Parça Tesirli Bomba…
Bindirilmiş değil, bin dirilmiş kıtalardık. Yüreğimizden kopup gelen "Gün Doğdu" marşı ile Cumhuriyet'i sahiplenmek için döküldük yollara...
Gün doğdu, uyandık.
Siperlere dayandık.
Bağımsızlık uğruna,
Al kanlara boyandık...
Kimimizin parası yoktu, Ankara'ya gitmek için… Borç aldı. Kimimiz çocuklarının aşından ekmeğinden kesti. Bazılarımız gençlerin yol parasını ödedi. Otobüsleri Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile donattık. Yanlış hatırlamıyorsam, Antalya'dan 30-35 otobüs dolusu insandık. Bazılarımız yere bağdaş kurmuştu, bazılarımız ayakta...
Kimse uyumuyordu otobüste... Sessiz bir bekleyiş vardı. Ateşlenmek için sanki fitilin yakılmasını bekliyorlardı sanki. Tam o sırada arka sıralardan bir ses yükseldi...
AKIN VAR, AKIN- GÜNEŞİ ZAPT EDECEĞİZ- GÜNEŞİN ZAPTI YAKIN...
Güneşi zapt etmek... Tandoğan'da tam bağımsız Türkiye'nin ve sahiplenmek için ant içtiğimiz Cumhuriyet'in güneşini yeniden Tandoğan'da ufka yükseltmek için çıkmıştık yola... Ortak ve ana düşman AB-D emperyalizmiydi... Sesimiz yankılanmalıydı küresel çetelerin baronlarının hücrelerinde...
Sloganımız,"Ne ABD Ne AB... Tam bağımsız Türkiye", şiarımız "Ya İstiklâl, YA ÖLÜM"dü. Mustafa Kemal'in eylemselliğini örnek almış, Tandoğan'da etkinlik değil, eylem kararı ile düşmüştük yollara...
Y-Cumhuriyet değil, yeniden Cumhuriyet, Y-Kemalizm değil, yeniden Kemalist Devrim'di amacımız. Mola yerinde çayımızı çorbamızı paylaştık. Kimimiz sade suya kuru ekmeği katık ettik... Genç, ihtiyar, kadın, erkek, öğrenci, temizlikçi kadın, Taşağıl'ın Çardak köyünden Mustafa Amca, öğretmen Şakir, emekli Tahir, çocuklarını anasına emanet eden ev kadını Sevim... Başörtüsü ile gözyaşlarını silen Nesibe Teyze... İnanın, aramızdaki her türlü farklılıkları öteleyerek tek yürek olmayı, bir araya gelmeyi başarmıştık...
Ümitköy yakınlarında insanlar ellerinde Türk bayrakları otobüsleri durdurup, ağlayarak simit dağıtıyorlardı. Ankara, Cumhuriyet'in ilanından bu yana böylesine inanca, kararlılığa ve coşkuya tanıklık etmemişti.
O koskoca meydandaki kalabalığı saymadım. Sayılar ilgilendirmiyordu beni... Tandoğan'da tek bir kişi vardı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk...
***
Meydanda iki baş örtülü kadın, kalplerinin üzerinde Atatürk resmi, ellerinde "NE ABD-NE AB- TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE" pankartı… Kürsüde tiz sesli bir kadın... "Ne Şeriat-Ne Darbe"…
Neden o kürsüye çıktıklarını sorguladığım bazı konuşmacılar, ne yazık ki Miting'in ana amacını saptırmışlar ve meydandaki tekliği parçalatıp, bölmeyi başarmışlardır. Alandaki kalabalık ve kürsü aynı noktada buluşamamış, kürsüden "Ne Şeriat Ne Darbe" çığırtkanlığı yapanlar ne yazık ki özel görevliler gibi mevcut iktidarın ekmeğine yağ sürmüştür.
***
Eğer konuşma yapmak üzere davet edildiğiniz bu eyleme mazeret göstererek katılmadıysanız, sizin bu mitingleri sorgulama hakkınız yoktur Sn. Çölaşan... Allah anneniz Hanımefendi'ye uzun ömürler versin, ancak söz konusu vatansa, Cumhuriyet'se, Atatürk Devrimleri ise, anne, baba, koca ve hatta canımızdan can kopararak dünyaya getirdiğimiz evlatlarımız bile teferruattır.
Bu bana, rahmetli anacığımın vasiyetidir. Bu nedenle sizin mazeret olarak beyan ettiğiniz "anne" ve "izin" meselesini anlamakta zorlandığımı ifade etmekte bir sakınca görmüyorum.
***
Parça tesirli bomba, son derece özel hazırlanan bir bombadır. Bu bomba hazırlanırken içine çivi, demir bilyeler, cam parçaları ve benzer bir sürü madde konulmaktadır. Bomba patlatıldığı zaman, bu maddeler etrafa yayılarak öldürücü birer silaha dönüşmektedir. Bu bombanın tahribatı çok büyüktür, yakar, yıkar, yaralar, sakat bırakır ve öldürür.
Sn. Çölaşan'ın Son Kulis'e verdiği röportajda cumhuriyet Mitingleri için söyledikleri parça tesirli bombanın görevini yapmış ve ADD'yi hedef tahtasına oturtmuştur. Gerçi ben bu sözlerin düşünmeden söylenen "teyelli cümleler" olduğunu kabullenmekten yanayım.
Ancak... ADD Genel Başkanı'nın rast gele ve düşünmeden konuşma hakkı yoktur. Çünkü Sn. Başkan o röportajda, Tansel Çölaşan olarak değil, ADD Genel Başkanı olarak fikirlerini ifade etmektedir.
Sn. Çölaşan'ın Cumhuriyet Mitingleri ilgili sözleri derhal yandaş yazılı ve görsel basında yer almış ve "Çölaşan Cumhuriyet Mitingleri'nin kaynağını itiraf etti." başlığı ile tarihe not düşürülmüştür.
Sn. Çölaşan'ın ifadesinden çıkarılan yoruma göre ADD karanlık finans kaynakları olan bir örgüttür. Aşağıda size linklerini vereceğim yazıları okuduğunuz zaman, Sn. Çölaşan'ın düşüncesizce söyledikleri, ben öyle olduğunu düşünmek istiyorum, buna rağmen son derece vahimdir. Ama bilerek ve isteyerek söyledi ise durum daha da vahimdir.- İfade ettiği sözler, yandaş basın için ADD'yi suçlamak için bir fırsat yaratmıştır.
http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Tansel-Colasandan-cifte-itiraf/747194/
http://gundem.bugun.com.tr/tansel-colasan-dan-cifte-itiraf-190333-haberi.aspx
http://www.yerelgundem.com/haberler/463429/tansel_colasandan_sasirtici_itiraf.html
http://www.yeniasir.com.tr/Yazarlar/huseyin_kocabiyik/2012/04/25/itiraf
http://www.risaleforum.net/egitim-ve-kultur-33/genel-ve-guncel-haberler-181/118305-tansel-colasandan-cifte-itiraf.html
http://www.sondakikahaber.tv/tansel-colasandan-cifte-itiraf/
http://www.habertv.org/tansel-colasan-dan-cifte-itiraf.html
http://www.aktifhaber.com/colasandan-cumhuriyet-mitingleri-itirafi-591261h.htm
http://www.kure.tv/webtv/802-aktuel/cumhuriyet-mitinglerinin-para-kaynagini-itiraf-etti/912-Bolum/117062/
http://www.yaygara.tv/yaygara-tv/tansel-colasan-5-yil-sonra-cark-etti-video_e48e215c1.html
Ben bu konu üzerinde daha fazla durmak istemiyorum. ADD Genel Başkanı, "itiraf" damgasıyla mühürlenen sözleri için Cumhuriyet Mitinglerini düzenleyenlerden de, cebindeki son parasını Cumhuriyet'i sahiplenmek harcayan yüz binlerden de özür dilemeli diye düşünürken, ADD Genel Merkezi tüm şubelerine Çölaşan'ı aklamaya çalışan ve bir takım kişileri suçlayan bir yazı göndermiştir.
Neden? Çünkü ADD Genel Merkez'i kendi Genel Başkanlarının yaptığı gafın üzerini örtmek gibi bir yanlışın altına imza atmıştır. Hal böyle olunca " korkunç paraların" varlığını onlar da kabul ederek, gene ADD'yi zor duruma düşürmüşlerdir.
Hâlbuki 2008 yılında yapılan denetleme sonucunda "korkunç paralarla" ilgili bir soru işareti çıkmamıştır. Yani yapılan denetleme sonucunda, iktidara rağmen ADD'yi suçlayacak ne bir "korkunç para" akışı ne de usulsüz bir harcama görülmemiştir. ADD'nin yaptığı tüm eylemlerdeki gerçek gücü "korkunç para"dan değil, üyelerinin ve Kemalist kitlelerin desteğinden gelmektedir.
Bunun yanı sıra ne ADD'nin eylemsel duruşunu ne de geçmişini bilmeyen kendi söylemiyle "devşirme" bir genel başkan Kemalist Devrim'in ve tam bağımsızlık anlayışının da farkında değildir. ADD Genel Merkezi çok büyük bir telaşla kendi genel başkanının bu "farkında olmayışına" ortak olmakta ve yapılan gafın üzerini örtmek çabası ile Sn. Çölaşan'ın söylemini onaylamaktadırlar.
Bu yazı Atatürkçü Düşünce ile çelişmekte ve atılan "teyelli cümlelerle" , Çölaşan'ın açtığı yırtığı geçici olarak yamalamaktan öteye gitmemektedir.
"Atatürkçü Düşünce'yi savunur gibi yapıp, Kurultay çalışmalarının yapıldığı"… Bu cümle tamamen doğrudur. Katılıyorum. Ancak bölge toplantılarını bahane edip, şubeleri dolaşan, Atatürkçü Düşünce'yi savunur gibi yapıp, Kurultay çalışmalarını ustalıkla sürdüren Sn. Çölaşan'dır..
Tüm şubelere gönderilen, ne yazık ki ADD Genel Başkanı savunmak ve yapılan gafın üzerini örtmek amacıyla yazılmış yazı için, akıllara takılan bir soru gündeme düşebilir...
Siz de Sn. Genel Başkan ile aynı düşünceleri savunmakta ısrarlı olarak, Çölaşan'ı aklamak adına aynı gafa ve suçlayıcı ifadeye ortak olduğunuzun farkında mısınız?
Ayrıca yaklaşık bir sene önce gene "Cumhuriyet Mitinglerini yeniden yapacağız." diyen ve kitleri ümitlendiren vaadinin üzerini hangi kara kalemle çizilmiştir?
Bir demokratik kitle örgütü genel başkanının görevi, kendi örgütünü suçlayıcı ifadelerle zor duruma düşürmek değildir. Ancak, yenin içindeki "PROTEZ KOL" ADD'nin yapısına ve eylemsel kimliğine uyum sağlayamamıştır.
Bir kez daha tekrarlamakta fayda görüyorum. Görünen köy artık kılavuz istememektedir. Sn. Çölaşan Haziran'da yapılacak kurultayda "aday" olma ısrarından derhal vazgeçmeli, hatta genel başkanlık teklifi ile üye olduğu ADD'den istifa etmelidir.
ADD'ye yapacağı en büyük hizmet budur.
Cumhuriyet, Misak-ı Milli sınırları içinde kanla, irfanla ve devrimle kurulmuştur. Dersim konusunda "Cummhuriyet'in teşkilanma"sıyla ilgili söylemi ve Çölaşan'ın bu konudaki fikirleri de akla ziyandır.
Ve hatta Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini yok sayan akıl tutulması ile eş değerdir. Akıl tutulmasıdır.
Ahval ve şerait ne olursa olsun, tam bağımsız Türkiye seferberliği içinde görevimiz ADD'yi bu kuşatılmışlıktan kurtarmaktır. Kemalistler bir araya gelerek "Biz eylemsel bir topluluk değiliz" düşüncesini çürütecek ve tam bağımsız Türkiye bayrağını Ankara kalesinde dalgalandıracaktır.
Çünkü önce ADD, daha sonra Türkiye için tam bağımsızlık seferberliği ilan edilmiştir.
Bir elimizde NUTUK, bir elimizde Atatürk Devrim ve ilkeleri, eylemci Atatürkçü Düşünce'yi örnek alarak bu yolda yürümek andımızdır.
Figen ÖZEN, 30 Nisan 2012