde daha da arttı. Halkımız dert küpü olmuş.
Beslenme, barınma, güvenlik ve huzur problemlerinin yanında, insanlarımızın onuru ve gururu kırıldı. Bu kırılma, Kuzey Irak'taki çuval geçirme olayından başladı. Arkasından Dağlıca olayı, insanların moralini ve milli gururunu altüst etti. İnsanlarımız başı dik yaşamayı arzu ediyor. Amerika'dan, Avrupa Birliği'nden talimat ve emir almak, insanları yaralamanın ötesinde sıkıntıya soktu. Ruhun harap olmasını artık kaldıramıyorlar.
STATÜKONUN DEĞİŞMESİNDEN HOŞLANMAZLAR
* Anayasa Mahkemesi, Asker, CHP düzenden memnun, siz ne düşünüyorsunuz?
- Bürokratlar ve askerler, statükonun değişmesinden hoşlanmaz. Dünyanın her yerinde böyledir. Meclis ve hükümet bu statükonun değişmesinden hoşlanmayanlara sözünü geçirecek. Madem korkuyorsun, neden devlet yönetmeye talip oldun?
Meclisi ve hükümeti tamsa, devlet adamlığı yapmak isteniyorsa statüko dinlenilmez. Memurlar devletin hizmetlileridir, maaş karşılığı hizmet ederler. Memurların, bürokratların, mevcut iktidarla bir sorunları varsa, ilkelerini benimsemiyorsa yapacakları bir tek şey vardır, o da istifa etmektir. İstifa etmiyor, ayrılmıyorsa, hala sana karşı hal ve tavır gösteriyorsa senin de hükümet olarak yapacağın şey, onu emekli etmektir.
Darbeler, silahlı hareketler... Herkes bu kavramlardan kafasını soyutlasın. Asker, gelişmeler hakkında düşünce dile getirdiği zaman bir kesim Asker bunlara karışamaz derken, diğer kesim ise Genelkurmay bu ülkenin önemli bir kurumu, o da fikrini açıklamalı diyor. Ve Asker, muhtıra veriyor, ilahi okumanın laikliğe aykırı olduğunu söylüyor...
- Bunlar aşiret kafasıdır. Bürokratların nerelerde siyasi görüş açıklayacağı anayasa ve kanunlarda bellidir. Anayasaya uyun. Bu bildirilerin yayınlanmasının hiçbir getirisi yoktur. 27 Nisan bildirisi yayınlandı ve AK Parti'ye % 8-9 oy getirdi. Bakın, Başbakan ve hükümet eden partinin diğer önde gelenleri, bugüne kadar hiç duymadığımız bir şekilde 27 Nisan muhtırasını verenleri yerden yere vurdu. Ben de bu yaşıma kadar TSK'yı bu kadar yerden yere vuran beyanı ilk defa 27 Nisan muhtırasından sonra gördüm. Bu tabii ki Erdoğan'ın partisine kazandırırken, muhtırayı verenlere kaybettirdi. Başbakan tepkisini koydu, yerden yere vurdu. Peki sen muhtıra veren sonucunda ne yapabildin, hiçbir şey.
* O zaman bu muhtıra TSK'nın imajına katkı sağlamıştır denemez?
- Hayır, tersi oldu. TSK imaj kaybetti. Bütün muhtıralar imaj kaybettirir. Başbakan'ın nasıl bir konuşma yaptığını gördünüz. Hiçbir kurum, devlet dahil, adı ne olursa olsun, dışardan yıpratılmaz, kendi kendini yıpratır.
* İktidara gelince bir senede PKK'yı bitireceğinizi iddia ettiniz. Sosyal politikalar ne olacak?
- Partimizin bayrağındaki kartal simgesi halkı temsil ediyor. Bir yılda bitiririm' dediğim şey, dağlardaki eşkıyanın temizlenmesidir. Elbette sosyal politikalar da bunu destekleyecek.
* Bunu yapmak için halkı yanınıza almanız gerekir...
- Halkı dağdaki çetelerden soyutlayacaksınız. Ama çeteler dağlarda yaşadığı sürece, halk kendini güvende hissedemiyor. Toprak piresi gibi olacağız, pire nasıl toprakta belli olmuyorsa bizi de göremeyeceksiniz, sonuçlarını göreceksiniz. Sadece yurt içinden değil, yurt dışından da alacağız teröristleri.
* Diyelim ki Başbakan oldunuz. Bir gün gazetede Genelkurmay Başkanı'nın beyanatı var; hükümetin bazı uygulamalarını iyi bulup bazılarını uygun bulmadığını söylüyor. Tutumunuz ne olurdu?
- Genelkurmay başkanını çağırırım, görüşürüz. Neden bunu yaptığını sorarız. Böyle yaptıysa sonuçlarını göze almış demektir. Çünkü hükümetin kim olduğunu ve başında kimin olduğunu biliyordur herhalde. Çağıracağız ve kendisiyle böyle devam edemeyeceğimizi söyleyeceğiz. Kararı kendisi verecek. Kararı o vermezse biz veririz.
* Bu görüşme için teşekkür ediyorum.
- Vakit okuyucularına ve kadrosuna selamlar.
ASKER-HÜKÜMET İLİŞKİSİ OLMAZ!
- Asker hükümet ilişkileri... Şemdinli'ye bakın. Olayların üzerine giden savcı Ferhat Sarıkaya nasıl da harcandı...
- Asker-hükümet ilişkisi diye bir şey yoktur. Asker hükümete bağlıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harbe hazırlığından onun denetlenmesine kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti sorumludur. Bu sorumluluğu da TBMM denetleyecek. Şu anda Türkiye sanki birkaç tane hükümet tarafından yönetiliyormuş algısı var dışarıda.
- Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde, Kandıra'daki terör örgütü sanıklarına bir ziyaret gerçekleştirildi. Ergenekon davası devam ediyor ve oradaki Korgeneral Genelkurmay'ın bilgisi dahilinde terör örgütü sanıklarını ziyarete gidiyor...
- Ergenekon meselesi aylardır ortada. Resmi, gayrı resmi, askeri sivili herkes konuştu. İddianame de bitti, Türk mahkemelerine de intikal etti. O halde bitmiştir.
- Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ cemaatlerden ve cemaatlerle mücadele için yapılması gerekenlerden bahsetti...
- Vatandaş, ordunun sahibidir. Vatandaş diyor ki; Bu devlet benim. Bir silahlı gücüm var ve bu silahlı gücümü, eğitim almış insanlara teslim ediyorum. Halkın vergileriyle oluşan tankı, topu, tüfeği... Sen bunu, benim yararıma kullanacaksın. Elinde halkın verdiği silah olan bir asker, hükümete karşı bir şeyler yaptığı zaman, halk; Bu, benim kendisine teslim ettiğim silah elinde diye; hükümete, meclise, sisteme karşı böyle yapıyor diyor. Elinde silah olanla olmayanı halkın karşısına çıkarırsan, halk, elinde silah olmayanı tercih eder!.. Muhtıra verirseniz, halk da iktidarın oyunu artırır. Milletle ve onun değerleri ile mücadele edilemez!